ee sonra? şarap da içiyor muydu? sigara? belki dahasını da yapmıştır? kime ne yani? ki-me ne?? hayvanlaşmadan, çevreye zarar vermeden isteyen istediğini içer, asla da ayıplamam. alkol almayan ve bununla övünenleri de görüyoruz. bu saçmalıklar bitsin artık, daha ciddi sorunları var bu ülkenin.
özlenendir. çok özlenendir. televizyonu her açışımda karşılaştığım saçmalıklara bakıp 'neden gitmek zorundaydı' dediğimdir. birazcık daha kalamaz mıydı? dünyayı biraz daha iyi bir yer, müziği daha dinlenilebilir yapamaz mıydı? birazcık daha? onu o öldükten seneler sonra keşfedebilmiş olmam, canlı olarak asla dinleyemeyecek olmam da ayrı bir üzüntü kaynağı. belki bir gün, cennette benim ve benim gibi onu sevenler için söyler.çok değil, ufacık bir şeyler.
..
And the rain is falling and
I believe my time has come
It reminds me of the pain
I might leave
Leave behind
..
grace'de söylemiştin bunları. tahmininde de haklıydın,evet, gerçekten geride çok fazla acı bıraktın.
herkesin iyi olduğuna ve her şeyin yoluna gireceğine inanmak, kurulan hayallerin gerçek olma ihtimalinin varlığına inanmak, tüm sevdiklerinin hayatta olması.
albümlerinde, genel anlamda söz ve besteleri kendisi hazırlamasıyla dikkatimi çeken şarkıcı. yaptığı müzik bir sezen aksuyla bir funda ararla aynı kategoride değildir. ama bana göre kendi kulvarındakilerden*** çok daha iyi ve dinlenilesidir.
Gerçekler nerde? hüzünler çoğalmış; aşk için kurduğum düşlerin yerini, kocaman yanılgılar almış.
Geriye dönemem, ölümden beterdir yenilgiler;
Gözyaşlarım birer birer uykularımda toplanmış.
Gece oldu, sözüm bitti uykum geldi, yatağım boş üşüyorum nerdesin..
Tükendim artık; sen yoktun hiç olmadın, ben ağladım, sen güldün, nerdeyim...
Sevgiler nerde gerçekler yalanmış; aşk için kurduğum düşlerin yerini; kocaman yanılgılar almış. Günleri geçiremem,kalbimden düşer sevişmeler; gidişleriN birer birer özlemiMde çoğalır.
Çok zor bazen /'Belkiler' biriktirmek /Ve sana tutunmak /Hem de sana rağmen
Çok zor bazen /Nefes alabilmek /Ve sağ çıkabilmek /Senin iklimlerinden
(bkz: emre aydın - alıştım susmaya)
Dört işlemden ibaret
parmak hesabıyla bütün hayatım
eksildikçe saatler ömrümden artıyor
gelecek telaşım
(bkz: gripin - beş)
uyumaya calissamda faydasi yok
sana sarilmayi ozluyorum hala
buradan gittin coktan
ve gece bana bırak diyor
(bkz: vega - alışamadım yokluğuna)
'alan memnun satan memnun kime ne?' deme sebebi olan başlık. isteyen de gitsin 14 - 15'inde kızları alsın, 3'er 5'er alsın hatta doğru bulanlar varsa. onlar bakiredir muhtemelen hem. çarşaf falan da gösterirsiniz siz aile büyüklerine. devam edin böyle.
edit:bu mesaja verilen her eksi oy beni biraz daha mutlu ediyor. sesimin, eleştirdiğim görüşlere sahip kişileri rahatsız edecek kadar çıkmasından gayet memnunum.
daha önce dikkatimi çekmeyen ama tesadüfen gördüğüm entrysini (bkz: #8797332) ve takındığı tavrı beğendiğim yazar.
edit:bu entrye neden eksi verilme ihtiyacına girildi gerçekten merak etmekteyim.
(bkz: #5703764) nolu entry'den anlaşılacağı üzere, kendi inancı dışında her şeyin*** kendini bozduğu, tahammülsüz yazar. fikirlerinin benim için hiçbir anlam ifade etme ihtimali kalmamıştır, istediği gibi düşünsündür.
