bituhafadam
0 (düz adam)
on birinci nesil yazar 18 takipçi 201.19 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    pedofili ile cinayet arasındaki fark nedir

    1.
  1. veya hırsızlıkla, birine işkence etmenin? düşündüğünüz zaman aklınızda bir takım eylemler canlanır. evet bunlar teknik açıdan kısmen farklıdırlar. fakat hepsinin ortak bir noktası vardır; bunların hepsi "ahlaksızlık" düzleminde yer alır. hepsi suçtur ve "yapılmaması" gerekir.

    örneğin, bir çocuğa tecavüz ettiğiniz zaman o çocuğun hayatı kararır. geleceğini elinden alır, umutlarını mahvedersiniz. bu çok kötü bir şeydir. savunulur bir yanı yoktur. direkt "aşağılıkça" bir eylemdir. peki ya yetişkin birini öldürmek? yani cinayet. o da öyledir değil mi? elbette. ancak bu iki eyleme verdiğiniz tepki aynı değildir. örneğin, cinayet filmlerini keyifle izler, hatta gerçekten güzel kurgulanmış olanlarını hayranlıkla izlersiniz. puanlama sistemiyle onları puanlar, dahası başrolde oynayan, "katil" ve "kötü" karaktere hayranlık beslersiniz. onun fotoğraflarını telefon arka planınıza ekler, adını sosyal medya da nick name olarak kullanırsınız. peki ya pid0fili barındıran bir filmi ele alalım. o filmi izleyince aynı düşüncelere bürünür müsünüz? asla. neden? "ya çünkü o çok rezil bişey" diyorsunuzdur.

    evet, katılıyorum. çok rezil. ancak, cinayette aynı oranda rezildir. pid0fili birini görünce nasıl tiksiniyorsanız, bir katili gördüğünüzde de aşağı yukarı aynı oranda tiksinmelisiniz. ama tiksinmiyorsunuz. çünkü cinayet, hırsızlık, işkence ve türevi suçlar "normalleştirildi". "sanat" adı altında edebiyat romanlarına konu oldu. izlenme rekorları kıran filmlere ve dizilerde işlendiler. bunlar artık "suç" olmaktan çıkıp, eğer "kaliteli" işlenirse, "sanat" olmaya başladılar.

    sahiden bunu hiç biriniz garipsemiyor musunuz? ahlaksızlık ve suç algınız değişiyor. bunun farkında bile değilsiniz.

    objektif düşündüğünü sanan, kendi mantığını kullanan, kararlarını özgür bir biçimde verdiğini sanan birer düşünce kölelerisiniz. bir gece de oturup düşünün beyler. sadece "düşünün". inanın bana, bunu her yaptığınızda kafanızda flaşlar patlayacak. aydınlanacaksınız. hiç olmadığı kadar.
    2 ...
  2. hiçbir şey için motivasyonun yok mu

    1.
  3. yazdıklarımı iyi oku. şu an içinde buldunduğun durum "normal" bir durum değil. insan olmanın, gündelik sıkıntıların yahut hayatın sana getirdiği 'default' bir buhranın kurbanı değilsin. tamamen sonradan edindiğin ve bilinçli olarak yaptığın hataların bir sonucunu yaşıyorsun.

    hiç bir şey için motivasyonun yok. mutlu değilsin. tatmin olamıyorsun. sürekli arabesk dinleyip hayata sövüyorsun. insanlardan nefret ediyorsun. tek isteğin sınırsız özgürlük. değil mi? nedenini hiç düşündün mü? söyleyeyim; bağımlısın. "peki ama neye?"

