Zamanında böyle bir şey yazmışım ve cidden aksini düşünemediğim zamanlardı. Böyle biri var şimdi hayatımda beni biraz daha görebilmek için metrobüsle gidiş dönüş iki saatlik yol çekiyor inanamıyorum gerçek olduğuna. Bir insan birini bu kadar sevebilir mi? Yazdıklarıma o zaman inanmasam da resmen bir bir yaşadım. Aşırı garip.
Ve yazdığım gibi yolda sohbet ederek mahallemin başına kadar geliyoruz sonra bazen dakikalarca sarılıp mutluluktan yanaklarım uyuşmuş bir şekilde evin yolunu tutuyorum.
Günün birinde bitsin ya da bitmesin ben bunu tecrübe edebildiğim için çok şanslı hissediyorum kendimi. Artık sevgisini bu şekilde yaşayanlar kalmadı çünkü. Sevmenin anlamını metalarda arıyoruz gerçek olanı, saf sevgiyi hiç bilmiyor çoğumuz...
Herkesten hoşgörü bekleyip kimseye saygı duymamaları.
Sırf inançlarıyla ters düşüyor diye başkalarının hayatını kısıtlamak istemeleri.
hatalı oldukları yerleri belirttiğimiz her boku islamafobi olarak nitelendirmeleri.
Nonteistlere ahlaksız gözüyle bakıp dört eşi helal kılan, evlatlığının eşiyle evlenen peygambere sahip bir dine inanmaları.
Tanrı'nın ispatı noktasında sürekli bir iğne ustasız olmaz mavraları zırvalamaları. Muhtar da götünüze girsin. Şu cümleden tiksiniyorum.
Yazarken fark ettim de bu ülkedeki boktan dinamiğin temelini müslüman ahlaksızlığı, ben bilirimciliği ve dayatmacılığı oluşturuyor. Bundan kurtulmanın tek yolu ya düzeni kökten yıkmak ya da olabildiğince uzaklaşmak.
kant, ahlak metafiziğinin temellendirmesi kitabında tanrıdan hiç bahsetmez. çünkü tanrı otoritesinde, insanlar eylemlerinde özgür değildir. tanrı'nın otorite sahibi olduğu yerde eylemlerimizdeki sorumluluktan bahsedemeyiz. dolayısıyla ahlaktan bahsedeceksek 'tanrı'dan bağımsız düşünmek gerekir.
Erkek egemen toplumun yarattığı düzen ortada. Barış varken, savaş diyerek ağzından salyalar akıtan erkekler yerine kadınlar yönetsin. Sanki süper hayatlar yaşıyormuşuz gibi bu düzeni savunmak ağır mallıktır. Aşağılık kompleksidir, dunning-kruger etkisidir. siktirin oradandır.
Birazcık da kadınlar yönetsin dünyayı. Merkel'in, Ardern'un, sanna marin'in yönettiği ülkeler en yaşanılabilir ülkeler arasında. Yanisi miadınız doldu, koltukları usulca kadınlara bırakıp hayatın tadını çıkarın.
Çirkin erkek diye bir şey yok. Redpillci, mizojinist, taktikçi, kaba, kültürsüz, tek uğraşı ikinci dünya savaşı, milliyetçilik olan erkek vardır. Hitler'e hayran olan erkek kişisi miss world'de birinci olsa ne olur anca huzursuzluk verir böyle tipler.
Kibar, zeki, cesur, ilgilendiği alanda kendini tutkulu bir şekilde geliştiren, araba, futbol, kız muhabbeti yapmayan erkek bulursam nikahı basacağım ama yoklar. Hepsi yok olmuş ya da hiç var olmamış.
Yapmam gerekenleri sürekli erteleyip başka uğraşlar buluyorum sonra o gereklilikler götümde patlıyor.
Gerçekten kibirli konuşmak hiç huyum değildir ama insanları tanıyorum. Akranlarımı tanıyorum. böyle bir potansiyeli harcayıp boktan bir okulda boktan bir bölümde okursam toplanıp kafamı 7.65'le dağıtın yalvarıyorum.
Yozlaşma, toplumun bir kısmını etkileyip diğerlerini es geçiyor da bizim mi haberimiz yok?
Çağ değişiyor, alışkanlıklarımız değişiyor. Toplum kabulleri üzerine inşa edilen normların yerini dünyaya entegre bir toplumculuk anlayışı alıyor. Ha ben bunu savunmuyorum aksine bu çağda yaşamak hiç hoşuma gitmiyor ama sayın erkekler siz de sütten çıkmış ak kaşık değilsiniz.
Boydan foto isteyen erkekler daha az dejenere olmuş değil. ya da dört beş kızı aynı anda idare edenler. Hatta belki daha fazlası. Düzenin yapı taşı bizken kalkıp kendi inşa ettiğimiz düzen yüzünden mağdur olan tek canlı biziz sanırım. Siz insanı aşktan, sevgiden, saffetten iğrendirdiniz ama harbiden. Birine tam anlamıyla güvenmenin yerinde yeller esiyor. Nude kelimesini daha önce görsel sanatlarla alakalı bir terim sanan ben bu çağa ait olamam. Entegre olmaya da çalışmıyorum. Her şeyin tek bir anlama aralandığı o hiç bilmediğim günleri özlüyorum.
Ama yine de değer miydi lan? Her şeyin anlamını yitirmeye değer miydi?
Üstteki entry tam revel zaten. Başı kapalı olmayanlar default olarak çürük ama çürük olmayan da çıkıyormuş bak hele sen. Başı kapalı olunca da hop çürük mürük kalmıyor ortada ama arada çıkıyor işte mazur görelim. Pazardan elma seçer gibi kadın kategorize etmiş herif lol. Hadi abicim oradan ya.
Türkiye'de yaşamıyormuş gibi, ülkedeki birçok kadının kendi hayatı hakkındaki kararları dahi kendi başına almalarına izin veriliyormuş gibi, dahası tecrübe etmediğiniz hayatlar hakkında özneymiş gibi konuşmanız beni bitiriyor. Ben başı zorla kapatılan, inançsız olmasına rağmen başörtüsü takan birçok kadın tanıdım bu yüzden hariçten gazel okumayın.
Her konuda da fikriniz olmasın ya. bu konuda bilgim yok, bilmiyorum deyip geçmeyi öğrenin anasını satayım yeter.
Nasıl hayatlar yaşıyorsunuz da tek düşünebildiğiniz şey ilkel hayvanlar gibi sürekli çiftleşmek olabiliyor? erkeklerin laneti olabilir bu hatta. Korkunç bir şey. Cinsel bir uzvun inisiyatifine kalmış hayatlar... Freak show gibi.
şehrin öyle bir alımı var ki kimi zaman ömrümün sonuna kadar burada yaşarım derken, kimi zaman ağzın yüzün kan içinde bir sokak arasına kıvrılıp celladının gelmesi için dua ediyor da olabilirsin.
tanrı, herhangi bir dindeki yaratıcı olabilir. hem rasyonel hem irrasyonel hem de semavi dinlerdeki yaratıcılardan biri. fakat allah arapça’da el ilah kökünden gelir. özel isimdir. yalnızca islam tanrı’sı için kullanılabilir.
kimse yazmamış ama utanmadan ben yazacağım. hayvan gibi iyi bege & novanorda parçasının ismidir.
lirikleri öyle çok iyi olmasa da çok kaliteli bir soundu var. önceleri berkcan güven olduğu için biraz önyargılı yaklaştım ama sonra gûhe min têr bu xwede piroz be :d
açmayın şöyle başlıklar. oturup hüngür hüngür ağlayacağım.
kimseyi gerçekten sevmemiş kadar kötüsünüz. kimseyi yolunuzu uzatacak kadar sevmemişsiniz. ilişkilerinizden yapaylık akıyor bu yüzden. o lüks arabalarınız göz doldurmuyor aksine sergilediğiniz gösteriş mide bulandırıcı duruyor uzaktan. içine düştüğünüz samimiyetsiz ve leş halleriniz dışarıdan nasıl görünüyor bir bilseniz.
ben artık yolda sohbet ederek zamanın nasıl geçtiğini anlamadığım birisiyle mahallemin başına kadar yürüyerek gelmenin, ardından içimdeki heyecanlı bir buruklukla ona veda edip tek başıma eve yürümenin hazzını yaşayamacağımı biliyorum ve bundan üzüntü duyuyorum.
dini bilgisi zayıf bu adamın. cidden öyle. kendini iyi pazarlıyor sadece. mainstream olan ne varsa serpiştiriyor aralara, birkaç bilgi de sıkıştırıyor araya yalan yok. ama yüzeysel kalıyor işte.
sinema televizyondan yürüsün. ayrıca kadın-erkek ilişkilerini ele aldığı podcastleri garbage. at çöpe gitsin. zerre kadar derinlikli değil.
bir kısmını gaz odalarına, bir kısmını da krematoryumlara kapatacağız. bir kısmını da ucuz işçilik için kullanacağız. vuracağız kırbacı, vuracağız kırbacı. heil diyeceğiz hitler diyeceğiz.
şaka şaka nolacağı mı var? birden hiç varolmamış gibi yok olacaklar. eskiden beri bu sağın leş partilerini iktidara getiren insanları tahmin etmek çok zor olmasa gerek. yani bu insanlar her dönemin yalakaları. bir parti gider, diğerine yanaşırlar. sonu gelmeyen bir döngü bu.
bunlar cidden vatandaştan apayrı bir paralel evrende yaşıyor olmasın.
ciddi ciddi bu bile mantıklı gelmeye başladı şu an bana. the society dizisindeki gibi. yemin ediyorum mantıklı bir açıklama bulamıyorum bu söylediklerine.
olayın öznelerinden biri olan erkek kişisinin nasıl sefil bir hayatı olduğunu bizlere gösteren hayattan kısa bir kesittir.
nude atmıştır olabilir. güvenmiş atmış. önemli olan o güvenin hakkını verebilmek. o yalnızca basit bir fotoğraf değil ki, sana güveniyorum demek aynı zamanda. ama bu rezil herif maymundan hallice iq seviyesiyle ve eksik eq’suyla ilişkilerin dinamiğini yalnızca cinselliğin değil, güvenin oluşturduğunu hala kavrayamamış. ayrıca evlenecek, çocuk yapacak bilmem ne mantalitesiyle burada asıl hatalı tarafı aklamaya çalışmayın. bariz yanlış olan şeyi bile eğip bükmeye çalışıyorsunuz. yuh be. çok öfkelendim şu an.
‘o da nude atmasaymış ehe ühü’ diyip de nude için zırlayan ikiyüzlüleri görün kızlar ve asla güvenip de hiçbir fotoğraf atmayın. bırakın ağlayarak 31 çeksinler
bir erkekte mutlaka olması gereken tek bir özellik söyleyeyim. sadakat.
her şeyi s*ktir et. bir adamın sana, yaşadıklarınıza ve kendisine saygısı yoksa geriye kalan iyi özelliklerini de sadakatsiz oluşuyla çöpe atıyor zaten.
hatta viral olmuş bir youtube yorumu vardı. aklındakiyle yaşlanır, yanındakile ölürsün gibisinden kendi hayatından kesitler vererek yorum yapmıştı bir adam. işte böyle andaval olmayın. birine yapacağınız en büyük kötülük onu aldatmaktır, zihnen bile olsa. ki bu daha kötü bana göre.
bu baya kezbanca bence. yeri gelir özeleştiri yapmayı da biliriz. arada bir o entelektüel imajı yıkmak gerekiyor. sonuçta hepimizin özünde biraz kezbanlık var kabul edelim. saygılar teşekkürler
hoca gidip kendi kitabının alışveriş sitesi sayfasını açıp, öğrencileri bir de burdan yolmanın peşine düşmüşse tuba’nın yüzde yüz haklı olduğu olaydır.
adamlara bak ya aldıkları akademisyenlik maaşı yetmiyor, bir de her sene kitap çıkarıp 100 200 tl’lik kitabı öğrenciye kitliyorlar. tubacım haklısın hoca malmış. kendi de kabul etmiş zaten.