uefa'nın *"şu an bir yaptırımda bulunmuyorum ama araştırırmaya başlar da bulursam bir şey, fenerbahçe ve tff üzerinde yaptırımlara başlar, ağzınıza sıçarım" imasıyla beraber apar topar fenerbahçe'nin ayağını avrupa'dan kesmiştir.
söz konusu başlık parsellemek olunca, kalkık sike çıplak götle koşar misali yarışan biz uuserlerin atladığı hede. sözlüğümüzde vuku bulan gerçeklerden sadece biri.
başa çıkamadıklarını anlayınca penaltıyı kaldırmışlar usta. yok penaltı yani bildiğin.
ceza sahasında yere yatırdılar, Nemanja Vidic vurdu tekmeyi açtı ağzımı, Patrice Evra geldi patır patır sıçtı. ne bir düdük ne bir bir şey. spiker de yok, kemik sesleri direk kulağımda çatır çutur. ama yok! ceza sahasına attığım her topta yerdeyim ve oyun devam.
--spoiler--
ispanyada 20 ağustosta başlaması gereken ligler futbolcu haklarının yeterli ölçüde sağlanamaması sebebiyle ertelenmiştir,orada bunlar tartışılıp çözüme kavuşturulmadan diğer bir ifadeyle futbolcu hakları sağlanmadan ligler başlamıyor ama ülkemizde başka konular tartışılırken gerek futbolcumun başına gelen gerekse kulüplerimizin düştüğü bu durum gündeme getirilip çözüm aranmıyor futbol ailesinin bireyleri yalnızlığa itiliyor.
daha önceki yıllarda uluslar arası kulüp müsabakalarında tffnin bir yetkilisi kulüplerle birlikte deplasman maçlarına giderlerdi, böylece hem karşı ülke nezdinde bir güç oluşturulurdu hem de kulübün orada yaşadığı her şey gözlemlenirdi. oysa şimdi böyle bir durum söz konusu olmadı, bir tff yetkilisi gelseydi, bizle yaşasaydı, benim toplantıda ne demek istediğimi çok daha iyi anlardı ve sizlere aktarırdı.
--spoiler--
--spoiler--
sayın kurulunuzun da takdir edeceği üzere hakkın icrası kapsamında hukuka aykırılığı ortadan kaldıran sebeplerden biri de düşünce hürriyetidir. dudakları arasından veya parmaklarının ucundan dış dünyaya aktarılan fikirlerden dolayı bir müeyyideye maruz kalma; bu ifadelerin anayasanın 25 inci ve 26 ncı madesi ile yine anayasanın 90 ıncı maddesi uyarınca iç hukukumuzun bir parçası sayılan avrupa insan hakları sözleşmesinin 9 uncu ve 10 uncu maddelerinde güvence altına alınan düşünce hürriyetinin sınırlarını aşması halinde söz konusu olur. eğer düşünce hürriyeti sınırları aşılmamış, ifade edilenler bu hürriyetle insanlara sağlanan serbest alan içinde kalmışsa, artık onlar pozitif hukukun koruması altındadır ve devlet bu kimseleri cezalandırmak bir yana, bu fikirlerini açıklama hürriyetini temin etmek durumundadırlar.
--spoiler--
montreal'de verdiği konserde, amerikalıların apaçisi "new jersey style" kişisini sahneye çıkartıp striptiz yapmış. eskiden olsa bunu bir "uu beybi, bende bir hareketlenme oldu" şeklinde söyleyecekken, şimdi ise sadece sönük bir ifade takınabiliyorum.
filmlerini izlemek öncesi sürekli bir ikilem... sürekli bir "acaba?"...
her filmi sonrası kendisine karşı nötr olamama durumu husûle gelir bende. yine her filmi sonrası güzelliğinin yanında varlığı yokluğu bir oyunculuğunun da hayranı olurum. https://galeri.uludagsozluk.com/r/163791/+
3 temmuz 2011 futbolda şike soruşturması kapsamında içeri alınan, sivasspor ve eskişehirspor'dan hatırladığımız lakin bir o kadar da hatırlamak istemediğimiz teknik direktör bülent uygun'un boşanmak için çabaladığı eşi.
bülent uygun'a istinaden sarfedilen sıfatlar oldukça ilginç.
(bkz: yavşak)
(bkz: gavat)
efendime söyleyeyim...
(bkz: pezevenk)
ve de
(bkz: aç köpek) gibi.
klasik bir cem yılmaz hikayesi anlatmaya çalışıyorum. hani şu askerdeki atom mühendisine kumandanın zimmetlenmesi falan.
aha hatta videosu: http://bit.ly/ngc401
- ...işte demiş al o zaman kumandadan sen sorumlusun. hehe.
+ ee?
- bitti anne.
+ kızmamış mı yani komutanına?
- ya illa uzatmam mı lazım. donup kalmış heralde adam, ne bileyim ben.
+ hee.
1978'de, dolayısıyla 2. dünya savaşının hemen sonrası çekilmiş ve bundandır ki taze acıları sinemaya başarıyla yansıtmış bir franklin j. schaffner filmi.
konusu şu şekildedir;
"genç bir musevi nazi avcısı, efsanevi avcı ezra lieberman'ın çalışmalarından ilham alarak güney amerika'ya kaçan nazileri araştırmaktadır. paraguay'da çalışmalarını sürdüren dr. josef mengele, genç adamın hedefi haline gelir. sadist bilimadamı, savaş yıllarında auschwitz'deki esirlerin üzerinde yürüttüğü biyolojik deneyleri paraguay'da devam ettirmektedir."
verilen linkteki haberde belirtilen parağraf soru olarak yazıldıysa eğer rezillik.
"1349'da (Cenevizliler) tarafından yapılan, sonraki yıllarda da birçok kez onarılan (Galata Kulesi), istanbul'daki görülmeye değer yerlerden biridir. Üsküdar'ın (Doğancılar Semti'ndeki) bu yapı (17.yy.da) (Hezarfen Ahmet Çelebi'nin) takma kanatlarla uçmasından sonra da birçok uçma denemesine tanık olmuştur"
bak! galata'yı, üsküdar'ı geçtim... o parantezler nedir allahısen?
bir sitede ilgili haberle alakadar yorumlar şu şekilde;
- oha lan 55 milyon ton. az da değil ha.
- 350 bin km uzaktan geçecek diyor oğlum, bir şey olmaz.
- ben üni. mezunuyum ve inanıyorum ki kıyamet yakın.
- bu da bize teğet geçerse yandık.
350 bin km. yakından geçeceği söylenmekte lakin dünyanın çekim gücü ile birlikte 100 bin km. kadar yakına gelebileceği ve böyle bir durumda dünyaya olan negatif etkilerinin de artacağı tahmin edilen göktaşı. "göktaşı değil gezegen" bazlı tartışmalar da muhakkak olacaktır. nah buraya yazdım.
kanald coşup, "geliyooor" diye son dakika geçmese bari.