Eski bir dostum bugün nereden aklıma estiyse bana kendini hatırlattı, nereden bulaştım? nasıl bulaştım? bilmiyorum ! ama bu serefsizi hiç tanımayan çok şanslı ve kıymetini bilsin, tanıyıp bırakan bırakamayanlara bakıp ibret alsın bırakmayanlarda kuşun bir sabah ötmeyeceği ve ölumün ise bir nefes kadar yakin olduğu günü beklesin.
kış boyunca hiç tutmayan tahmindir. nedendir bilinmez birde gereksiz övünürüz hava tahmininide şöyle iyi şöyle ileriyiz diye ama türkiyenin başkenti için yaptıkları uyarıların hiç biri tutmaz ; meterolojiye kalsa 3 aydır ankaraya kar yağıyor ulan bir insan bukadar palavracı olurmu? hiç bir tahminimi tutmaz. para ile bahis satan kalpazanların bile verdiği 10 maçtaN BiRi BiLE TUTUYOrken istanbuldaki metoroloji çalışanları resmen hattrick yaparken ankaradaki metoroloji çalışanları deyim yerindeyse hergün tahminleri fiyasko ile sonuçlanıyor. gerçekten merak ediyor insan attıkları balon ılgaz dağınamı uçuyor oranın verilerini ankara diyemi veriyorlar istanbulun iklimi ankaranın ikliminden daha karmaşık olmasına rağmen polar hava cepheleri + denizel etki gibi bir çok kavram olmasına rağmen istanbulun her tahmini net doğru çıkması bir ankaralı olarak dikkatimi çekmedi değil.
(bkz: meteroloji istifa)
aşırı şekilde hızlanır. bu yokuş aşağı araba bırakmaya benzer sonsuz bir yokuştan bırakılan araba yavaştan hızlıya doğru hareket eder. 722 kg ağırlığındaki voyager 1 keşif aracı 1977 yılında uzaya fırlatıldığında hızı bir mermi hızına eşitken şuan hızı 67 bin km aşmıştır bir mermiden 17 kat daha hızlı haraket etmektedir.
peki bu hız ne kadar sürer?
bu konu açıklanamamış olsada evren genişledikçe hızlanma devam edecektir. meşhur şişen balon deneyinde birbirinden uzaklaşan noktalar gibi evren de bir gün içine çökmesi beklenmektedir. evren içine çöktüğü anda genişleme duracak evren daralacak daralacak ve en son başladığı noktaya yani atom altı küçüklükte seviyeye geri dönecektir. şuan için en geçerli kuram budur.
son olarak bir kütle asla ışık hızına varamaz ışık hızı saniyede 299 bin 792 458 km dir. bir kütle o hıza ulaşırsa sonsuz bir enerjiye ihtiyaç duyar einstein göre bu imkansızdır. bu yüzden asla bir insan ışık hızına ulaşamayacaktır. ve hiç bir nesne ışık hızını geçemeyecektir.
çocukluğumuzun emperyalist hazırlık aşaması olan çikolatadır.
dışı cilalı albenisi çok süslü göze hitap eden tıpkı emperyalizmin dışarı dan görünüşü hatta o sanki.
içi ise bir o kadar kalitesiz bir o kadar değersiz. o günlerden günümüze tek değişen o süslü kalitesiz çikolatayı aldığımız tuhaf kokulu bakkalların yerini 5 m tarzında kapitalist marketlerin almasıdır.
hayat ve yaşantılarımızın henüz biz doğmadan %90 ı öncesinden belirlendiği şu dünyada şayet seçme hakkı bulunsaydı kimsenin çöpten kağıt toplayacak bir hayat seçmeyeceği kesindi. o nedenle çöpten kağıt toplayan insanlar ile çöpe kağıt atan insanlar arasında hiç bir farklılık yoktur. olmamalıdır.
sadece doğru dine inanmak şarttır. üstad necip fazılın dediği gibi:
Necip Fazıl vapurla Karaköy' e geçerken, yanına biri yaklaşıp:
"Üstad", diye sormuş "Peygamberlere ne diye gerek duyuldu, biz kendimiz yolumuzu bulabilirdik."
N. Fazıl, okuduğu kitaptan başını kaldırmadan:
"Ne diye vapura bindin ki, yüzerek geçsene karşıya" cevabını vermiş.
kısaca bindiğin gemi (inandığın din) doğru olmazsa şayet yolculuğun ne kadar güzel geçerse geçsin kaptan ne kadar tecrübeli olursa olsun hedefin yanlış olduktan sonra yolculuk sonrası asla bir limana varamazsın.
