hayatıma giren herkes sayko olabilir mi?
başta her şey çok güzel, ben mükemmel bir insanım.
sonra birden değiştirme çabaları, eleştiriler, aşağılamalar.
süreç hep aynı.
bir kere de sarpa sarmasın ya.
bir kere de olduğum gibi seven biri çıksın karşıma.
yok yok.
Ben geceler boyu ağlarken bile hep senin iyiliğini düşündüm. Kendimin önüne seni koydum. dinledim, teselli ettim, anlamaya çalıştım. sen ne yaptın? benim kötü anlarımda beni hep yarı yolda bıraktın.
ne olursa olsun aramızda ne geçmiş olursa olsun bana yaptığın adiliğin şerefsizliğin önde gideniydi.
şu an yanında olan kişi de seni öyle yarı yolda bırakacak. Bense muhabbet arasında bunu duyup sadece 'yazık' diyeceğim.
acısını hala hissettirendir. hele ki sonsuz olacağına inanılıp korunaklı bir yerde çiçek gibi narin büyütülmüşse...
çekip koparamazsın da, çıkardığı her dal her yaprağın verdiği acıyı da hissetmeye devam edersin.
aklının bir köşesini esir alır da hükümdarlığını sürdürür.
çaresiz izlersin, solmasını beklersin.
karşı taraf çoktan yeni bir ilişkiye yelken açmışsa anksiyete olur, depresyon olur. o da beni özlüyor mudur, diye bile düşünemezsin. o başkasının ellerini tutarken sen it gibi ağlarsın. kendini yırtar, ağlarken sızdığın gecenin sabahına balon olmuş gözlerle uyanırsın. sana verdiği çocukluk ayısıyla konuşmaya başlarsın.
o başkasına çoktan aşık olmuşken sen kafanı kaldırıp başkasına bakamazsın.
kalbinin olduğu yerdeki derin boşluk ve ordan bütün vücuduna yayılan halsizlikle verdiğin onca yıl ve emeğe mi yoksa kurduğun milyon tane hayale mi yanayım diye kararsız kalırsın.
an itibariyle altıncı yıldönümümüz. bu vesileyle ona sesleniyorum: umarım kalbinde bir türlü edinemediğim yeri vicdanında edinirim de bugün benden başka bir şey düşünemez, benim kalbimin acı acı yandığı gibi vicdanının acısıyla kavrulursun.
edit: aldatıldım be ne diyeyim, yolun açık olsun mu?
Şu saatlerde sabah ona sürpriz yapacağım diye kendini yırtıyorsun ya, artık senin yerinde bir başkası var. Bunu bil, ona göre davran. içindeki çocuğu açma mesela.