sevmekten ölen bir balıktım sadece, bilmediğim bir şehrin bilmediğim sularında yüzen. her vapur sesinden irkilen, her martıyı uzun uzun takip eden küçük bir kızdım bu şehirde. kalabalığına, sıcağına, yollarına alışkın olmayan, ama bir süre boyunca bunlarla da yaşayabileceğini düşünen bir yabancıydım. tek bir tanıdığım vardı, o da gitti.
irili ufaklı hayallerim vardı. gece yatmadan önce birini seçip yaşattığım karanlığımda. hayal kırıklıklarım da vardı, avutulduğumda hemencecik unutuverdiğim. hayal kurmuyorum artık yatarken, rahat uyuyabilmek için geceleri. büyük bir hayal kırıklığı kaldı elimde sadece içimi dolduran. her nefesimde göğsüme batan, her fırsatta kendini hatırlatan. yolumu kaybetmiş, denizde boğulmuş gibi hissediyorum biraz. bu noktaya neden geldiğimi biliyorum, nasıl döneceğimi bulamıyorum.
ayrı şehirlerde, birbirini seven, bir şekilde ortak bir hayat tutturmaya çalışan ayrı insanlardık eskiden. hiç olmadığımız kadar yakın olacakken, hiç olmadığımız kadar uzaklaştık birbirimizden. düşünsem de, senin hayatımda olmadığın bir anım gelmese de aklıma, günlerdir bütün anılarım sensiz. güçlüyüm, biliyorum. yine de son kez yazdığım için üzülüyorum.
"bir varmıştı, şimdi bir yokmuş"
sevdiğim masal artık bitmiş...
neşeli, eğlenceli, esprili, hareketli, bol muhabbetli, güzel şarkılı, dinamik, matrak ve an itibariyle rock ağırlıklı şarkılar çalınan kopush'un yayınını dinlemek için, siz de gelin!
ki daha neşeli, daha eğlenceli, daha esprili.... olsun! **
sol frame'deki başlıkların üstüne gelindiği zaman, nasıl denir, fosforlu kalemle çizilmiş gibi olmadan sadece yazının renginin değiştiği sayılı temalardan.
an itibariyle kullanmaya başlamamla birlikte canım kahve çekti. nasıl yapcaz artık, bilmiyorum.
bir şeyleri sırf başkaları da yapıyor diye yapmaya başladığınız an içinde bulunduğunuzu anladığınız durumdur. uyandığınızda herkesin kalkmış olduğunu fark edip yataktan çıkmak, herkesin yemek yediğini görüp masaya oturmak, sınıftaki herkesin ödevi yapacağını bildiğiniz için saatlerce ödevle uğraşmak, msne çevrimdışı girip hiç konuşasınız olmamasına rağmen fazladan birkaç kişi görünce çevrimiçi olmak... daha da çoğaltılabilir tabi bu örnekler. insanın kendini ciddiye almamasına kadar varır bu olay, yaptıklarının rol olduğunu gördükçe, teoman'ın da vurguladığı gibi.
her gün iki doz olarak dinlenildiğinde bünyeyi sakinleştirdiği tarafımca kanıtlanmıştır. henüz herhangi bir yan etkisi bulunmuş olmasa da, the rasmus'un en güzel şarkısı olması dolayısıyla fazla dinlenmesi bağımlılık yaratabilir. aman diyeyim...
junon'un başlatarak gecemi kurtardığı oyundur. sinirliyken, acı çekerken, kafanızı dağıtabilir, sorunlarınızdan bir süreliğine uzaklaşabilirsiniz sonunda. göründüğü kadar da basit değildir, hele ingilizce oynanıyorsa... nitekim, ain't cidden hiçbir şey çağrıştırmıyor, deli olcam ya.
