doğum gününde canımlı cicimli sahte sevgi dolu birsürü mesaj alanların yanında kendi duvarındaki üç beş gerçek kutlama mesajından dolayı kompleks duygular içine girmek istemeyen insanların yaptığı eylemdir.
neymiş efendim doğum gününü gerçekten hatırlayanlar kutlasınmış. bunu savunanların kaçı acaba ilkokuldaki samimi olduğu, sonradan fazla görüşme fırsatı bulamadığı ancak hala samimi duygular beslediği arkadaşlarının tamamının doğum gününü ezbere bilip hangi koşullar altında olursa olsun ne kadar yoğun, sıkıntılı vs zaman geçirirlerse geçirsinler o günü unutmadan daima arayıp sorarlar merak etmemek elde değil.
pek çok yazar, hatta hayalet ve akbabuş* bile harun'un cevdete kafa göz dalmasından rahatsız olmuştur. oysa ki cevdet kendisine daha önce sorulan "seviyor musun" sorusuna bile adam gibi cevap verememiş ve bence dayağı haketmiştir.
gelelim şule'ye. her ne kadar falsolu hareketleri gözümüze sokulsa da hala ısrarla bu şirin ötesi kızın ercümentin adamı olmamasını ummaktayım. evet bir anda nereden çıkıp behzat'ın hayatına girdi bilmiyoruz. babasının neden öyle bir görünüp gittiğini bilmiyoruz. gördüğü ikinci cesedin kim olduğunu bilmiyoruz. kaçırıldıktan sonra kampüs güvenliğinde beklerken normale yakın düzeyde şen şakrak bir tavır sergilerken berna'nın ölümünü izledikten sonra neden bir anda darmadağın olmuştur bilmiyoruz. "gerçekler tuhaftır" derken neyi kastettiğini bilmiyoruz. şevket ç güngör'ün kim olduğunu hatırladığını söylediğinde neden koşarak içeri kaçmıştır bilmiyoruz. hatta ve hatta hala adını bile bilmiyoruz ama ısrarla şule'nin ercünün adamı olmamasını umuyorum.
eger berna'nın ölümünde bir parmağı varsa bile aşağı atan kişinin o olmadığı görüntülerdeki kişinin oldukça kalıplı olmasından, berna'dan uzun olmasından ve şule'nin bunu yapabilecek fiziksel güce sahip olmamasından bellidir kanımca.
gönül behzat'a "savcı esra'ya güven ama b.kunu çıkarma" derken ne demek istedi ki?
harun'un kardeşi harun gibi bir abisi varken o etekle nasıl dolaşabiliyor anlamak mümkün değil. tamam meliha ile farkı vurgulanmış ama yine de olmaz aga.
akbabuşu arayan hatunun kim olduğu konusu aydınlatılmasa bile şimdiden biraz daha tüyo verip daha fazla kafa karıştırılabilirdi diye düşünüyorum.
şiddet yanlısı biri gibi görünmek istemem ama ekipte sağlam kavga etmemiş bi hayalet kaldı. madem her bölümde birkaç kişi dayak yiyecek bir kere de dayağı atan hayalet olsun.
esas açılmak istenen başlık: "her annenin oğlunun elektronik eşyaları tamir ettiğini iddia etmesi"dir.
bir türlü anlam veremediğim bir çoğunlukla annelerin, oğullarının zeki olduğunu başkalarına ispatlama çabası içinde "evde bozulan elektronik eşyaları tamir eder, çalıştırır" diye övünmeye çalışmasıdır. 100de 99.8inin* lise hatta üniversite çağlarında bile bunu yapamamasından mütevellit yalan olduğu açık ve net olan ve ısrarla devam edilen durumdur.
yapmayın etmeyin efendim 4 yaşındaki çocuğun elektronik mühendisi zekasına sahip olduğunu savunmayın. çocuğunuzu küçük yaşta, içi boş teneke misali, olduğundan çok daha fazlasını anlatacak insanlar olarak yetiştirmeyin, gerek yok.
sallama çayı çay kaşığının üstüne alıp ipiyle dolamak suretiyle sıkıştırmadan hemen önce yapılan minimum zamanda maksimum demli çay elde etmeye çalışma eylemi.
metal müziğin tarihsel gelişiminden bihaber, neo klasik metal, senfonik metal veya progresif metal türlerinden herhangi birini hiç dinlememiş olan bir kişiye ait olduğunu düşündüğüm fikir.
31. bölümünde behzat,harun ve hayaletin 1 mayıs meydanında içinde bulundukları hyundai marka otomobilin ön tarafında bulunan armayı hyundai arması dışında herşeye benzettiğimden acaba bu sefer kime selam çakmışlar diye düşünmekten kendimi alamadığım bir de 9. bölümde öldürülen futbolcunun babasının 31. bölümde siyasi parti lideri olarak oynatıldığı dizidir.
sözlükte entel entel kadının cinsel kimliğini gizleme amacı olanların bu sözü kullandığını iddia edenleri* özellikle doğu illerinde 14-15 yaşlarındaki bir kızdan kadın diye bahsetmenin nelere sebep olabileceğini düşünmeye davet etme gereği hissetmeme sebep olan kullanımın tersidir.
2 adım ötede pencere varsa son derece işe yarayabilen durumdur. hatta bunun yanında telefonu havaya kaldırmak, havaya fırlatıp yeniden tutmak veya anten kısmına ufak bir basınç uygulamanın da işe yaradığı bizzat test edilip onaylanmıştır.
oyunculukla alakalı ciddi problemler içerse de selim sayesinde bütün kötü oyunculuk ona aitmiş gibi görünen yine de her pazar severek takip ettiğim dizi.
kimyadaki lewis* ile karıştırılmaması gereken, aynı zamanda amerikan ingilizcesinde livays diye okunan kaliteli kotlarıyla meşhur amerikan giyim markası.
akşamdan ses sistemini bilgisayara bağlayıp bir adet alarm programı kurmak ve alarm sesi olarak sert bir müzik koymaktır. (burada bilgisayarın açık bırakıldığı ve komşularınızın psikopat olmadığı kabul ediliyor.)