bir sürü profesör, diplomat, iş adamı, danışman, reklamcı, tasarımcı bir araya gelip konsorsiyum kurmuş; avantajlarını dezavantajlarını tartıp değerlendirip onlarca isim ve amblem seçeneğinin arasından birisini seçmiş fakat beylerimiz basit, çakma bulmuş.
hatta ve hatta, partiye adını verenin tek kişi olduğunu düşünüp; bu kişiyle de "dahi" filan diyerek dalga geçtiğini sanan, engin bilgilerinden faydalanmak istediğini söyleyen, boş zamanlarında atom parçalayan, cern' den emekli suserler göze çarpmıştır.
bakın, iki gözüm önüme aksın ki bu özgüvenden ben de istiyorum. yemin ediyorum hayat bunlara güzel ya.
Bu partinin fazla! milliyetçi olduğunu söyleyenler(bunu bir fetö terkten duydum, hevaller de aynı tekerlemeyi söylüyor), fetö iddialarıyla karalamaya çalışan onursuz satılık beslemeler, gelecek göremediğini söyleyen öngörüsü yüksek! aydınlar, allah kitap parçalıyor diyen sosyalist puştlar, oluşumu heterojen bulan bölücüler; olm sizden oy moy beklemiyor bu parti zaten.
siktirin gidin doğduğunuzdan beri nereye domalıyorsanız aynı yere domalmaya devam edin. amk kekoları.
32 gb 6s ile geçtiğimiz pazartesi bu sikko güncellemeyi yaptım.60 sayfalık sözleşme maddelerini okumadım tabii amk.
4 gündür telefonda yaşadıklarım; şarjı yüzde 10 seviyesindeyken pat kapanıyor, 3 kere dondu, iki uygulamayı üst üste açtığımda kullanılamaz hale geliyor, geçişler çok çok yavaşladı, ergonomi standart olarak bok gibi zaten de bundan önceki saydıklarım öznel yaşadığım sorunlar. bu saydıklarımın 1 tanesi bile pazartesiden önce hiç başıma gelmemişti. bu nedir aq ? yaşam kalitem düştü resmen.
telefon resmen tüp taktırılmış porsche' ye döndü aq.
var mıdır bir bilgisi tavsiyesi önerisi olan ? Garantisi devam ediyor, zorlu app store' dan randevu alınamıyor, dolu.
kuduz olmadığına emin olduğunuz veya şöyle söyleyelim, yanınızda 10 gün gözetim altında tutabileceğiniz bir hayvan tarafından ısırıldığınıza koştur koştur vurulmanıza gerek olmayan aşıdır.
yapmayın etmeyin, o iltihap beyninize hasar veriyor. ezbere yaşamayın şu hayatı.
bir acayip takım. tüm dertlerimin arasında derdi bana yük olmayan çıkarsız sevda. ne zaman inönü' nün çevresinden geçsem turist heyecanıyla bakıyorum hala. ışıl ışıl. göz alıcı. fotoğraf çekilenler var artık, gözleri çakmak çakmak. bakmayın hepsinin içinde dev bir melankoli, bir azer bülbül, bir schopenhauer yatıyor. yıllar sonra arandığında her şeyiyle dün yaşanmış bitmiş gibi hatırlanan tutkulu ilk aşk bu. en çok sevindiren, en çok kahreden...
güncele gelirsek çok fazla varyasyon var. marcelomuzu kaybettik. yolu açık olsun, iyi hatırlanacak, o da bizi unutmasın. arada aklına düşelim. yerine stoper alınır mı bilmem. vida çok dillendi. çok dillenen meselelerin sulandığını düşünüyorum. geçen yılki nasri hikayesi gibi. ne yaparlar bilemem. forvet alınacak. benim gönlüm genç ve süreklilik arz edecek birisini alıp 2 3 yıl o bölgeye kafa yormayı bırakmaktan yana. buradan ilerlersek babacar diyorlar. siz fiorentina olsanız 24 yaşındaki giderek gelişen oyuncunuzu 4- 5 milyon euroya bırakır mısınız ? keşke gelse ama bence yaş o iş. abu döner mi, ne kadar teklif götürürüz, ne olur ne biter hiçbir fikrim yok. 2 kulüp var adamın gırtlağına çökmüş tefeci gibi. gelirse iş yapacağını düşünüyorum. öte yandan piyasada çoook fazla oyuncu var ve çok fazla takım var. hiç beklemediğimiz adı bile geçmeyen birisini bulup getirebilirler, şaşırmam. hatta çok olası. geçen yılki gibi. adı geçen yaşlılardan gignac gelir ve sakatlanmazsa en az 2 yıl iş yapar. costa çok çok zor, keşke gelse kiralık o da olumlu. kanatlara hem sağda hem solda oynayabilecek bir adam almamız şart. kimdir bilmem ama şart. bakarsınız bir de önlibero alırlar, demedi demeyin.