(bkz: hak din islamdır)
bazen insanın hayatında olabilecek rüyalardır .
rüyamda;
birden bir kalabalık içinde kendimi buluyorum herkes yerde yatan birinin etrafında toplanmış çekilin ben doktorum diyorum kalabalık açılınca dünyalar güzeli bir kız ; sarı saçlı çok güzel bir yüzü var! boylu boyunca uzanmış hareketsiz yatıyor nabzına bakıyorum yaşıyor diye bağırdıktan sonra kucakladığım gibi bir minibüse atıyor doğur acile götürüyorum tabi uyandıktan sonra jeton düşüyor minibüs ne amk ? hala aklıma geldikçe gülerim.
tabii ucuz olmalıdır.
biranın yükü ağırdır alkol oranı düşük içimi bir süre sonra eziyettir.
bizim türk gençliğinde var olan özentiye birebirdir. yüz genç bira içer doksanı bırakır beşi ara sıra içer beşi her zaman içer.
birde şu açıdan bakın yüz genç uyuşturucu içer daha ilk içimde doksan dokuzu bağımlı olur.
keşke alkol ve uyuşturucu hiç birisi içilmese ama kafayı kurtarmayı marifet bilen gençlik 20 liraya 4 bira alıp hammalık yapacağıma 10 liraya uyuşturucu alır keyfime bakarım düşüncesinde olduğu için gittikçe uyuşturucu batağına saplanan toplum olduk.
dünyanın en adaletsiz sistemidir.
hele ki ülkemizde faciadır.
2 örnek ile anlatmak gerekirse;
birincisi beyaz şahin marka arabamla kırmızı ışıkta geçtiğim ve radara da girdiğim varsayılırsa bana 80 tl + 300 tl trafik cezası gelir bu benim gelirimin %30 eder bu durumda harcamalarım dan yüzde 30 kısmam gerekir ve sonuç olarak o ayın sonu gelmez (bkz: anam ağlar) (bkz: bütce genişler)
ikincisi çok zengin holdingler sahibi x beyin oğlu y son model arabasıyla kırmızı ışıktan geçip birde radara girer ceza olarak 380 tl ödemesi gerekir bu onun gelirinin %00000.1 dir kısaca bize nazaran markette para üstü olan 0.5 kuruş ile dahi mukayese edilemez
sonuç olarak adalet olsaydı cezada olurdu. madem sade vatandaş %30 bütcesi trafik ödemesine gitti o zaman x beyin oğlu y nin belkide milyon tl olarak borcunu ödemesi gerekirdi ki ancak ozaman %30 bütceye tekabül ederdi işte ozaman adalet olurdu gerçi bu millet bu kazıkları yiye yiye bütceleri holluk olduğu için düşünmek yerine x beyin oğlu y nin eğlence mekanlarında götürdüğü kızları düşünmeyi tercih eder. Kisaca esitlik herzaman adalet degildir
bugün antalyada yaşanmış olaydır. yahu neden basında firma teşhir edilmez anlayabilmiş değilim zaten benim asıl merak ettiğim hangi firma olduğu zaten nasıl dengesiz bir firmaysa adama özür mahiyetli gene çikolata getirmiş hadi bakalım birdaha böceği bulursan bu sefer 10 kutu aq der gibi.
sorulması gereken şudur? iftar damı yoksa sahur damı içilmiştir.
sahur daysa problem yok tur içilebilir caizdir.
yok iftara bir dakika kala içilmişse caiz değildir.
eğer ölümden sonra tanrı yoksa ikimizde eşitiz ; dert yok hayat yok soru yok acı yok akıl yok varlık yok doğmadan öncesi gibi hiç bir şey yok hatta yok ta yok neticede ikimizinde kaybettiği hiç bir şey yok hayattayken kıldığım namazlar tuttuğum oruçlar bedenime spor verdiğim zekatlar fakirlere aş oldu
eğer ölümden sonra tanrı varsa ? o zaman sen düşün ve bu boşluğu sen doldur.
hiç bir büyük buluşu olmamasına rağmen şuan fizik ve evren konsunda herzaman fikirlerine danışılan kişi bence ününü als hastası olması sebebiyle bağlı bulunduğu koltuğa ve koltuğun çıkarttığı mekanik robot sese borçlu bu ona tuhaf bir gizem katıyor ..
bana öyle geliyorki sanki gariban özürllü birini son teknoloji tekerlekli sandalyeye otutmuşlarda adam değilde sandalye cevap veriyor gibi geliyor neden? hangi aklı başında bir adam tanrının varlığını inkar edebilir ki robottur o..
bugün bir düğünde başıma gelmiştir. yahu birde üste çıkıyor arkadaş ayıp ayıp.
ben pisuvar ile meşgul olurken ansızın tuvaletin kapısından gümbür gümbür sesler gelir.
