gereksiz bir aktivitedir. zira o anlamsız ayrılık günü gelip çattığında, beraber aldığınız herşey size o'nu hatırlatacaktır bundan sonra. Koltuğunuza beraber aldığınız süs yastıklarına o'nun kokusu sinmiştir; beraber gidip özenle seçtiğiniz bordo montunuz artık içinize işlemiş soğuğa karşı koruyamaz olmuştur sizi. Beraber deniz kenarında çekildiğiniz fotoğrafın olduğu süslemeli çerçeveye eskiden tutkuyla bakarken, onu duvara fırlatıp atasınız geliyordur belki de artık.
Ama bir yandan da kıyamıyorsunuzdur. O çıkıp gitmiştir belki hayatınızdan ama o eşyalar geride kalanlardandır; tıpkı sizin gibi. Yastıkları dolabınızdaki en yüksek, o asla yetişemediğiniz tozlu rafa kaldırır; montunuzu dolabınızın en dibindeki ahı gitmiş vahı kalmış askıya asar; çerçeveyi de ters çevirip çekmecenize koyarsınız. Atamazsınız hiçbirini, kıyamazsınız.
Beş büyük dinin *yanı sıra Tanrıtanımazlığın da tartışıldığı kitap. aynı görüşte olunmasa bile, insanlara hoşgörüyle yaklaşmanın; uyumlu bir yaşam için en değerli yapı taşı olduğunu göstermekle kalmıyor, aynı zamanda insanları başka yönlerden bakmaya da teşvik ediyor. bir kereliğine, o bağımlısı olduğumuz at gözlüğünü çıkarıp, bir takım ajitasyonlarla karış(tırıl)mış beynimizi, farklı düşünceleri görmeye açıyor.
dinin, "türban mı, türban değil mi?" "oruç tutmalı mı, tutmamalı mı?" sorularının ötesinde bir şey olduğunu; yüzeysellikten arınmadığı sürece beyin yıkamaktan başka bir amaca araç olamayacağını; özellikle bu devirde, bilmeden din hakkında atıp tutan insanlara, bir dinin yanlızca kutsal kitaplarda yazılanlardan ibaret olmadığını gösteriyor.
Tanrıtanımazlık için de, nietzsche'nin çoğumuzun tamamını bilmediği, ama yine de ağızlara sakız olmuş, "Tanrı öldü" söylevinden derince bahsediyor. Tanrının olmadığına inanan insanların; "Tanrı eğer varsa, neden kendini binlerce yıl önce gösterdi ama şuan sessiz?" gibi cevaplanması zor sorularına da yer veriyor...
okula giderken kızların, neredeyse eltisinin düğününde yaptığı makyaj kadar abartılı yaptıkları makyajdır. hepsinin değil ama bazılarının ciddi ciddi küvetini fondötenle doldurduğunu, içinde köpük banyosu yaptıktan sonra yüzlerine far, rimel ve allık karışımından oluşan bir bulamaç sürdüğünü düşünüyorum.*
bizim zamanımızda okula almazlardı böyle kızları, kapıda sildirirlerdi. **
o değilde, (bkz: ukte doldurmak sevaptır)**
sabahları tadından yenmez güzel kordonumun güzel seslerinin** geceleri ister godfather ezgili kornalar olsun, ister ara sokaklardaki bağrışmalar olsun adeta gürültü kirliliğine dönüşerek işiteni peşpeşe çeşitli küfürler dizmeye sevk eden durum.
Hele de ağız tadıyla her hafta heyecanla beklenilen dizi izleniyorsa*bütün pencerelerin ve panjurların kapatılmasıyla sonuçlanır.
sayesinde, Joshua Radin isimli Amerika'li muzisyene aşık olduğum sarkı **
Nakarati soyledir,
I need to be bold
Need to jump in the cold water
Need to grow older with a girl like you
Finally see you are naturally
The one to make it so easy
When you show me the truth
Yeah, I'd rather be with you
Say you want the same thing too
The Red Jumpsuit Apparatus isimli Amerikali rock muzik grubunun tadindan yenmez, her dinleyisimde ic gecirmeme sebep olan, romantik sarkisi.
sozleri soyledir;
When I see your smile
Tears run down my face
I can't replace
And now that I'm strong
I have figured out
How this world turns cold
and it breaks through my soul
And I know I'll find
deep inside me
I can be the one
I will never let you fall(let you fall)
I'll stand up with you forever
I'll be there for you through it all(though it all)
Even if saving you sends me to heaven
It's okay. It's okay. It's okay.
Seasons are changing
And waves are crashing
And stars are falling all for us
Days grow longer and nights grow shorter
I can show you I'll be the one
I will never let you fall (let you fall)
I'll stand up with you forever
I'll be there for you through it all (through it all)
Even if saving you sends me to heaven
Cuz you're my, you're my, my, my true love, my whole heart
Please don't throw that away
Cuz I'm here for you
Please don't walk away and
Please tell me you'll stay, stay
Use me as you will
Pull my strings just for a thrill
And I know I'll be okay
Though my skies are turning gray
I will never let you fall
I'll stand up with you forever
I'll be there for you through it all
Even if saving you sends me to heaven
[to fade]
Covboylar ve Ninjalarin birlesiminden mantikli bir sey dogabilecegi yanilgisina dusmus bir senariste sahip, 2010 yapimi film. Tam ortalarinda uykuya dalmak uzereyken, arkadaki seyircilerden birinin, "Bu film Rezalet!" diye bagirmasiyla irkilmistim. Mumkunse ayik kafayla gitmeyin derim.