    beynin ödül mekanizmasını hiç düşündün mü? bir şeylerden neden haz alırsın? şekerden, pornodan, masturbasyondan, sigaradan, alkolden ve türevi ıvır zıvırdan? beynin ödül mekanizmasının amacı, seni hayatta tutmaya motive etmektir. yemek yemekten haz alırsın çünkü yemek yemezsen ölürsün. hayatta kalmak için yemek yemen lazım. bu yüzden beynin seni yemek bulmaya teşvik etmek için hem açlık hissi gönderiyor, hem de onu giderirken sana haz veriyor. fakat günümüzde bu ödül mekanizması suistimal ediliyor. nasıl mı? örneğin, fast food, abur cubur, şeker vesaire. bunları yeyince inanılmaz bir zevk patlaması yaşıyorsun değil mi? nedeni şu; doğada doğal olarak bu tür tatlar kolay bulunmadığı için vücudumuz bu besinleri tükettiğimizde ekstra fazladan dopamin salgılıyor. çünkü az bulunan daha değerlidir. fakat artık günümüzde durum böyle değil. çünkü şeker, abur cubur, fast food vb besinler "çok kolay" bulunuyor. girdiğin her markette, ortamda, hatta mutfağında "fazlasıyla" ve "yapay" olarak var.

    düşün, sen atalarının bir yıl içinde ve "doğal" olarak tükettiği şekeri, bir kaç ay içinde "yapay" olarak vücuduna alıyorsun. senin beynin buna alışık değil. bu aşırı haz patlamasıyla beynin adeta zevk sarhoşu oluyor ve bu yoğun hazza alışıyor. ayda bir yenilen çikolatanın verdiği keyifle, her gün yenilen çikolatanın verdiği keyif bir olamaz değil mi? çünkü ne kadar fazla tüketirsen o kadar zevk azalır. beyin sürekli dozu arttırmanı ister. çünkü haz azalmaya başlamıştır. bu yüzden madde bağımlıları da uyuşturucuyu dozu arttırarak kullanırlar.

    asıl sorun şu; sen beynini alışık olmadığı bu denli zevk patlamalarıyla donattığın için, gündelik işlerinden keyif alamıyorsun. çünkü beyninin ödül mekanizmasını o denli manipüle ettin ki, artık dopamin salgılamak için güzel bir yürüyüş veya hoş bir sohbet sana yeterli gelmiyor. onun yerine paket paket çikolata yemen gerekiyor. çünkü beynin artık hazza tolerans kazandı ve sürekli fazlasını istiyor.

    sadece yemekten örnek verdim. bu masturbasyon yapmakta da, porno izlemekte de, sigara, alkol kullanmakta da, sanal oyun oynamakta da geçerlidir. ne kadar çok bağımlılık, o kadar çok depresyon demektir.

    özet: hayattan zevk almak istiyorsanız, bağımlılıklarınızdan kurtulun.
    1 ...
  4. kimse size değer vermeyecek

    1.
  5. Kim oldugunuz, ne oldugunuz, ne düşündüğünüz ya da ne hissettiğiniz, anneniz dahil kimsenin sikinde değil. Koşulsuz sevgi, hak, adalet yahut merhamet yoktur. Sizi siz yapan, başarılarınız, cüzdanınızdaki para ve sosyal statünüzdür. Hiçbir ideoloji sizi var edemez. Yalnız doğdunuz ve yalnız öleceksiniz. Dibe vurduğunuz anda tüm insanların temelde aynı şeytana hizmet ettiğini göreceksiniz. Size vaadedilen ne varsa unutun. At gözlüğü takın ve tek hedefiniz başarmak olsun. Başardığınız kadar varsınız.
    1 ...
  6. psikoloji öğrenmeyen insan

    1.
  7. imkanı olup da öğrenmeyen insan, neden yaşar?
    1 ...
  8. the red pill öğretisi

    1.
  9. insan doğasına ve toplumsal düzenin mekanizmasına ket vuran feminizm ve türevi fikir akımlarına karşı geliştirilmiş, daha doğrusu sonradan ortaya atılan bir ideoloji olmak yerine zaten var olan dişi ve eril cinsinin doğal işleyişini baz alarak körelmiş yaşam standartlarını açığa kavuşturmak maksadıyla modern insan için yeniden yorumlanmış olan 'kırmızı hap' öğretisi.
    1 ...
  10. insanın doğasında tecavüzü barındırması

    1.
  11. ilkel beynimizde sandığınız kadar etik değiliz. biz sadece gelişen prefrontal korteksimizle bazı yabani olarak nitelendirdiğimiz içgüdülerimizin elini kolunu bağlamış yaratıklarız. dikkat etmeniz gereken nokta şu; o içgüdüleri yok etmedik, sadece engelledik, başka yollardan ortaya çıkmasını sağladık. (normal kabul edilen davranışlar, örneğin tecavüz etmek yerine sevgili olup cinsel birliktelik yaşamak).

