üzerinde müthiş bir baskı olan anadolu efes guardı. fransız yıldız bu baskıdan kurtulduğunu ve beklentileri karşılayacağını dünkü laboral kutxa galibiyetinde gösterdi. 6/6 iki sayı ve 3/5 üç sayı yüzdesiyle 25 sayı üreten Huertel çizgiden de hiç kaçırmadı: 4/4. 9 asist ve 32 ranking de cabası http://www.hiperbasket.co...e-thomas-huertel-sevinci/
Galatasaray'ın Amerikalı forveti.
Galatasaray ile Fenerbahçe arasındaki basketbol krizinin kıvılcımı. Amerikalı olmasına rağmen, Bosna Hersek vatandaşı ve Türkiye'de Avrupalı mı Amerikalı mı statüsünde oynayacağı konusundaki karışıklık sarı-kırmzıılıların kazandığı maçı hükmen 20-0 kaybetmesiyle sonuçlandı. Galatasaray camiası Basketbol Federasyonuna karşı silahları çekmiş durumda
BirGün gazetesi spor editörü. Eski bir tanıdık.
Eskiden kastım kendisiyle aynı üniversitede okumuş oluşumuz. Daha doğrusu ben okudum da o atılmış duyduğum kadarıyla... Sosyoloji bölümünün hep alttan ders alan, aldığı o derslere de hayatta girmeyen tiplerindendi. Ama spor ne alaka diye soramadan da edemedim tabi. Zira, ya meydanda bildiri dağıtırken görürdüm ya da bizim sınıfa gelip not toplamaya çalıştığında. 'Demek ki geceleri kalkıp NBA maçı izliyomuş herif' diye düşündüm önce. Biraz araştırınca da spor basınında benim keşfettiğim kadar da yeni olmadığını gördüm. Ne bileyim, pek yakıştıramadım. **
Drazen Petrovic'in öldüğü o trajik araba kazasında aracı kullanan kişi, Petrovic'in manken sevgisi. Kazadan yıllar sonra Alman futbolunun unutulmaz golcülerinden Oliver Bierhoff ile evlenmiştir. mesleği is
NBA'de düzenli ilk 5 oynayan, hatta takımının * 1 numaralı skor opsiyonu olan ilk Avrupalı basketbolcu. Trajik ölümünden yıllar sonra Vlade Divac'ın yer aldığı "Bir zamanlar kardeştiler" isimli bir belgesele konu olmuştur. Münih'te meydana gelen o üzücü araba kazasında yanında sevgilisi Klara Szalantzy'nin yanı sıra bir de Türk kız arkadaşları vardı. iki kadın kazadan yaralı kurtulmasına rağmen, Petrovic kurtulamamıştı. Emniyet kemerini bağlamadığı için camdan fırladığı açıklanmıştır.
bölümümü * dört yılda bitirip çekip gittiğim dünyanın en gereksiz üniversitelerinden biri. Ama yine de afyon, dumlupınar, mehmet akif vs. birçok üniverstie arasından da mecbur kalındığında tercih edilebilir. o kadar da kötü değildir böyle bakıldığında.
San Antonio Spurs'ün ilginç bir hayat hikayesi olan kısa forveti. ilginç dediğim aslında trajik. Şöyle ki; 2008 yılında ailesiyle birlikte silahlı saldırıya uğramıştır. Olayda babası ölürken, annesi ve kız kardeşiyle birlikte hayatta kalmayı başarmıştır.
NBA'de yeni sezona çok iyi bir başlangıç yapan Sacramento King point guardı. Kolej kariyeri boyunca birçok ödül alan 1989 doğumlu oyuncu Milwaukee Bucks tarafından draft edilmiş ama Bucks, King ve Bobcats'i içeren üçlü bir takas sonucu California'nın yolunu tutmuştu. Yılın çaylağı seçilirse şaşırmamak gerekir.
Van’a okul yaptıran Beşiktaş yöneticisi.
Depremlerden dolayı büyük hasar gören Şehit Koray Akoğuz Lisesi’nin yerine 24 derslikli bir lise yaptıracağı açıklandı.
NFL'in en iyi quarterback'idir. Green Bay Packers'ın Kansas City Chief'e mağlup olup "perfect season"ı kaçırdığı maçta ilk kez rakip takımın quarterbak'inden daha kötü bir performans sergilemiştir.
2011-12 sezonu itibariyle tarihinin en güçlü kadrosunu kuran ve Euroleague'de TOP 16'yı hedefleyen takım. Biz, 'Efes Jaka Lakovic'i alabilir mi?" derken, bir de baktık ki Oktay Mahmuti'nin ekibi geminin dümenini Lakovic'e emanet etmiş bile. Ayrıca, böyle yönetilmeye devam edildiği takdirde 2013'den sonra Euroleague'in doğrudan katılımcıları arasına girmemesi için hiçbir sebep görünmemekte.
sosyolojinin bir bilim disiplini olarak kabul görmediği dönemlerde ona güzel bir don biçmek amacıyla "toplum nedir?" , " sosyoloji toplumu nasıl araştırmalıdır?" , "sosyolojinin problem alanları nelerdir?" soruları etrafında tartışmalar yürütür. bu tartışmaları da 'sosyolojinin temel problemleri' adlı makalesinde toplar.
ona göre "toplum nedir?" sorusunun cevabı oldukça basittir: insanlar arasındaki etkileşim. doğal olarak sosyolojinin kendine özgü ilgi alanı da temel toplumsal etkileşim biçimleridir.bu alanla ilgili çalışmalarda biçim/form ve içerik ayrımı yapılarak başlamalıdır. burada da kant'ın hatta hume'un soluğunu hissedebiliyoruz. tabi biçim simmel için daha önemlidir. misal; sınıf mücadelesinin doğası ve sonuçlarını anlamaya çalışır ama oturup bir grevi gözlemleyerek bir sonuca varmaya çalışmaz.
