candan erçetin'in köpeği irma, ednan amcasına çok kırılmış ve ona itafen laflar hazırlamış. (bkz: sana laflar hazırladım) candan annesi de bu lafları köpeğin (bkz: irma) twitter hesabından yayınlamış.
yani candan hanımkızımız kendisi cevap vermeye tenezzül etmemiş, bir köpekle ednan'ı konuşturmuş. olmuş mu? bence bu seviye hiç olmamış...
gs'de çoğ acayip şeyler oluyor, rezalet desen değil, saçmalık desen değil, ne dersen de...
hangi sezondu hatırlamıyorum, 10 yıl filan önceydi. ama hatırladığım, hakem elinde cips poşetiyle 4.hakemin yanına doğru koşuyodu diye hatırlıyorum. sonrası da malum, tff saha kapama cezası vermişti (bkz: cips poşeti)ne...
detaylı hatırlayanlar bilirler, o zaman da günah keçisiydik, şimdi de, hiçbir şey değişmemiş bunca yıla rağmen. bizi durdurmak, engellemek için yapılan ittifakları, diğer başkanlarca yenen yemekleri, dönen dolapları geçtim, federasyon tarafından bile engelleniyorduk. değişen hiçbirşey yok. yine operasyon üzerine operasyon. ve sonunda başardılar, tebrikler, 10 yıl geriye gitti kulüp, artık herkes rahatlamıştır...
*
edit: şikeci'gillerdenim
edit2: cips poşeti değil, çekirdek poşetiymiş sahayı kapattıran...
hadi deplasmanda 7 yiyen 8 yiyen takım olmuştur, oldu da. deplasman sonuçta, o ok...
peki ya kendi evinde bu kadar çok gol yiyen, kendi evinde bu kadar fark yiyen başka bi takım var mıdır, bilemedim.
istatistikçiler, tarihçiler, buyrun aydınlatın.
aslında başlığın orijinali "6-1 yenildiği halde işe gs formasıyla gelen insan" olacaktı, ama kendisiyle yaptığım ufak bir diyalogdan sonra başlığın "6-1 yenildiği halde işe gs formasıyla gelen mal" olmasının daha uygun olduğuna karar verdim.
diyalog da şu şekilde:
b: olum dün gece realin döşediği 6 m'lik borudan haberin yok galiba, biz başka bi maç mı izledik?
mal: iyi de abi, bizim uefa kupamız var
b: lan ne alaka amk? nası bi kafa yaşıyosunuz olum siz?
m: abi sonuçta bizim uefa kupamız var, sizin var mı? yok. ozaman kusura bakma, ben bu formayı giyerim
b: tamam da, 6 m'lik boru döşedi diyorum daha 8 saat önce real, bari bugün giymeseydin?
m: abi anlamıyosun ki, bizim uefa kupamız var, daha nası anlatabilirim bilmiyorum...
b: anlatma amk anlatma, giy formanı rezil giy...
şimdi neresinden baksan tutarsız, neresinden baksan saçma insanların bulunduğu bir ortamda yaşıyoruz. 2 gündür ortalığı ateşe verdiler, vay efendim neymiş, emre kendisine ana avrat küfredilse de negro diyemezmiş bir zenciye...
ulan, negro diye bisküvi var bu ülkede be, yıllardır da yeniliyor afiyetle. bi kere olsun bu bisküviyi yerken, ama bir kere, içinden böyle marka olur mu dedin mi hiç? demedin. pekiii, türkiyede ırkçılık yok diyosun, negro bisküviyi de afiyetle yiyosun, şimdi bu senin yaptığın ikiyüzlülük değil mi? ahlaksızlık değil mi?
emre negro diyemez, ama negro bisküviyi yerim. yıllardır yenmesini de hiç eleştirmedim, ama emre kendisine küfredilse bile negro diyemez. bak bak bak...
emreyi hiç sevmem, ama bana emre'yi bile savundurttunuz, allahınızdan bulun. sırf fenerbahçeli diye, sırf kötülemek için iyice rezilleşmeye başladınız, artık yeter.
