ilacımda yazan ifade, tam olarak ne denilmek istenmektedir. yemeğin ortasında içilmesi mi, yemekten sonra içilmesi mi ya da ne? benim için önemli bir ilaç yanlış kullanmak istemiyorum.
Şu maske saçmalığından bir an evvel geri dönülmesi zaruridir. Hiçbir işe yaramayan aksine salt maske taktığı için kendisini güvende sanan insanlar yüzünden virüs çok daha hızlı yayılıyor. Yine aynı şekilde verdiği kaşıntı hissiyle yüze, göze dokunulmasıyla da çok daha büyük tahribata yol açıyor. Toplumun %99.999 u 1 tllik maskelerden kullanıyor, onu da günlerce kullanıyor. Özetle zaten bir işe yaramıyor, bu salak cerrahi maskeler çöplükleri boylamalıdır. Ben hiçbir yerde maske takmıyorum, zorunlu olarak taktıran marketti, kamu binalarıydı hariç. Onun haricinde hiçbir yerde takmıyorum, takmayacağım da.
Müslüman-olmayan azinliklara mensup Türk uyrukları, Müslümanlarin yararlandiklari ayni yurttaslik [medeni] haklariyla siyasal haklardan yararlanacaklardir.
Türkiye'de oturan herkes, din ayirimi gözetilmeksizin, kanun önünde esit olacaktir.
Din, inanç ya da mezhep ayriligi, hiç bir Türk uyrugunun, yurttaslik haklariyla [medeni haklarla] siyasal haklarindan yararlanmasina, özellikle kamu hizmet ve görevlerine kabul edilme, yükseltilme, onurlanma ya da çesitli mesleklerde ve is kollarinda çalisma bakimindan, bir engel sayilmayacaktir.
Herhangi bir Türk uyrugunun, gerek özel gerekse ticaret iliskilerinde, din, basin ya da her çesit yayin konulariyla açik toplantilarinda, diledigi bir dili kullanmasina karsi hiç bir kisitlama konulmayacaktir.
Devletin resmi dili bulunmasina ragmen, Türkçeden baska bir dil konusan Türk uyruklarına, mahkemelerde kendi dillerini sözlü olarak kullanabilmeleri bakimindan uygun düsen kolayliklar saglanacaktir.
Son Kararname dolayısıyla, birkaç haklı sorumuz var MESLEK ÖRGÜTÜNÜZÜN ÜYELERi OLARAK... Baştan söylüyorum hiçbir cümlemde siyaset yok. O yüzden görmezden gelmeyin. Açın bir canlı yayın daha, ya da yayınlayın bir metin TBB sitesinden aydınlatın bizleri ;
Kenarda bir birikimi olmayan, meslekte ilk yıllarında olan, ayakta durmaya çalışan, kısacası birikmişi ya da satacak evi - arabası olmayan Avukatlar ne yapacak önümüzdeki 6 ay? Kirasını neyle ödeyecek, vergisini, taksidini, yapılandırmasını nasıl ödeyecek? Günlük ısınma - barınma ihtiyaçlarını ne ile ödeyecek? 30-40 yaşında Avukatlar harçlık mı alacak ailesinden? Ya da Pazartesi gününden başlayarak, iŞSiZ KALACAK AVUKATLARI - KATiPLERi öngörüyor musunuz?
Hastalığın diğer ülkelerdeki seyir süreci ve ardından gelecek Adli Tatil dolayısıyla, Eylül ortasına kadar Adliyelerde "yaprak kımıldamayacağı" , zoraki durumlar dışında hiçbir vatandaşın Avukat tutma gereksinimi duymayacağı, çok net bir şekilde anlaşılıyor.
Sizler bu durumun farkında değil misiniz?
icra Dairelerini kapatıp, doğmuş alacaklarımızı tahsil imkanını dahi yok edip, borçluların mal kaçırmasına üstü kapalı yol verilirse, yasal vekalet ücretlerimizi dahi tahsil etmemizin önüne geçilirse, sizce durumumuz ne olacak?
Biz Avukatlara, ticaret yapmak yasak, reklam yapmak yasak, iş edinmek dahi yasak...
Yayınlayın bir tebliğ ;
Limon satalım - namerde muhtaç olmayalım...
Ama meslek kurallarımızı da, Avukatlık Kanununu da, uygulamada gravyer peynirine döndürülmüş olan Reklam Yönetmeliğini de çiğnememiș olalım...
Duruşmaların görülmediği, tebligatların çıkarılmadığı, icraların çalışmadığı bu kriz ortamında, en erken 6 ay sonra görülecek bir davaya ilişkin, şimdiden Avukat tutup, peşin para ödeyecek "birileri" var mı sizin çevrenizde?
Onbinlerce meslektaşınızın yaşadığı istanbul'da yok öyle birileri çünkü...
Mustafa kamal kendisi ahmet emin e verdiği mülakat/ röportajda. Matematik öğretmenimin de adı mustafa ydı benimde mustafa, sonra bana kemal adını koydu der.
Mantığınıza sesleniyorum bu akla gelir iş mi? Öğretmenin çocuklara isim koyduğu, isim değiştirdiği nerede görülmüştür? Başka bir örneği var mıdır? Yok sen mustafa ben mustafa sen olmak mustafa kemal. Zaten mustafa kamal ın gençliğine dair kendisi harici hiçbir bilgi belge yok. Tek bilinen kardeşiyle dayısının çiftliğinde uçurtma uçurmuş, mat öğretmeni kemal adını koymuş.
Üstüne üstlük okuldaki gelmiş, geçmiş ya da o anki öğrenciler içerisinde tek mustafa bizim mustafa mı ona kemal adını koymuş bu dönemin olduğu gibi o dönemin de en yaygın ismi mustafa. Sanki koca okulda biri öğretmen biri öğrenci olmak üzere iki mustafa varmış, karışıtırılıyormuş da birinin adının değişmesi zaruri kılınmış. Buna kargalar bile güler.
Y A L A N
işin aslı din ve islam düşmanlığından ötürü mustafa adından nefret etmiştir. Kendi kendine adına kemal ekletmiş, böyle diyemiyince de böyle bir hikaye tertip edilmiştir. Adını da sonradan kemal dan kamal a çevirmiştir.
Kaldıki sabetaycı şemsi efendi (resmi tarih)
Şimon zvi (gerçek tarih) okuduğu da malumunuzdur.
sabetay sevi(zwi) 'nin öz torunu olup asıl adı şimon zwi'dir, ılgaz zorlu da semsi efendi'nin öz torunudur.
ilgaz zorlu evet ben selanikliyim adlı kitabında şemsi efendi'nin eğitime çok önem veren bir insan olduğunu, cemaatin ispanyolca ağırlıklı konuşması nedeniyle doğru dürüst osmanlıca konuşamamasına bir çözüm olarak selânik'de sadece cemaat üyelerinin gidebileceği, gâyet de modern bir okul açtığını anlatır.
Atatürk ekber!
Atatürk ekber!
Ancak O var Atatürk!
Evliya odur,
peygamber odur,
sanatkâr Atatürk.
Talihe hâkim,
zekâya önder,
doğma serdar Atatürk.
Bunları geçti insan büyüğü:
Kendi kadar Atatürk!
Atatürk ekber!
Atatürk ekber.
Bizde O var. Atatürk!
Ne evliya, ne de peygamber..
Halkına yar Atatürk!