fazla samimi ve bir kız ortamında iken ayakta * görülen ten rengi ile insanın beynindeki kanın yırtıktaki yere giderek oranın rengini değitirmesi ile sonuçlanır.ayaklar kanepe altına ,üst üste , en olmadı göt altına sokularak kamufule edilmeye çalışılır. o an için insan ayağının fazla bir uzuv olduğu düşünülmektedir.
üniversite öğrencisinin müzik ve alkolle kendinden geçip, üstüne bu olayın eklenmesi ile vodka üstüne bira gibi olmaktadır. çadır içindeki çocuğun donunu değiştirmesine kadar.
(bkz: kinder süpriz yumurta)
(bkz: civciv çıkacak kuş çıkacak)
türk icadının son gözdelerinden olsa gerek.yolda hayvanı" vodka.. vodka... votka gel oğlum gel " diye bağıran birini görmenize, bağıran kişinin de alkolik olduğunu düşünmenize neden olabilir.
çok özel bir operasyondur , soğuk kanlılık gerektirir, heycana kapılmamak lazımdır. keza heyecan ve soğuk kanlılığımızı yitirdiğimizde yakalanıp rezil olma , aforoz edilme, giyotine kadar * gidebilir. etraftakiler kendi hallerinde iken parmak yavaşça burun deliğinden içeri girer, seri hareketlerle objeyi yerinden dışarı çıkartır. eller serberst bir şekilde kenarlara salınır, hayat skimde değil havasına girilir. genelde kanepelere sürülen bu obje kurumaya terk edilir. temizlik zamanlarında yapılan bu olaylarda kurumuş delilller bulunabilir, çıkarılmayacak silinmeyecek yerlere sürülmesi gerekir.
bunu yapan insan olamaz.
darwin bir yerde haklıymış.maymundan gelmiyoruz ama maymuna gidiyoz.
bir gün beyin, kalp, mide, g*t, bağırsaklar toplanmış başkan seçeceklermiş. bağırsaklar demiş ki "en fazla ben çalışıyorum ben başkan olacağım" hepsi itiraz etmiş. mide demiş "ben olmasam hepiniz aç kalırsınız" diğerleri de sırayla konuşmuş. gürültü patırtı derken, beyin başkan olmuş. buna en çok g*t kızmış "siz görürsünüz" demiş. neyse aradan zaman geçiyo g*t kendini kasıyo, hiç bişeyin çıkmasına izin vermiyo. mide yavaş yavaş şişmeye başlıyor, bağırsaklar çatlamata, kalp yavaşlıyo, beyin emir veremiyo derken beyin istifa ediyo başkan olarak g*t seçiliyo. ondan sonra başkanlar hep g*t oluyo.
belediye seçimlerinin yaklaştığı günlerde çok duyulan, trend olan fıkradır.
kesin bir yargı değildir. 1965 ten sonraki solcu neslin evlatlarına deniz ismini vermesidir. ismi deniz olanların ebeveynleri, kesin olarak deniz gezmiş'ten etkilenerek koymuştur diyemem. genelde o dönemde ki olaylar içinde bulunan bireylerin çocularına deniz ismi koymuşlardır. **. *.
trenle gitmek istediğiniz yere biletler tükenmiştir, satılmıyordur ya da kaçak gitmeyi düşünürsünüz. tren gara yavaş yavaş gelir. tam trene bindiğiniz anda kondüktörle face off gelirsiniz. "hey dostum ben bilet aldım" der gibi bakarsınız yüzüne. trene bindiğinizde arkdanızda size bakan gözlerin etkisinde kalarak arka vagonlara doğru hızlı hızlı yürümeye koyulursunuz. kendinize bir yer bulduğunuzda uyur numarası yaparak, sinsice biletçinin geçmesini beklersiniz. biletçi tam geldiği anda oturduğunuz yerin sahibi gelir ve yüzünüze "burası benim der" .sizde biletçiyle kızarmış bir şeklide yüz yüze gelerek arka vagonlara doğru kaçarsınız. en son çare tuvaletlerdir ya da tren durduğunda kapıdan inerek öndeki vagonlara binmektir. *
ucundaki küçük, dönebilen elmas parçası ile camı çizerek kesmeye yarayan alet.