not: sözlerim bugüne kadar negro bisküvi yememiş ve yendiği ortamda da bulunmamış kimseler için geçerli değildir. geriye kalan herkes benim için ikiyüzlüdür. net...
fenerbahçedir bu takım... sahası kapanmıştı bu yüzden 1 maç...
hiç şaşırmadınız dimi? nası olur da demediniz, çünkü fenrbahçeyse konu her türlü uygulama mübahtır. bahsi geçen olay 2003 yılında gerçekleşmişti, işine gelmeyenler araştırmaz bile. neyse...
normal bir ülkede, normal bir federasyonun alabileceği bir karardır bu. evet, sahaya ne atılırsa cezası verilsin. cips paketi bile olsa bu. ama sen sahaya rakı şişesini atıp adam öldürmeye tam teşebbüs eder ve ceza almazsan, tribünden aşağıya bırak rakı şişesini, insan atarsan, tribünlerde bıçakla adam kesersen, su paketlerini futbolculara isabet ettirir ama karşılığında hiçbi ceza almazsan, o zaman adalet mekanizması nasıl çalışıyor diyebiliriz ki?
yazık değil mi bu taraftara?
bakın, ayrıcalık değil, özel muamele değil, sadece adalet istiyoruz biz, sadece herkese nasılsa bize de aynısı uygulansın, fazlası değil... ama anlatamıyoruz, olmuyor, anlatamıyoruz. ya da anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar, at gözlüğü var herkeste...
benim de 200 TL ile katkıda bulunduğum kar oluyor bu...
yurdum gençleri de sağolsun boş durmamış çalışmış. hoş dün bugün gs-ts-bjk den de iyi para kaldırdı iddia ama yurdum gençlerinin hakkını ne yapsa ödeyemez *
malesef bu 2 takımın final oynayacağı düşünürken tüm otoriteler tarafından, kala kala 3. lüğe kalmıştır bu 2 takım.
iyi olan kazansın diyebileceğim ender maçlardan birisi. Çünkü fenerbahçe bu alanda en iyisi idi, şuan bunu söylemek biraz zor. bakınız 3 ay önceki dünya şampiyon kulüpler şampiyonası şampiyonluğu...
dolayısıyla şaka bi yana türk voleybolu için çok önemli bir maç daha olacak bu. umarım fenerbahçe'miz en azından 3.lüğü alır.
maç burhan felek'te, pazar saat 15:00'de. iyi seyirler...
iyi olan kazansın ama gönül ister ki scavolini çıksın finale. bir italyanı finalde yenmek kadar daha havalı bişey olamaz. ayrıca bir nevi gecen senenin de intikamını almış oluruz, haydi hayırlısı...
bursa orhangazi merkezde, yalovadan gelirken hemen merkezdeki trafik lambalarının solunda kalan 3 yıldızlı otel. odaları rahattır, kahvaltısı da makuldur ama yol tarafındaki odalarda çok gürültü olur sürekli kamyonlar geçtiği için. 3 yıldızdır ama aslında istanbuldaki çoğu 4 yıldıza denktir. resepsiyon da her konuda yardımcı olmaya çalışır, kalınabilitesi olan bir oteldir.
Zonguldak merkezde, hemen TTK'nın limanının karşısında bulunan 2 yıldızlı, ama verilen hizmet ve odaların rahatlığı baz alınınca en az 3 yıldız konforunda olduğu hissini veren, özellikle kahvaltısında verdiği sigara böreğinin tadına doyum olmayan kalınası bir otel.
manisa alaşehir'de, merkezi 5-6 km geçince (izmir'den geliyorsanız) solda bulunan 12 villadan oluşan butik otel.
villaların ortasında bir de havuzu vardır. villaları geniş ferah ama kışın ısıtması çok zordur, klimalar problem çıkarabiliyormuş çünki.