fakat kiralamalarla ilgili önümüzdeki dönemde şöyle bir sıkıntı yaşayabiliriz. herkes gelecek yıl ffp kalkacak diyor, bu goygoy aldı başını gitti. iyi de kaynak nerede ? nereden biliyoruz kalkacağını, emin miyiz, ya kalkmazsa, ya uzatırlarsa ? adam satıp yerine kiralık alıyoruz. bu yüzden kadrodaki hatta ilk 11 deki oyuncularımızın en önemlileri kiralık pozisyonunda oynuyor olacak ve korkunç olanı kiralık oyuncu sayımız artıyor. gittiklerinde her seferinde yeni bir oyuncu kiralamak daha ağır bir ekonomik yük bindirmeyecek mi üstümüze ? her sene yıllık maliyetler için tek bir oyuncuya 5 6 milyon euro harcayacağız, bu büyük yük değil mi ben mi yanlış yorumluyorum ? şahsi fikrim kadromuza bonservisiyle 30 yaş altı oyuncu monte etmemiz.
öte yandan piyasadaki bonservisi elinde olan oyuncular üzerinden dönen bir goygoy var. abi tamam 4 5 oyuncu var da, onlarca da kulüp var, adamı ikna etmeye çalışan tek kulüp beşiktaş değil ki ? aa eric maxim boştaymış hadi alalım, neden almıyoruz diyen tayfanın gözden kaçırdığı çok fazla parametre var bana kalırsa. tabii yine de bu tip oyuncuları kafalamak konusunda elimiz zayıf değil bunu inkar etmiyorum. fakat kolay da değil.
sonuç olarak yönetimimize güveniyoruz ve beklemedeyiz. kolay işler değil, işin teknik boyutunu, mali durumla örtüştürüp oyuncuyla bağlantıya geçip diğer rakipleri eleminize edip oyuncuyu ikna etmek falan höh. çok koordine işler ve bu işleri öğrenemeyen diğer kulüpler önümüzdeki yıllarda daha da çökecekler haberiniz olsun. dua edelim son 3 4 yıldır türkiye de bu işlerin piri biziz.
Özellikle erkekler için; metroda, barda pavyonda, misafirlikte, kamusal alanda, sıkışık ortamlarda orada burada bacak arasını 2 metre ayırıp ayı gibi oturmamak.
lan gerçi siz önce bir ağzınızı şapurdatmadan, o çatalı bıçağı dişinize vurmadan yemek yemeyi öğrenin daha bunlara sıra var.
Olm bakın gerçek pepe rusyada adli bir vakaya karıştığı için sibiryada kürek cezasına falan çarptırıldı da durumu fırsat bilen bir cingeni bize kitlemiş olmasınlar ?!?!
DNA testi falan yapsınlar acil.
Hee amk bu adamın kariyerinde hee. 15 gündür aralıksız senin o leş transferlerinin konuşulmasından senin bıktığını duymadık amk ? Bırak da bir gece de biz pepeciğimizi konuşalım değil mi ? Beğenmiyorsan git yat mq.
ya okumuş etmiş adamlarsınız amk, cahil misiniz manipülasyon peşinde misiniz ?
serdal adalı nerede şu an ? tayfur havutçu' yu 2013 den sonra tesislerde gören var mı ? ibrahim akın' a girmiyorum bile.
sizin şikeyle hala anılıyor olma nedeniniz şekip mosturoğlu, ilhan ekşioğlu ilaveten de "yaptıysam fenerbahçe için yaptım, kendim için değil." diyen, cas tarafından hüküm giymiş başkanınızın hala görev başında oluşu.
resmen aptala anlatıyoruz ya resmen. sik kırıkları sizi.
takıma gelecek olursak, tamamen şahsi sallamalarımdır bunlar,
maalesef adriano gidecek ama çok yüksek bir meblağa, herif bildiğin barcelona performansı verdi bilmem farkında mısınız ? ha kalırsa yine çok işimizi görür. janti bir abimizdir kendisi.
q7 nin ve atiba' nın da gideceğini düşünüyorum. nedeni yok, his.
cenk' i de umarım premier lige okuturuz. bu da bir temenni.
oğuzhan, abubakar ve talisca hakkında herhangi bir fikrim hissim yok.
