doların 50'lerin elvis'i edasıyla yükselişe geçmesi sonucu, bunu büyük harflerle yazmak istiyorum, her şey! Ha, tabii ki anlam veriyoruz fakat işin geyiği bu.
Arkadaşlar, karnabahar 10 lira. Karnabahar yahu, çoğu insanın en sevdiği yemekler listesinde ilk 75'e giremeyecek karnabahar.
Domates 7, taze fasulye 8-10 arası seyir ediyor.
N'oluyor yahu?
--spoiler--
The way she tells me I'm hers and she is mine
Open hand or closed fist would be fine
The blood is rare and sweet as cherry wine
--spoiler--
sözlükteki tüm mazoşist, sadist, manyak erotik hikayeler toplanıp kitap yapılsa büyük ihtimalle kitabın adı olacak isim tamlaması.
olum satar lan, grinin elli tonu niyetine bile kakalanabilir insanlara.
Romanya'da Valcea Bölgesindeki Horezu şehrinde bulunan Manastır, 1693-1697 yılları arasında Prens Constantine Brancovan tarafından yaptırılmıştır.
Manastırın tamamı üç hektardan daha büyük bir alanı kaplayan bir komplekstir.
Manastırın adı "kartal baykuşlar" anlamına kullanılan "huhurezi"den gelmektedir. Anlatılanlara göre o dönemde bölgede hakim olan Osmanlıların korkusundan manastır yapımında görevli işçilerin sadece gece çalışmalarına izin veriliyormuş. Bu esnada da ayakta olan tek canlı şarkı söyler gibi sesler çıkaran kartal baykuşlarmış.
Geniş tonozlu, büyük ahşap bir kapıdan girilen manastırın çan kulesinde ağırlıkları 300 ila 1000 kilogram arasında değişen dört farklı çan bulunmaktadır. Bunların üç tanesinin üzerinde eseri inşa ettiren Brancoveanu'nun adı yer almaktadır.
içeride prens ve ailesinin resimlerinin sergilendiği kilise ise 32 metre uzunluğunda ve 14 metre yüksekliğindedir. ilk başlarda keşişler için düzenlenen manastır 1872 yılında bir rahibe manastırına çevrilmiştir. 18. yüzyılda manastırda kurulan duvar resmi ve ikona okulu Balkan bölgesinde büyük üne sahip olmuştur.
bazı bazı hissedilen durumdur.
ama unutulmamalıdır ki, hislerimiz havanın nasıl olduğuna göre değişiyor da olabilir.
(bkz: ukte)
notu: yokluğunda üşüdüğün sevdiğin uzaktayken, soğuk mu basar tüm evi, üstelik de yazın ortasında? sarınacak battaniye aratacak kadar soğuk,
yeni bir on birinci nesil yazar. hoşgeldin harun abi.
bu arada kendisine hatırlatıyoruz, kıs meslek değil, kız meslek. eminim kendisi de biliyordur da, trolllüğün bokunu çıkarmaya gerek yok.
(bkz: kıs meslekte okumak/#27123633)
edit: allah kahretsin ya, 1000. entrimi buraya girmişim. daha anlamlı bir şeyler yazarım diye düşünüyordum. tüh bak..
neyse bari, 1000. entrimi kendisine ithaf edeyim...
edit2: görünüşe göre buralar çok değerlenecek.
edit3: aa manyak mıdır nedir, etmiyorum lan 1000. entrimi ithaf mithaf. manyak kız.
alkollü alkolsüz, köy düğünü, beş yıldızlı otel düğünü dinlemeden; rakının konumu fark etmeksizin - masanın altında, masanın baş köşesinde - rakı içen tayfadır.
devamı ise hep aynıdır. düğündeki küçük çocuk yahut garson çağrılır; göt cebine bir miktar para sıkıştırılır, "bana bir küçük daha getirsene koçum" ile saygı duruşu ve kapanış..
ayrıca bana geçtiğimiz staj döneminde yaşadığım bir olayı hatırlatır. Yer:balçova termal otel-vali hüseyin öğütçen şölen bahçesi. garsonluk yapanlar bilir, düğünün en çekilmez insanları gelin damadın yakın ailesinden oluşan "protokol" grubudur.
bahsettiğim düğün de baya taşşşaklı sayılabilecek bir düğün. 800 kişilik. çoğu insanın el yakan fiyatlarından dolayı seçmeyi tercih etmediği lake sandalyeler var. sınırsız alkol, yemek ise ordövr, ara sıcak, ana yemek, meyve, tatlı ve pastadan oluşuyor. ana yemek de dana minyonet. hayır her şeyi geçtim, bir insanın 400 akrabası olabilir mi? mitoz mu bölünüyorsunuz? kabile mi kurdunuz ne bu?
stajyer halimle protokole verdiler beni. 2 masa, raat diye geçiriyorum içimden.
fakat masaların birinde abinin biri var manyak mıdır nedir, ara sıcak vereceğim "peynirim kalsın" diyor. ana yemek vereceğim, "yok, yok peynir kalsın" diyor.
meyveye geçeceğim; bak, dedim, güzel abim; mis gibi kavun getirecem, yok diyor, peynir kalsın.
