Reformist ve karşılaştırmalı (mukayeseli) - tarihsel (1950'lerden sonra dışlanan) bir bakış açısına sahip, Amerikalı muhalif sosyologtur. Çatışmacı bakışla, toplumsal düzen bağlantısını başarıyla kurabilmiştir. Oy kullanmamıştır. Pozitivizme karşı çıkarak, sosyolojiye daha hümanist bakmıştır.
Bu vitaminden günlük olarak serbest folat üzerinden 200, toplam folat üzerinden ise 300 mikrograma ihtiyaç vardır. Günde 100 mikrogram olanlarda bile eksiklik görülmemektedir. Gebelikte ihtiyaç % 50 kadar artar. Bu vitamin nebati ve hayvani gıdaların bir çoğunda bulunur.
Petrokimya, petrolden organik kimyasal ürünler elde etmede kullanılan sanayi yöntemlerini topluca belirten terim.
Petrol sanayisi 1950'den başlayarak, yakıtları, yanıcıları, özel olarak da alkenleri (olefinler), aromatikleri, amonyağı ve asetileni, hem bitmiş olarak, hem de kimya sanayisini besleyecek bazlar olarak, temel etkinliğine katmıştır.
Çöğür, bir çalgı türü. Günümüzde "kısa sap" olarak anılan, 36 ilâ 42 tekne ölçüleri arasında değişen ve yukarıdan aşağıya la-sol-re düzeni ile çalınan bağlamanın, bağlama ailesi içindeki adı.
Tuz, kimyada, bir asitle bir bazın tepkimeye girmesi neticesinde meydana gelen madde. Tuz bazdaki artı yüklü iyonla asitteki eksi yüklü iyondan meydana gelir. Asitle baz arasındaki tepkime nötrleşme tepkimesi olup bu esnada tuz ve su ortaya çıkar. Erimiş tuz veya çözelti halindeki tuzların çoğu eksi ile artı yüklü iyonlarına ayrışır ve elektriği iletir. Tuz adı ayrıca sofra tuzu veya sodyum klorür (NaCl) için de kullanılır.
Katarakt en sık yaşa bağlı olarak ortaya çıkar. Bilinen bir sebebi olmamakla birlikte beslenme, ültraviyole ışınları gibi birçok risk faktörü bulunmaktadır. Lensin opaklaşmasının durumuna göre hastalar önceleri uzak ya da yakın görme bozukluğundan şikayet ederler. Opaklaşma arttıkça hem uzak hem de yakın görmeler hastanın sosyal yaşantısını rahatsız edecek şekilde azalır.
Tedavisi
Katarakt tedavisi cerrahidir. Hangi cerrahi teknikle yapılırsa yapılsın şeffaflığını yitiren lens tabakası alınarak yerine suni bir göz içi merceği yerleştirilerek ameliyat yapılır. Göz içine mercek konulmazsa hastalar cerrahi operasyon sonrasında yüksek numaralı gözlük veya kontakt lens kullanmak zorunda kalırlar.
Ufoloji, dünyayı ziyaret ettikleri iddia edilen uzaylılarla ilgilenen amatör araştırma alanıdır.
Ufoloji nedir ; Adına bakıldığında bir bilim dalı çağrışımı yapmasına karşın bir bilim dalı olmayan ufoloji, uçan dairelerin varlığına inananlarca oluşturulmuş bir terim olup, uçandairelerle ilgili olarak amatörce yapılan gözlem, soruşturma, sınıflandırma vb. çalışmalarını ve bu alandaki çeşitli etkinlikleri kapsamak üzere kullanılır. Terim, aslında kimliği tanımlanamayan uçan nesneler anlamına gelen üç sözcüğün baş harflerinden oluşmuş UFO kısaltmasına loji sözcüğü eklenerek oluşturulmuştur. Uçandaireler için uçan fincan tabakları anlamındaki flying saucers ya da soucoupes volants terimleri de kullanılmaktadır.
Uçandairelerin gerçekliği, yani Dünya-dışı olup olmadıkları konusunda bugüne dek sayısız tartışmalar olmuştur. Ufologlara göre, bazı şarlatan ve sahtekarların sunduğu fotoğraf ve filmlerin sahte olduklarının saptanmış olmasına rağmen, uçandairelerin gerçekliğine ya da dünya yapımı olmadığına inananların sayısı günden güne artmaktadır. Dünya-dışı canlılarla ve araçlarıyla ilgili tanıklıklar astronomi profesörü Allen J. Hynek tarafından üç grupta sınıflandırılmıştır. (Birinci türden, ikinci türden ve üçüncü türden yakın karşılaşmalar)
Mangan veya Manganez atom numarası 25 olan element. Simgesi Mn dir. 1774 yılında keşfedilmiştir. Periyodik tablonun 7-A grubunda yer alır. Grimsi metal renklidir.
Yönetmen: Ron Howard
Senaryo: Akiva Goldsman, Sylvia Nasar
Oyuncular: Russell Crowe, Ed Harris, Jennifer Connelly, Christopher Plummer, Paul Bettany
Tür: Biyoğrafi/Dram
Laktik asit, 1780 yılında Carl Wilhelm Scheele tarafından keşfedilen, formülü CH3CHOH-COOH ve kimyaca adı alfa hidroksipropanoyik asit olan, bir organik hidroksi asittir. 1881'de ticari olarak büyük ölçüde ekşimiş sütten elde edildi; bu yüzden süt asidi de denir. Sütte bulunan laktoz, laktik maya denilen bakteriler tarafından laktik aside dönüştürülür.
Her insanın vücudunda oluşan tabii bir organik bileşiktir, kas, kan ve vücudun değişik organlarında bulunur. Laktat ile aynı anlamda kullanılır, laktat, laktik asidin sodyum (Na) ve potasyum (K) tuzudur.
Laktik asidin temel kaynağı, glikojen olarak adlandırılan, karbonhidratın yıkımı sonucu oluşan bir yan üründür. Anaerobik glikoliz sonucu pirüvat üretildiği zaman kas hücresi onu aerobik olarak enerji üretimine katmayı dener. Şayet, kas hücresi üretilen tüm pirüvatı kullanma kapasitesine (aerobik olarak) sahip değilse, pirüvat laktata dönüşür. Laktat, laktik asidin Na, K tuzudur, laktik asit ile aynı anlamda kullanılır.
Batı imparatorluğunun geleneksel çöküş tarihi 4 Eylül 476'dır. Yaklaşık binyıl sonra, 1453'te, daha çok Bizans imparatorluğu olarak anılan Doğu Roma imparatorluğu Osmanlıların egemenliğine geçmiştir. Augustus'tan Batı imparatorluğu'nun Çöküşü'ne kadar Roma Batı Avrasya'da egemen olmuş, nüfusun yarısını barındırmıştır.
Turuncu Eleni, Mustafa Balel'in öykü kitabı. Gülname, Turuncu Eleni, Bir Avuç istanbul, Anacık, Köşküm Var Deryaya Karşı, Şu Gönül Şarkıları, Camgüzeli ya da Sürmeli'nin iki Yüzü adlı öykülerden oluşuyor.
Arka kapak Yazısı: Edebiyatın en zor türlerinden biri olan kısa öykünün en iyi örneklerinden oluşuyor Turuncu Eleni.
Değişik çevrelerden getirdiği son derece değişik kadın ve erkek tiplerini çoğu kez bir çocuğun, iki yüzlülükten uzak, sıcak, içten ve doğrucu tanıklığında işlerken mekân olarak istanbul'u seçmiş Mustafa Balel.
Duyarlık ve gerçeklik dozunun çok iyi ayarlandığı öykülerin arasına, Paris'te Fransızca olarak yayımlanan Le Transanatolien adlı yapıttaki Anacık' ı da katmış yazar.
ilginç biçim denemeleri ve teknik yeniliklerin yanı sıra, bireyin iç dünyasının derinliklerine inen, insancıl gözlemlerle yüklü öyküler...."
"Anlatım ve diyalog ustalığının hemen göze çarptığı bu öykülerin, her sözcüğü titizlikle seçilip yerli yerine oturtulmuş ve adeta damıtılmış..." Tarık Dursun K.
1 Ocak 2005 tarihinden itibaren, değeri 1.000.000 Türk Lirasına eşit olan, Yeni Türk Lirası (YTL) tedavüle çıkmıştır. Uluslararası para kodu "TRY"'dir. Yeni Türk Lirası'nın alt birimi ise Yeni Kuruş'tur (YKr). Bir Yeni Türk Lirası yüz Yeni Kuruşa eşittir. (1YTL= 100 YKr) deneme süreci boyunca (1 yıl snılmakta - 2006) Yeni Türk Lirası olarak anılacak ve en güzeli 1 yıl sonucunda Türk Lirası geri dönecek.
Flash memory hareketsiz formdaki bilgisayar hafıza birimlerindendir ve elektriksel olarak silinebilir veya tekrar programlanabilir. Gerard DiXON tarafından bulunmuştur. Öncelikli olarak hafıza kartlarında kullanılan bir teknolojidir. EEPROM gibi değildir, farklı bölgelerde çoklu blok seçimlerle birlikte silinebilir ve programlanabilir ( ilk flashlarda tüm çip bir kez silinmek zorunda idi ) . Flash memory EEPROM lara oranla çok daha ucuzdur ve nerede belirli ölçeklerde hareketsiz, solid - stage bir hafıza birimi aranıyorsa en çok aranan ve kullanılan teknoloji haline gelmiştir. Uygulama örnekleri olarak, dijital müzik çalarlar, dijital kameralar ve cep telefonları gösterilebilir. Flash memory bunlarla birlikte genel saklama ve bilgisayarlar arasında veri transferi işlemlerinde kullanılan USB flash belleklerde de kullanılmaktadır. Bunlara ek olarak oyun pazarında da önemli bir yer kazanan flash bellek, oyun bilgisi saklamalarda genelde kullanılan EEPROM lar ve pil ile güç sağlanan SRAM ler yerine sıkça tercih edilmeye başladı.
Tarihi
Flash hafıza ( NOR veya NAND tipi ) 1984 yılında Toshiba için çalışan Dr. Fujio Masuoka tarafından icat edildi. Toshibadan alınan bilgiye göre, Flash ismi Dr Masuokanın kolej arkadaşı tarafından düşünüldü, çünkü hafıza içeriğini silme işlemi ona fotoğraf makinesinin flaşını çağrıştırıyordu. Dr. Matsuoka buluşunu 1984 yılında Kaliforniya, San Jose de düzenlenen IEEE 1984 International Electron Devices Meeting de sundu. Intel buluştaki yüksek potansiyeli fark etti ve 1988 yılında ilk ticari NOR tipi flashı tanıttı. NOR tabanlı flash uzun silme ve yazma sürelerine sahipti, fakat herhangi bir adresteki tüm verilere rasgele ulaşabilinen bir arayüz sunmaktaydı. Bu program kodlarını saklamak için oldukça kullanışlı bir yöntemdi ve rasgele olarak update edilmesi gereken, BIOS veya yazılımların güncellenmesinde, yerlerde kullanılmak için çok faydalıydı. 10.000 ile 1.000.000 kez silme işlemine kadarda dayanıyordu. ilk flash tabanlı sökülebilir medyalar NOR tabanlı flashtı, Compact Flash tam olarak bu teknolojiyi kullanıyor; fakat sonraları ise hafıza kartları daha ucuz olan NAND tipi oldular. Bu ilerlemeyi 1989 daki ISSCC de Toshiba tarafından tanıtılan NAND flash izledi. NAND flash daha hızlı silme ve yazma zamanlarına, yüksek yoğunluğa, NOR flashlara göre bit başına daha ucuz maliyete ve 10 kat daha uzun silinip yazma olanağına sahipti. Fakat I/O ( giriş / çıkış ) arayüzü verilere sadece sıralı erişime olanak tanıyordu. Buda onu PC kartları, çeşitli hafıza kartları ve bilgisayar hafızası için daha az önemli yerlerde daha kullanışlı kılıyordu. ilk NAND tabanlı sökülebilir medya formatı SmartMedia idi ve bunu birçok benzerleri izledi: MMC, Secure Digital, Memory Stick ve xD - Picture Card. Bu formatın yeni bir jenerasyonu RS-MMC ( Reduced Size MultiMedia Card ) ile gerçek hayata daha da adapte oldu. Ayrıca secure Dijitalın micro ve mini SD varyasyonları ve yeni USB / hafıza bileşimi Intelligent Stickte bunları desteklediler. Yeni formatlar oldukça küçük boyutlarda kendini gösterdi, bu da genel olarak 4 cm2 oldu.
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Flash_memory
Bu öykülerin ilkinde, gelecekte bir gün yazacağı romanlara Internet ortamında, bir web sitesinde rastlayan bir yazarla tanışıyoruz. ikinci öyküde, posta kutusunda sürekli olarak kalın ciltli kitaplar bulan ve oturduğu apartman dairesinin içini tamamen bu kitaplarla dolduran yalnız bir adam karşımıza çıkıyor. Üçüncü öyküde, gece saatlerinde, dünya üzerinde yaşamış ve yaşayan tüm insanların biyografilerinden oluşan bir arşive dönüşen bir kütüphaneden korkulu kuşkular içinde çıkmaya çalışıyoruz. Dördüncü öyküde, cehennemde sonsuza dek kitap okumaya mahkûm olan bir günahkârla aynı hücrede buluyoruz kendimizi. Bütün dünya kitaplarını içinde barındıran küçük bir kitap beşinci öyküde bizi şaşkına çeviriyor. Son öyküde, kütüphanesinin rafında karşısına çıkan karton ciltli bir kitabı yok etmeye çalışan bir eski kitap koleksiyoncusunun deneyimiyle dünya üzerinde bugüne değin yayımlanmış ne kadar kitap varsa hepsini içimizde buluyoruz.
Olağandışı bir düş gücünün ürünü olan Başka Zaman Kütüphaneleri, içinde Pandora kutusunun saklı olduğu bir romandır.
Küçük bir politik grubun önemli bütün yetkileri tekelinde toplayarak, demokratik olmayan bir biçimde, devletçilikle ve sıkı bir denetim rejimiyle toplumu yönetmesi akımı ve uygulamasıdır.
-Teokrasi
Yasama, yürütme ve yargı fonksiyonlarına ilişkin bütün devlet gücünün, ancak ilâhî kaynaklı olması halinde meşruiyet ve hukukîlik kazanacağını savunan ve bu gücün sadece Tanrı'nın yeryüzündeki vekiller tarafından kullanılabileceğini öngören teoriyi ifade eder.
-Federasyon
Birden fazla devletin kendi istekleriyle bir araya gelerek dışarıya karşı tek bir siyasal güç olarak görülmeleri ve bu amaçla kurdukları örgütün oluşturan devletlerin üzerinde olması; iç işlerinde ise, gene aralarındaki anlaşmaya göre geniş veya dar ölçüde özerk olmaları. Bu devlet içinde yaşayan çeşitli uluslar da büyük bir özerklik içinde ama aynı devlet içinde dışarıya karşı birliklerini bozmadan yaşamlarını sürdürebilirler.
Başka Zaman Kütüphaneleri, Zoran ivkovi'in fantezi türünde romanıdır. Postmodern fantezi türünün dünya üzerindeki en önemli yapıtlarından biri sayılır. Sırp edebiyatının önde gelen yazarlarından Zoran ivkovi, 2003 yılında Dünya Fantezi Ödülüne değer görülen bu mozaik romanında iç içe geçmiş altı öyküye yer veriyor. Kitap, Cumhur Orancı tarafından Türkçe'ye de çevrilmiş ve 2006 yılında istiklal Kitabevi tarafından yayımlanmıştır.
Çölyaklı hastalar gluten içeren yiyecekler yediklerinde, onların bağışıklık sistemleri bunu ince bağırsaklara zarar vererek yanıtlar.Özellikle çok küçük ve parmak şekline benzeyen villus olarak adlandırılan ince bağırsaktaki emilimi sağlayan yapılar kaybolur(düzleşir ve görevini yapamaz hale gelir.)
Yiyeceklerdeki besinler bu villuslardan geçerek kan dolaşımı içine emilirler.Villuslar olmadan kişi ;her ne kadar yiyecek yerse yesin; beslenemez.
Vücudun kendi bağışıklık sistemine zarar vermesinden dolayı çölyak hastalığının otomatik bağışıklık sistemi rahatsızlığı olarak düşünülmektedir.Bununla birlikte ,yiyeceklerin emilememesinden dolayı sindirim rahatsızlığı olarak ta sınıflandırılabilmektedir.
Çölyak hastalığı ayrıca gluten entropatisi , celiac disease ,celiac sprue , nontropical sprue ve gluten sensitive entropathy olarak da bilinmektedir.
Çölyak hastalığı (ya da Gluten Entropatisi, ingilizce: Celiac Disease); bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus denilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir sindirim hastalığıdır.
Hindistan kaynaklı antik ruhsal pratikler bütününe verilen isim. Altı Otantik Hindu Felsefe Okulundan biri. Bu okullar şu şekilde sıralanabilir; Nyaya, Visheshika, Mimasa, Sankhya, Yoga, and Vedanta. Terim, Sanskritçe boyunduruk/bağ anlamına gelen Yuj'dan türemiştir. Her biri farklı metotları kullanan ve farklı mizaçlara yönelik Yoga'lar vardır. Raja Yoga, Hatha Yoga, Jnana Yoga vb.
Esnaf, sınıflar demektir. Bağımsız çalışan, sermayesi olmayan, kol ve beden gücüne dayanarak iş yapan girişimciler. Zanaatkar ve küçük ticarethane sahipleri. DPT sınıflandırmasını temel alan bir sınıflandırma şöyledir:
Fiziksel istismar, acı, yaralama ve diğer fiziksel yollardan ya da incitme yoluyla yapılan bir istismar çeşidir.
Başlıca fiziksel istismarlar;
Vurmak
Yumruk atmak
itmek, çekmek
Tokat atmak
Bir eşya ile vurmak
Çimdiklemek
Tekme atmak
Düşürmek
Dizle vurmak
Boğazlamak
Boğmak
Uyutmamak
Donmasını sağlamak
Yakmak
Elektrik ile şok vermek
Stresli bir duruma düşürmek (bağlamak vb.)
Yaralamak
Tehlikeli hayvanlara bırakmak
Taş atmak ya da silah ile ateş etmek.
Zehirlemek
Halk arasında Mevlid (Mevlit, Mevlüd, Mevlüt olarak da kullanılır) olarak bilinen bir şiirdir. Süleyman Çelebi tarafından yazılmış olan ve asıl adı "Vesiletünnecat" olan bu şiirin konusu Hazret-i Muhammed'i övmektir. Mesnevi türündendir, "failatun failatun failun" vezninde yazılmıştır. Üç yüze yakın beyitten oluşmaktadır. Başlangıcı şöyledir:
Allah adın zikredelim evvela
Vacib oldur cümle işte her kula
Allah adın her kim ol evvel ana
Her işi âsan ede Allah ana
Allah adı olsa her işin önü
Hergiz ebter olmaya anın sonu
Bir kez Allah dese aşkile lisan
Dökülür cümle günah misli hazan
ism-i pâkin pâk olur zikreyleyen
Her murada erişir Allah diyen
Aşk ile gel imdi Allah diyelim
Derd ile göz yaş ile ah edelim
Birdir ol birliğine şek yokdurur
Gerçi yanlış söyleyenler çokdurur
Cümle alem yoğiken ol var idi
Yaradılmıştan gani cebbar idi
Var iken ol yok idi ins-ü melek
Arş-ü ferş-ü ay-ü gün hem nüh felek
Sun´ile bunları ol var eyledi
Birliğine cümle ikrar eyledi
Kudretin izhar edip hem ol celil
Birliğine bunları kıldı delil
Ol dedi bir kerre var oldu cihan
Olma derse mahvolur ol dem heman
Bari ne hacet kılavuz sözü çok
Birdir Allah andan artık ilah yok
Haşredek ger denilirse bu kelam
Nice haşrola bu olmaya temam
Pes Muhammeddir bu varliğa sebeb
Sıdkile anın rızasın kıl taleb
Ger dilersiz bulasız oddan necat
Aşkile derdile edin es-salat
Hz. Muhammed'in doğum günü 12 Rebiülevvel'dir. islam dünyası her yıl bu günü Mevlid Kandili olarak kutlar. Mevlid geleneği yüzyıllardır sürmektedir. Kandiller dışında, çocuk 40'ını çıkınca, bir Müslümanın vefatının 40. gününde, adaklarda, evlenme töreninde, hacıların dönüşünde, sünnet merasiminde, asker uğurlamada mevlid okuma geleneği vardır. Bu mevlidlerde Süleyman Çelebi'nin Vesiletünnecat'ı (1402) okunur. Mevlid günleri oruç tutma, geceleri ilahi, dua, vaaz, kıraatla kutlama yaygındır.
Çok eskiden gümüş, dünyanın birçok yerlerinde az miktarda bulunan doğal gümüş kaynaklarından elde ediliyordu. Doğal gümüş; saf veya daha çok altın, bakır, civa ve diğer metallerle alaşımlar halinde bulunuyordu. Norveçte, Güney Peruda, Coloradoda kazılarda işlenmiş büyük külçeler bulunmuştur. ispanyada 1860ta sekiz tonluk bir külçe çıkartılmıştır. Gümüş, daha çok yer kabuğuna dağılmış bileşikler halinde bulunur. En çok rastlanan gümüş filizleri; argentit (Ag2S) ve gümüş klorür (AgCl) olmaktadır. Arsenik veya antimonla karışmış sülfür filizleri de vardır.