şenol güneş inşallah kalır.
ve son olarak, fırından yeni çıktı,
düzeltme: video patlamış da. üzdü. champions besiktas! yazıp ryan babel' in paylaştığı videoyu izlemenizi öneririm.
bazı kitaplar bazı dönemlerden geçmeden okunamayabiliyor, sıkıcı bulunup kenara fırlatılabiliyor. aynı şekilde bazı şarkılar, bazı insanlar da bazı dönemlerden geçmeden anlaşılamayabiliyor. azer babanın ne reklamı, ne lobisi vardı. bir de baş belası vardı ki onu aldı götürdü. kendisinin parçaları, yerleşik acıları olan herhangi birisi tarafından dinlenmediyse büyük kayıptır. dinlenildiği taktirde beğenilmeme, bağımlılık yapmama, bir karadelik gibi dinleyeni içine çekmeme ihtimali bulunmamaktadır.
küçüktüm. azer baba zordayım parçasıyla televizyonlara çıkmaya başlamıştı. sadece titreyişine anlam yüklemiştim. gülüyordum filan. onun o mütevaziliğini, mahçup duruşunu, giydiği 2 beden büyük takım elbiseleri, sükutunu, içtenliğini nerede farkediyorsun. fakat mahvoluşlarım arttıkça azer babayla olan samimiyetim tanışıklığım da arttı. çok benden, çok bizden, içimizden. bu toprakların genlere kodladığı duyguları efsane bir şekilde açığa çıkarmış. kıymeti bilinmemiş. belki de kendisi doğası itibariyle çok göz önünde bulunmak istememiştir bilemiyorum. şimdi biraz kendime kızarak düşünüyorum da yaşasaydı mutlaka ama mutlaka canlı canlı dinlemek isterdim. bir güzel düş olarak da karşılıklı rakı içmek isterdim kendisiyle.
nurlar içinde yatsın.
ekleme: kendisi karslıdır. adı da subutay. büyük ihtimalle koyu bir milliyetçi aileden geliyor fakat hiç siyasete malzeme olmadı. azerice türküleri de efsane yorumlamıştır.
görüntüleri ilk izlediğimde dikkatimi çekmişti. mahkum nakil aracı diyenler var. teröristlerden birisinin cesedi bu aracın önünde duruyor olaydan sonra. bu araç olması lazım. terörist bu aracı siper aldığı esnada fethi sekin net bir şekilde yanına yaklaşarak teröristi vuruyor fakat etkisiz hale geliyor mu o anda anlayamadım. gelmiyorsa sonra ateş açanlar kim. çatışma neredeyse 1.30 dakika sürüyor. içinde jandarma, asker, kolluk var mı bilmiyoruz. varsa silahları var mı, hiç mi silah yok, bir trafik polisi canını ortaya koyarken izliyor olamazlar diyorum.
bütün kollektifler toplandık toplandık toplandık...
evet kardeş bu ülkücüler çok ümmetçi tamam mı ? şööyle lübnan, ürdün, ırak, suriye, suud, mısır, yemen filan toplaşıp islam birliği kurmak istiyorlar. ülkü ocakları başkanından bizzat ben duydum. kızıl elma, turan filan yalanmış hep.
kardeş siz orak çekici duvarlara çizerken, orak çekicin bayrağını taşırken bu adamlar mani olmaya çalıştığı için, karşı çıktığı için kendinize düşman gördüğünüz tarafta konumlandırmaya çalıştınız. tutturdunuz amerikancı da amerikancı. dilinizden düşürmediniz. arkadaşlar, çatışan iki taraftan birisi mutlaka karşı kutupta yer tutmak zorunda değildir ya. hazmedin bunu artık. ha şunu da söyleyeyim. bu devletin kolluk kuvvetleri vardı. ülkücüler bu kavgaya dahil olmakla bana göre hata yapmışlardır. bunu da not düşeyim.
