"ateş olmayan yerden duman çıkmaz" gibi uzaktan yakından konuyla alakalı, asırlar önce atalarımız tarafından sarf edilmiş birkaç söz cereyan etti zihnimde istemeden. Sürçü lisan ettiysem affola ancak elçiye zeval olmaz sayın sözlük arkadaşlarım. Bahsi geçen "islamofobi"; iran Şam islam Devleti (IŞiD) ve benzeri, silahlı, sözde islam tarikatları tarafından, sözde islami katliamlar yapıldığı sürece dünya coğrafyasında yayılarak devam edecektir. Bunun sorumlusu, aslen "hoşgörü" emreden islam dinimizi yanlış ve çıkarları uğruna kullanan büyükbaş insan topluluklarıdır.
Irkçılık virüsüne maruz kalmış, tek çaresi "sevgi ve hoşgörü aşısı" olan mağdur tiptir. Bu tiplere, beş parmağın beşi de bir olamaz cümlesini kurmaktan artık gına gelinmiştir. Bak kardeşim; bu memlekette faturasını, vergisini, cartını curtunu ödemeyen Kürt asıllı vatandaşlarımız olduğu gibi, gayet tabii Türk, Arap, Laz asıllı vatandaşlarımız da vardır cümlelerini kurmaktan artık ağıza kusmuk tadı gelmeye başlamıştır. Lanet olsundur, bi' bitmedilerdir.
Duygular karşılıklı ve haz çift taraflıysa, ahlak kelimesiyle sadece edebiyat yaparsınız. Ha ayrıca, taciz ve tecavüz olaylarının hat safhada yaşandığı sevgili ülkemin saygıdeğer toplumundan da "ahlak" kelimesini bu denli fazla duymak, bana pek tabii ironik gelmiyor da değil.
Hayat başlı başına bir "bazen" değil midir zaten üstat? Bazen mutlusundur, bazen değil. Bazen yalnızsındır, bazen değil. Ama sen hep "bazen"sindir. Hayat bazen, fazla bazendir üstat.
Kendinizi sevin, insanları sevin -ama sizi üzmelerine izin verecek kadar değil-, hayvanları sevin, doğayı sevin, sevin ulan sevin. Klişe olacak biliyorum ama sevginin iyileştiremeyeceği hiçbir şey yok, unutmayın. Ve hata yapmaktan korkmayın, tarih sizi yazmayacak. Bu arada durumunuzun ufak çaplı bir travmadan, düşük seviyede anksiyeteden ya da hayatınızın olağan seyrini fazla etkilemeyecek bir depresyondan daha ciddi olduğunu düşünüyorsanız eğer; muhakkak bir uzmana başvurun.
Bazen "yanılabileceğiniz gerçeğini" kabullenin. Ona kendisi olabilme fırsatı verin. Her zaman, her konuda, onun da fikrini sorun ki; saygıdeğer bir birey olabilmenin özgüveni içerisinde büyüsün. Her düştüğünde yanında olun ancak siz kaldırmayın, kalkmayı öğrensin. Okuyun, anlatın, yarıda kesin, merak edip kendi okusun. Yani bu hayatta bir şeyleri zorunlu olduğu için değil, merak ettiği, istediği için yapmayı öğretin ona. Ve sevgi, sevgili anne babalar! Onu öyle güzel sevin ki ve onu sevginin yüceliğine öyle güzel inandırın ki; hayatı boyunca kimseden nefret edemesin. Ve unutmayın, bu dünyaya yeni bir insan armağan ediyorsunuz. Bunun sorumluluğu her daim üzerinizde olsun.