kaynak : http://www.tdk.gov.tr
genelde çatlayan araba camlarında, çatlağın fazla yayılmaması için yuvarlatma işleminde kullanılır.
o öle bir çaydanlıktır ki; eline aldığınızda ağırlık çalışıyormuş gibi hissedersiniz, 3-4 ay sonra vücudunuzda gözle görülen değişiklikler, baklava dilimleri oluşmaya başlar. çaydanlık kireçlerinin, çaydanlığın deliğini kapatacak seviyeye çıktığı, öğrenci evi efsanelerinin arasında olduğu söylenmektedir.
subjektif olarak, gsm operatörlerinin iyice saçmalamasının sonuçlarından biridir. objektif, ulan, talep mi var? nedir bunun olayı? talep olsa da, arkdaş nerede kullanacaksın ezanı? yolculuk sırasında, canın sıkıldığında, kederlendiğinde, sınav zamanı kafa dağıtmak, kaza namazı için kendine cami ambiyansı oluşturmak? hangisi? *
zombinin, ezanı telefon müziği yaptığında meydana gelcek olaylar daha vahim. halk otobüsünde tıklım tıklım yolculuk yapıyon, birinin telefonundan ezan sesi geliyor, şöförün radyoyu kapaması, yaşlıların bişiler mırıldanması vs. şöför ezana saygı gösteriyo, yaşlılar saygı gösteriyor.sen ne istiyorsun? ***
genelde bereket getirilsin diye bırakılır. bazen cüzdana bakıldığında, sadece o bozuk paranın görünmesi ,"ben böyle bereketin..." diye devam eden kelimenin sarf edilmesine de neden olur.
* çok güçlü yazarlardır.hayal dünyalarının ucu bucağı yoktur.
+ geçenlerde afrika ya gittim. geziniyom böle ne olur ne olmaz elimde kürek var tabi, savana da karşıma fil çıkmasın mı? kürekle allah ne verdiyse yermisin yemezmisin, yermisin yemezmisin... yatırdım yere, tuttum bacaklarından...
+ hamdiiii çayy ver arkdaşlara, ee nerde kalmıştım arkdaşlar?
- bacaklarından tutmuştun abi.
+ hehh tuttum bacaklarından, aldım omzuma verdim ayarı, verdim ayarı... **
sadece belli bir konu üzerinde bilgisi olan, beynini onun dışında daha fazla zorlayamayan, dünyada ve ülkesindeki gelişmelerden habersiz, milletin değer verdiği kutsal emanetlere, şahıslara bok atarak, asalak gibi yaşamaya çalışan, bok(lar)a söylenecek kelime.
daha farklı yerlerde de kullanılabilir tabi ama, böle kişilere daha uygun oluyor.
yazdıklarınız herkes tarafından beğenilse bile , arka arkaya attıkları olumsuz oylarla yazarların şevkini kıran mafya.
düşüncesi bile korkutuyor. (bkz: ıyyyyy iğrenç)
+nasıl oldu bu vahşet?
- "vahşet" deme doktor bey. eee meyve veren ağaç taşlanırsa, taşlanan ağaçta meyve verir dedik.benim adamla verdik odunu, verdik odunu sabaha kadar...
+eeee?
-ne eee si?. sınavlardan kesin 100 alcak ,senin gibi beyaz önlük giyecek.
-görebilirmiyiz?
+gidinnn...beyaz bişiler giydirdik, son dakikalarını sizinle geçirsin.
-yani, meyve vercek mi?
+gidiiinnnn.... ***
kişişleri dakikada en az 2000 kelime okutacağız diye bir ay kurs verip, sadece göz kaslarının hızı hareket etmesini sağlayan, teknik bilgileri veren kurstur.bir aydan sora teknik bilgilerin devam ettirilmemesi halinde hiç bi boka yaramayan kurstur.