bsod
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 24 takipçi 624.61 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    evet çıkmasına rağmen vicdanın rahat olması

    1.
  1. şöyle bir oturup düşününce mantıklı olandır.

    hayır çıksaydı ve ertesi gün bir yerde bomba patlasaydı, bizden bileceklerdi. siz istemediniz teröristten yana oldunuz diyeceklerdi.

    Ekonomik kriz?
    üretim?
    satacak bir şey kalmadı? desek ama siz başkanlığa mani oldunuz diyeceklerdi. mal belli görünen köy kılavuz ister mi?

    hayır çıkmasa da vicdanım rahat. neden biliyor musunuz?

    bundan sonra olacak her şeyde cem yılmaz gibi geçeceğim karşılarına.



    sadece, gençliğe hitabeyi okuyup şu hale bakmak kanıma dokunuyor, okudukça ulan ne yapacağız diye kendimi yiyorum.

    edit: ooo mallar belli etmiş bile kendilerini. naber lan geleceğini satan hainler? yakın kınaları, görücem ben sizi.
    1 ...
  2. kim lan bu frida kahlo

    1.
  3. Tek kaşlı kızların kurtarıcısı.
    1 ...
  4. neden izmirde patlama olmuyor u ben yazmadım

    1.
  5. Malum kişi ifade vermiş.
    Ben yazmadım hesabımı benden başka kullananlar vardı onlar yazmış demiş.

    http://www.haberaktuel.co...madim-haberi-1020418.html

    Bana hiç yabancı gelmedi bu döneklik. Neticede elleriyle besleyip büyüttükleri fetö için kandırıldık diyenlerin koyunları bunlar.
    32 ...
  6. mhpli vekilden erdoğana açık mektup

    1.
  7. devlet bahçeli'nin anayasa değişikliğinde erdoğan ve ak partiye destek vermesi sebebiyle görevinden istifa eden eski mhp genel başkan yardımcısı ve istanbul milletvekili atilla kaya tarafından kaleme alınan ve zehir zemberek cümleler içeren basın açıklaması.
    aynen şöyledir:

    "cumhurbaşkanı’na açık mektup
    “neyin ‘türk tipi’ki başkanlığın da ‘türk tipi’ olsun?”

    sayın cumhurbaşkanı;

    ikimiz de biliyoruz ki, ne sizin duymak istediğiniz ne de benim söylemek istediğim hitap budur. sizin bir parti sözcüsü gibi meydanlarda dilendiğiniz “devlet başkanı” hitabıdır; benim gönlümden geçen ise, bağımsız türk yargısının karşısına çıktığınız gün, onurlu bir türk savcısının dudaklarından dökülecek olandır. merak buyurmayınız; bulunduğunuz makamda halen akp genel başkanı’ymış gibi davranmanıza dair söyleyecek sözüm yok. zira, üzerine aldığı görevi “tarafsızlıkla” yerine getirmek için namusu ve şerefi üzerine ettiği yemini zevkle çiğneyebilecek tıynette bir insana etki edecek kudrette bir söz yok. öte yandan; ‘tarafsızlık’ı bir kavram olarak algılamanızı beklemek de -entelektüel düzeyiniz göz önünde bulundurulduğunda- size haksızlık olacaktır.

    sayın cumhurbaşkanı;
    başkanlık hırsını bir zırh gibi üzerine geçirmiş psikolojinizin size söylettiği garip sözler ve yaptırdığı garip işler vardır. nedamet getirip bunlardan kurtulmayı dilerseniz, sarayınızda saraçoğlu’dan farklı uzmanları danışman olarak istihdam etmenizi tavsiye ederim. zira sağlığınızı tehdit eden haller, otlarla şifa bulacağınız türden değildir. bu kabilden bir hâl “türk tipi başkanlık” lakırdısını dilinize pelesenk edişinizdir. sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: sizin neyiniz “türk tipi” ki, başkanlığınız da “türk tipi” olsun! ne oldu ki; bırakın sahiplenmeyi hatta söylemeyi “türk” sözünü duymaya bile tahammülü olmayan, anayasa’dan “türklüğü” çıkartmayı siyasi gayretlerinin baş hedefi gören siz, “türk tipi” bir yönetim modelinden bahseder oldunuz? kalkmış, “bizim tarihimizde, genlerimizde, geleneğimizde başkanlık sistemi var” diyorsunuz. siz değil miydiniz; türk milleti’ni 36 etnik parçaya bölen. şimdi, hangisinin tarihinden, geleneğinden bahsediyorsunuz? “tarih”, “gelenek” yetmezmiş gibi bir de ırkçı duyguları okşamak için genlerden söz ediyorsunuz. siz değil miydiniz onları ayakları altına alan? biz sizi tanıyoruz. siz, elinizden gelse, adında “türk” geçiyor diye “türkü” bile söyletmezsiniz. ama adadaki dostunuz ciddiye alırsa alınabilir, dikkat.

