...Soğuk, pislik, hastalık, cehalet, yoksulluk kutsal varlığa hizmer eden lordlardı; hepsi de büyük kudret sahibi soylulardı, özellikle de sonuncusu. Değirmende tekrar tekrar öğütülen insan örnekleri - bunlar elbette ki yaşlıları öğüterek gençleştiren değirmenler değildi- her köşede titreşiyorlardı,her kapıdan girip çıkıyorlar, her pencereden bakıyorlar, rüzgarın savurduğu her giysinin içinde titreşiyorlardı. Onları öğüten değirmenler gençleri yaşlandıran değirmenlerdi; çocuklar da kart yüzlüydüler, sert sesliydiler. Yaşlı ya da genç, her yüz açlığın iziyle kırışmıştı . Açlık her yerdeydi...
"Her yaşta, o yaşın tatlı zevklerini tadarak yaşayınız,insanlık hislerini küçümsemeyiniz, çünkü, o tatlı zamanlar bir daha ele geçmez, geri gelmez. ihyarlık sert ve merhametsizdir; hiçbir şeyi geri vermez, hiçbir şeyin tekrar yapılmasına izin vermez. Mezar ondan daha merhametlidir. Çünkü orada "burada bir adam gömülüdür" kitabesi okunabilir; fakat, insanlık hislerinden uzak, ihtiyarlığın donmuş, asık simasında hiçbir şey okunmaz. "