    aslına bakarsanız tecavüz sadece insan doğasında değil, hayvan doğasında da vardır. bir kedi de tecavüz edebilir, bir insan da. fakat bu durumda bir kediyi linç edip idam sehpasına göndermiyoruz çünkü onun entelektüel bakımdan yoksun bir yaratık olduğunun bilincindeyiz. fakat bu iki canlının da ortak noktası; tecavüz onlar için aynı şeyi ifade ediyor. cinsellik ve üreme.

    peki bu yazı ne anlatmaya çalışıyor? şunu; bunu okuyan erkek dostum, sen aslında derinlerde bir yerlerde tecavüze meyillisin. öncelikle anlamalısın ki bunu ağzından köpükler saçan bir feminazi tarzında söylemiyorum, bilime dayanarak söylüyorum. bu bir yargılama değil, gerçektir. sokakta çekici bir kadın gördüğünde tahrik olursun ve ilkel içgüdülerin sana hemen o kadına sahip olmanı fısıldar. fakat sen gerek ahlakla, gerek toplum kuralları ve gerek diğer türevi şartlanmalarla kendini baskılarsın.

    tecavüz sadece ahlak normlarına uymayan örneklerden biri. bu konuda başka örneklerde verilebilir. cinayet, hırsızlık vb.. sonuç olarak biz adeta bir melek formatında dünyaya gelip 'kötü' olarak nitelendirilen davranışları sonradan edinen canlılar değiliz, bilakis o 'kötülük(?)' bizimle birlikte dünyaya geliyor.

    ayrıca bu kötülük olarak tanımladığımız davranışlar bir zamanlar sadece hayatta kalma ve soy devam ettirme çabasıydı. muhtemelen aranızdan çoğunuz ilkel zamanları baz alırsak tecavüz eseri ilerlemiş bir soyun eserisiniz.

    peki buradan çıkarılması gereken sonuç nedir? şunu bilmenizi istiyorum, kendinizi tanıyın ve hayatı ona göre yorumlayın. aksi takdirde popüler kültürün dayattığı fikir kalıplarında yaşayan bir parazitten farksız olursunuz.

    edit: aşağılarda bir yazar arkadaşımız şöyle bir entry girmiş: "kediler, köpekler, kuşlar, böcekler, geyikler, ayılar aklınıza gelebilecek her canlının dişisi seçiyor eşini. dişinin izni olmadan erkek yaklaşırsa ya öldürülüp yeniyor ya da öldürülüyor... bir de bunu doğamızda var diye normalleştirmeye çalışıp insanı delirtmeyin."

    kahkaha attım. şimdi anladınız mı neden "...aksi takdirde popüler kültürün dayattığı fikir kalıplarında yaşayan bir parazitten farksız olursunuz." dediğimi? bence anladınız :)

    edit2: daha da aşağılarda (bkz: alpertunna) adlı yazarın entrysini gördüm. bana yazılan cevapları tutarlı bir şeyler görürüm temennisiyle okuyorum fakat böylesine alakasız ve yazımı eleştirme maksadıyla yazılıp da hiç bir sonuç ifade etmeyen yazıları okuyunca hata ettiğimi anlıyorum. bazı kimseler gerçekten bu yazının tecavüzü normalleştirme çabası güttüğünü düşünmüşler. ayrıca bu arkadaş bir de üstüne "hayır. hiç de tecavüze eğimli değilim, isterlerimi net ve açık bir biçimde kendimce karşılayabiliyorum" yazmış. hahahaha:)

    edit3: bu en acı editim olabilir. bir başkası da hayvanların doğasında tecavüzün, pedofilinin olmadığını söylemiş. evet, cidden söylemiş. şaka yapmıyorum yahu, in aşağı bak.. nerede yazıyorum lan ben? uludağ sözlük dimi burası? adamlar araştırma zahmetine girmeyip ekrana kelimeleriyle kusuyorlar adeta. cevap vermek istemiyorum, seviyeyi bu denli düşüremem..
    3 ...
  12. gerçekten fala inanan insanlar gördüm