    sayın cumhurbaşkanı;
    “bizim tarihimizde esas olan budur” dediniz ya… hani, söyleseniz de bilsek: sizin tarihiniz hangisidir? hangi milletin tarihidir? türk tarihinde de, bu tarihin belli bir döneminden itibaren iman ettiğimiz kur’an’da da esas, yönetimin şekli değil dayandığı ilkeler olmuştur. bu ilkelerin uygulamaları da –ne yazık ki- sizin eylemlerinizle örtüştürebileceğimiz türden değildir. mesela, siz; mete han’ın, attila’nın, bilge kağan’ın türk milleti’ni 36 etnik ve mezhebi parçaya ayırıp bunlardan bir kısmını aşağılayabileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; sultan alparslan’ın devleti 10 yıl gerçek haşhaşîlere teslim edebileceğini, “ne istediler de vermedim” diyebileceğini, sonra da “saflığımdan yararlandılar” diye bir savunma geliştirebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; kılıçarslan’ın haçlı seferleri projesi’nin eşbaşkanı olabileceğini, “kahraman haçlı askerlerin evlerine dönebilmeleri için dua ediyorum” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; fatih’in “dindar ve kindar nesil” yetiştirmeyi hedefleyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; yavuz’un “yargının vatana ihanetten başka derdi yok” diyebileceğini, kanunî’nin yasalarla yap-boz oynayabileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; abdülhamid’in “ben ülkemi pazarlamakla mükellefim” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; atatürk’ün anzavur için veya şeyh said için “yani ne istendi de 12 yıllık başbakanlığım döneminde verilmedi” diyebileceğini düşünebilir misiniz? mesela, siz; iranlı dolandırıcı bir tıfılın, o dilinizden düşürmediğiniz osmanlı’nızı rüşvetle esir alabileceğini, dahiliye nazırı’nın onun önüne yatmaktan çekinmeyeceğini, rüşvet ve yolsuzluğun fetvalarla meşrulaştırılabileceğini düşünebilir misiniz? yeri gelmişken; hani 21. yüzyılın kayserili davud’u olduğunu düşünen birini başbakanlık koltuğuna oturttunuz ya… mesela, siz; orhan gazi’nin 14. yüzyılın kayserili davud’unu medreseden çıkartıp devlet işlerinin başına oturtacağını düşünebilir misiniz? yine yeri gelmişken; siz hiç türk tarihinde vatan toprağını savaşmadan bırakıp da atasının türbesini sırtlayıp kaçan sonra bunun büyük bir zafer olduğunu söyleyen devlet adamı gördünüz mü? mesela, siz; emperyalist güçler ve yerli maşaları tehdit ediyor diye medine kahramanı fahrettin paşa’nın böyle bir yola başvurabileceğini düşünebilir misiniz? sayın cumhurbaşkanı; bütün bu yapıp ettiklerinizin ardında hangi tarihten alınan ilham vardır? söyleseniz de bilsek allah aşkına. belli ki, bu türk tarihi olamaz. zaten şahsınız ve bağlısı bulunduğunuz zihniyetin varlığıyla ilgili temel sorun kendinizi türk tarihine ait hissetmeyişinizdir. biliyoruz ki, ideolojik mensubiyetiniz buna engeldir. sizin dâhil olduğunuzu düşündüğünüz şey, sömürgecilik sonrası arap kimliği arayışından doğmuş olan ihvan’ın kurguladığı ideolojik bir tarih yorumu ve sınırları belirsiz ‘dârü’l-islam’ kavramıdır. iktidarınız boyunca etkilerine açık olduğunuz liberalizmin “şirket olarak tasarlanmış devlet” anlayışını da eklemek gerek. bunları türk tarihinde bulabileceğinizi sanmak –en iyimser yaklaşımla- türk tarihine yabancılığınızın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir.

    sayın cumhurbaşkanı; bu millet –ne yazık ki- ideolojik tercihlerinizin bedelini ödemek durumunda kaldığı gibi, kendisini dünyanın merkezinde gören egonuzun bedelini de ödemek durumunda kalmaktadır. siz her fırsatta bunun hazzını tadarken, millete acı sonuçlarına katlanmak düşmektedir. örneğin; bir bürokratın vatanseverliğine kefil olup –hatta edep sınırlarını zorlayarak- sahiplenirken bir başkasını vatana ihanetle itham etmek sizin harcınızdır ve ancak bu çerçevede anlamlıdır. terör örgütünün kontrolünde, vatan toprağını bırakıp sandukayı taşıdı diye birisine meydan muharebesi kazanmış komutan muamelesi gösterdiniz. bıraksaydınız bu kadarını merkez bankası bile yapardı. oysa ondan diğerinin tırnaklarına gösterdiğiniz ilgiyi esirgediniz ve onu vatana ihanetle suçladınız.

    sayın cumhurbaşkanı;
    “vatana ihanet” sizin kullanmayı sevdiğiniz bir itham. peki, kendi atadığınız kadrolardan bu kadar vatan haininin nasıl çıkabildiği sorusuna da verecek bir yanıtınız var mı? hem bu kadar isabetsiz atamalar yapıp hem de her şeyi en iyi bildiğinizi, ülkeyi en iyi şekilde yönetebildiğinizi nasıl savunabiliyorsunuz? eğer işbirliği içinde olduklarınızın gerçek yüzlerini anlamanız en az on yıl sürüyorsa, siz de güvende değilsiniz, ülke de sizden emin değil demektir. bu sorgulamaları yapanları “ankara’dan kuru sıkı atmakla” eleştiriyorsunuz, her önünüze çıkana “delikanlılık” dersi veriyorsunuz ya, hadi siz -kabe’yi bile bir orduyla tavaf edişinizde gördüğümüz- o dillere destan cesaretinizle cevap verin.