neden hayatımda hiç ülkücü tanımadım, bilmiyorum atatürk' ü severler mi sevmezler mi demek yerine peşin fikirlisiniz ? bırakın herkes sevsin, sevmek isteyene neden mani oluyorsunuz ya ? hattı zatında ülkücüler manen de fikren de pratikte de atatürk' ü seven, o' nu başbuğu olarak gören, o' na bağlı ve sadık insanlardır.
yahu neden sevgimizi yarıştırmak yerine bir grubu kurduğunuz bu sikik otokrasinin dışında tutma gayreti içine düştünüz ? bakın arkadaşlar, ülkücüleri hor görenler alçaktır. bu kadar söylüyorum. bilginin kötüye kullanılabilecek en büyük silah olduğunu biliyorsunuz. en büyük hainlerin de dahilerden çıktığını biliyorsunuz(dostoyevsky söylüyor ben söylemiyorum.). bu durumda ferasetiyle hareket eden insanlara da ihtiyacınız var demektir. terminolojik tekerlemeleri tekrar edip kafa ütülemeyi bırakın. kaldı ki ülkücülerin hatırı sayılır kısmı en az chpliler kadar kültürlüdür. zirve isimleriyse hepinizi cebinden çıkarır. o yüzden lütfen, yerinizi haddinizi bilin, kendinizi; kültürünü, işleyişini ve tarihini bilmediğiniz, ait olmadığınız bir fraksiyonun seviyesini ölçecek otorite olarak görmekten vazgeçin. bu cahil cesaretiniz nereden geliyor amına koyayım ya ?
ülkücüleri bahçeliyle hareket eden rijit bir cisim olarak görenler var bir de aranızda. bugün seçim olsa mhp' nin alacağı oy yüzde 3 bilemedin 4. son bahçeli fanı babam bile bugün seçim olsa büyük ihtimalle mhp'ye vermeyeceğini söylüyor. genel merkeze en yakın 40 milletvekili seçilen bir başka partide bu kadar sert muhalefet yapılabileceğine inanıyorsanız tartışmayalım tabii.
ha ben kimim ? ben, kendimi herhangi bir ideolojik örgütlenmeye ait hissetmeyen; en yakın arkadaşları ülkücü ve seküler insanlar olan alelade bir vatandaş. söylediklerime itirazı olan ülkücü varsa buyursun gelsin tabii, biz de düzeltmelerimizi yaparız.
he şunu da söyleyeyim. o alay ettiğiniz ülkücüler, sen bugün bedelli askerlik planları yaparken, devletin bütünlüğü, cumhuriyetin devamı, atatürk ilke ve inkılaplarının yaşatılması adına; ülke kurulduğu günden beri, devlette canlarını ortaya koyabilecek kademelere gelmişler ve kanlarıyla toprağı sulamışlardır.
bir arkadaşım getirmiş bunu yılbaşında, yumulduk tükettik tadı damağımızda kaldı tabii. net olarak baileys' den daha güzel, hatta baileys alacakken arkadaş almayın demişti nedeni çantasında bunu taşımasıymış.
bir içki nasıl bu kadar güzel olabilir bir müddet uzun uzun buna kafa yormayı düşünüyorum.
bu arada fikir almak istiyorum arkadaşlar, yıllar sonra birisinden hoşlandım ve o da bu içeceği ikram eden hatun kişisiydi. çok mu çıkarcıyım yoksa masum olabilir miyim ? seviyorum diyemiyorum henüz fakat çok hoşlaşıyorum. o kadar uzak kaldım ki bu meselelerden elektrik nedir, nasıl alınır, nasıl verilir hiçbir fikrim yok.
filmdeki iran islam devriminin süreçleri hepimizin malumu da. siyah beyaz animasyon çok hoşuma gitti. ayrıca marjane satrapi' nin kara kalem çizimi nasıl kendisine bu kadar benzeyebilir akıl sır erdiremedim. hareketleri filan da çok tatlıydı filmde. ince, keskin ve hayat dolu bir zekanın moronların arasında nasıl da harcanıp gittiğini o kadar iyi anlatmışlar ki daha önce böyle bir şey görmemiştim.