yeni bi otel oldugundan yönetimi de henüz tam olarak profesyonel değilmiş. kahvaltı ve laundry de daha tam oturmamış, sıkıntı yaşanabiliyormuş. ilerleyen dönemde düzeltilecekmiş.
ama havası çok temiz ve güzel bi yer diyorlar.
mersin erdemli'de, erdemli merkeze 10 dk mesafede kumkuyu köyü civarında solda denizin kıyısındaki otel.
otel kendi segmentine göre 10 numara bir otel. gerek havası gerek manzarası gerek personelin güleryüzü, herşey uygun. odaları temiz, kahvaltısı da makul olan bir otel. kendine ait plajı var, ayrıca doğayla içiçe. yanında ve yakınında başka bina olmadığı için de mavi ve yeşili birarada yakalayabiliyor. ayrıca mini bir hayvanat bahçesi var içinde. havuzu yüksekte olduğu için havuzdayken denizi ve doğayı da seyredebiliyor.
yolun sağında limon ağaçları, yolun biraz ilerisinde de (bkz: kanlıdivane) denilen eşi benzeri olmayan tarihi ören yeri de bulunuyor.
izmir Balçova Belediyesi, seri katil Hamdi Ayri tarafından öldürülen Esra Yaşar ve Ayşe Selen Ayla nın isimlerini birer sokağa vermiş.
Ancak aynı katilin 3. kurbanı olan Azra takma adlı travesti Mustafa Has ın ismi hiçbir sokağa verilmemiş.
insanlıktan nasip alamamış bir millet olduğumuzun daha açık bir göstergesi olabilir mi? şimdi bizler insan mıyız?
birazdan cuma'ya gidip tüm günahlarımızdan arınırız, pürü pak oluruz, ama bu ayıbı hiçbirimiz önemsemeyiz, çünkü travesti olduğu için insan değildir o öldürülen kişi. yazıklar olsun
şimdi şöyle bir federasyon düşünün. bir takım çıkmış, avrupada şampiyonlar ligi şampiyonluğu için oynamış ve finalde kaybetmiş. sonra türkiyeye dönmüş. hemen ertesinde yabancı kuralını 3+1'den 2+2'ye değiştireceğiz diye konuşmaya başlamış. şimdi, bununla ilgili kararın 2007 yılında alındığı söyleniyor. karar eskiden de alınmış olsa, gördüğünüz gibi fenerbahçe'nin bir başarısı var ve seneye bu kupayı çok rahat bi şekilde alacak gibi de duruyor. neden buna engel olunmak isteniyor? türkiye'de herşey ertelenebilir, esnekleştirilebilir. bunu herkes biliyor. örnek mi istiyosunuz? mesela ekonominin can damarı bankacılıkta basel 2 kriterlerine geçilecekti taaa 4-5 yıl önce. bunun kararını da biz vermedik, avrupa verdi, ama her sene ertelenir, uygulanmaz. daha başka, yine bankacılıktan örnek vermek gerekirse, mesela spk lisans belgesi olmayan kişilerin işlem yapamayacağı kuralı. kimsenin belgesi yok ama bu kanun her sene ertelenir sonraki yıla, 5-6 yıldır böyle gidiyor bu. daha o kadar çok örnek verilebilir ki, o kadar çok yani. neyse, uzatmadan konuyu bağlamak gerekirse, fenerbahçenin başarısını istemeyenler başka bahanelere sığınmasınlar. biz kıskanıyoruz çekemiyoruz desinler kafi. işte türkiye böyle bir ülke. avrupa şampiyonlar ligi şampiyonu olmaya ramak kala birileri çıkıp bunu engellemeye çalışıyor. buna tahammül edemiyorum. sanki her kural türkiye'de sonuna kadar esnetilmeden uygulanıyor gibi voleybol federasyonu çıkıp diyor ki 3+1 kuralını değiştirdim, artık 2+2 olacak, 3-4 yıl önce konuşmuştuk çünkü bunu diyor. ve bu bahaneye kendini inandırmış, en acı olanı da bu. yazıklar olsun demiycem, ama türkün türkten başka düşmanı yoktur lafının en güzel örneğini vermiş oldu bu olay. yani bir şampiyon çıksın istemiyor federasyon, saçmasapan bir kural icat edip. ben böyle federasyona ne diyim? mahmut mu diyim? ne diyim? hakemler eyyamcı diyoruz ya, bırak hakemi, senin en nezih diye gösterdiğin voleybol branşının federasyonu bile eyyamcı. eyyamcılığı geçtim, kendi ülkesine karşı. artık bu ülkeden hiçbir beklentim kalmadı