    sayın cumhurbaşkanı; sahip olmadığınız şeyin kıymetini bilemezsiniz. siz hiçbir zaman ‘tarih’ veya ‘devlet’ bilincine sahip olmadınız. edindiğiniz ideolojik formasyon buna uygun değildi ve bu formasyonu koruduğunuz sürece de olamayacaksınız. sizin gözünüzde ‘ülke’, islam tarihi boyunca bile sınırları belirlenememiş olan muhayyel “darü’l islam” olduğu için, kendinizce müslüman gördüklerinizin ideolojik çıkarı uğruna onu kesip biçmekten çekinmeyeceksiniz. bu işe “çözüm süreci” demeye sadece diliniz varmayacak, gönlünüz de ona eşlik edecektir. siz, başkanlığınızı ‘millet’ kavramından türetemeyeceğiniz için, ‘başkanlık’ kavramından millet türetebileceğinizi sanıyorsunuz. böyle yaparsanız, “milletiniz” sadece “evde zor tuttuklarınız” olacaktır. sayın cumhurbaşkanı; ‘tarih’ bilincine sahip olmayışınızla özlemini duyduğunuz “dindar ve kindar nesil” arasındaki ilişkiye dair de bir şey söylemek isterim: ‘tarih’ bilinci olmayanda –‘din’i tarihselliği içinde kavrayamayacaklarından- gerçek anlamda bir ‘din bilinci’ de olamaz. insanları tarihlerine yabancılaştırıp hatta “düşman” kılarak “dindar nesil” yetiştiremezsiniz. hz. peygamber örneğinde gördüğümüz islam, cahiliyye’ye bile böyle yaklaşmamıştır. çevrenizde bunları sorup öğrenebileceğiniz çok insan vardır. eğer günün birinde bu ülkede –kefen giymiş partizanlar değil de- gerçekten dindar bir nesil yetişirse; onların dilinde arzuladığınız şekilde anılmayacaksınız. zira onlar cihadın en üst derecesinin zalim sultan karşısında hakkı söylemek olduğunu bileceklerdir; onlar, tanrı’nın, kullarının ellerinin dolumu boşmu olduğuna değil, kirlimi temizmi olduğuna baktığını bileceklerdir; onlar, haram yemenin fetvadan kılıfı olamayacağını bileceklerdir; onlar, bir devletin küfr ile değil zulm ile çökeceğini bileceklerdir; onlar, ‘adalet’in en üst değer olduğunu ve sadece müslümanlar için değil bütün insanlar için olduğunu bileceklerdir. gerçekten “dindar” olan insanda “kin” bulunmaz; biz, sizin sözünüzü sadece maksadımızı anlatmak açısından kullanalım: eğer, o görmeyi çok arzuladığınız “dindar ve kindar nesil” gerçekten dindar olursa, minnetinin değil kininin konusu olmayı da göze almış olmalısınız.

    sayın cumhurbaşkanı; günü geldiğinde hangi tarihte, nasıl anılırsınız bilemem ama türk tarihinde utanılmayacak bir yer edinmek isterseniz, nedamet getiriniz. “türk tipi başkanlık”ı savunmaya hakkınız olsun istiyorsanız, öncelikle siz “türk tipi” olmayı denemelisiniz. o müthiş egonuz milletin her ferdini kefen giymiş partizanlara dönüştürebileceğinizi düşündürtmesin size. bakın, anlayasınız diye osmanlıca söylüyorum:
    “ne mümkün zulm ile bidâd ile imhâ-yı hürriyet
    çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten”."

    Üstüne söyleyecek bir şey bırakmamıştır. Bu mektuba cevap verebilecek kapasitede bir kişi bile olduğuna inanmıyorum iktidar tarafında. Mektup yerine iletildi mi, iletildiğinde verilen tepki ne oldu gerçekten merak ediyorum.
    24 ...
  8. reina katili bursada iddiası

    1.
  9. "Yalova’da, bugün öğleden sonra teröriste benzeyen bir kişinin istanbul'dan deniz otobüsünden yaya olarak indikten sonra otostop yaparak Bursa plakalı bir otomobile bindiği ihbarı üzerine polis alarma geçti. Bursa'da telsizden yapılan anonslarla plakası bildirilen aracın durdurularak inceleme yapılması istendi.

    Jandarma ve polis ekipleri şüphelinin bindiği iddia edilen otomobilin bulunması için geniş çaplı arama başlattı."

    http://m.olaybursa.com/so...irgani-alarmi-212903h.htm
    1 ...
  10. reina katilinin iki ay önce konyaya yerleşmesi

    1.
  11. Işidli barınağı olan şehir olduğu için şaşırtmamıştır.

    http://m.haberturk.com/gu...sim-2016da-konyaya-gelmis

    Kasım 2016'da ailesini de yanına alarak konya'ya yerleşmiş. Peki neden konya? Rahat rahat barınabiliyorlar çünkü.

    http://www.sozcu.com.tr/2...deki-isid-gercegi-625875/

    http://www.birgun.net/hab...sid-hucreleri-125232.html

    http://www.radikal.com.tr...i-yardim-dernegi-1197481/

    https://t24.com.tr/haber/...-isid-ussu-iddiasi,341609

    Bundan bir yıl evvel, bir itirafçı ışid'in türkiye'de rahat rahat barınıp militan topladığı iki şehir ismi vermişti. Biri konya, biri gaziantep. Derneklerin, tarikatların ve hatta şeyhlerinin bile isimlerini vermişti, kaldırmışlar haberi. Özellikle konya'da bazı mahalleleri resmen ele geçirmişler. Mühimmatlar, canlı bombalar ne varsa saklanıyor. Işid bayraklı marketler, derneklerin fotoğrafları da ortada. bu haberleri yapanlar bunları tespit etmişken, devlet mi bilmiyordu bunları?

    Biliyorsa fecaat, bilmiyorsa daha büyük fecaat...

    Bugün bunların içimizde palazlanmasının sorumlusu devlettir. Ölen polisine vatandaşına üzülüyor numarası yapmasın hiç.

