back to the past..
gerek olmayan bir şeydir bana göre.
ahlak kişinin içinde olan birşeydir, isterse ilişkiye public(herkezin içinde) girsin benim için sorun yok. bana zarar vermediği sürece her yerde her şekilde olabilir.
liseleri bilmem fakat ünilerde böyle bir uygulama isyana neden olabilir bence.
o da eki ayrı yazıldığını gördükten sonra sanki 2 saattir takip ettiği geyiği başkasının vurduğuna şahit olmuş bir avcı gibi üzüldüğünü düşündüğüm kahramandır.
kendisini türkçe kurtarıcısı ya da türkiyenin kahramanı olduğunu düşünerek aynaya saatlerce bakıp gözünü kırptıktan sonra burda insanları rahatsız etmeye devam ettiğini düşündüğüm "kahraman"
fenerbahçeye nefreti ile bilinen seyirci. aslında fenerbahçeye nefreti olan tek futbol takımı galatasaray değildir.
bkz: feneri kimse sevmiyor
bunun üzerine 5 6 fenerin kurtarıcısı çıkar ve "biz birbirimize yeteriz" yada "herkeze koymuşuz demekki herkezin derdi biz olduğumuza göre amuhagoim!" der
sonra gs seyircisi uefa + super cup + 30 sene tr kupası muhabbetini açar
sonra fb seyircisi 6 0 muhabbetini yapar
sonra gs seyircisi platini alıntıları yapar
sonra fb seyircisi susar yada 6 0 a döndürür olayı tekrar. bu başlık tipik gs seyircisi içindi fakat nerden nereye. ne sikim bir taraftar topluluğu var bu fb nin.
ben farklıyım demeye çalışan kız. tahminimce evinden dışarı ekmek almaya çıktığında arkadaşları ona 'nabıyon gızz' diye sesleniyorlardır ki , artık sıkılmıştır o.
not: ben değilim o amk
30 senedir türkiye kupasını kazanamayan ve hala konuşan gerçekten ilginç ve değişik taraftar topluluklarına benzemeyen taraftar topluluğu.
takımları maç kazanınca ailesinden biri kanser hastalığından kurtulmuş gibi hisseden, maç kaybedincede aileden birisi ölmüş gibi hissedebilecek derecede takımına gönülden bağlı bir taraftar grubudur.
--spoiler--
başaklar niye sürer? yetişmek ve sonra yetişince biçilmek için değil mi? çünkü onları kutlu şeyler gibi sapları üzerinde bırakmazlar. başakların duyguları olsaydı biçilmemek dileğinde bulunacaklarını sanıyor musun? elbette hayır. tersine biçilmemeyi bir yıkım sayacaklardı. i̇nsanlar için de bu böyledir. ölmemek insanlar için bir yıkımdır. başak için sararıp olgunlaşmamak ve biçilmemek ne ise ademoğlu için de ölmemek odur
--spoiler--
ayrıca bende yazıyımda alınmayın.
yaş:19
kilo:85
boy:1.80i
aldığı dövüş eğitimleri: capoeira (2sene ve bu bir yaşam stili, dövüş sanatından çok daha öte),wing chun (2ay),wushu (7ay)
katıldığı dövüş sayısı: ?
katılması için uygun zaman :valla hertürlü cevo
kavgada kullanabileceği aletler: http://www.human-body-fac...n-body-muscle-diagram.jpg
kısacası boobmarley öper
incide rastgele biri buluşalım la sıkıldım dese en az 5 kişi onun bölgesınden cıkıp gel lan gel dıyor.
inci böyle birşey.
siz itüye felan sataşın bence.
ardından tanrıyı kim yarattı diye sorarız kendimize. bazıları baskıdan etrafına duvar olmuş düşüncelerle tövbe tövbe diyerek geçiştirir. gelin panpalar şimdi sizi düşünmeye davet ediyorum. belirli bir dinin içine girerek düşünmeyin. kendinizi tanrının yerine koyun ve ben nasıl oldum sorusunu kendinize sorun. çoğu kutsal kitapta tanrının yaratıcısı olmadığı yazar hadi bunu şimdilik kabul edelim ve geçmişimizi düşünelim ne kadar geriye gidebiliriz? tabii ki de sonu yok. buna hayat diyemeyiz çünkü hayatın ikinci maddesinde ölüm vardır yıldızlar dahi doğar ve ölür. bu sonsuz zamanınızın hangi evresinde böyle bir evren yaratıp içine insanlar koyup onları bir teste sokmayı düşünürsünüz? hadi bunu da bi ara düşündünüz diyelim, oyunun kurallarını neden binlerce yıl sonra gönderirsiniz? dünyadaki hangi oyunda kuralları oyunun ortasında öğreniyorsunuz?
neyse şimdi tanrı olarak devam edelim mantığı biraz daha arttırıyorsunuz ve benim bir yaratıcım olmalı diyorsunuz. sonra beyniniz allak bullak oluyor ve daha fazla düşünemiyorsunuz bu en büyük kısır döngüdür. biraz düşünün bir yerde takıldığınızda döngüde kaybolduğunuzu farkedeceksiniz.
şimdi insan olalım ve düşünmeye devam edelim. birbirinden alıntı yapan binlerce yıllık binlerce sayıda kozmolojik dinin varsaydığı farklı tanrılar vardır şimdi hepsine mutlaka en az bir kişi olsa bile inanmıştır (kılıç zoruyla belki iki kişi) en çok merak ettiğimiz konuyu yani nerden geldiğimizi sorguladığımızda, bize iki seçenek sunuluyor; ya binlerce farklı kalıba ayrılmış efsanelere (peri masallarına) inanıp sorgulamaktan yoksun beyinlerimizin merakını hapishaneye sokarak sonlandırabiliriz. bu ebeveynlerin çocuğuna seni leylekler getirdi demesi gibidir amaç geçiştirmektir gün geldiğinde çocuğun gerçeği öğrenmesi kaçınılmazdır. ya da her geçen gün temel yasalara dayandırılarak gelişen bilimi takip edebiliriz. bilim bize şu anda sahip olduğumuz en mantıklı cevapları verir ve bu cevaplar her an kendine yeni bir madde katarak gelişir. ben nerden geldiğimizi tahmin ediyorum. insanoğlunun sahip olduğu en mantıklı seçenek sayesinde tahmin edebiliyorum. mutlaka sizinde bir tahmininiz vardır ama şundan emin olun gerçeği bilmiyorsunuz. kim biliyor ki?