bir tek bende mi oluşuyor bilmiyorum ama ufak bir çocuk paytak paytak üstüme koşunca istemsizce tekme atasım geliyor. neden oluyor bilmiyorum aslında çocukları da çok severim.
bir de nereye gidecekleri nereden çıkacakları belli olmuyor veletlerin. kalabalıkta bir anda karşıma çıkan bebenin üstünden atlamışlığım bile var. çarpmaktan iyidir diye çocukla engelli koşu yapmıştım resmen. sonradan annesinin şaşkın bakışları arasında utancımdan kaçmıştım.
bugün sualtı belgeseli izlerken aklıma takılan sorunsal. şimdi biz balık ve sütü beraber tüketirsek zehirlenme riskimiz var. acaba balığın süte karşı bir reaksiyonu mu var ki. en kısa zamanda balık alıp suyuna süt katarak deneyeceğim.
benim için bile tuhaf bir durum açıkçası. her zaman yaptığım gibi biraz belgesel izleyip güne entel başlayayım dedim. izlerken canım çok fena timsah çekti. keşke migrosta satılsa da yesek.
pek bir şey değişmezdi. aynı şekilde beynimi kullanır. insanı insan yapan değerlere saygı duyardım. bir de muhtemelen geçmişimle övünebilirdim.
tanım: başka bir ırktan insanların türk olsa hissedecekleridir.
birkaç gün önce rastladığım inanılmaz çekici kızdır. metrobüste ayakta dururken çantasından tabakayı çıkartıp çikolatalı olduğunu düşündüğüm tütünden sarmaya başladı. çoğu erkeğin yapmaya çekineceği şeyi rahatça yapabildi. üstelik biz ayakta zor dururken yaptı. sanırım aşık oldum sözlük.
yaklaşmakta olan zeytinli rock festivali için kukladan ricadır. artık uzun yazı yazmadığından dolayı kitap çıkarma hazırlığında olduğunu biliyoruz kuki. bak sen bizi götür kitabının ilk baskısının tükenme garantisini veriyorum. hem üstü açık bmw'en garajda boşa durmamış olur. neyse buluşma yerimiz istanbul anadolu yakası haberin olsun.
insanın içini geçici bir sevinçle doldurur. teoride 330 tl para yatar ama atmye gittiğiniz zaman işler değişir. 300 tl olan harçlık avansın 299.57'si harcanmış olduğundan yatan para sadece 30.43 tl görünür. o para çekilir üstüne bir sigara alınır ve tekrar eksiye inilir. öğrenciyseniz bu hep böyle gider.
bizim komşular elektrik mühendisliğini elektrikle çalışan herşeyi tamir edebilme olarak algıladığından dolayı arasıra kapımızı çalarlardı. bir gün yan komşumuz olan yaşlı bir amca çağırdı beni;
-oğlum bizim saç kesme makinesi bozulmuş da tamir eder misin.
+amca ben genelde bilgisayar ağırlıklı çizimden anlıyorum.
-ya sen elektrikçi değil misin gel iki dakikanı almaz, deyince adam kırılmasın diye gittim. neyse makinanın arasına bikaç tüy kaçmıştı onları çıkarıp yağladım makina tertemiz çalışmaya başladı. o sıra amca;
-oo yapmışsın, diyerek geldi. neyse yapmışken bir de saçımı kessene kızım keserdi normalde ama o şu an evde yok.
+amca ben anlamam, diyerek lafa giriyordum ki adam gömleği çıkarttı atletle oturdu sandalyeye. bana da üç numarayı takıp saçı kırpmak kaldı. neyse amca ssağosun ilk berberlik tecrübemi de yaşamış oldum o gün.
velhasıl en son uydularını bozduğumdan beri çağırmaz oldular, artık "ben anlamam" dediğim zaman inanıyorlar.