    Evet burhan kuzu gevşeksiniz. Gevşekten de ötesiniz, bilerek göz yumdunuz bunlara. Bombalar patlamadan önce yapılacak operasyonları canlar yandıktan sonra yaptınız. Bu hayvanları öfkeli gençler diyerek masum gösterenler de sizlerdiniz.

    Son olarak;
    http://m.radikal.com.tr/t...amp_yeri_mi_verdi-1204375

    Kimse "ulan ne oluyor? siz kimsiniz ne cihadı?" demedi, kimse baskın yapmadı bunlara. Yazıklar olsun.
    0 ...
  12. 5 aralık 2016 sigara zammı

    1.
  13. https://galeri.uludagsozluk.com/r/1262946/+

    bütün sigaralara 1'er tl yansıtılmış. ötv zammı da uygulanacak sonra üstüne.

    devlet dilenciye döndü resmen amk. 1 lira 1 lira diye gezecek utanmasa.
    21 ...
  14. arazide bulunan tuhaf yaratık

    1.
  15. allianz sigorta reklamı

    1.
  16. Kalben'in haydi söyle yorumunu kullandıkları reklam. Şarkı çok hoşuma gitti, reklamı izledim izleyeli dinliyorum. Allianz'dan çok kalben prim yaptı bu reklamla galiba.

    Gel gelelim bir sigorta firmasının reklamında gözlerin dolacak kadar duygulanması da çok saçma. O bebek kusurlu doğsa mesela, yüzüne bakar mı bunlar, sigorta yapar mı? Asla.

    Yine de, reklamdaki "en güzel hayat sigortası, en kötü anında destek olmak için verilen bir el" mesajı güzel.
    1 ...
  17. husun ve kubuh

    1.
  18. Sözlükte "güzel ve çirkin, iyi ve kötü" anlamlarına gelen, husun ve kubuh tabiri, dünyada övgü ve yergiyi, âhirette de mükafat ve cezayı gerektiren şey demektir. Kelam ilminde "husun ve kubuh" beş farklı şekilde tanımlanmıştır:

    1- Maksada uygun olana husun, olmayana kubuh denir. Adaletin husun, zulmün kubuh olması gibi.

    2- Tabiatı mülayim olana husun, olmayana kubuh denir.

    3- Kemal sıfatı olana husun, kusurlu ve eksik olana kubuh denir. ilmin güzel, cehaletin çirkin oluşu gibi.

    4- Medh ve senâya değer olana husun, kötülenmeyi ve yerilmeyi gerektirene kubuh denir. Cömertliğin güzel, cimriliğin çirkin oluşu gibi.

    5- Allah'ın medhine ve mükafatına konu olan şey husun, kötülemesine ve azabına vesile olan şey ise kubuhtur. ilk dört manada güzelliğin ve çirkinliğin (hüsn ve kübhün) aklî olduğu konusunda islâm âlimleri arasında ihtilaf yoktur. ihtilaf sadece beşinci manadaki güzelliğin ve çirkinliğin şer'î veya aklî olması konusundadır.

    Mu'tezile bir şeyin iyi (husn) veya kötü (kubh) olduğunun aklen bilinmesi gerektiğini savunur. Eş'arîlere göre, husun ve kubuh akıl ile anlaşılamaz; bir şey Allâh emrettiği için iyi, yasakladığı için de kötüdür. Maturîdî bilginlere göre, eşyada husun ve kubuh vardır. Allâh, iyi olanı emreder, kötü olanı da yasaklar. Dolayısıyla husun ve kubuh akıl ile de bilinebilir.
    hüsün (hüsn) ve kubuh (kubh) güzel ve çirkin anlamına gelmekle birlikte estetik bir ifade değil, ahlaki bir ifade olarak kullanılmıştır. iyilik, kötülük ve adalet gibi kavramlar "şer'i midir yoksa akli midir" şeklinde özetlenebilecek olan bu tartışmada eş'ariyye ve selefiyye ile şâfiî, mâlikî ve hanbelî usulcülerine göre bu kavramlar şer'îdir (yani tanrı istediği için iyidir), buna karşın cehmiyye ve mutezile başta olmak üzere şia, kerrâmiye usülcülerine göre aklidir (yani bizatihi iyidir.) matürudiyye ve hanefi usulcülerinin çoğunluğu bu kavramların akli olduğunu kabul etmiş, küçük bir kısmı ise ara bir yol bulmaya çalışarak, bazılarının akli bazılarının şer'i olduğunu ileri sürmüştür.

    ikilemin bir ucunu oluşturan mutezile'ye göre iyilik, kötülük, adalet gibi ahlaki değerler, vahiyden bağımsız, gerçek bir varoluşa sahiptirler. davranışları ahlaken iyi veya kötü kılan objektif özellikler vardır. bir davranışın ahlaken iyi veya kötü olması, allah’ın onu emretmesi veya yasaklamasıyla değil, o davranışta bulunan faydalı veya zararlı olma gibi birtakım özellikler sebebiyledir. hatta allah’ın bir davranışı emretmesi veya yasaklaması, adı geçen davranıştaki bu özelliklere bağlıdır. vahiyden bağımsız, objektif bir varoluşa sahip olan ahlaki değerler, mutezili kelamcılara göre, genellikle sadece insan aklıyla bilinebilir. antik yunan felsefecilerini islam düşüncesi ile bağdaştırmaya çalışan ibn-i rüşd de mutezile ile benzer bir tutum almıştır.

