Sen beni ne zaman fark ettin bilmiyorum ama ben seni lacivert pantolonunun ustune lacivert gomlegini giydigin gun fark ettim. Ne cok yakismisti sana o renk. Arkadaslarim hoslandigim erkek tipini sordugunda hep "lacivertin yakistigi erkekler" cevabini verirdim de kimse anlamazdi. Sonra sana dikkatli baktim, baktim... sen benim erkek versiyonumdun resmen! Ayni mavi gozler, ayni beyaz tenin ustune koyu kahve sac rengi, ayni yuz sekli... ismin en sevdigim erkek ismi. Sen de gocmenmissin. evet bu bilgiyi seni stalklerken gordum. Uzun zaman sonra birini hic tanimadan ona cekiliyorum... eski kalp kirikligimin sahibiyle ayni grupta calisiyorsun, ikiniz de akrepsiniz, sanki yanlis kisiye deger verdigimi gosterir gibi. Artik birbirimize kacamak bakislar atmaktan, acaba bakiyor mu diye bakmaktan ama yanyana gelince gormemis gibi yapmaktan yorulmadik mi? Bu arada istemsizce kafami bilgisayardan kaldirdigim an senin de tesadufen gozluklerini takmis bir halde karsidan geciyor olmani cok seviyorum. Bu sefer evren bizim icin calisiyor olsun, ne olur.
lanet olsun ki iş hayatına atıldığım şu kısacık 1.5 yılda başıma gelmeyen zorluk kalmadı. ben bir de öğrenciyim mezun olmuş olsam yine gam yemeyeceğim. ilk aylar grubum tarafından dışlandım ve uzun süre yalnız kaldım. bunun yanında tamamen kötü niyetinden yaptığını düşündüğüm mentorum bana çok yoğunum diyerek hiç iş vermedi benimle ilgilenmedi vs. 3 ayın sonunda müdürümle konuştum havada asılı kalan bir konuşmaydı ana fikri olmayan. 6. ayın sonunda ufak tefek işler alıyordum ancak bu işsizlik durumu benim ciddi psikolojimi bozdu oradan nefret ettim. zaman ilerledi. ben de kendi grubumdan iş alamadığım için almanyadaki grubun müdürüne mail attım ondan olumlu geri dönüş alınca mecbur biraz iş verilmeye başlandı ve gerçekten üstün performans gösterdiğimi düşünüyorum normal çalışanların işlerini yapıyorum stajyer kimliğimle. neyse grup arkadaşlarımla da aram düzeldi beni kabul ettiler çok sevdiler mezun olduğumda kadroya girmemi istiyorlar. yine de istediğim iş yoğunluğuna sahip değilim. yetebileceğime inanıyorum ancak stajyerim diye zorlamak istemedim insanları daha fazla.
uzun süredir her şey yolundayken bugün ne olsa beğenirsiniz? benimle aynı dönem mezun olacak birini daha almış mal müdür benim gibi. bu ne demek? 1 kişilik kadro var hadi kapışın iyi olanı alacağım demek. gerizekalı müdür ben sana kendimi yeterince kanıtladım almanlar da benden memnun sen ne diye böyle bir iş yaptın aklım almıyor. günüm zehir oldu.
--spoiler--
2 bölüm izledim ve mr. robot adlı karakterin aslında var olmadığını - elliot'ın şizofrenisinin bir ürünü olduğunu düşünmekteyim. çünkü şimdiye kadar yanılmıyorsam mr. robot'la elliot dışında konuşan yok, kendiyle ile ilgili soruları daha sonra diye geçiştiriyor. bir de böyle az role sahip bir karakterin diziye ismini vermesi hiç mantıklı değil.
--spoiler--
Sigara aslen sigara kagidinin icine tutun doldurulup sarilmasiyla elde edilen bir urundur. Sigara boreginin yapim mantigi da tamamen aynidir. Icine malzeme koyup yufkayla sararak yapilir. Saygilar.
Ömrüm boyunca değiştirmeyi düşünmediğim parfümüm. Sabah 6da bir iki fıs sıkıp çıkıyorum evden ve akşam olduğunda hala kokusunu buram buram alabiliyorum üstelik durdukça güzelleşiyor. Herkeste olmaması ise onu imza bir parfüm haline getiriyor.
Yakın sayılabilecek bir zaman sonra mesafeler yakına indirilebilecekse sürer bu ilişki, hem de çok güzel sürer. Yok indirilemeyecekse taraflardan biri ileride mutlaka pes edecek, soğuyacak ya da yorulacaktır.
national geographic channel'in en eğlenceli belgesel serisi. genel konusu beynin dünyayı nasıl algıladığı. o kadar ilginç bilgiler var ki şaşkınlıktan kalakalıyorsunuz bazen. tüm belgeselseverlere önerilir. neymiş ne değilmiş şöyle bir göz gezdirmek isteyenler için;