elleri öpülesi yazarlara oranla asosyal, yaşam ünitesine bağlanmışcasına sanal aleme bağlanmış çaylakların fazla olması mı dersin? Egoları uğruna eksi oy basanları mı dersin? antirik kuntirik konu başlıkları mı dersin? sevgili ve değerli zall imiz mi dersin?
Tüm bunlarla beraber uludağ sözlük hiç değişmemiş ama değişmeli. buraya bir reform hareketi başlatılmalı! bir abuzittin isyanı çıkarmalı, ya da gereğinin yapılması sevgi ve saygılarla arz edilmeli.
(bkz: zall bana bi baksana allasen)
(bkz: tüm yetkilileri görev başına davet ediyoruz efenim)
pek de olmayan özelliklerdir. çinlilerin daha kısa boylu ve daha geri zekaya sahip olması dışında elbette. çinlilere nazaran japonlar daha ileri görüşlü daha uzun boylu ve daha fazla despotturlar. işin aslı çekik gözlü tüm organizmaları birbirinden ayırt etmek zordur.
mesela;
yolda gördüğü bir çekik gözlüye taşak geçme pahasına 'selamun hello chinese man' diyen bir kız tanıyorum. aldığı 'ben afganım' cevabı üzerine taşağa gelmesi bir yana, sene başında sınıf arkadaşı olduğunu öğrenmesi de cabası. yapma be kızım uslan artık...
edit: eksileyenlerin çocukları çinliler gibi eblek bakışlı olsun
karması dibe vurmuş fakat özü pek olan yazarlara söylenecek güzel övgü sözü. beynine oksijen gitmeden langur lungur konuşan yazarlara söylenmeyecek sözdür.
eksi oylarınızı almadan önce şunu belirtmek isterim ki elhamdülillah müslümanım. ama ve lakin iş ateistlere din anlatma çabasına gelince farklı düşünür benim beynim. ağzından küfürü düşürmeden ateistle sidik yarıştırırsan mort olursun arkadaşım. lafı ağzına tıkar oturtur. ateistler hakkında genelleme yapıp komünist olmalarıyla hor görüp "karını da paylaşmak hoşuna gidermi?" gibi konuşursan oturturlar. haklarıdırda. din bana bu şekilde öğretilseydi ateistlerin başını çekerdim. islam dininden soğ uyanların sebebi varlığı sizlersiniz. islamiyet hak dinidir. inanmak yada inanmamakda bir hakdır ve sen bu hakkı kısıtlayamaz, ölçüp biçemezsin. ateistlerin bir çoğu zeki, araştıran, denetleyen, düşünüp neticeye varan bilgili insanlardır. ve sen bilmediğin konularda onlara höt diyerek laf yetiştiremezsin. ama ve lakin bilgi dağarcının geniş olduğunu düşünüyorsan güzellikle anlatabilirsin. onların düşüncelerini hor görmeden elbette. düşün ki peygamber efendimiz (s.a.v) bile gayrimüslimlere tek bir kötü söz söylememiş ve onlara zulmetmemiştir. peki ya sen kim oluyorsunda dini bildiğini sanarak kötü sözler savuruyorsun? elbette ki bir kişiyi islama davet etmek büyük sevaptır ama kötü sözlerle değil. gelelim özgür, demokratik ülke kavramına; savunduğun istediğin uğruna savaştığın özgürlük ve demokrasi anlayışın buysa önce bir evrim geçirmen gerek senin. herkes istediği gibi inansın yada inanmasın önce hoşgörü ve saygı öğren. hele ki çağdaş ve laik olduğunu savunuyorsan araştıran, okuyan bir birey olmalısın. ve şu cehaletini atmalısın üstünden...