    eş’ari ve gazali de dahil eş’ariyye ekolüne bağlı olan kelamcılara göre ise, adalet, iyilik, kötülük gibi ahlaki değerlerin allah’ın emretmiş olmalarından başka bir manaları yoktur. buna göre allah tarafından emredilen, buyurulan davranışlar ahlaken iyi, yasaklananlar ise ahlaken kötüdür. gazali'nin bu konudaki yaklaşımı ikilemin diğer ucuna güzel bir örnek sayılır. gazali'ye göre iyilik, kötülük, adalet gibi kavramların bir anlamı yoktur, çünkü bu kavramların kendi başlarına anlamlarının olması tanrının iradesi ile çelişir. gazali'ye göre "yüce allah'ın, mükellef kıldığı kulları kendisine itaat ettikleri zaman, bu itaatlarından dolayı sevaplandırması veya mükafatlandırmasının vacip olmadığını iddia ediyoruz. aksine yüce allah, dilerse onları sevaplandırır, dilerse cezalandırır, dilerse yok eder ve haşretmez. bütün kafirleri affetmesi ve bütün mü'minleri de cezalandırması, onun için bir şey ifade etmez. bu, onun nefsinde imkansız olmadığı gibi; ilahi sıfatlardan herhangi bir sıfata da aykırı düşmez. çünkü teklif, allah'ın kendi kulları ve mülkleri üzerinde bir tasarruftan ibarettir. ayrıca bu üç anlamda sevabın vacip olmasının anlaşılması imkansızdır. üstelik husun (iyi) ve kubuh (kötü) deyimlerinin de bu konuda bir anlamı yoktur."

    maturidi’ye göre iyilik, kötülük gibi ahlaki değerler, ontolojik manada objektiftirler. insan davranışları, bizzat iyi olanlar, bizzat kötü olanlar ve bu ikisi arasında bulunanlar olmak üzere üçe ayrılırlar. bizzat iyi ve bizzat kötü olanın bilgisine insan aklı, vahiyden bağımsız olarak sahip olurken, diğerleri ancak vahiyle bilinirler.

    sırf Allah rızası için, emredildiği için yardıma muhtaç birine iyilik yapmak mı, yoksa bir insana yardıma ihtiyacı olduğu için yardım etmek mi?

    Veya sırf Allah yasakladığı için, sebebini hiç sorgulamadan, anlamadan tecavüzden uzak durmak mı, yoksa bir insana rızası olmadan dokunmaya kimsenin hakkı olmadığı için, bunun bilinciyle bu hareketten uzak durmak mı?

    Şayet bütün mesele düşünmeden itaat etmekten ibaret ise akıl neye yarar? Vahiyden önce iyiyi kötüyü ayırt edebilecek kudrete sahip değil miydi insanlar?
    1 ...
  19. kubuh

    1.
  20. ahlaki olarak çirkin, kötü. Yergiyi ve cezayı hak eden şey.
    1 ...
  21. şırnak muğladan daha güvenli

    1.
  22. tüik'in Türkiye'nin en yaşanabilir şehirleri araştırmasının sonuçlarından biri. kahkaha attım haberlerde manşeti gördüğümde.

    kaynak "devletin" kanalından:

    http://www.trthaber.com/h...lir-sehirleri-231400.html
    3 ...
  23. birlikte yaşayıp birlikte ölenler

    1.
  24. intiharı anlamaya çalışmak, karanlık bir odaya anahtar deliğinden bakmaktan farksız. Verili bilgiler, teoriler, istatistikler sayesinde anahtar deliğinden gördüklerimizi yorumlamaya çalışıyoruz. Oysa, fazlasıyla kişisel bir duyarlılığın sonucu olarak ortaya çıkan intihar edimi, tastamam kavrayabileceğimiz bir fenomen değil. Nicel gözlemler bize intiharın nedeni açıklayabilir ne olduğunu değil.
    Evet, intihar ürkütücü konu ama bir o kadar da ilgi çekici. Uçurum misali; siz ona baktıkça, o da size bakar. Bu uçurumun en gözü pek üyeleri ise hiç kuşkusuz birlikte intihar edenlerdi.

    Lyon Aşıkları

    Lyon Aşıkları intihar tarihinin en ilginç olaylardan biriydi kuşkusuz. 1770 yılında yaşanan olayın kahramanları Faldoni ile Theresa isimli iki sevgilidir. Faldoni, yakın zamanda öleceğini öğrenir. Durumu öğrenen sevgilisi Therese, onsuz yaşayamayacağını düşünür ve iki sevgili birlikte ölmeye karar verirler. Her ikisinin de kalplerine bir tabanca doğrulmuş ve tabancanın tetiklerine bağladıkları ipin diğer ucu sevgililerin ellerine bağladır. iki sevgili ellerini kavuşturmak için birbirlerine uzattıklarında silahın tetiği çekilir ve genç sevgililer beraberce ölüme giderler. Olay hem yankı uyandırır, hem hayranlık. Rousseau ‘Julie, or the New Heloise’ isimli kitabında “Sıradan dindarlık bu işte yalnızca bir cinayet görür, duygu hayran kalır ve akıl suskundur” diye yazar Lyon Aşıkları için. 1783 yılında ise Fransız yazar Nicolas-Germain Léonard ‘Therese ve Faldoni’ isimli romanında anlatır onları. Onlarca insanı intihara sürüklemiş, intiharı neredeyse bir modaya dönüştürmüş olan ‘genç werther'in acıları’nın olaydan sadece dört yıl sonra yazılmış olması, Avrupa’daki intihar salgınları ile dönemin romantik edebiyatı arasındaki ilişkiyi belgeler niteliktedir.

