geçen yılbaşı dün gibi yakın yarın kadar uzak. günler öncesinden yılbaşının geldiğini bilmediğim halde hediye aldım, vazoya çiçek koydum ve yanlışlıkla evi süsledim desem daha iyi geçerdi ama yine de geçen yılbaşını iyi geçirdik. sahi biz niye tatile gitmedik? geçen yılbaşı?
insan kendi kendine dedikodu üretebilir mi? sadece kendisi hakkında konuşarak dedikodu yapmış olur mu? sapkın bi konuyu rayına oturtmaya çalışırken ya da olasılık dışı hallerin üstünü kapamaya yeltenirken bile -kendisine biçtiği fazladan rolü sindiremediğinde dedikoducu pozisyonuna düşer mi?
bilmem hiç içinizi böyle bi his kapladı mı? uçağı kaçırmak falan gibi bi panik halinden söz etmiyorum, öyle olsa bile alırsın bi bilet daha, gidersin gene aynı yere. ama bu daha çok bir şeyin sona ereceğinin ya da doğru çıkacağını falan baştan bilip, daha sonra da tam olarak haklı olduğunuzu görme halidir. yerinizde kalıp, bunun daha uygun bir karar olduğuna kendinizi koşulsuz ikna etme durumu da denebilir. bence... önden önden koşan planların gerisinde değil, plan dahilinde olma dileğiyle.
normalde adamdır da, yanında sevdiği gerçek kişi yoksa ya da sevdiği kişi gerçek değil sanıyorsa, ya da olması gereken yerde değilse bir nedenle -koşullara bağımlı bir adam da olmadığından, adam değildir en saçmasından üstü örtülü...
bugün hiç ağzımın tadı yok, derler ya, boşuna dememişler: bakarken gözümü, uyurken sözünü yiyen adamın uydurduğu lafı daha duymadan sağa saparsan, sadece beynini yer, gerisini bırakır. Olsa bu kadar olmaz!
Evde bi koku var ama sadece kedi alıyor onu. Yoldaki pisliğin üstüne basma yeter. Pislik ayrı konu, pisi pisi apayrı. Bu konuda herkes bişey yazsa, yeterince saklanır. Kedi dediğin...