karlı bir günde buğulu bir camın ardındaki aynadan kendini izlemek gibidir.görüntü bir türlü netleşmez.ağzını görsen burnunu seçemezsin, saçına baksan gözlerine erişemezsin.tabi bilirsin camın buğusunu dışardan silemezsin.ta ki rüyandaki yüzle yüzleşene dek...
ben ağlamaklıyken '.... yeter ki ıslak ıslak bakma öyle' diyen sanmıştım.ama ben de yanılmışım...artık adını koymak istemediğim güzel insanlıktır,yıllara meydan okuyan...
gecenin nöbetine durmuşsan sigaran içkin ve sen düşünmekten artık yorulmuşsan doğacak güneştir özlenen..her yeni güne umutla bakmayı özlemek gibidir...
her seçim döneminde olduğu gibi yediğin nice kazıkları unutup ,kazığı itina ile atana yine oyunu verebilmek ancak unutkan bir millet olmaktan geçer.ülkenin yüzde altmışı salak olmadığına göre...!
konuşamadığın, konuşsan da duyulmadığını sandığın, duyulsada anlaşılmadığını hissettiğin anlarda içini dürten güdüdür...bir kağıt bir kalem bir bira bir sigara işte bu kadar.dinle yalnızlığım sana seni anlatacağım az sonra...
sessiz bir yerdi, kimsesizdi artık duvarlar, ancak maviye boyanmıştı.gidiyordum şikayet etmeden.derinliğe kapadım önce gözlerimi.derken saatin tik takları duyulmaz oldu ve bu oda her zamanki gibi huzurluydu.yüzümde küçük bir gülümseme vardı...tıpkı hayatla alay eder gibi...bir süre önce onun benimle alay ettiği gibi!
bir şarkı sözüdür aslında 'bence artık sen de herkes gibisin'.söylenen kişiyi acıtır eminim ama söyleyen olmak daha kötü galiba...her düşündüğünde tekrar tekrar kanatır içini...
hocamdır.bir gün gelir de onun başına taktığı türbanı siz de takmak zorunda kalmayın dilerim..taktığınız gün başınızda ben olabilirim!ama ben sizin gibi şerefsiz ve ahlaksız değilim..bağırırım, haykırırım duvarlarınıza lanet olsun içimdeki insan sevgisine diye...ama anlayamazsınız bunu da bilirim...