bazı kadınlar vardır bayağılık kıçlarından,saçlarından akar..orospu demeğe dilin varmaz...sevişmeye kalkarsın duvar gibidir,kaza ile seversin sevgi nedir anlamaz...sabah akşam içerler,ellerinden sigara düşmez,arabayı erkekten beter kullanır..yani sen ne ayaksın be kadın durumları..
dentro il grande blu
due delfini
Silver e Missie... vanno
dentro il grande blu
scivolando
oltre ;ultima barriera
di una vita galera
dentro il grande blu
dentro un;onda
finalmente grandi salti
fra i turchesi e i cobalti
e scintille di sole...
se ne vanno
li hanno liberati oggi
e per tutti gli altri nuovi giorni
che verranno...
se ne vanno
qualche volta vincono
anche i sogni
prigionieri innocenti
non saranno più
dentro il grande blu
dentro un;onda...
quante storie come questa
quanta rete da tagliare
dove ancora ne resta
quanta luce, quanto cielo
orizzonti da guardare
che non sembra neanche vero
di poterci arrivare...
se ne vanno
come due ragazzi innamorati
Silver e Missie più niente
li separerà mai
e riprendono il mare
rivedono il mare
restando vicini
ritrovano il mare
e gli altri delfini
dentro il grande blu
dentro un;onda
finalmente liberi...
ingilizcesi...
in the big blue
two dolphins
Silver and Missie... go
in the big blue
they slide
over the last barrier
of a life in prison
in the big blue
in a wave
they can finally make big jumps
between the turquoise and
the cobalt and sun-beams...
they go away
they have been liberated today
and for the rest of the new
days they will see...
they go away
sometimes they come
out on top of dreams
they will never be
innocent prisoners anymore
in the big blue
in a wave...
there are so many stories like this
some many nets to cut
where they remain
there are so many lights, skies,
and horizons to look at
that it doesn't look as if
one could arrive there...
they go away
as a young and lovely couple
nothing will separate
Silver and Missie anymore
and they recover the sea again
they see the sea again
staying close together
they find the sea again
and other dolphins
sing sing blue silver..duran duran ın seven and the ragged tiger ve arena albümlerinde bulunan,asıl ismi the chauffeur olan,bir çok grubun cover yaptığı konserlerinde marş dinler gibi binlerce kişinin sesizce dinlediği anlaşılmasılması zor ama yorumlara açık bence duran duran ın en muhteşem şarkısı...simon le bon un çeşme konserinde söylerken tüm çeşme nin sustuğu,acqurinayı üflerken çıt çıkmadığı videosu ingiltere de bile sansürlenen büyü..
Out on the tar plains, the glides are moving
All looking for a new place to drive
You sit beside me so newly charming
Sweating dewdrops glisten freshing your side
And the sun drips down bedding heavy behind
The front of your dress - all shadowy lined
And the droning engine throbs in time
With your beating heart
Way down the lane away, living for another day
The aphids swarm up in the drifting haze
Swim seagull in the sky towards that hollow western isle
My envied lady holds you fast in her gaze
Sing blue silver
And watching lovers part, I feel you smiling
What glass splinters lie so deep in your mind
To tear out from your eyes, with a thought to stiffen brooding lies
And Ill only watch you leave me further behind
Sing blue silver
Sing, sing.. blue silver
(theres more to this kind of camouflage)
(more than just colour and shape)
(whos going now, in to a classiomatic? )
kadın sustuğu zaman konuşur, çığlıklarlar atar, beni buradan al diye bağırır adeta, çek al beni, istemiyorum desemde al beni der, sürükle beni al beni götür buradan , al beni götür benden uzaklara diye haykırır.. güldüğü zaman içi yanar, elinle kendisini sardığı zaman senin sarılmanı ister, ayakta dimdik duruyorken dizleri titrer, omuzuna yaslanmak ister, gözyaşlarını silmeni ister, şehirin kaldırımlarında hızla yürürken o aslında deniz kenarında dalgaları seyrediyordur ya da bir ağacın altında oturmuş şiirler yazıyordur, annedir ama aslında daha küçük bir kız çocuğudur.. kadının sessizliğini duymakta erkeğin başına gelebilecek en büyük lanettir..
büyük hayallerle başlayan,yıllarca hayali kurulan ama daha başlarken yanlışların,eksiklerin görmezden gelinmeye çalıştığı,yok sayıldığı ve aşk tarihinin en derin duygularının yaşanıldığı,düşman başına çok hoş duygu.
1981 model,başrollerini dudley moore ve liza minellinin oynadığı,müthiş film.dudley nin büyümeyen bir çocuğu canlandırdığı,ya bende böyle olmak istiyorum dediğiniz görsel sanat parçası ki,müzikleride harikadır..
dünyanın en güzel kokan çiçeğidir..arap yaseminide derler..Yaşlılar fulun en güzel tenekede yetiştiğini söylerler.Bir de ful çiçeğini koklarken burnunuzu değirmeyeceksiniz, kararır...hassas bir sevgilidir...Fidanlıklara girdiğinizde 500 tane gülü, taflanı, kartopunu birarada görebilirsiniz 5 ful rica edeceğim deyin çoğunda yoktur....
bazı kadınlar vardır ki ne kadar güzel olurlarsa olsunlar bir şeylerinden gıcık kapıp yanlarından kaçmak için her şeyi yaparsınız,bazıları hayatınızı mahveder ve lanetler okursunuz,bazılarıda vardırki nedense bilinmez bir kelimesi,bir sözü,kokusu,gülüşü ile sizi alır bir anda okyanusların ortasında bir adaya koyar,dışarıda yağmur yağar,fırtınalar koparken kendinizi bir anda dalgalara bakarken onu düşünür bulursunuz,kendinizi ona adamak istersiniz,üzerine kuş tüyü düşmesine kıyamazsınız,üşüdümü diye düşünürsünüz,eliniz ona yaklaşırken titrer,hergün vitrinlere baktığınızda başka şehirde olsa bile,yıllarca görmemiş olsanız bile her gün bir şeyler hediye etmek istersiniz..bu kadınlar hayatınızda en fazla 2-3 kere denk gelirki bu bile mucize sayılır..kıymetini bilmezseniz ve her şeyi bırakıp peşinden gitmezseniz ömür boyu pişman olursunuz...