Sur'a da üfürülmüştür. işte bu, tehdidin (gerçekleştiği) gündür.
(Artık) Her bir nefis, yanında bir sürücü ve bir şahid ile gelmiştir.
Andolsun, sen bundan gaflet içindeydin; işte Biz de senin üzerindeki örtüyü açıp-kaldırdık. Artık bugün görüş-gücün keskindir.
Onun yakını olan (ve yanından ayrılmayan melek) dedi ki: "işte bu, yanımda hazır durumda olan şey."
Siz ikiniz (ey melekler), her inatçı nankörü atın cehennemin içine,
Hayra engel olan, saldırgan şüpheciyi,
Ki o, Allah'la beraber başka bir ilah edinmişti. Artık ikiniz, onu en şiddetli olan azabın içine atın. (Kaf Suresi, 20-26)
--
... kaynayıp-feveran ederken onun korkunç homurtusunu işitirler. Öfkesinin şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak... (Mülk Suresi, 7-8)
--
Onları görürsün; zilletten başları önlerine düşmüş bir halde, ona (ateşe) sunulurlarken göz ucuyla sezdirmeden bakarlar. iman edenler de: "Gerçekten hüsrana uğrayanlar, kıyamet günü hem kendi nefislerini, hem yakın akraba (veya yandaş)larını da hüsrana uğratmışlardır" dediler. Haberiniz olsun; gerçekten zalimler, kalıcı bir azab içindedirler. (Şura Suresi, 45)
Andolsun Rabbine, biz onları da, şeytanları da mutlaka haşredeceğiz, sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş olarak hazır bulunduracağız. Sonra, her bir gruptan Rahman (olan Allah)a karşı azgınlık göstermek bakımından en şiddetli olanını ayıracağız. Sonra biz ona (cehenneme) girmeye kimlerin en çok uygun olduğunu daha iyi biliriz. Sizden ona girmeyecek hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesin olarak üzerine aldığı bir karardır. Sonra, takva sahiplerini kurtarırız ve zulmedenleri diz üstü çökmüş olarak bırakıveririz. (Meryem Suresi 68-72)
Gördün mü? Ya (bu engellemek isteyen) yalanlıyor ve yüz çeviriyor ise. O, Allah'ın gördüğünü bilmiyor mu? Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından. O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız. (Alak Suresi, 13-18)
--
(Allah) diyecek: "Cinlerden ve insanlardan sizden önce geçmiş ümmetlerle birlikte ateşe girin." Her bir ümmet girişinde kardeşini (kendi benzerini) lanetler. Nitekim hepsi birbiri ardınca orada toplanınca, en sonra yer alanlar, en önde gelenler için: "Rabbimiz, işte bunlar bizi saptırdı; öyleyse ateşten kat kat arttırılmış bir azab ver diyecekler. (Allah da:) "Hepsi için kat kattır. Ancak siz bilmezsiniz" diyecek. (Araf Suresi, 38)
--
... onların tümünün buluşma yeri cehennemdir. O'nun yedi kapısı vardır; onlardan her bir kapı için bir grup ayrılmıştır." (Hicr Suresi, 43-44)
--
Gerçekten münafıklar, ateşin en alçak tabakasındadırlar. Onlara bir yardımcı bulamazsın. (Nisa Suresi, 145)
--
O gün cehenneme diyeceğiz: "Doldun mu?" O da: "Daha fazlası var mı?" diyecek. (Kaf Suresi, 30)
--
Onu Ben, cehenneme sürükleyip-atacağım. Cehennem (sakar) nedir, sen bilir misin? Ne alıkoyar, ne bırakır. Beşere delicesine susamıştır. (Müddessir Suresi, 26-29)
--
Ayetlerimizi inkar edenler ise, sol yanın adamlarıdır (Ashab-ı Meş'eme). "Kapıları kilitlenmiş" bir ateş onların üzerinedir. (Beled Suresi, 19-20)
--
Artık o gün hiç kimse (Allah'ın) vereceği azab gibi azablandıramaz. Onun vuracağı bağı hiç kimse vuramaz. (Fecr Suresi, 25-26)
--
Eğer biz dilemiş olsaydık, her bir nefse kendi hidayetini verirdik. Fakat benden çıkan şu söz gerçekleşecektir: "Andolsun, cehennemi cinlerden ve insanlardan (inkar edenlerle) tamamıyla dolduracağım." (Secde Suresi, 13)
--
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık). Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler. Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar. işte bunlar gafil olanlardır. (Araf Suresi, 179)
--
Kimin tartıları hafif kalırsa. Artık onun da anası (son durağı) "haviye"dir (uçurum). Onun ne olduğunu (mahiyetini) sana bildiren nedir? O, kızgın bir ateştir. (Kaaria Suresi, 8-11)
--
O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanladığınız (azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin. Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur. Gerçekten o, sanki her biri saray olan bir kıvılcım saçar. Her biri, sanki sapsarı erkek deve sürüleri gibidir. (Mürselat Suresi, 28-33)