sosyolojinin problem alanlarını ise üç alan olarak belirlemiştir:genel sosyoloji,saf ve formel sosyoloji,felsefi sosyoloji.
genel sosyoloji, tüm tarihsel hayatın araştırılmasıyla ilgilenir. ama durkhiem ve comte'un sosyal evrimci anlayışı gibi değil.gerçi nasıl olması gerektiğini simmel kendisi bile bilemiyor.
ikincisi,temel etkileşim biçimlerinin tarihten bağımsız bir şekilde ele alınmasını gerektiren saf ve formel sosyoloji.
felsefi sosyoloji ise simmel'in 'insanın varoluş amacı toplum mudur,yoksa toplum sadece bireysel hedeflerin bir aracı mıdır? gibi sorular sorup içinden çıkamadığı bir alandır.
simmel'in belirlediği bu 3 alandan 1. ve 3. alanlar kendisi dahil kimseyi tatmin edecek metodolojiye kavuşamamıştır.ama simmel'i simmel yapan 2. alandır.
formel sosyolojide, sosyal tipler,sır ve sır toplumu,moda,çatışma,inançlık ve minnmettarlık,soyluluk,tabi kılma ve tabi olma,grup ilişkileri ağı gibi konularla haşır neşir olduğu görülür.
ayrıca sosyal tiplerinden en meşhuru yabancıdır. diğerleri:cimri,müsrif,maceracı ve asilzadedir.
yine kendi kavramlarından biri olan toplumsal geometriyle alakalı görüşleride oldukça ilginçtir.iki kişilik grupla üç kişilik grup arasındaki farktan söz eder.kısaca, üçüncü eklenince ilişkinin/grubun boku çıkarmış.
yazdıklarının söylediklerinin değeri moderniteyle birlikte daha da bir idrak edilen zattır kendisi.
yanılmıyorsam türkçeye çevrilmiş bir tane kitabı vardır * o da çevirmenleri arasında tanıl bora'nın da bulunduğu,"modern kültürde çatışma adlı eseridir.
birazda magazin:simmel'in babası musevi bir iş adamıdır ama kendisi hristiyan bir dadı tarafından büyütülmüştür.italyancası iyidir.
berlin üniversitesinde,max weber ve edmund husserl'in desteğine rağmen profesör kadrosuna uzun süre alınmamış.
1910 'da weber ile birlikte alman sosyoloji derneğini kurmuştur.
tıpkı 1984 gibi romanı filminden daha güzel olan eser.
kuzey fransa'da yer alan maden ocaklarında emeğiyle geçinen insanların gündelik yaşantıları tasvir edilir ve onların vahşi kapitalizmden nasıl zarar gördükleri konu edinilir. maden işletmelerinin sahipleri, mallarını eskisi gibi satamamakta ve bir krize doğru sürüklenmektedir. karlarının düşmesini, işçilerden sudan sebepler üreterek kestikleri ücretlerle dengelemeyi amaçlayan işletme sahiplerine verilen cevap grev olur. grevde öne çıkan isimler mahue ailesinin reisi ve grevin asıl örgütleyicisi etienne lantier'dir. roman boyunca anarşist suvarin'in görüşleride olaya dahil edilir. romanın sonunu söylemek gibi olmasın ama suvarin'e dikkat.
ayrıca 1880 öncesi kapitalizminde geçen romanda işçilerin sınıf bilinciyle hareket etmedikleri veya buna henüz başladıkları da unutulmamalıdır. grev sırasında burjuvalara yönelik saldırıları "makine kırıcılık" şekline zühur etmiştir.
Emile Zola'ın ölümsüz eseri Germinal'in baş kahramanı.
Tren makinisti olarak hayatını sürdürürken sinirli bir anında patronunu dövdüğü için işten atılmasıyla beş parasız ve aç bir şekilde bir bilinmeze doğru sürüklenirken, yolu montsou'yu düşer. buradaki maden ocaklarında kendisi için bir iş olup olmadığını soruşturuken tesadüf eseri o gün ölen bir işçinin yerine işe alınır ve hikaye başlar...
catherine mahue'yla müthiş bir aşk yaşar, göçük altında yaşadıkları saatler unutulmaz bir akıcılıkla anlatılır.
ada futbolunun unutulmaz golcüsü.
bir dönemi kevin keagan ile olmak üzere 83- 87 yılları arasında newcastle united'da harikalar yaratmış olup efsane iskoç menajer kenny dalglish tarafından liverpool'a transfer edilmiştir ve buradaki ilk sezonunda yılın futbolcusu seçilmiştir. 1991 yılında bizim için tanıdık bir isim olan dean sounders'ın liverpool'a gelmesi sonucu yedek kalmaya başlamış ve yolu everton'a düşmüştür.
tabi newcastle'dan ayrıldığı bu süre zarfında, 93 yazında keagen'ın bu kez manejer olarak çalıştığı the magpies, andy cole'un müthiş performansıyla yeniden en üst lige çıkmış ve 80'lerin başındaki forvet partnerleri bu kez farklı rollerde bir araya gelmişlerdir.
milli takımdaki performansı ise gary lineker'in şu sözlerinde saklıdır : "the best partner i could ever have"
1984 yılında newcastle united formasıyla jübilesini yapan efsane futbol insanı.
jübile maçında sahadan helikopterle ayrılışı unutulmazlar arasındadır.
ayrıca o jübile maçında futbolcularla beraber sahaya çıkan altyapı takımı içerisinde 14 yaşındaki alan shearer'da bulunmaktadır.