    Heinrich von Kleist ve Henriette Vogel

    Heinrich von Kleist ve Henriette Vogel çiftinin Lyonlu Aşıklar’dan çok farklı olduğu söylenemez aslında. Henriette Vogel, kansere yakalanır ve olayın ciddi boyuta ulaştığını öğrendiğinde Kleist’ten kendisini öldürmesini isteyince Kleist birlikte intihar etmeyi teklif eder ona. Anlatılanlara göre Henriette Vogel, Kleist’in intiharı teklifi ettiği ilk kişi değildir. Daha önce de birlikte intihar etmeyi teklif ettiği kadınlar olmuş. Birlikte ölebileceği birilerini arayıp duran Kleist, Henriette Vogel sayesinde amacına ulaşır. 21 Kasım 1811 günü Berlin’de bulunan Kleiner Wannsee gölü kıyısında birlikte kahvaltı ettikten sonra Kleist, Vogel’i tabanca ile kalbinden vurur, hemen ardından da silahını kendi ağzına dayar ve tetiğe basar. Olay kısa sürede bir efsaneye dönüşür. Mademe de Stael, olayın halkın üzerinde kötü etkiler yaratabileceğini düşünerek olayı kınar. Heinrich von Kleist, geride bıraktığı veda mektubunda “Ben gidiyorum çünkü bu hayatta artık benim için öğrenilecek ya da kazanılacak hiçbir şey kalmadı. Fakat asıl mesele şu ki: Bana bu gezegende hiçbir zaman bir yardım eli uzanmadı,” diye yazar. Henriette Vogel ise kocasına şunları yazar: “Çok sevgili Louis’im! Yaşamaya daha fazla dayanamayacağım. Demirlerden bir yumruk yüreğimi eziyor. Buna hastalık de, zayıflık de, ne dersen de rahatsızlığımı ben de adlandıramıyorum. Söyleyebileceğim tek şey, ölümümü mutlulukların en büyüğü olarak düşündüğümdür. […] Hayata olduğu gibi ölümde de benim sadık yoldaşım olmak isteyen Kleist, yaşamdan ayrılmamı sağlayacak. Sonra kendini öldürecek. Ağlama üzülme, benim mükemmel Vogel’im. Çünkü pek az ölümlünün ayrıcalıklarına sahip olabileceği bir ölümle ölebileceğim. En derin aşkla taşınarak, dünyevi mutluluğu ebedi mutlulukla takas edeceğim.” Goethe Kleist için; “Onunla ilgilenmek konusundaki arzum ne kadar içten olsa da o, doğanın onun için belirlemiş olduğu güzel hedeflere rağmen ölümcül bir hastalığın yemi olacak bir kişiymişçesine, bana ürküntü ve dehşet esinlendirmekten geri kalmadı,” demişti.

    Osamu Dazai - Tomie Yamazaki

    Osamu Dazai de tıpkı Kleist gibi birlikte ölebileceği birini aradı hep. Dazai’nin Kleist’ten farkı bu işi daha önce tek başına da denemiş olmasıdır. Başarısız intihar girişimleriyle doludur onun yaşamı. Bohem yaşamını ölüme adamıştır sanki. idolü olarak gördüğü Ryūnosuke Akutagawa’nın intiharı ise onu başka türlü etkiler. ilk intihar girişimi de Ryūnosuke Akutagawa’nın intiharında hemen iki yıl sonradır. Henüz yirmi yaşındayken, bir sınav öncesinde uyku hapları alarak intihar girişiminde bulunur. Günlerce komada kaldır. Ertesi yıl 1930’da ise Tanabe Shimeko ile tanışır ve onunla intihar girişiminde bulunur. Tanabe Shimeko ölür fakat Dazai kurtulur. 1935’te kendini asmayı dener ancak bu sefer de ip kopar. Bir geyşa ile evlenir, onun karşısında kendini öldürmenin hayalleri kurar. 39 yaşına birkaç gün kala, 1948 yılında intihar etmeyi başarır Osamu Dazai. Yanında ise kendisine eşlik eden Tomie Yamazaki vardır. Çift, ılık bir akşamüzeri birlikte alkol aldıktan sonra civardaki bir kanalın sularına bırakırlar kendilerini. Dazai, “Doğmuş olduğum için beni affedin,” diye yazmıştı geride bıraktığı notta. Yazdığı not, ‘insanlığımı Yitirirken’ isimli kitabının da giriş cümlelerinden biridir.

    Stefan Zweig ve Lotte Altmann

    Stefan Zweig ve Lotte Altmann’ın intiharı ikinci dünya savaşının sürdüğü yıllara denk düşer. Toplumsal yaşamın alt-üst olduğu dönemlerde gerçekleşen intihar vakalarını Anomik intihar olarak tanımlar Durkheim. Na var ki, Durkheim’ın intihar sosyolojisine en büyük itiraz edenlerin başında gelen Jack D. Douglas; intiharın evrensel bir tanımı olamayacağını, intihar vakalarının ahlaki, toplumsal ve kültürel olarak birbirleriyle farklılık göstereceğini söylüyordu. Stefan Zweig ve Lotte Altmann’ın intiharını Anomik intihar olarak genellemek elbette mümkün ama bu onların yaşadığı alt üst oluşu kavramamıza yetmeyecektir.

