15 mayıs Cuma günü istanbul bilgi üniversitesi dolapdere kampüsünde yapılacak olan eğlence. Konserler, alkol... Bilgisayar bilimleri öğrencileri ile asistanlarının ortak hazırlayıp sunduğu bir gün geçecek. Replikas ve Sakin'in sahne alması bekleniyor. Üniversite öğrencisi olmayanlar için de 5tl gibi makul bir ücret var konser için...
kimi kaynaklarca "basiliki pili" olarak da belirtilen balat kapisi, bizans devrinde şehrin haliç surları üzerindeki en önemli kapılarındandı. "vasiliki pili"nin anlamı "bab-ı hümayun" ya da hünkar kapısı'dır. deniz yoluyla blakherna sarayı'na gelen imparatorlar bu kapıdan geçerlerdi. vapur iskelesinin karşısına düşen balat kapisi, 1894 depreminde yıkılmıştır.
ayrıca buranın restorasyonu ile açılan nargile cafe'nin adıdır. olur da balata yol düşerse uğramak gerek.
---alıntı---
balat'ın tarihi dokusundan, hoş bir koku.
bir fener - balat gezisi ardından alınan haz ile sohbetin koyulaşıp tavşan kanı olacağı,
nargilenin dumanında hayatın şekil alacağı bir ortam. balat kapısı'nda nargile, ev kurabiyeleri ve kekleri ile çayın tadı da bir başka.
---alıntı---
milli takıma girmemesi için hiç bir sebep yokken, girememesinin tek sebebi fatih terim olan futbolcu. Şu sezon ligdeki en iyi forvetlerden biri iken bile milli takıma alınmıyor.
tuvaletlerde 1 ytl karşılığı prezervatif bulunmasından aslında daha yararlı olan, daha doğrusu daha gerekli olan bir durumdur. Ped her hatuna sık sık gerekmekte ama prezervatif?
gören bilen de türkler 7/24 sevişiyor sanacak.
illaki durex alacağım diye tutturulmuş ise 14 tl bulamayacak kadar fakir olmaktır. Ha ayrıca dal sigara gibi tek tek te satılanları mevcut bunların. bir lira gibi de bir ücreti var.
gerçek havuçtur. Bugün bildiğimiz turuncu havuç mor havucun aşılanarak elde edilmiş hali olup, turuncu olma sebebi de hollanda kraliyet ailesidir. detay merak edenler için;
(bkz: google)
salonda bulunan çoğu öğrenciden çok daha iyi ingilizcesi olan, yurtdışında da öğretim görmüş olan kızdır. Obama'da türkçe sorabilirsiniz dedikten sonra, dünyanın siyasi olarak en büyük insanına, en iyi hakim olduğunuz dilde soru sormanız gerekliliğini iyi biliyor, siyasetten anlıyordur bu kız.
türkçe sordu diye ezenlere akıl fikir, türkçe sordu diye milliyetçiliği kabaranlara da akıl fikir diler, siyasi bir düzende, siyasi bir sohbette bile herkesin hakim olduğu, ana dilinde soru sorup konuşması gerektiğini bilmesini tavsiye ederim.
futbol maçı sonrası soruları kabul eden abd teknik direktörü değil ki bu adam...
kürt'lük üzerinden oy toplayan bir partinin oy alması olarak bakacalaksa. bunu söke söke alan bir patiye giden 2 milyon oydur.
şimdi ama siyasete genel olarak bakalım.
dtp kürtler üzerinden oy toplayan terörist destekçisi parti.
akp din üzerinden oy toplayan şeriat-milli görüş tabanlı gerici parti.
chp laiklik üzerinden oy toplayan ne idüğü belirsiz parti.
mhp faşizim üzerinden oy toplayan katliamcı parti.
ve daha gidiyor değil mi?
hangisini yalanlayabilirsiniz ki?
hepsi için bunlar söylenmiyor mu bu ülkede?
11 milyonun üzerinde kürt kökenli türk vatandaşı yaşıyor bu ülkede. kendilerini kullansa da, kullanmasa da kürtlüğün bu ülkede ezilmesine devam edildiği sürece dtp ye de oy verecektir bu insanlarımız.
kürt kelimesinin küfür manasında bile kullanıldığı türkiye de çok haklı bir 2 milyon oydur.
ne zaman ki kürt'lerin de insan olduğunu kavrayacak bu halk, ne zaman ki "ne mutlu türküm diyene" sözünün içini hatırlayacak, o zaman 2 milyon oy da azalır, kürtler de dtp ye ya da pkk'ya kaymadan bu ülkede, senin gibi, benim gibi adam akıllı oy kullanır.
tsi sabah 08.00 da yapılan sıralama turları ile resmen başlamış olan grand prix. şok eden sonuçlar var sıralama turlarında:
1. jenson button brawn-mercedes
2. rubens barrichello brawn-mercedes
3. sebastian vettel red bull-renault
4. robert kubica bmw-sauber
5. nico rosberg williams-toyota
6. timo glock toyota
7. felipe massa ferrari
8. jarno trulli toyota
9. kimi raikkonen ferrari
10. mark webber red bull-renault
11. nick heidfeld bmw-sauber
12. fernando alonso renault
13. kazuki nakajima williams-toyota
14. heikki kovalainen mclaren-mercedes
15. lewis hamilton mclaren-mercedes
16. sebastien buemi toro rosso-ferrari
17. nelson piquet renault
18. giancarlo fisichella force india-mercedes
19. adrian sutil force india-mercedes
20. sebastien bourdais toro rosso-ferrari
gördüğünüz gibi geçen senenin şampiyon takımı ferrari 7 ve 9 da, pilotlar şampiyonu hamilton ve mclaren 14 ve 15inci... ayrıca bu sene honda takımının çekilmesi ile dahil olan brawn-mercedes'in birinci olması da çok ilginç...