--
"kemikleri çatırdatan inlemeler vardır". (Enbiya Suresi, 100)
"mutsuz olanlar ateştedirler, onlar için orada (kahırla ve acıyla) nefes alıp vermeler vardır". (Hud Suresi, 106)
--
Yüzlerinin ateşte evrilip çevrileceği gün, derler ki: "Eyvahlar bize, keşke Allah'a itaat etseydik ve Resule itaat etseydik." (Ahzap Suresi, 66)
Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir. (ibrahim Suresi, 50)
Ateş, onların yüzlerini yalayarak yakar da onun içinde onlar (etleri sıyrılmış olarak sırıtan) dişleriyle kalıverirler. (Müminun Suresi, 104)
--
"Zulmedenler, ise onlar da cehennem için odun olmuşlardır". (Cin Suresi, 15)
--
Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır... (Tahrim Suresi, 6)
Şüphesiz inkar edenler, onların malları da, çocukları da kendilerine Allah'tan (gelecek azaba karşı) hiçbir şey kazandırmaz. Ve onlar ateşin yakıtıdırlar. (Al-i imran Suresi, 10)
Gerçekten siz de, Allah'ın dışında taptıklarınız da cehennemin odunusunuz, siz ona varacaksınız. (Enbiya Suresi, 98)
--
Ebu Leheb'in iki eli kurusun; kurudu ya.
Malı ve kazandıkları kendisine bir yarar sağlamadı.
Alevi olan bir ateşe girecektir. Eşi de; odun hamalı (ve)
Boynuna bükülmüş bir ip (bağlanmış) olarak. (Mesed Suresi, 1-5)
--
Ve eğer o, yalanlayan sapıklardan ise artık (onun için) alabildiğine kaynar sudan bir şölen vardır. Ve çılgınca yanan ateşe bir atılma da. Şüphesiz bu, kesin bilgi ifade eden bir gerçektir. (Vakıa Suresi, 92-95)
--
kafirlere yapılacak kaynar su azabı şöyle anlatılır:
"Onu tutun da cehennemin orta yerine sürükleyin.
Sonra kaynar suyun azabından başının üstüne dökün;
(Azabı) tad; çünkü sen, (kendince) üstün, onurluydun.
Gerçekten bu, sizin kuşkuya kapıldığınız şeydir." (Duhan Suresi, 47-50)
--
... Altını ve gümüşü biriktirip de Allah yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azabı müjdele. Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "işte bu, kendiniz için yığıp-sakladıklarınızdır; yığıp-sakladıklarınızı tadın" (denilecek). (Tevbe Suresi, 34-35)
--
Azab konusunda senden acele (davranmanı) istiyorlar. Oysa cehennem, o inkar edenleri gerçekten kuşatıp-durmaktadır. Azabın onları üstlerinden ve ayaklarının altından kaplayacağı gün (Allah): "Yaptıklarınızı tadın" der. (Ankebut Suresi, 54-55)
--
Cehennem; onlar oraya girerler; ne kötü bir yataktır o. işte bu; tatsınlar onu: Kaynar su ve irin. Ve onun şeklinden başka, çift çift (olan daha beter azablar) vardır. (Sad Suresi, 56-58)
--
"Ashab-ı Şimal", ne (mutsuzdur o) "Ashab-ı Şimal." Hücrelere işleyen kavurucu bir sıcaklık ve kaynar su. Ve kapkara dumandan bir gölge içindedirler. Ki o, ne serindir, ne ferahlatıcı (kerim). (Vakıa Suresi, 41-44)
O gün, yalanlayanların vay haline. Kendisini yalanladığınız (azab)a gidin. Üç dala ayrılmış bir gölgeye gidin. Ne gölge altında barındırır, ne (yakıcı) alevden korur. (Mürselat Suresi, 28-31)
--
Elleri boyunlarına bağlı olarak, sıkışık bir yerine atıldıkları zaman, orada yok oluşu isteyip-çağırırlar. Bugün bir yok oluşu çağırmayın, birçok (kere) yok oluşu isteyip-çağırın. (Furkan Suresi, 13-14)
--
inkar edenler ateşe sunulacakları gün, (onlara şöyle denir:) "Siz dünya hayatınızda bütün 'güzellikleriniz ve zevklerinizi tüketip-yok ettiniz, onlarla yaşayıp-zevk sürdünüz. işte yeryüzünde haksız yere büyüklenmeniz (istikbarınız) ve fasıklıkta bulunmanızdan dolayı, bugün alçaltıcı bir azab ile cezalandırılacaksınız." (Ahkaf Suresi, 20)
--
Nasıl, böyle bir konaklanma mı daha hayırlı yoksa zakkum ağacı mı? Doğrusu biz, onu kafirler için bir fitne (bir imtihan konusu) kıldık. Şüphesiz o, 'çılgınca yanan ateşin' dibinde bitip çıkar. Onun tomurcukları, şeytanların başları gibidir. Artık gerçekten, ondan yiyecekler böylelikle karınlarını ondan dolduracaklar. (Saffat Suresi, 62-66)
Onlar için (zehirli olan) darı dikeninden başka bir yiyecek yoktur. Ne doyurup-semirtir, ne açlıktan korur. (Gaşiye Suresi, 6-7)
--
Çünkü onlar, bundan önce varlık içinde şımartılmış olanlardı.
Onlar, büyük günah üzerinde ısrarlı davrananlardı.
Ve derlerdi ki: "Biz öldüğümüz, toprak ve kemik olduğumuzda mı, gerçekten biz mi diriltilecekmişiz?"
"Önceden gelip-geçmiş atalarımız da mı?"
De ki: "Şüphesiz, öncekiler de ve sonrakiler de."
"Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
Sonra gerçekten siz, ey sapık olan yalanlayıcılar,
Şüphesiz zakkum olan bir ağaçtan yiyeceksiniz. Böylece karınları(nızı) ondan dolduracaksınız. Onun üzerine de alabildiğine kaynar sudan içeceksiniz. Üstelik 'içtikçe susayan hasta develerin' içişi gibi içeceksiniz. (Vakıa Suresi, 45-55)
--
Orada ne serinlik tadacaklar, ne bir içecek.
Kaynar sudan ve irinden başka.
(işlediklerine) Uygun olan bir ceza olarak, (Nebe Suresi, 24-26)
Bundan dolayı bugün, kendisine hiçbir sıcak dost yoktur.
irin ve kan karışımından başka bir yemek yoktur.
Bunu da hata edenlerden başkası yemez. (Hakka Suresi, 35-37)
--
Önünde cehennem vardır ve (orada) irinli sudan içirilecektir. Yutkunmaya çabalayacak ve boğazından geçirmeyi başaramıyacak, ona her yandan ölüm gelecek, oysa ölmeyecek de. Ardından daha katı bir azab olacak (ibrahim Suresi, 16-17)
--
Ateşin halkı cennet halkına seslenir: "Bize biraz sudan ya da Allah'ın size verdiği rızıktan aktarın." Derler ki: "Doğrusu Allah, bunları inkar edenlere haram (yasak) kılmıştır." (Araf Suresi, 50)
--
... işte o inkar edenler, onlar için ateşten elbiseler biçilmiştir... (Hac Suresi, 19)
Giyimleri katrandandır, yüzlerini ateş bürümektedir. (ibrahim Suresi, 50)
Onlar için cehennemden yataklar ve üstlerine örtüler vardır. Biz zulme sapanları işte böyle cezalandırırız (Araf Suresi, 41)
--
Ey iman edenler, kendinizi ve yakınlarınızı ateşten koruyun ki onun yakıtı insanlar ve taşlardır; üzerinde oldukça sert, güçlü melekler vardır. Allah kendilerine neyi emretmişse ona isyan etmezler ve emredildiklerini yerine getirirler. (Tahrim Suresi, 6)
Hayır; eğer o, (bu tutumuna) bir son vermeyecek olursa, andolsun, onu perçeminden tutup sürükleyeceğiz; O yalancı, günahkar olan alnından. O zaman da meclisini (yakın çevresini ve yandaşlarını) çağırsın. Biz de zebanileri çağıracağız. (Alak Suresi, 15-18)
referandumda hayır oyunun rengi ne? kahverengi !
'rengi' at ne kalır?...... 'kahve' kalır.
bir kahvenin kaç yıl hatırı var? 40 yıl ve mhp nin 40. yılı hayırlı olsun.. *
korkunç, berbat, yüz kızartıcı, rezil edici vs. bir rüyadan uyandığınız andır. derin bir 'ohhh' çekmenize sebep olur. defalarca orgazm olmaktansa o rüyanın gerçek olmaması canı gönülden istenilecek bir durumdur.
Aslında bu 'annesi kötü' olarak belirtilen cocukların anneleri kötü değildir.
Bu cocukların atatürk düşmanı olmalarının sebepleri vardır. Bu sebepler, bütün atatürk ilke ve inkılapları ve atatürk'ün yapmış olduğu diğer işler olabilir.
Bu cocuklar, müslüman evladı oldukları için atatürk karşıtıdırlar. ilkokul kitaplarındaki atatürk'ün din ile münasebetinin aslında cocuk cocuğu kandırmak için yazılmış safsatalar olduğunu anlayan cocuklardır. Bunu anlamalarının nedenleri ise çoktur. Birkaçı şunlardır;
1- Hz.Muhammed'in uyguladığı ve ondan sonrada uygulanmaya devam edildiği aynı zamanda kuruluşundan yıkılışına kadar Osmanlı devletinin yönetim biçimi olan 'Şeriat'ı kaldırmasıdır ve cumhuriyeti getirmesidir.
2- Batılılaşma zihniyeti altında, sarıkların, takkelerin yasaklatılıp 'şapka' adı verilen zımbırtıyı getirmesidir* yani şuan çoktan sönüp gitmiş 'şapka inkılabı'dır. Ayrıca başından sarığını çıkarmayan onbinlerce alimin, inkılaba uymayan alimlerin 'onnar alim değildi, dini kötüye kullanıyollardı aslında onnaaaRR!' diyen zihniyet tarafından* istiklal mahkemelerinde yargılanarak, yalanla dolanla asılmasıdır.
3- Bir müslüman evladı için Arapça'nın önemi büyüktür. Kur'an Arapça inmiştir. Şuan Kur'an dili o kadar zengin bir dil ki, Türkçeye %100 tercüme edilemiyor*. Türkçe'miz Arapça'nın yanında çok basit kalıyor, herneyse devam edelim; harf ınkılabı adı altında Arap harflerinin kaldırılması, müslümanların arap harflerinden koparılmasıdır ki bu da çok komik bir durumdur çünkü arap harflerinin yerine getirilen harflar latin alfabesidir*.
--
Latin abecesinin tarihi M.Ö 7. yüzyılda Yunan alfabesini örnek almalarıyla başlar.
kaynak: Vikipedi
--
evet burda da belirtildiği gibi bize türk alfabesi olarak kakalanan alfabedir bu.
4- islam dinine göre içki içmek haramdır ve bu müslüman çocukları içki içen ve sirozdan ölen bir önder kabul etmiyor, sevmiyor olabilirler. Tabii bazıları 'bilmem ne osmanlı padişahı da içki içiyordu hebele hubelee!' derler, kanıtlamaktan mahrum olarak, onun bunun sözüne bakarak. Boş nefestir bunlar, gülersin geçersin. *
daha büssürü vardır müslüman evladına göre. bunların anneleri kötü değildir, bunlara karşı olanların annelerinin kötü olmadığı(?) gibi. *
Düz Mantık 2004'ün sonlarına doğru Batu, Bilge ve Ozan tarafından izmir'in Buca adlı yerinde kuruldu. Bir müddet enstrümanlarına anlam vermeye çalışan grup kısa bi dönem sonunda beste yapma çalışmalarına girişti. Akabinde ilk Demo olan " Tabi Senin Baban Zengin " çıktı. demoda 6 şarkı bulunuyor idi. ilk Demo pek beğeni toplamadı gerek kamuoyu gerekse grup elemanları tarafından. Ama maksat " demom var " demek idi ve hemen yeni beste yapma girişimlerine başlandı.
Yeni yapılan besteler biraz daha güzel kayıtla myspace denen ulvi site eşliğinde Demo şeklinde değilde tek tek olarak yayıldı. Bu baabda konserler verildi, çesitli organizasyonların içinde bulunuldu. Sene 2007'ye kadar bu düzlemde sürdü gitti ve 2007 sömestır tatilinde 2. Demo kayıtları başladı. Pröfösyönel bir düzlem dahilinde yapılan kayıtlar uzun bir süre zarfı sonunda bitti. 2. Demo 2007 Mayıs'ında çıktı. Grup bu aralar 3. Demo adına beste çalışmalarını sürdürüyor. Konserler devam etmekte.
Grup Elemanları :
Ozan - Gitar / Vokal
Batu - Bas Gitar / Vokal
Bilge - Davul / Yok canım ne vokali
yataktan kafanızı kaldırıp, tekrar kafanızı yatağa koymak isteyeceğiniz durumdur. Yüzünüzü yıkasanız dahi kendinizi bir acaip, mal, salak hissetmeniz normaldir. Bazen bu durum çok şiddetli olur, resmen aptala bağlarsınız(*). dinlenmek yerine daha çok yorgunluk verir. ömrü kısaltır.
Bu insanların şişman olan versiyonları * çeşitli tiplemelerle, hareketlerle insanları güldürerek sosyalleşirler. Sporla fazla uğraşmadıkları için daha çok çeneleri çalışır ve aslında espri yetenekleri de yok değildir.