    Stefan Zweig, 22 Şubat 1942 günü yazdığı veda mektubunu imzaladıktan sonra masanın üstüne koyar. Lotte Altmann ile birlikte yoğun dozda uyku ilacı aldıktan sonra beraber yatağa uzanırlar. Veda mektubunda şunlar yazılıydı: “Kendi arzumla ve olanca aklımla yaşamı terk etmeden önce son bir görevi yerine getirmem gerekiyor: Bana ve çalışmama bunca hoş ve bunca misafirperver bir durak sunmuş olduğu için bu harikulade ülkeye, Brezilya’ya içtenlikle teşekkür etmek. Gün güne onu daha çok sevmeyi öğrendim ve esasen başka yerde hayatımı baştan sona yeniden kurmayı istemezdim, çünkü kendi dilimin dünyası benim için kayboldu ve tinsel vatanım olan Avrupa kendisini yok etti. Ama altmış yaşında, her şeye yeniden başlamak için olağanüstü güçler gerekiyordu ve benimkiler vatansız sürüklenmelerle geçen yıllar içinde tükenmişti. Bu yüzden, entelektüel çalışmanın her zaman için en arı sevinci ve bireysel özgürlüğün bu dünya üzerindeki en üstün iyiyi temsil ettiği yaşama, zamanında ve başını eğmeden son vermeyi yeğlenmesini buluyorum. Bütün dostlarımı selamlıyorum! Uzun geceden sonra şafağın ışıklarını yine görebilirler mi? Ben fazlasıyla sabırsızım, onları önceliyorum.”

    Arthur Koestler ve Cynthia Jefferies

    Arthur Koestler ve Cynthia Jefferies, 3 Mart 1983’te Montepillier Square’deki evinin solunda ölü bulundu. Arthur Koestler, bir koltukta oturmuştu ve son kez yudumladığı konyak kadehi hala elindeydi. Eşi, Cynthia Jeffries ise bir divana uzanmıştı. Yanındaki masada bir kadeh viski duruyordu. Her ikisi de aşırı dozda uyku ilacı almıştı. Arthur Koestler, geride bıraktığı mektubunda “ Eğer bu girişimim sonuçsuz kalırsa, ya da eğer bana yapılan şeyi daha fazla denetleyemeyecek ya da dileklerimi aktaramayacak bir durumda fiziksel ve zihinsel yönden çökmüş olarak hayatta kalırsam, kendi evimde ölmeme izin verin” diye yazmıştı. Eşi Cynthia içinse “Hayatımın son dönemindeki mutluluğu ona borçluyum,” diyordu.

    Arthur Koestler, Lösemi hastası olmakla birlikte ‘Gönüllü Ötanazi Derneği’nin de başkan yardımcılığını yapıyordu.

    alıntıdır.
    2 ...
  25. berkin elvan evden ekmek almaya çıkmıştıasjkdskl

    1.
  26. böyle basit basit palavraların ardına sığınan, düşünmekten yoksun, sözlükteki 3-5 sik kafalıya gülüş çeşidi. tek bildiğiniz, devrim kelimesinin altına sığınarak toplum huzurunu bozmak, zarar vermek. başka ne yaptınız, ne işe yaradınız lan bugüne kadar? bok yoluna gideceksiniz hepiniz amaçsız amipler.

    (bkz: muhsin yazıcıoğekuwjneıwjwbbe)
    (bkz: fırat çakıroskldjkfgdfh)
    2 ...
  27. akp nin her başı sıkıştığında eylem yapan örgüt

    1.
  28. dhkp-c dir.

    ulan bunlar ne zaman oy kaybedecek bir duruma düşseler, bu orospu çocukları bir yerlerden çıkıp bir şekilde bunların ekmeğine yağ sürecek bir şeyler yapıyorlar arkadaş. bal gibi belli kimlerin piyonu oldukları amk.

    (bkz: dhakp-c)
    (bkz: dhkpc nin akp taşeronu olduğu gerçeği)
    2 ...
  29. mart ayının bitmesini protesto eden kediler

    1.
  30. sığmayan başlığın tamamı: mart ayının bitmesini protesto eden kediler trafolara saldırdı.

    hükümetin elektrik kesintisine uyduracağı yalanlardan biri olma ihtimali yüksek bahane.

    trafoya kedi girdi diyenlerden beklenmez mi? beklenir.
    1 ...
  31. jeneratör lobisi

    1.
  32. rte'nin bugünkü elektrik kesintisi için uyduracağı bahanenin suçlularıdır.

    -eeeey jeneratör lobisi! boşuna uğraşmayın! milli irade bunları yer mi? yemeeezzz.
    3 ...
  33. 10 mart 2015 zonguldak maden kazası

    1.
  34. 1 işçinin öldüğü, 2 işçinin yaralandığı maden ocağı kazası.

    "zonguldak’ın Ereğli ilçesine bağlı Kandilli beldesinde faaliyet gösteren Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK) Armutçuk Müessesi maden ocağında Sabah saatlerinde meydana gelen göçükte 1 madenci hayatını kaybederken, 2 işçi de yaralandı.
    Olay, saat 04.00 sıralarında, maden ocağının -550 kodunda meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, gece 00.00-08.00 vardiyasında henüz bilinmeyen bir nedenle göçük meydana geldi. Nevzat Candan (38), Yaşar Özdemir (45) ve Hüseyin Demirdöver (35) isimli işçiler maden ocağında meydana gelen göçüğün altında kaldı. Diğer işçiler tarafından göçük altından çıkartılan işçilerden evli ve 2 çocuk babası Nevzat Candan hayatını kaybederken, Yaşar Özdemir ve Hüseyin Demirdöver ambulanslarla Kdz. Ereğli Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı."

    http://www.milliyet.com.t...guldak-yerelhaber-663214/

    bir kişi ölduğu için adam akıllı haberlere bile çıkamayacak, örtbas edilecek, iki güne unutulacak bir göçük daha.. ne zaman bitecek bu kazalar..
    3 ...
  35. michael mando

    1.
  36. far cry 3'ün psikopat karakteri (bkz: vaas montenegro)'yu seslendirmiş kanadalı aktör.