++ hayırdır kapımı kitli kaldı ?
(içerden gelen ses)
- çık dışarı terbiyesiz bayanlar tuvaleti burası !!!
++ teyze ne bayanı bak pisuvar var burda
- - piçuvar ne demek lan çık dışarı çabuk çabuk bak bağırırım
++ tamam be çıktık cahile laf anlatacağıma altıma işerim daha iyi
tabi çıktıktan sonra içime dert oldu hem suçlu hemde üste çıkıyor keşke çıkmasaydımda bağırsaydı diye içerledim kendi kendime tekrar o tuvalete girdim kontrol ettim teyze gitmiş sonra ellerimi yıkarken küçük bir çocuk girdi
++ abim nabıyosun sen burda
- noldu abi ?
++bayanlar tuvaleti burası utanmıyormusun !!!
-- pardon abi özür dilerim (hemen çıktı ) (ki ben bu pisliği hep yaparım ve çoğuda yer )
kısaca özetlemek gerekirse bu bilinç altımıza yerleşmiş anlamsız bir korkunun dışa vurmasından başkası değildir. nitekim deneyin yanılmadığımı göreceksiniz ama sonunda küfürde yersiniz neyseki daha kötüsüde olabilirdi. (bkz: tuvalette travesti ile karşılaşmak)
yanlış tanımdır aslında abdullah öcalan mücahit tir. ülkücü bir babanın muhafazakar bir annenin milliyetçi muhafazakar çocuğu olduğu rivayet edilsede esasında orosbu çocuğudur ama orosbulara hakaret olacağı için sadece abdullah öcalandır.
bugün oynanan karabükspor beşiktaş maçında beşiktaş misafir trübünlerinden yükselen slogandır. tuhaf olanı bunlar sözde kardeşti anadolunun kardeşliği varken karabük denilen takım beşiktaş ile dostluk kurmayı tercih etmişti tabi sonuç ortada ve zamanında ankaragücünün ahını alan her takım bugün perişan halde . zaten karabüksporda gerek taraftarı gerekse futbolu ile süper lige yakışmayan takımlardan biridir. küme düşecek olması isabetli olmuştur.
olmayan bir durumdur . iftiradır. bu haberi yayanlar zaten müşkül durumda olan filistinlileri zor durumda bırakarak ne amaçlamak istemiş bilinmez ama en güzel cevabı filistinli kardeşlerim vermiştir. http://www.timeturk.com/t...klamasi.html#.VTuxACHtmkp
şehit savcı mehmet kirazın küçük oğlunu sneijdere tanıtırken sağ eliyle tetik çekme işareti yaparak gündem olmuş eleştiri yağmuruna tutulmuş galatasaraylı yöneticidir. (yazıktır madem bilmiyorsun yabancı dil ayıp değil nihayetinde çağır ordan bir tercüman o anlatsın ) nedense doğu karadeniz insanında genel olarak silah silahlı ölüm gayet doğal gibi algılanır olmuş el yapımı laz silahı bir tek o yöreye özgü olsa gerek. misal benim laz arkadaşım sigarasını kuru sıkıyla yakarken yanağını yakmıştır genel olarak lazlarda bir silah düşkünlüğü kesinlikle normal insana göre iki kat daha fazladır. şimdi abdulrahim albayrak çıkıp açıklama yapsa
++ haçen bunda ne var benum emicemin oğli kafasina sıkti
+ benum düğünümde kazayla tam üç kişi öldi
++küçük yiğenum silahla oynarken ayağına sıkti (deyip silahı belinden çıkartıp kendi ayağına sıksa bile şaşırmam allahtan o an belinden silahı çıkartıp sneijderin kafasına dayayıp aha böyle furturlar oni dememiştir.
vatikanın saçma sapan açıklamaları yüzünden tekrar gündeme gelen sözde soykırımdır. ne varki dünyada bir çok ülke bu sözde soykırımı tanımaktadır. içimizde türkiye cumhuriyeti kimliğini taşıyan ermeni vatandaşlarımızın rencide olmaması için ağır yazmıyacağım ama tüm dünya bilmelidir ki biz kırım yapsaydık onların soyu kalmazdı.
ankaranın en saf ilçesidir. bu ilçede camiler ağzına kadar dolup taşar bir öğlen namazı cuma kalabalığı ile kılınır aynı zamanda ak partinin ankara kalesidir. en yüksek oylar bu ilçeden gelir ama iş hizmete gelince ankaranın hastanesi olmayan tek ilçesidir. ve ankaranın metro ve tren geçmeyen tek merkez ilçesidir. 2015 seçimlerinde ak partinin gene rekor kıracağı ilçedir