kardeşimin sezonları tekrar tekrar izlediği bir yabancı dizidir.
12 yaşındaki erkek kardeşimi karanlık odaya sokup böhh desem altına sıçar zannediyordum. keşif sebebi benim tabii. annem bayağı yağdırdı bana. senin aptal dizin yüzünden çocuk ders çalışmıyor diye. ben beklerdim ki son 2 kelimesi tuvalete gidemiyor olsun. o kişi benim işte. terslik var arkadaşım. dünya tersine dönüyor.
ben.
tavuk yemem, balık yemek, et yemem, köfte yerim. ıspanak yemem, karnı bahar yemem, barbunya yemem, patates yemeği yerim. yumurta yemem, sosis yemem, sucuk kırk yılda bir tostla belki...
en yakın arkadaşımın beklediği bir andır.
söylüyorum imkansız diye fakat ben 10000 de 1 olmak istiyorum diyor. yapacak pek bir şey yok yani. durum vahim.
kürtçe bilmeyenlerin arasında inadına konuşmaktır.
türkiye'de yaşıyorsan türkçe konuşacaksın. aslında ben tüm dünyada arapça konuşulmasını tercih ederdim. bu ilk çağlarda insanların tek dili vardı oda arapça. daha sonra ülke başına geçen liderlerin yeni harf yasası uygulamalarıyla yeni diller ortaya çıktı. keşke hiç çıkmasaydı. bizim de iş başvurusu yaparken ingilizce biliyor musunuz? ne seviyede? gibi sorularla karşılaşmamızı engellerdi.
siyaset, yalan söyleme sanatıdır.
bu dünyada kendini fazla yormamalısın. hayatın tadını çıkarmalısın. siyasete filan karışıp yalan söylemeye ne gerek var. sonra sol omzundaki melekler dolduruyor defteri. salla gitsin aman.