bizi çok değişik bir sezon bekliyor gibi görünüyor.
ancak şampiyon olamasa bile sebastian vettel'i özellikle takip edin diyorum. bu çocuk geleceğin şampiyonu.
güneş tanrısıdır. tıpkı antik mısırdaki horus gibi. ve tıpkı birçok tanrı gibi. bakireden doğmak, bir kaç mucize öğretmek, 12 havari-12 kardeş-12 akraba ile gezmek, öldükten sonra geri gelmek, canlanmak v.b...
ne zaman resmedilse kafasının arkasında haç ve bir hare vardır ki bu aslında bir pagan sembolüdür. hristiyan sembolü değil. haç işaretinde bir çember.
astrolojik açıdan da kocaman bir yalandır isa. isa zodyak haritasının tam ortasındaki güneştir. çevresinde 12 havari, 12 burç yer alır. isanın doğduğu söylenen 25 aralıkta güneş kuzey yarım kürede yükselişe geçer ki önceki 3 gün en alçak seviyesindedir ve haç şeklinde bir hal ile ilerler güneş. yani çarmıha gerildikten sonra ki 3üncü günde isa'nın cennete gitmesi...
üstelik o dönemdeki hiç bir tarihçi bir kelime bile bahsetmemiştir isa hakkında. incil-tevrat ve tabi kuran dışında isa'nın yaşadığına dair bir kanıt yoktur.
zaten vatikan'ın kurulduğu günlerden bu yana, yani yaklaşık 1600 yıldır dünyanın en güçlü politik oluşumu olup, bir çok devlete etki ettiğini görebilirsek, hristiyanlığın aslında çok büyük bir siyasi hareket, isanın ise aslında pagan dinlerdeki herhangi bir tanrının değiştirilmiş hali olduğunu görebiliriz.
onu insanlaştırırken, tanrılaştırmak bir çok insanı çekiyor. çekilenler rahat rahat kullanılıyor.
kapitalizmin ve doğal olarak abd'nin politikası. bakın bakalım 1800lerin sonundan beri abd'nin parmağının bulunmadığı bir bölünme var mı?
abd'nin kontrolü olmadan kurulan bir ülke?
şu an irak'ta abd var ve ne kadar uzun süre orada kalırsa abd'li babalar o kadar çok para kazanacak. ancak ırak'ın bölünmesi çok daha iyi olacak onlar için. çünkü bölünmüş bir ortamda abd her zaman daha rahat hareket eder.
"birlikten güç doğar" atasözümüzü iyi biliyorlar ve bölüyorlar. şu an türkiye de bölünüyor. akp döneminden öncesine bir bakın, türbanlı, kürt, dinci, laik, alevi, sünni, rum, laz, türk ayrımı bu kadar çok dile geliyor muydu?
bu kadar çok göz önünde oluyor, hatta ve hatta yapılıyor muydu bu ayrım?
böl ve yönet taktikiğinin bin yıllardır türklerin dağılmasına neden olmuş tek taktik olması, bu günde çok başarılı şekilde, çoğu maalesef cahil halkımızı kolayca kandırılabilir olmasından rahat rahat yapılan politikadır.
atatürk boşuna söylemedi "ne mutlu türküm diyene" sözünü. boşuna birlik-beraberlik mesajları vermedi. çünkü abd'nin ve yaklaşan tehditin farkındaydı. zaten bu farkındalığı sayesinde 1929 buhranını en az kayıp ile atlattırtı. bu farkındalık ile türkiyenin tek bir ulus halinde olunca ne kadar güçlü olabileceğini gösterdi.
biz birbirimizi daha ne kadar çok ayırırsak, "o dinci ben onunla aynı ortamda olmaktan rahatsız oluyorum", "o laik, kafir o, bir kafirle aynı yolda olamam", "kürt o, kro bir kere, cahil, öküz, bırak aynı yeri, aynı otobüse bile binmem onla" demek sadece bizi mahveder, abd'nin ekmeğine yağ sürer.
din, dil, ırk ve cinsiyet ayrımının hat safhalara vardığı dönemlerdeyiz. birazcık gözünüzü açın, "yaşasın milletlerin kardeşliği" deyin değil, en basitinden "ne mutlu türküm diyene" lafını hatırlayın. bu topraklarda yaşayan herkesin türk olduğunu hatırlayın. bu insanların yüz yıllardır bir arada dostça yaşadığını hatırlayın...
birbirimize düşman olduğumuz vakit, kendimizi kaybetmişiz demektir. ve o gün, türklükte, türkiye de yok olmaya yüz tutmuş sayılabilir.
herkesin bill clinton olarak bildiği 42nci abd başkanı. 1993 ve 2001 arasında başkanlık yapmıştır. oval ofiste sevişmiştir, 1999 depreminde türkiyeyi ziyaret eden abd başkanıdır.
clinton döneminde abd ekonomisi tarihinin en iyi büyüme rakamlarını görüp, en barışçı politikalarından birini izlemiştir. savaşmadan, sevişerek de gelişimin gerçekleşebileceğini göstermiştir.
bu rakamlardan en önemlileri ise;
abd tarihinin en düşük işsizlik oranı görülmüş,
halkın en fazla ev sahibi olabildiği dönem yaşanmış,
abd tarihinin en düşük suç oranı görülmüştür clinton döneminde.