15 yaşındaki kızın neye vakıf olması gerektiğinde neye dayanarak hüküm verdiğini merak ettiğim ilginç yazarın açtığı başlık. evet 15 yaşındaki bir genç kızla zorla ilişkiye girmek suçtur. ayrıca henüz reşit olmadan,kız istese dahi böyle bir şeye girişmek ne kadar doğrudur o da tartışılır. çünkü kız istese de, hukuken suçlusundur. farkındaysanız hukuken diyorum çünkü mühim olan işin hukuki boyutudur, çünkü unuttuysanız hatırlatayım burası iran değil. şeriatla değil, anayasamızın gereğiyle yönetiliyoruz. ve tekrar ediyorum, 15 yaşındaki kız istediği şeyle vakıf olur buna siz de ben de karışamayız. olaya bu kadar yoğunlaştırılmış din ve ahlak kültürü dersi katılması da en az yazar kadar ilginç.
hallelujah'ı ilk dinleyişimde bu adam bu gezegenden olamaz demiştim. hala aynı fikirdeyim. sanıyorum ki jeff buckley, cennetten kısa bir süreliğine geldi, müziğini yaptı ve evine geri döndü.
başlıkta 'hep beraber/onlarla beraber' falan mı yazıyor da ben okuyamıyorum? birey olarak kullanılmıyor muydu bu ülkede oylar? bilmemneyle beraber hayır demek, eli kanlı katillerle aynı şeyi söylemek.. birey olarak kendi fikri olmayanlar, referandumun özünü anlayamadan, sırf sevmedikleri bir ideolojinin savunucularıyla aynı safta yer almamak adına evet(veya hayır) demekte tabi ki özgürdürler. aynı gruba dahil olan vatandaşlar, bazılarının 'darbe karanlığına son' sloganına ve yine birilerinin timsah gözyaşlarına da inanabilirler. bu tamamen onların sorunudur. ama nacizhane tavsiyem, birey olmanın ve kendimize ait düşüncelere sahip olabilmenin ne denli büyük bir nimet olduğunun farkına varmak gerekir. 'referandum' için oy vereceğiz, birileriyle aynı oyu kullanmak, bir konuda aynı düşünmek, hayatımızın tümünde bizi onlardan biri yapmaz. bu nedenle 12 eylül 2010 referandumuna hayır demek, bireysel bir tercih olmalıdır, evet demek de öyle.
okuyanlar fikirlerine katılırlar ya da katılmazlar orası ayrı, ben seviyorum ayşe armanı. cesaretine, bu ülkede bir şeyleri değiştirmeye çabalamasına, kendi doğrularını savunmaya ısrarla devam etmesine, kimsenin yapmadığını ve sadece kendi istediğini yapmasına hayranım onun. kafasına göre takılıyor hatun sonuç itibariyle. kimsenin yapmadığını yapıyor, denemeye cesaret edilemeyeni deniyor.yazılmamışı yazıyor, çoğunun yazmaya cesaret edemediği başlıkları atıp, sorulması 'uygun bulunmayan' soruları soruyor. onu eleştirenleri de istediği derecede kaale alıyor. bazıları da buna uyuz oluyor. ve bu da işe yarıyor. 17 sayfadır onu konuşuyorsa insanlar, demek ki amacına ulaşmış. helal olsun, bayılıyorum ben bu kadına.
terk edilmekten daha zordur terk etmek. bir şeyleri arkanda bırakmak, yıkıp gideceğini, yakıp mahvedeceğini bilerek yürüyüp gitmek. eğer başkasına giden bir yolda azad edilmek için uydurulan bir bahane değilse ve eğer geride kalan gerçekten muhtaçsa gitmek isteyene, terk etmek yürek ister. cesaret ister. yüzüne bakıp, gözlerini, surat ifadesini görmek zor gelir, telefona elin gitmez, mesajla bitirmek de haksızlık gibi gelir. terk edilmekten daha zordur terk etmek. ileri doğru attığın her adım geridekini biraz daha kanatacaksa eğer. kangren olmuş bir ilişkiyle ne yapacağını bilemezsin. biraz mesafe istersin, geri geleceğini söylersin, gecenin bir yarısı 'yanlışlıkla' sana atar başkasına atacağı mesajı, bir şey demezsin. terk edilmekten daha zordur terk etmek. defalarca bitirmeye niyetlenip, defalarca vazgeçersin.
dün yayınlanan bölümünde oğuzhan dedenin ''kedi et derdinde köpek can derdinde'' , aydın amcanın da ''koyun can derdinde et kasap derdinde'' şeklindeki süpersonik cümleleri kurduğu * yarışma. yakında bu iki arkadaşın tdk'ya katılıp dilimizi geliştirecek çalışmalara eşlik etmesini beklemekteyim *.