Özgürlükler Ülkesine umarım hoş gelirsiniz. Evet evet içeride her şey özgür, tabi bu sebepsiz ban özgürlüğü de demek aynı zamanda.
Hepimiz günlük hayatta yeteri kadar strese maruz kalıyoruz. Burada biraz stres atmaya biraz da eğlenmeye çalışacağız. Ve tabii bunu yaparken de ekran ve klavyeyle sınırlı sanal bir iletişim değil kamusal alanlarda da buluşabileceğimiz ilişkiler kurmaya çalışacağız. #FREE.
Özgürlükler Ülkesine umarım hoş gelirsiniz. Evet evet içeride her şey özgür, tabi bu sebepsiz ban özgürlüğü de demek aynı zamanda.
Hepimiz günlük hayatta yeteri kadar strese maruz kalıyoruz. Burada biraz stres atmaya biraz da eğlenmeye çalışacağız. Ve tabii bunu yaparken de ekran ve klavyeyle sınırlı sanal bir iletişim değil kamusal alanlarda da buluşabileceğimiz ilişkiler kurmaya çalışacağız. #FREE.
"sevgili sözlük; bugün ir 231 dersimiz vardı. dersin örtmeni de serhat güvenç'ti. öyle iyi bi hoca ki sınav sorularını bile verdi. hepimiz çok sevindik, yaşasın diye havalara uçtuk." tarzında tanımlamaları hak etmeyen öğretim görevlisidir.
istanbul bilgi üniversitesi iibf uluslararası ilişkiler öğretim görevlisidir. vakt-i zamanında aynı okulun avrupa birliği ilişkileri bölüm koordinatörlüğünü de yapmıştır. nisan 2009 itibariyle de ünvanına doç. sıfatını da eklemiş kendisi. *
hedefi yanlış eylemdir. imf bu memlekete zorla borç vermemiştir. lüften hatırlar mısınız kemal derviş'in ilk geldiği dönemleri. kurtarıcımızdı hani bildiniz mi? nerden döndü onca değirmenin suyu?
kurumlar bazında düşünmeyin.
birinden borç aldığınız vakit basiretsiz davranıp hareketlerinizi kontrol edemiyorsanız, borç sahibi sizi kontrol edip yönlendirmeye kalkmaz mı? Eğer ki basiretsiz tavırlarınıza devam edip borçlu olduğunuz kişinin işinize karışmasına izin verirseniz, karşınızdakinin kuklası olmaz mısınız? bir zaman sonra bakmışsınız ki ipleriniz başka başka ellerde dolanıyor. kim suçlu şimdi!?
hikaye tanıdık geldi mi?
eğer adamlar bizim üstümüzde söz söylemeye hak görüyorlarsa kendilerinde, durup bir düşünmek gerek kim verdi bu hakkı onlara diye. şu saatten sonra kalkıp da yandım anam yandım tavırları kimsenin işini görmez. saçma sapan hallere bürünmektense biraz siyaset öğrenmeye meyletmek, daha zekice manevralara akıl yormak lazım. daha dibe batmaktan başka bir işe yaramaz bu haller.
taksim fitaş'ta yeni açılan burger king şubesinde yenilmesi gereken nimettir. bildiğin alışkanlık yapıyor. yemek yemek eyleminin tek anlamı oluveriyor. bıkacağım günü iple çekiyorum. *
bazen sadece özlemektir. özlersin, o kadar özlersin ki içine sığmaz ilk kime çarpıyorsa özlemin, o an başlar kavga. durmaksızın şikayet edersin, durmaksızın saçmalar, kızar, bağırır, sebepsiz yere kendini savunursun ortada 'kavga' yokken, sen başlattığını sanırsın sadece...
bu teyzelerin düzenli olarak kullandıkları bir hat varsa, sabah durak yolunda sıra kapmak için yanınızdan koştura koştura geçişlerinden tanıyabilirsiniz onları. tabi başka başka özellikleri ve orjinallikleri de vardır bu teyzelerin.
her gün aynı otobüse binildiğinden artık birbirlerini tanımışlar hatta birbirleri için belli duygular bile beslemişlerdir, belli gruplara ayrılmış bile olabilirler. tabii bu grupların kıstasları belli bir eğilimde değildir. komşuluk ilişkileri, o hattı kullanma geçmişi, inilen durakların yakınlığı, belki de sadece tesadüfen yanyana oturmaları bu gruplaşmalarda rol oynamış olabilir. garip bir şekilde o gruplar arasındaki ayrım, birbirlerine karışmamaları hali sezilir otobüsteki 'tarafsızlar' tarafından...
