sırf kör ve engelli diye en yetenekli seçilememekten daha ağırdır. kendisine acıyan insanların kendisine farklı davrandığını hisetmek üzücü olsa gerektir. hele ki bu ilerde yüzüne kakılırsa!
bazı yazarlar izmir i kötülemek için debelendikçe ve komik oldukça ortaya çıkan gerçektir. içlerinden kopan 'keşke ben de izmirli olaydım' feryadını bastırma çabasıdır bu!
sevgiliyle kavga ederek ayrıldıysanız ve artık görüşmüyorsanız ama onu hala seviyorsanız hayra alamet eylemlerdendir. uğur getirir. daha nice 14 şubatları birlikte geçireceksiniz demektir.
(bkz: umut fakirin ekmeği)
karşındakinin ne mal olduğunu anlyıvermenin sonucudur. karşı tarafın 'ben ne yaptım' diye düşünmesine neden olabilirse ise tadından yenmez, amacına ulaşır.
hoşlanmadığınız görüntülerden ve seslerden kurtulmaktır.
hatırlamamaya çalışmak, akla ve gözlerinizin önüne gelince elinizle kovalamak gibi yöntemlere başvurmaktır.
ama en akıllıcası, en az acı vereni; onları bir parçanız olarak görmektir. o anıların size kattıklarını, tecrübe ettirdiklerini düşünebilirseniz siz kazançlı çıkarsınız. aksi takdirde kurtulmaya çalıştıkça onlar bir yerlerden çıkıp size meydan okumaya devam edeceklerdir...
bazı büyüklerin, özellikle yaşlıların, gökyüzüne bakıp 'allah ım hayır yaz hayır göster' deyip iç çekmelerini takip eden cümleleridir.
- deprem havası var!
- nerden anladın babaanne?
- baksana hava hem bulutlu hem güneşli, hem yağmur yağacak gibi hem yağmayacak gibi, bunaltıcı gibi de değil gibi de, bi tuhaf... bak köpekler de havlıyo!
- hımmm!!! *
filmlerdeki kötü abilerin kıçlarını kurtarabilmek için son hamleleridir. ama kahramanlarımız yemezler, kız kurtulur; abimiz kendini ya kodeste ya morgda bulur.