    1.
  13. geleceğini bir bardaktan görebileceğine inanan insanlar.. ondan sonra diyoruz ki, neden bu ülkede din sömürülüyor.. bu kadar sömürülmeye müsait insanlar var iken..
    1 ...
  14. eve davet ettiğin kızın içeceğine azdırıcı atmak

    1.
  15. gayet masum ve affedilebilir bir davranıştır. zaten bi kız bir erkeğin evine başka hangi amaçla gider ki? niyeti bellidir, sadece erkek kızı biraz teşvik ediyordur.
    3 ...
  16. dükkana girip selam vermeyen insan

    1.
  17. bi kolay gelsin, hayırlı işler, günaydın/iyiakşamlar demek bu kadar mı zor?

    şimdi mesela sen bi dükkana girip selam vermiyorsun ya, hele bir de çıkarken "kolay gelsin" gibi şeyler söylemiyorsun ya, sen çıktıktan sonra ananı masamıza meze yapıyoruz hocam. haberin ola..

    not: özrü durumları es geçiyoruz, bu eylem hususi, yani keyfi bi boşvermişlik, umursamamazlık içinde olan şahıslar için geçerli..

    edit: eksileyenler dükkanlara girip selam vermeden çıkan şerefsizler..
    1 ...
  18. kangal vs kurt

    1.
  19. bu kapışmada kurt kangalın içinden geçer orası ayrı mevzu da, yok mu şöyle bu dövüşü izleyebileceğimiz bir video? internette bulduklarım ya 144p, ya da saçma sapan açılardan çekilmiş videolar.
    1 ...
  20. telefondan elektrik çarpması

    1.
  21. ekranın alt kısmında bi çatlak var, telefonun içi gözüküyor.

    az önce telefon diresğimin altındayken bi yanma hissetim sonra da bir parlaklık gördüm. alenen elektrik çarptı anasını satayım.

    göz göre göre tehlike altındayım sözlük. ekranı da yaptıramıyorum en son 400 liraydı. şimdi doların yükselişiyle ne hale geldi düşünmek bile istemiyorum.
    1 ...
  22. neden kurbanlık hayvanları ilaçla öldürmüyoruz

    1.
  23. hayvanların boğazına bıçak dayamak yerine neden ilaçla, bir nevi ötenazi yaparak acısız bir şekilde öldürmüyoruz?

    böylesi daha güvenli ve hayvan için acısız olmaz mı?

    illa o bıçağın boğazı kesmesi mi lazım? cidden merakımdan soruyorum.

    edit: he illa ölmeden kesilmesi lazımsa, ilaçla uyuşturup keselim. hem canlıyken kesmiş oluruz hem de hayvan acı çekmez.
    1 ...
  24. bayram tatilleri kaldırılsın

    1.
  25. çok çalışmak üretmek değildir. atladığın nokta bu. halk 7/24 hamallık yapar ama ülke bir tık yol alamaz.

    çünkü çalışmalarımız kopyalamaktan ibaret. elimize hazır verilen hamuru yoğuruyoruz. yani mesele çok veya az çalışmamak değil, az ya da çok üretmemek.
    2 ...
  26. kurbanlık hayvanın kesilmeden önce ağlaması

    1.
  27. dün kesimhaneye gittik, bizim hayvana bi göz atalım dedik. elimizi uzatıp başını okşayınca bir anda hayvanın gözünden şıpır şıpır göz yaşı damlamaya başladı.

    ilk başta bunu çok duygusal, ruhani bir olay olarak görsek de, sonrasında bunu hayvanın göz sağlığı için yapabileceğini, duygusal bir yoğunluktan uzak olabileceğini öğrendik.

    ama olsun, yine de o göz yaşlarını bir yardım çığlığı olarak görmeye devam edeceğim.
    0 ...
  28. yeni zelandaya taşınmak

    1.
  29. gölde balık tutup hobbit evlerinde yaşama hayali için birebirdir.
    0 ...
  30. dindarların inancına göre inanmayanlar yanacak

    1.
  31. derin acılar çekip sonsuza kadar işkence görecekler. bunu söylemek, inanç oluyor.

    fakat bir inançsız çıkıp da "inananlar cahildir" dediği zaman, bu saygısızlık oluyor.