bazen bu gruplar otobüse binerken sıra kavgasına girişebilir. koskoca otobüs teyzeleri ** bir anda birbirlerine laf sokuşturmaya başlarlar. bu eylem sonunda otobüs altın günü kıvamını alabilir. ayrıca sıra kavgası da gruplara ayrılmanın başka bir şeklidir. belirteyim.
bir de bu teyzelerden bazıları vardır ki yolcuğu altın günü kıvamından daha da beter bir cehennem azabına çevirebilir. mesela ki otobüs tıka basa doludur her zamanki gibi ve bu teyze sanki bir tek o sıkışıyormuşcasına konuşur da konuşur. şoförden klima ister, otobüsün yarısı yağmurda ıslanmışken, o yetmez biraz sonra ay bayılcaam açın şu camı der, yine kimse sallamazsa yanındakilere takar. erkeklere, erkeksiniz yukarı uzansanıza kadınlar uzanamıyor işte veya aynı yere tutunan diğer insanlara elini şuraya koy elime değdirme şeklinde ayar vermek suretiyle zaten cehennem olan otobüs yolcuğunu iyice çekilmez hale getirir.
aralarında bir tane de otobüs abisi bulundururlar ki ilerki duraklardan binecek diğer otobüs teyzelerine yer versin. ola ki bu otobüs abisi bir sefer yorgunum uykusuzum gibi mazeretlerle yer vermeyegörsün, o andan itibaren otobüs çocuk parkına dönebilir. tüm otobüs teyzeleri hep bir ağızdan adamcağıza laf sokmaya başlarlar. napsın adamcağız çaresiz iki durak sonra bilmemne ablaya yer vermeye mahkumdur her türlü.
madem o kadar yazdık burdan her sabah sırtımda oturan o teyzeye de seslenmek istiyorum!
be kadın o daracık yere girmek için ne uğraşıp duruyorsun adam gibi koltuğa otursana be! senin yüzünden tepemde saç kalmadı, uyuduğum iki yudum uyku vardı, ona buna sataşayım diye cırlarken içine ettin ses etmedim. ama haykırıyorum şimdi! nefret ediyorum senden! her zaman bindiğin durakta seni görmediğimde o günü yanıma kar sayıyorum. canımdan bezdirdin. binme artık o otobüse. neyle gidiyorsan git ama benim bindiğim otobüste görmeyeyim seni. yeminlen oturduğun o tekerlek üstünü iğnelerle kaplıcam bi sabah. yürü git şimdi! *
şarkının ismi 'çok zor' olacak mıdır bilinmez ama rock n coke'taki o son şarkıyla almış götürmüş, videosunu defalarca dinletmiş müzisyen. görüntüleri izledikçe bu şarkının kolay kolay yazılmadığı hissi yaratıyor insanda. diğer şarkılardan daha fazla hissederek, hissetmekten ziyade acı çekerek söyledi sanki. öyle bi' "tadı yok çok zor bir daha" diyişi vardı ki...
hafif bir sürtüşme ile geçiştirilen ciddi bir sorunun ardından çift, ilişkilerin en kaymak kısmı olan kavga sonrası barışma anının tadını çıkarmaktadır.
bosbelesisler: hayatım bak anlaştık di mi? söz ver bana! yok yemin et. evet benim üstüme yemin et bi' daha yok tamam mı? karanlik lord: tamam işte. tamam söz. yemin ediyorum. yok tamam tamam bi' daha yapmam.
kız hemen yavşar. sevdiceğinin boynuna sarılıverir. ortam hemen cıvımıştır.
bb: kanka bak ölürsem falan senden bilirim ha ona göre.
hafif bir duralama anından sonra;
kl: canım sen kendine dikkat et bu aralar nolur nolmaz. *
tamamen geniş zaman kipinde çekilmesinden ve özne tümleç belirtilmemesiden kaynaklanır. şöyle ki; ne zaman görüşürüz, siz kim, biz kim, nerde görüşürüz gibi birçok soruya sebebiyet vermesinden mütevellit kesinlikle esrarlı bir kelimedir. hâlbuki diğer öğeleriyle açık seçik cümle fiili olarak kullanılsa gecenin bu vakti bu kadar kafa yorulacak esrarı kalmayacaktır.
ne oraya kocasını gönderen karıdan ne de oraya giden kocadan hayır gelir. ailecek bir cacık olmaz onlardan. sen kendin düzeltemiyorsan el ne yapsın o kocaya be kadın. oraya gitmeyi kabul eden adam zaten pamuk gibi adamdır benim nezdimde. daha ne yapsın. kocaya ne demeli? alenen karsının kendini beğenmediğini duyurduğu yetmiyormuş gibi o hatuna yaranabilmek için türlü şaklabanlık içine giriyor.
velhasıl kelam ne oldu ailede olan ailenin içinde kalır diyen eski türk insanlarına merakla aranmaktayım.
