herşeye aşırı tepkiler, yapmacık mimikler, insanı intihara sürükleyen ses tonu, birşeye benzemeyen kızlar. ciddi ciddi hayranlarının olduğunu bilmek daha bi üzüyor beni. bu dizideki karakterlerden biri benim arkadaşım olsa bir tane yapıştırırdım ağzının ortasına.
zamanını en iyi şekilde değerlendirmeye çalışan insandır. benim anlamadığım nokta bir insan otobüste hiç tanımadığı insanlara neden entel görünmeye çabalasın. birini etkilemek istiyorsa davetkar bir bakış fırlatması daha etkili olmaz mı? nedir o öyle kafası kitapta gömülü, etraftan soyutlanmış haller? kim kitap okudu diye birinin yanına gidip senden etkilendim derki? yada kitap okuyan için otobüsteki tanımadığı adam nekadar önemlidir? medeni ve aydınım demesi ona ne kazandırır?
hem çalışıp hem dersaneye gittiğim dönemde bolca yaptığım eylem. hatta maksimum etki için kremasz ve sütsüz. sonraki iki sene final dönemide dahil hiç kahve içemedim.
hiçbir işe yaramayan, boş gezip boş yatan, yaşlı annesinin babasının emekli maaşı ile geçinen gençlerin sayısından daha fazla olmayan kalabalıktır.
şöyle ki: türkiye nüfusunun %67,4' ü 15-64 yaş grubunda yani çalşma çağında. %25,3'ü 0-14 yaş gubunda, daha velet. yaşlı dediğimiz 65 yaş ve üzerindekiler %7,3' ünü oluşturmakta. yani biz 50.346.979 genç bu ülkeyi bi yere getiremiyoruz, 5.490.715 yaşlımızdan ne istiyoruz. hatta 65 yaş üzeri olupta hala çalışanlar bile varken.
benim gibi teselli edilmekten hoşlanmayan biri için yanında durulamayan insandır. sırf teselli edicem diye beni meşgul ediyosun ey arkadaş git başımdandan da kafamı toplayayım değil mi?
bazen babamın sadece terk etmeden önceki yaptıklarını hatırlıyorum ve içten içe çok seviyorum. sonrada böyle düşündüğüm için nefret ediyorum kendimden.
kötü bir entry girdiğimde ip numaramdan kimliğim tespit edilip, yarın yatağımdan kaldırılıp ifade vermeye götürülürmüyüm diye için için korkup yorumsuz geçtiğim başlık.
genel olarak (!) müslüman ülkelerde yaşanır. müslümanlık hoşgörü dini değil miydi? neden en çok din yüzünden çıkan karmaşa, idam, linç müslüman ülkelerde olur?
fatih sultan mehmet eğer istanbul'u almasaydı türkler yine hür yaşayacaktı. belki çok büyümeyecekti ama en azından bağımsız olacaktı. ama atatürk istanbul'u işgalden kurtarmasaydı şimdi fransız, ingiliz sömürüsünde kimliksiz olacaktık. aradaki zaman farkını ve koşulları düşündüğümüzde kıyaslamanın anlamsızlığı aşikar...
fare dağa küsmüş dağın haberi olmamış atasözündeki küçük hamsteri anımsatır. fakat bu tatlı, küçük fare birgün büyüyüp lağım faresi boyutuna geldiğinde aman diyim.
insanların eleştirdiği noktanın tam olarak ne olduğunu çözemediğim liderdir. nekadar anlamaya, hak vermeye çalışsamda çözemiyorum. ne yani sizi bukadar nefrete sürükleyen? malmısınız anlamıyomusunuz o şanlı osmanlınızı yıkan mustafa kemal değildi.
kafanızdaki senaryo tam olarak ne? osmanlı üç kıtaya hükmediyordu, zenginlik içinde müslüman müslüman yaşarken mustafa kemal geldi dağıttı. insanlar dinsiz olsun diye elinde içkiyle, yanında düşkün olduğu kadınlarla eğlene eğlene dinsiz bir toplum oluşturdu ve sizde müslüman kardeşlerim böyleyken böyle dediniz nefret etmeye başladınız.
farkındayım kapasiteniz çok fazla kitap okumaya, düşünmeye, araştırmaya müsait değil. o toplandığınız evlerde size söylenen dışında kendinize ait pek düşüncenizde yok. ama sadece lise düzeyinde bir tarih kitabını okuyun. onada kapasiteniz yetmiyorsa sadece açın sevr anlaşmasının maddelerini okuyun. belki ozaman osmanlı diye bir devletin kalmadığını anlarsınız. ozaman belki fransızların mı, ingilizlerin mi gayrimeşru çocuğu olurdunuz anlarsınız.
en yakın arkadaşımın öğrenci bilgi sistemi şifresidir kendileri. bir notuna bakmam için şifresini verdiğinde gerçekten dumur olmuştum. fakat öğrendimki şifresini erkek kardeşi oluturmuş.
bu iki durumdan çıkartacağımız sonuçsa en yakın arkadaşımın işlerini sürekli başkalarına yıktığı. yok yok candır o yaparım her istediğini
en fazla kurnazlığın, en fazla entrikanın, en fazla gruplaşmanın ve doğal olarak en fazla iç yanlızlığının olduğu bölümlerdir. senin arkandan herşeyi atıp tutan, baştan aşağı süzüp dedikodu malzemesi arayan üç gram beyne sahip kızların seni gördüğünde " canımm nabeer" demesiyle tüylerin diken diken olur. bu yüzsüzlüğe tahammül edemeyecek kıvama geldiğinde görmezden gelmeye başlarsın. bu seferde olur adın soğuk, havalı. bir ortamda bir tane hadi iki tane yüzsüz, dedikoducu, işgüzar olurda bu bölümlerde en az 50 tanesiyle aynı ortamın oksijenini paylaşırsın.
50 tane erkek arasında 2 kız olmaktan daha mı kötü bilemem o deneyim mevcut değil fakat böylesini biliyorum. kötü.