    şu sıralar better call saul'da oynamaktadır.
    2 ...
  37. bursa daki tarihi çınarın kesilmesi

    1.
  38. Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu tarafından koruma altında olan tarihi asırlık çınarın kesilmesi olayı.

    Bursa’nın Osmangazi ilçesi Heykel Meydanı’ndaki asırlardır yükselen ve koruma altındaki tarihi çınar ağacı kesildi. Kim tarafından kesildiği belli olmayan 30 metre uzunluğundaki tarihi çınar ağacı, 4491 sayılı kararı ile ’Korunması Gereken Anıt Ağaçları’ arasında yer alması dikkatlerden kaçmadı. Asırlık çınarın önünden geçen vatandaşlar ve çevre esnafı yıllardır gördükleri çınar ağacını göremeyince şaşkına döndü. Sosyal paylaşım sitelerinde de yok edilen çınar ağacı büyük tepki görürken kimler tarafından ve ne sebeple kesildiği belli değil."

    http://www.hurriyet.com.t...irlik-cinar-kesildi_64441

    adamların ağaca, yeşile tahammülleri yok..
    1 ...
  39. şahsiyet rötarı

    1.
  40. cemal süreya yapmıştır.

    "tomris uyar'la aşk yaşadığı zamanlar.

    "Her akşam işten çıkıp şıp diye eve damlardı Cemal Süreya. Bir gün Tomris Uyar, 'Biraz gez dolaş, arkadaşlarınla falan buluş' der. Ertesi gün geç gelir Cemal Süreya, daha ertesi gün de, hep geç gelir. Bu akşamlardan birinde, örtü silkelemek için pencereyi açan Tomris, apartmanın girişinde oturan Cemal’i görür ve gerçek ortaya çıkar. Her akşam iş çıkışı eve geliyor ama aşağıda oturup ‘gecikiyordu’ Cemal Süreya..

    Tomris Uyar eve giriş saatini beklemekle bezediği bu geciktirmelere bir isim verir: 'şahsiyet rötarı'."
    3 ...
  41. alfred date

    1.
  42. Yaralı penguenlere küçük hırkalar örerek hayatta kalmalarını sağlayan 109 yaşındaki avustralyalı vatandaş.

    2013 yılında gerçekleşen bir petrol sızıntısının ardından, Philip Adası'nda yaşayan penguenlerin hayatı tehlikeye girmişti.
    Petrolden zarar görmüş penguenlerin, her birine Alfred'in diktiği hırkalardan verildi ve böylece tüylerini yalayarak zehirli madde tüketmelerinin önüne geçilmiş oldu.

    şimdi yobazlar bu adam için müslüman olmadığı için öbür tarafta cehennemde yanacak derler bir de.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/742585/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/742587/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/742588/+
    https://galeri.uludagsozluk.com/r/742589/+
    2 ...
  43. o elbisenin farklı renkte görülmesinin sebebi

    1.
  44. sonunda mantıklı cevabını bulduğum meseledir, çok güzel açıklamışlar. buyrun;

    https://www.facebook.com/video.php?v=883437505052803
    0 ...
  45. lafi gotunden anlamak

    1.
  46. hayatta en nefret ettiğim şey. yanlış anlaşılmak, karşımdaki insanın uğraşıp uğraşıp anlatmak istediğim şeyi anlamayıp çok alakasız bir yere çekmesi. bir insandan en hızlı soğuma nedenim.
    2 ...
  47. gece gece sol frame i maceracıya çeviren yazarlar

    4.
  48. dünyanın en yaşlı kedisi

    1.
  49. 27 yaşındaki tiffany two adlı kedinin rekorunu 30 yaşıyla kıran kediymiş. 1985 doğumlu kedi. hey maşallah.

    http://lovemeow.com/2015/...cat-missan-turns-30-year/
    bu da 27 yaşındaki: http://lovemeow.com/2015/...record-oldest-living-cat/
    1 ...
  50. lösevin hastanesine ruhsat verilmemesi

    1.
  51. an itibariyle haberlerde gördüğüm olay. lösevin bir tuğla da sen koy adlı kampanyasıyla açılacak olan onkoloji hastanesine çok fazla hasta çocuk yok, bizim imkanlarımız yeter, biz açarız diyerek ruhsat vermemişler. kim bilir ne çıkarları vardı da faydalanamadılar taş koydular önüne. eğer gerçekten açılmasına engel olacaklarsa o bağışlar ne olacak merak ediyorum doğrusu.

    http://www.izlesene.com/v...enci-ile-gunaydin/8146969

    bir allahın kulu da demiyor, 1000 odalı saray çok mu gerekliydi diye.. allahın belaları.
    1 ...
  52. sözlük temasının bildirim ikonundaki değişiklik

    1.
  53. an itibariyle farkettiğim değişikliktir. illuminati'nin oyunudur. sorarım size neden o kadar ikon varken dünya?!! dünya düzenini değiştiriyoruz algısı mı vermeye çalışıyorsunuz hayırdır?!

    bu da yalanına sokuyumculara gelsin;

    http://oi61.tinypic.com/2czswg9.jpg
    4 ...
  54. yaşar murat taşkale

    1.
  55. üzüm ve ryuk adlı internet fenomeni kedilerin ev arkadaşı saygıdeğer insan.

    (bkz: üzüm ve diğer şeyler)
    (bkz: tanışmak istenen insanlar)
    0 ...
  56. thefreelibrary com

    1.
  57. her alandan yaklaşık 25 milyon adet makale ve e-kitap bulunduran veritabanı.

    http://www.thefreelibrary.com/
    2 ...
  58. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük