"ey ulu tanrı'm, sen onun aklına, fikrine, kalbine mukayyet ol.. sen ona kötü şeyler yaptırma.. sen onu koru her türlü kötülükten.. kötü insanlardan, nazardan, beladan, güzel gelen kötülüklerden sen koru onu.. sen onu ferahlıklara çıkar, sen ona huzur bahşet.. ben yanında olamıyorum, sen ol.. ben koruyamıyorum, sen koru ulu tanrı'm.. sen onu koruyabileceğim günleri de bahşet ikimize.. sana sığındım, senden başka kimsem yok ulu tanrı'm.."
herhangi bir şey ile kendisi arasında seçim yapılmasını isteyen kişi artık sevgili değil, eski sevgilidir. bu yamukluğu yapan bünyeler, başka yamuklukları da bünyelerinde taşırlar.
günler geçiyor, geceler geçiyor, düşünmek geçmiyor. çoğu zaman düşünmekten başka bir iş yapamazken bile neden böyle olduğunu düşünmek gibi bıktığım bir hastalığım var. bu saçma sapan ortam daha ne kadar sürecek, zaten boka batmış olan memleket ne zaman düzelecek, biz ne zaman her şeyi yoluna koyacağız.. sanki her şey çok düzgün gidiyormuş gibi, geceleri çok uyuyabiliyormuşum gibi bir de rüyalarla, kabuslarla uyanmaya başladım. sonu nereye varacak bilmiyorum. çok yordu bu durum. bir ara rüyalarıma giren bir dede vardı. sanki böyle dizi izliyormuşsun da her izlediğinde bir aksiyon yaşatıyormuş gibi. rüyalarıma girer, bir şeyler anlatır, sonra da "ölmeden önce ölmen gerek!" diye konuyu bağlar ve giderdi. ben de uyanırdım. o bile rüyalarıma girmez oldu. bitmeyen sorumluluklar yordu, istediğim hiçbir şeyin olmaması yordu, her işin altından bir şekilde kalkıp mutlu olamamak, ciddi bir şeyler üretmeme rağmen değer görmemesi yordu, düşünmek yordu.. bu ülke ve bu insanlar beni tepeden tırnağa yordu..
artık en iyi yaptığım şeylerden birini yapacağım sanırım, yazmaya vuracağım kendimi..
foça'da yolda yakalandığım, evimde ciddi çatlaklara sebep olan deprem.. manavkuyu'daki yağcıoğlu sitesi'ne arama kurtarma ekibiyle gittiğim deprem.. başlığa denk gelince adeta tekrar yaşadığım deprem..
ağır sosyalist tanımlamalar, analiz kasmalar, fraksiyonlara bölünmekten kurulacak yeni partilere isim kısaltması bırakmamalar.. halbuki mesele çok basit. yakarsa dünyayı garipler yakar deyip basitçe açıklayacaksın. ama yok, solcularımız illa entellektüel gevezelik yapacak. yoksa olmaz.