genellikle zorda kalan, tabiri caizse sıçmış, sıçtığı yetmemiş bi de üstüne sıvamış, köşeye sıkışmış insanların söylediği, geçmişteki tesadüfi veya süreklilik arzeden bir başarıdan dolayı tüm kainatın ve ebediyetin onların hegamonyasında olması gerektiğini düşünmesinden mütevvellit, gelecekteki tüm karşılaştırmalarda rezil bir performans veya perişan durumlara düşse bile, geçmişdeki bir başarıdan dolayı üstünlüğünün sonsuza dek sürmesi gerektiğine ve hatta sürdüğüne inanan kişilerin sonunun ne olacağını açıklayan güzel bir deyim.
antalyaspor'un kural hatası sebebiyle tekrarı icin federasyona basvurduğu söyleniyordu, ama gs puan kaybedip de zirveden uzaklaşınca haberler bir anda çevrildi, işler tersine döndü. niye? fener şampiyon olacağına bursa şampiyon olsun mantalitesi. uyduruk penaltıyı geçtim, 30 cm mesafe var penaltı noktasıyla atış yapılan yer arasında. kesin tekrar edilmeli maç, ama bakalım federasyon kimin federasyonu oldugunu burada gösterecek. türkiyenin federasyonu mu yoksa gs federasyonu mu, 1-2 güne kadar öğrenicez
arabaların arkasında sürekli olarak (bkz: babam sağolsun) yazısı gören bünyeyi adana'da şaşkınlığa uğratmış bir araba arkası yazısı. artık ağa'sı ne kıyak çekmişse herife, altında beyaz şahiniyle acayip fors atmaktadır.
keita'nın geçen hafta yanına damlayan su damlası için yaptıklarını düşününce, alex'in sırtında patlayan (resmen patlayan) su şisesinin bırak keita'nın sırtında patlamasını, yakınından geçmesi durumunda olacaklar beni kara kara düşündürüyor şuan.
heralde diyorum, o su şisesi keita'ya gelse şuan hastanede komadaydı, ya da cenaze törenini izliyoduk tv'de canlı yayında. bi saygı duruşu da sudan ölen keita için yapılırdı, ezeli dostluğa bi yardım da "giderayak" keita'dan gelmiş olurdu.
şu olay gösterdi ki, herkesin kabul etmesi gerek, alex çok büyük bi futbolcu. benim sırtıma gelse ben yerden kalkamazdım cidden ya. o yükseklikten o hızla atılan bir 0.50 lt'lik su şişesine dayanmak kolay iş değil...
(not: 50 karakter sınırından başlığı böyle açmak zorunda kaldım, kamuoyuna duyurulur)
az evvel adanada bir eczanenin camına yapıştırılmış 35x50 cm büyüklüğündeki kartonun üstünde yazan ve beni çok şaşırtan bir duyuru. girip de fiyatını sormaya çekindim ama çok ilginç geldi. (bkz: adanayı seviyorum)
2 ağustos itibariyle tuzla piyade okulnda sınava girerek askerlik görevine başlayan, ancak 10 ağustosa kadar nereye gideceğini bilemeyen, üstelik 12'sinde de teslim olması gereken zümreye dahil olan kimselerdir.
ama bi şekilde başlamıştır artık askerlik. tuzlada 7-8 defa 5'erli sıraya geçme ve bu şekilde yürüme; işin sadece başlangıç aşamasıydı sanırım.