    ilginçvetuhafkonulardabugün.
    2 ...
  32. hızla artan dünya nüfusu ve korkunç gelecek

    1.
  33. konuya yenilmezler 3 sonsuzluk savasi filmiyle girmek istiyorum. filmi izleyenler bilir, galaksiler arasi bir suclu (thanos) 6 sonsuzluk tasini bulup mutlak gucu eline gecirmeye calisiyor. onu durdurmak icinde bir grup super kahraman bir araya geliyor ve bol aksiyonlu bir macera basliyor. benim deginecegim nokta ise su, bu thanos isimli suclunun amaci 6 adet sonsuzluk tasini ele gecirip her gezegendeki nufusun yarisini yok etmek. peki neden yarisi? cunku thanos evrenin kaynaklarinin sinirli oldugunu dusunuyor ve artan asiri nufusun bu kaynaklari hizla tuketeceginden korkuyor. o yuzden her gezegendeki canlilarin yarisini yok ederek bu kaynaklari koruma altina alacak. bunu silah gucuyle yapmak ise cok uzun ve zahmetli oldugundan sonsuzluk taslarini ele gecirip parmagini siklatarak tum isi halletmek istiyor. bu karakterin yaptigi sey etik degil, fakat mantiksiz mi?

    bu dusunceyi gunumuze baz alirsak kabul edilebilir bir yani var. su an dunya da aclik ve sefalet hakimken nufus hizla cogalmaya devam ediyor. su an kaynaklar yeterli olsa dahi milyonlarca insan aclikla bogusurken, nufus daha da arttiginda ve kaynaklar daha da azaldiginda ne olacak? sizce dunyayi yonetenler buna musaade eder mi? asla. belki parmaklarini siklatarak bu durumu kontrol altina alamazlar ama cikaracaklari savaslarla, salgin hastaliklarla ve turevi belalarla artan insan nufusuna ket vuracaklardir. bu dunya capinda buyuk ilgi toplayan filmlerin senaryolarinin rastgele oldugunu dusunmuyorum. zombi salgini, uzayli istilasi, buyuk capli savaslar vs bizi bekleyen gelecege bir on hazirlik.

    bu konuda siz ne dusunuyorsunuz?
    2 ...
  34. insanın geçmişini ve geleceğini bilmemesi

    1.
  35. hala nasıl kafayı yemedik, anlayabilmiş değilim. sanırım buna dinler engel oluyor.

    düşünsene, doğumdan önce sen neydin, neredeydin? bilmiyorsun. 'yokluk' olarak nitelendirdiğin bir durum var, fakat onu da tarif edemiyorsun. o konuda hiç bir fikrin yok. 'yokluk' kavramını bir düşünsene? düşünemiyorsun. uyku halini bile idrak edemiyorsun. yattıktan yarım saat sonra bir şeyler oluyor ve puf! sen yoksun. hiç bir şey hatırlamıyorsun.

    peki ya öldükten sonra? bilmiyorsun! sana ne olacak, ne hissedeceksin, ne yaşayacaksın bilmiyorsun!

    sahi, şu dinlerde olmasa komple üşütürdük herhalde.
    1 ...
  36. ülkedeki ekonomik krizin sorumlusu kim

    1.
  37. b) sorenstein

    bi oturuşta 2 kilo karpuz yiyorum. tüm ekonomik dengeyi bozdum.
    3 ...
  38. domuz etinin ultra günah olması

    1.
  39. yok ki öyle bir şey.

    diğer günahların yanında bunu puanı x10 falan değil arkadaşlar.

    herifler zina yapar, içki içer, porno izler, yalan söyler, dedikodu yapar, bunları sorsan "ehehehe yapıyoruz işte ya napalım" der. ama domuz eti ye deyince "ohaaaa ne diyosun lan olur mu öyle şey" derler.

    olum manyak mısınız? önceki saydıklarım da günah, domuz eti de. neden ikisini farklı kefeye koyuyorsun? ben söyleyeyim mi sebebini? sürü psikolojisi.

    etrafındaki kimse domuz eti yemediği için domuz etini günah olmasından da öte daha ayrı bir algılayış biçimin var. sanki domuz eti dinden taşmış, tüketilmesi "insanlığa" aykırı, bir nevi insanlık suçu teşkil eden bir eylem olarak görülüyor.

    etrafında yalan söyleyip zina yapan adamlar domuz eti de yeseydi, sende yerdin.
    0 ...
  40. cihatın güzel şey olması

    1.
  41. diğer ismim cihat.

    bana iltifat ediliyor sanıp geldim.