bana kalırsa filmin asıl anlatmak istediği de başka vatanımızın olmadığı. avrupaymış, kanadaymış, amerikaymış... başka vatanımız yok arkadaşlar. uzak diyarların özlemiyle yanıp tutuşanlar bu filmi iyi izlesin. birkaç arkadaşım vardı aynı bu şekil hevesli. amerikada bindiği 3000 cc. arabaları filan anlatıyorlardı. şimdi hepsi kesin dönüş yaptı. ben de her seferinde 1 haftanın sonunda havaalanına koşarak gitmiştim. yapmamız gereken bu toprakları daha yaşanılabilir kılmak. başka yolu yok.
filmin ortalarında, kocası birkaç kez kalp spazmı geçiren bir kadın gözyaşları içinde eşinin sevki için vize almaya çalıştığını anlatıyor. vize verecek kişi de evinin eski temizlikçisi, hastanenin yeni müdürü. sizi bilmem ama bana hayvanat bahçesi müdürünün, mezarlıklar müdürünün, kulüpler birliği başkanının ve daha nicelerinin kariyer basamaklarını nasıl tırmandığını hatırlattı.
marjane' nin hastaneye kaldırıldıktan sonra ailesini arayıp konuştuğu sahnede de 8 10 damla yaş döküldü gözümden.
- anne...
- eve dön marjane, seni bekliyoruz
- anne, ağlama
- hiçbir şey sormayacağız marjane, söz...
olay evime 500 metre mesafede gerçekleşti. adım adım bana doğru yaklaşıyor. öyle ki kendimi ölüme hiç de uzak görmüyorum. olamaz ,ne ülkenin ne de benim başıma gelmez gelemez dediğim hiçbir hadise yok.
dün karşıya geçmiştim, caddede 4 arkadaş otururken bir arkadaşım ve ben bugün kutlama yapılan muhitlerde silahlı bir eylem olabileceğini söylemiştik. diğer arkadaşlar şaşırdı filan ama olamaz demediler tabii konjonktür gereği. neyse gece arkadaşın evindeyken malum olayın haberini aldık.
tedbir olmadığını, beni korumayacağını bildiğim halde uzun zamandır içgüdüsel olarak kalabalık ortamlarda bulunmayaya çalışıyorum. Yanımdan otobüs geçerken tedirgin oluyorum. fakat dün cidden evde olsaydım o saatte orada olabilir veya oradan geçiyor olabilirdim. hayat çok fantastik.
ben yakın zamanda bir semtin çarşı merkezinde ve metro vapur gibi bir yerde de eylem bekliyorum. halk sokağa çıkamaz hale gelecek arkadaşlar. trafik lambalarının altına, mekan girişlerine, otobüs duraklarına, ana arterlere güvenlik görevlisi yığmakla, sade vatandaşa gbt kontrolü yapmakla profesyonel teröristleri önlemek ne yazık ki mümkün değil. elinde ak-47 ile katliam yapacak adam bu noktalarda takılmaz. güvenlik zaafiyetimiz o kadar büyük ki tedbir alıyormuşuz numarası yapıyoruz. maalesef durum bu.
başımız sağolsun.
ilaveten, teröristin noel baba kıyafetiyle girdiğini duyduğumuzda içeride işi bittikten sonra kıyafetini çıkarıp kalabalığa karışabileceğini de söylemiştik. orospu evladı sırra kadem bastı. 10 aralık beleştepe patlamasından hemen sonra da çatışma çıktığını düşünüyorum izleyip duyduklarımdan fakat maalesef hiç haber yapılmadı. yapılmamasının nedenini o zaman ateş açanların da kaçmasına bağlıyorum.
son olarak orlandoya ayrı bataklan konser salonuna ayrı size ayrı sokayım sayın haysiyetsiz medya maymunları.
bu çocuk ilerde hasta olur. hassasiyetleri direncini kırar ve yorgun düşer. biriken öfkesi kendi zindanını yakar. hiçbir zaman saygı duyulası bir vatandaş olarak görülmez.
kavga sonlandıktan sonra kızların kopardığı kahkaha da tuttukları tarafı göstermiş ve maalesef şaşırtmamıştır.
gözlüklü şirin ve şirine' nin kazan kaldırıp laikler tarafına geçmesiyle ilk kırılmalar başlayacak, muhalif seküler genç şirinlerin de desteğiyle şirin olayları* başlayacaktır.