bir senedir kullanmakta olduğum ses ve görüntü kalitesiyle, görüntüsüyle, kullanışlığıyla aşmış telefon. yine de içime dert olan bir iki özelliği var ki, bi gün canıma tak edecek diye korkuyorum. ilki, mesaj hafızası 150 falan, mesaj silmekten, "mesaj bekliyor" uyarısı almaktan bıktım. diğeri ise, kulaklık ve şarj portunun * aynı yerde olması. kulaklığın walkman özelliği olan bu telefonda fazlaca kullanılacağı barizken, böyle bir yapısının olması telefon şarjdayken walkman ya da radyo dinlenilmesini imkansızlaştırıyor.
kulaklık demişken... ipod kulaklıklarını beğenmez oldum, o nasıl bir yapıdır. çevredeki hiçbir sesi duymuyorsunuz ve dinledikleriniz içinize işliyor.
hemen tekrar modunu kapatması gereken çünkü evdeki ve/ya odadaki insanlardan "yeter be" tepkisini alması muhtemel olan kişidir, zira bir süre sonra şarkıdan aynı derecede etkilenmeyen insanlar için, olay çin işkencesine dönüşmektedir.
yine de; üçnoktabir'den iki mutsuz'un yaklaşık 1.5 saattir tekrar modunda çalmasına engel olamıyorum...
sigara içerken fark etmeden yapılan nefes egzersizlerinin ve fark ederek içe çekilen nikotinin insanı rahatlatıp hissedilen acıyı azaltmasıyla olumsuz pekiştireç görevi görmesinin sonucudur.
doğum günü kızı! çok teşekkür ederim izlememe vesile olduğun her film, paylaştığın her şarkı, yanımızda uyuyanlara rağmen saatler süren gece sohbetleri, msnde karşılıklı girdiğimiz gülme krizleri ve benimle olduğunu hissettirdiğin her an için... iyi ki hayatımdasın! çok seviyorum seni...
7/24 hayatımda olan yazar; okul, msn, mesajlar, facebook yorumları...
j gördüm mü aklıma ilk gelen, eğlenceli kişilik...
fransızca öğrenmeye pek hevesli değil, o kadarı da olur artık! *
evet, belki olabilirdi. ama üstünde ne kadar konuşulursa konuşulsun doğruluğu ispatlanamaz, çünkü önerme falan değildir. bilim de böyle şeylerle uğraşmaz zaten. "kurtuluş savaşı'nı kaybetseydik çok kötü olurdu", "birinci dünya savaşı'nda itilaf devletleri yenilseydi tam süper olurdu" gibi bi şey. hayır, bi de gerçekten olmuş gibi başlık açılmıyor mu?...
ya, bu ne psikopatça bir hikayedir ya? başında mutlu mesut fakir kız-zengin adam aşkı. evlenirler. kız kocaman şatoya taşınır. her akşam ayrı parti, ayrı saadet. sonra bi gün, mavisakal bi gün iş gezisine çıkmaya karar verir. zavallı fakir kızımıza da, şatonun anahtarlarını bırakır ama sadece küçük anahtarı kullanmaması koşuluyla... onun dışında her şeye izin vardır. e, tahmin edebileceğiniz gibi, kızımız bir gün dayanııırr, iki gün dayanır, üçüncü gün gider kapıyı açar. açtığında ne görsün?! karşısında bi ton kadın cesedi! korkudan anahtarları yere düşürür, alınca bi bakar ki, kan bulaşmış. hemen kapıyı kilitleyip anahtarları yıkamaya gider. ama nasıl bi kan, anlamış değilim, anahtardan çıkmaz lekesi. mavisakal gelince anlar tabi ve "sen de onlardan biri olacaksıııınn!" diye çemkirir kıza.
büyük ihtimalle burda bitmiyordur, ama ne kadar uğraşsam da hatırlayamıyorum sonunu... buraya gelince nasıl bir şok yaşadıysam artık...
vücudunda sigara yanıkları da vardır. insanların önemsemediği çoğu şeyin aslında mutlu olmaya yetebileceğini göstermek ister "ama ben görmeyeceğim ve sizin gibi sevinmeyeceğim" diyerek.
gün geçtikçe daha fazla ilgimi çekmeye başlamış, psikoloji biliminin en yeni alanlarından biridir. hafıza, dikkat, algı, hayaller gibi, insanın beyinsel işlevleriyle ilgilenir.