    şimdi gidiyorum.
    2 ...
  42. yazarlar sabahları iyi kahvaltı yapıyor mu

    1.
  43. tanrı ve düşünce

    1.
  44. bir önceki başlığımda (bkz: tanrı hakkında bir şey düşünülebilir mi) tanrıyı düşünmenin mümkün olmadığını söylemiştim.

    şimdi yaptığım bir araştırmayla bunun tersine ihtimal vermeye başladım.

    şöyle ki; kelimeler direkt olarak tanrıyı yansıtmayabilir fakat bu insanın tanrıyı anlamasına engel değildir. insan için mesela 'güç' tanımlaması direkt olarak tanrı gücüne bağdaştırılamaz. fakat tanrının ne olduğunu anlamak için insani bir çıkarım gereklidir ve bu tür sınırlı ve kompleks olmayan tanımlamalar insanın tanrıya giden yolunda bir nevi rehberidir.

    konu hakkında daha detaylı bilgi sahibi olan varsa lütfen yazsın.
    0 ...
  45. tanrı hakkında bir şey düşünülebilir mi

    1.
  46. insanın tanrı hakkında düşüneceği her türlü şey, onun kendi hayal gücünün bir ürünü ve sınırıdır.

    Mevzu bahis her şeyin ötesinde olan bir varlıksa şayet, onun hakkında bir çıkarım yapılamaz ve o tanımlanamaz. Zira var olmayı dahi yaratan bir şey, var olamaz. Ona var demek de onu sınırlandırmaktır.

    Tanrı hakkında 'var' bile diyemiyorken, ona güçlü, her şeyi bilen ve gören gibi kavramlar da yükleyemezsiniz. Bu tür kavramlar 'aciz' varlıkla aittir.

    Yani eğer size 'bana tanrıyı anlatın' dersem, susmak zorundasınız. Ağzınızdan tanrı hakkında çıkacak olan her kelime, onu küçümsemek olacaktır.

    --

    Bu benim argümanım. Niyetim kafa karıştırmak değil, belki birazcık *

    Aksini düşünen varsa lütfen yorum yazsın.
    0 ...
  47. tanrının bir anda çıkıp sınav iptal demesi

    1.
  48. kimilerini sevindirecek, kimilerini üzecek olan durum.
    0 ...
  49. sizi öldürmeyen acı

    1.
  50. ne yani şimdi

    1.
  51. trumpın küloduna hiç karpuz çekirdeği yapışmadı mı?
    0 ...
  52. sarhoşken aynada yakışıklı olduğunu fark etmek

    1.
  53. "olum aslında ben yakışıklıymışım lan" demek, kafanızın harbiden güzel olmasını sağlıyor.

    gecenin bir vakti bar tuvaletinde adeta yeniden doğuyorsunuz.

    "lan olum ciddi ciddi yakışıklıymışım ben daha önce nasıl fark etmedim?"
    0 ...
  54. haber programları dev dedikodu kuruluşlarıdır

    1.
  55. yaşanan kavgaları, tartışmaları, ilginç olayları şahsiyetlerin izni olmadan kameraya alıp milyonların önüne sunarlar.

    arkalarından aslı astarı olmayan söylentileri "iddiaya göre" diyerek anlatırlar. tek amaçları prim yapmaktır. anlamadığım asıl nokta, toplum nasıl bu kuruluşları kabullendi? alenen özel hayatı ihlal ederek insanları ifşalıyorlar. gerçi toplum dediğim kitle dedikoduya aşık, orası ayrı.

    fakat ben bir türlü kabullenemiyorum. insanların izni olmadığı halde suratlarına flaş patlatıp tv kanallarında sergilemeyi. gerçekten bu size hiç mi tuhaf gelmiyor?
    1 ...
  56. daha fazla entry yükleniyor...
    © 2025 uludağ sözlük