bir de bunların aile kahvaltısına inip ''geç kaldım işe yetişmem lazım'' tarzında konuşan ve masadaki meyve suyundan bir yudum alıp evden çıkan kişiler vardır ki ağzı gerdire gerdire mısır gevreği yiyen insan la akraba olabilitesi vardır.
hak etmeyenlerin bile toplumdan dışlanması durumuna kesinlikle karşı çıktığım bir olgudur. doğal olarak cezasını çekmiştir ve çekecek başka cezası kalmamıştır. hapse girmeden önceki hayatına dört dörtlük olmasa da devam edebilir. hak etmeyenlere ise sözüm yok.
türkiye'nin göbeğindeki sözlük yazarları, kaçırılan askeri gecenin bi vakti hatırlayıp başlık açabiliyor ve ''biz unutmadık'' imajı verebiliyor. tamam unutmadınız, doğrudur da. ama türkiye'nin önde gelen devlet büyüklerinin de unuttuğunu sanmıyorum. bu nasıl bi çarpık düşüncedir? tamam bende devlet doğru yapıyor demiyorum tabiki büyük eksiklikler, davranışlar var. olacaktır da. ama abartmayalım lütfen!
bazı insanlara onları gözümde çok büyütüyormuş gibi davranıyorum. önemli biri oldukları hissini oluşturmayı seviyorum. çünkü buna ihtiyaçları var. her insan gibi, benim gibi. ama sonradan havalanıyorlar ya o zaman da onları öldürmek istiyorum. halbuki benim yapmaya çalıştığım şey bambaşka farkedemiyorlar. hep eksideyiz anlayacağın genel olarak.
Yüzümün yansısı bu. Yapacak işim olmadığı günlerde onu seyreder dururum. Gördüğüm bu yüzden, hiçbir şey anlamıyorum. Başkalarının yüzleri bir anlam taşıyor. Benimki öyle değil. Güzel mi yoksa çirkin mi, bunu bile söyleyemem. Çirkin galiba. Çünkü böyle olduğunu söylediler. Bana dokunan bu değil. Yüzüme böyle nitelikler verilebilmesine şaşırıyorum aslında. Bir toprak parçasına ya da bir kayaya güzel ya da çirkin demek gibi bir şey bu.
ayakkabının bağlarını ve içindeki dili çıkartarak, 30 derecede yıkadığınızda hiç bir sorun olmadan olumlu bir sonuç alabilirsiniz. bir de ayakkabınız beyaz ise tertemiz çıkar.
daha çok iki türdür kendisi; somut ve soyut olmak üzere. somut yalnızlık, tek olma durumu, etrafında başka türdaşı bulunmama halidir. asıl tehlikeli olan soyut yalnızlık ise, insanın kalabalık içinde bile kendini soyut olarak "tek hissetmesi" yüzünden oluşur, çok abartılı bir hale geldiğinde intihara bile neden olabilir. yalnız olan insanın asosyal olmaması halinde oldukça tehlikelidir, çözümü ise var mıdır bilinmez.
genel olarak ailenin gözbebeği olunduğundan isteklerinin olur çerçevesinde gerçekleşmesi; tüm ilgi, sevgi ve alakanın onun üzerinde olması nedeniyle aile bireyleri dışındaki kişilerden de aynı tepkileri vermesini beklemesi ve bunlarla karşılaşmayınca gerçeklerle tanışması; kendisine nasıl bir zırh oluşturması, kimlere karşı bu zırhı kuşanmaması gerektiğini geç öğrenen kişiler...
size bir tüyo; mevcut rujlarınızı karıştırarak piyasada olmayan mükkemmel renkler elde edebiliyorsunuz. daha ziyade koyuların üstüne açıklar şeklinde deneyiniz.
muhtemelen diyette olan bir hatun kişisidir, çikolatanın tamamını yiyerek fazladan kalori almak istememektedir ve yemeye dayanamamaktan korktuğu için çikolatasını paylaşır. başka ihtimal düşünemiyorum.
gündüz sürekli olarak gezip "kızım senin yarın sınavın yok mu" diyen insanlara "ben gece çalışıyorum gündüz imkanı yok çalışamam" demek ve akabinde gece olunca "uykum geldi artık anlamam çalıştığım şeyden napalım kalırsak kalırız yatayım ben" demek..
avrupa ülkelerinde uzun süre kalınıp, hava alanına girildiğinden itiabaren görülen olgudur.
havalanı polisinin, turist kızlara, "kız sen istanbulun neresindensin?" adlı şarkı ile laf atmaları, bavul taşıyan yayaları ezmek için yarışan sürücüler, eksozlarından simsiyah dumanlar çıkararak insanı boğan otobüsler, mutlaka karşılama yapan büyük ve kaba bir kalabalık buna örnek verilebilir.