aradan da operasyon şefini kesiyorum, "şimdi sıçtım ağzına" bakışları atıyor çük kadar boyuyla. ankara nın bağlarının tavan yaptığı sırada çaktırmadan önündeki tabağı alıp meyvesini koydum. 5 dakika sonra çağırdı, bana bi küçük daha getir güzelim dedi.
hiç abartmıyorum böyle bir gülücük atıp uzaklaştım oradan. garsonlukta gülümsemek şart. https://galeri.uludagsozluk.com/r/742941/+
ara ara adamı kesiyorum, yanına çağırıp bir yirmilik sıkıştırır mı acaba diye, adamda tık yok. düğün bitti herkes toparlanıyor bu adam beni yanına çağırdı, hah dedim, şimdi bahşiş verecek.
-gel kız buraya
+buyurun?
-sen var ya, allah kahretmesin seni, düğün boyunca önümden peynirimi alıp durdun
+eheuh ben başka bir şey getire..
-sen insan mısın?
+anlamadım???
-sen insan mısın diyorum. sana insan diyenin allah bin belasını versin!
+???!?!!?* ne?*
-meleksin sen melek! aha tam buraya, masaya düşmüşsün!
+peki efendim, başka diyeceğiniz bir şey yoksa?
-yok kızım, yok sağolasın..
tabii ki yine çıkmadı bahşiş.
bu arada, garsonların misafirleri 20'lik ve 50'lik olarak gördüğü doğrudur. bir de gelin babaları var, onları direkt 200'lük olarak görüyoruz.
tip bakimimdan alavara ve doga cafe ile benzer olan, ama daha kasinti, yine de sevilen ve gidilen mekandir. bardaklari alavara veya dogadan daha temiz oldugu dogru oksa da ikisinin yerini tutmaz. genc mekanidir, 17-25 yaslari arasi gencleri barindirir.
* bir kadın yazar, herhangi bir entrysinde cinsiyetini belli eden bir erkek yazara
" tabii, belli et cinsiyetini, nick altın entry dolsun" derse, erkek yazarın tepkisi "ne diyon mına koyim" olur, aynı şekilde yazmaya devam eder.
* bir erkek yazar, herhangi bir entrysinde cinsiyetini belli eden bir kadın yazara
" tabii, belli et cinsiyetini, nick altın entry dolsun" derse, kadın yazarın tepkisi "kahretsin ya, bi bu eksikti" olur, daha çekingen yazmaya başlar, zamanla sözlüğe olan ilgisi azalır.
tanım: tahminen en çok öğrencilerin ağzından çıkan, sıçtın mavisiyle çok güzel bir ikili oluşturan cümle.
yazar notu: aslında bu başlığı açmaya niyetlendiğimde aklımda çok güzel örnekler, açıklamalar vardı. ne oldu bilinmez, belki de biraz uyumak gerek. ama bu saatten sonra uyuyunca uyanamamak var...
başlığın tamamı+tanım: sevgilisine aşkım, canım, bitanem yerine; salak, gerizekalı demeyi daha samimi bulan insan(dır).
--spoiler--
candır bu insan. genelde yay veya kova burcu olur. öyle yapış yapış aşkım, böceğim, balım demez. özellikle iki kişi de böyleyse, ortamda "ayy çok tatlılar yuuaaa" etkisi bırakan çift olurlar.
sonuna -ım eki getirildiğinde 2004 yıllarında kanal d'de oynayan, senaryonun erkavim yıldırım, gamze özer tarafından yazıldığı ve faruk teber tarafından yönetilen dizidir. başrolde kadir inanır oynamaktadır.
elektrikli battaniye kullanmayan insanı bekleyen yataktır.
yatağa yatarsınız, buz gibi. olduğunuz pozisyonu da değiştiremezsiniz olduğunuz yeri ısıtmak için. yatak ısınana kadar geçen 5 dk kesinlikle günün en uzun 5 dakikasıdır.
tanım: çocukluk döneminde izlenen filmlerdeki kuralların* beynimizde yer edinip, uzun süre akıldan çıkmamasıdır.
yaş 6-13
*kurallar:
1- palyaçolar katildir.
2- uyumadan önce yorganın dışında kalan vücudun herhangi bir bölümü kesilir/kopartılır.
3- kollar ve bacaklar yataktan sarkıtılmamalıdır.
4- lahana bebekler sizi parçalara ayırabilir.
5- başınıza ne gelirse yalnızken gelir. -tercihen asansör-
6- dolaplar lanetlidir.
7- yatağının altınca mutlaka canavar sürüsü vardır.
8- eski evler büyülüdür.
---
yaş 23:
1- palyaçolar hala katildir. *
2- başın da dahil tüm vücudun yorganın içinde olursa boğulursun.
3- kollar/bacaklar yataktan sarkıtıldığında kedi/köpekler onları parçalayabilir.
4- lahana bebekler gereksizdir.
5- asansör bir iş yeri fantezisidir.
6- dolaplardaki eşyalar daima dağınıktır.
7- yatağının altı odanı toplamaya üşendiğinde oraya tıktığın eşyalarla doludur.
8- eski evler yıkılmalıdır.