ard arda trabzonspor, başakşehir maçlarına gidip bursa maçına gitmemiştim gümlettiler. şimdi yine gidiyorum. hastayım hava da yağmurlu filan. sikimde değil hacı, o stad dolacak.
beşiktaş unutmaz, beşiktaş affetmez, beşiktaş korkmaz.
akıl alır gibi değil, akıl alır gibi değil. yahu bu adamın gerçekten bir adet mi yakın koruması var amk ya ? o da hain çıktı iyi mi ?!
ben korkuyorum hacı, hazar denizinden 900 kilometre menzilli füzelerle 300 metre sapmayla suriyede mevzi vuruyor adamlar. geçen yıl yaptıkları savunma harcaması 98 milyar dolar ki bu da kendi üretimlerinin maliyetinin düşük olmasından kaynaklı. bizim de 16 milyar dolar mı ne.
bence yarın bir grup gönderelim cidden gidip moskovada namaz kılsınlar. iki de sopa yesinler ödeşelim.
kaybetmeyi unutmuş taraftarı şoke etmiş mağlubiyet.
yediğimiz gollerin birisi karambolden, birisi de kaleci için çıkarması en zor olan bölge arka direkten. takımı ruhsuz bulmadım. ilk yarıda farkı artırabilirdik olmadı. ikinci yarıda ard arda yediğimiz gollerin şokuna rağmen baskı kurmayı başardık. yine gol atabilirdik fakat olmadı. geçen yıl sosa gomez ve töreyle fark yemekten kıl payı kurtulduğumuz deplasmanda bugün sadece yenildiğimiz için üzülüyoruz. olur böyle şeyler çok da şeyapmayın renktaşlarım.
malum sakatlıklardan dolayı kulübemiz çok zayıf. dışarıdan gelip oyunu değiştirebilecek kalitede futbolcu sıkıntısı çektiğimiz gibi sakatlık anında mecburi değişiklik için de alternatif üretmekte zorlanıyor Şenol hoca. tolgay niye çıktı bilmiyorum fakat yerine inler yerine atınç' ın girmesi şenol güneş' in oyunda fark yaratmaya yönelik değil de kendisine sorduğumuzda saha dışından gözlemlenemeyecek bir nedene bağlıdır diye düşünüyorum. herhalde atınç ile skora katkı sağlayabileceğimizi düşünmemiştir.
sonuç itibariyle olur böyle şeyler, başakşehir puan kaybetmediği için de üzülmüyorum. iyi oynuyorlarsa onların hakkı.
fakat sağda solda hakem yokken bjk şu bu diyen malum tayfa kör olmalı. evet geçtiğimiz haftalarda maalesef lehimize hakem hataları oldu. biz de istemiyoruz amk ama ne yapalım yani istinye' ye gidip eylem mi yapalım ? lütfen önce 66 dakika boyunca antalya deplasmanında pozisyona dahi giremeyen takımınızı düzeltin sonra varsa haksız rekabet tartışalım. hadi kolay gele.
gök gürültüsü zannedip hava durumuna baktığım* sonrasında artan ve süreklileşen siren sesleriyle patlama olduğunu anladığım hain saldırıdır.
tarihin çok karanlık bir dönemine tanıklık ediyoruz.yemin ederim korku filmi gibi. organize ve güçlü orduları olmayan, basiretsiz yöneticilere sahip komşularımız hacamat edildi, halkı süründürüldü ve katledildi. bebekleri, yabancı oldukları bir ülkenin sahillerine vurdu. herkes aklını başına alsın.
vücut sıcaklığım bayağı bir düşmüş vaziyette, evin içi sıcak olmasına rağmen kat kat giyindim ve oraya buraya telefon ediyorum. kimisi beni arıyor. tir tir titriyorum.
maçı izledim. yorumları dinledim. yazılıp çizilenleri okudum. bağıra bağıra yağdıracaktım fakat değmez.
bünyesinde bu kadar fazla sayıda sinsi, ayak takımı, fırsatçı, kıskanç, haset fert barındıran bir milletin hakettiği muamele bundan daha fazlası olamaz.
bizden bu kadar hacı. çok bile bize.
şuraya elin almanının, italyanının, ingilizinin yorumlarını bırakayım da bizim eşek suratlı hain orospu çocukları belki utanır.