(bkz: ateistlere tokat gibi soru ve cevaplar)
geçenlerde karşı apartmanın son katında yeni bir birey olduğunu farkettim. orası bir cemaat eviydi yaklaşık dört genç oturuyordu. bu çocuklar sabah namazına kalkıyorlardı. yazık öğrenci evi işte şaka maka perdeleride yoktu bunların. bende bazen balkonda sabahladığım sıralarda görüyordum namaz kıldıklarını. usturuplu ve titizlerdi. arada bir temizlik yapışlarına rastlıyordum. allah var bir kez olsun dönüp bakmadılar. göz göze gelsek başlarını yere eğiyorlardı. bende bu sebeple balkonumda gönül rahatlığıyla oturabiliyordum. ne onlar bana ilişiyordu ne ben onlara. birgün cemaate yeni bir birey katıldı. bu kişi diğerleri gibi değildi. balkonda leptopun başına kurulup saatlerce beni dikizliyordu galiba. hiç yüz vermedim hiç bakmadım. sonuçta orası benim özel mülküm. sıcak yaz aylarında kimse bana balkonda oturuyorum diye hesap soramaz. açığım yok saçığım yok usturuplu bir şekilde 'evimin' balkonunda oturuyorum. yanılmışta olabilirim belkide beni dikizlemiyordu ama emin olsam haddini bildirecektim. ve bir zaman sonra emin oldum. bir ara yine gece balkonda otururken leptop ın ekranını bana çevirdiğini farkettim. birde baktım ki ne göreyim! bu kendini bilmez hadsiz ekrana kocaman sayılarla telefon numarasını yazmıştı. sandalyeyi fırlatırcasına kalktım ve içeri girip hışımla perdeyi çektim. haddini bildirmiş bulunuyordum ve birdaha bu tarz girişimlerde bulunmayacağını umuyordum. işe yaradı. o günden sonra kafasını kaldırıp bakmadı ama keşke balkonda burnunu karıştırmasına şahit olmasaydım...
ayıp ederek kafasını o muhteşem samsung galaxy s4 ten kaldırmaması durumudur. ayıptır sohbet esnasında 'hıı evet' gibi cevaplarla geçiştirir.
necmiye ile hüsniye.
necmiye: işte öyle ya. durum bu yani. sen ne düşünüyoğn?
hüsniye: hıı evet. bilmem
necmiye: bişey söyle ama yani. ne yapmalıyım?
hüsniye: ığğğ hmm şey. siktir et.
necmiye: ahmet geçen senin numaranı tekrardan istedi.
-hüsniye kafasını kaldırır. gözler fal taşı-
hüsniye: neğğğyyy!!! sen naptın verseydin bari!
necmiye: bok püsür...
dhkpc, pkk, onların yandaşları, bazı büyük karteller.
(bkz: provokatörler)
edit: amerika!
edit: bazı bazı vatan haini polisler.
yine edit: israilide unutmayalım
tekrar edit: cahil kısım halkı unutmamak lazım ayıp olur.
seri şekilde eksi yada artı oylamaktır. seri şekilde oyladığınız halde sadece bir defa oylayabildiğinizi görürsünüz yazar profilinde. sizden başka oylayan olmaz bazı durumlarda oradan anlaşılıyor. o yüzden seri oylamak boşu boşuna yorulmak anlamına gelir.
kesinlikle sinir bozucu bir durumdur. kuzeninizle kardeş gibiyseniz, bu zamana kadar aranızdan su sızmamışsa, örneğin siyasette ters düştünüz. böyle bir konu yüzünden kavga etmek tamı tamına çocukluktur. herkes ortaya koyduğu fikri savunmalı fakat saygı çerçevesi dışına çıkmamalı. kuzeniniz fevri hareket eden biriyse asla onunla zıt düşebileceğiniz konular konuşmayın. aksi takdirde 'sus ve cehaletinle otur!' şeklinde azarlanabilirsiniz. böyle durumlarda ya susacaksınız ya da ikili davranacaksınız. susmak mantıklı olandır. siyasetle ilgilenmiyormuş gibi yapın. her dediğine he deyip geçin.
(bkz: bok püsür)
mübarek ramazan ayında bile saygısızca açık seçik başlıklar açılıyor, moderatörler ve zall de bu konuda hiçbir girişimde bulunmuyor. bukadar da olamaz ya. ateist olabilirsiniz ama biraz dinini yaşayanlara saygı gösterin. diyecek söz yok size sözlükte yaşadığım olayı aktaracağım:
-ya niye bu kadar açık seçik başlıklar açılıyor ya ayıp kendileri dinden bihaber olabilirler de bize niye saygı yok?
+bak biliyosun bende ateistim ama haklısın bu gerçekten ayıp. ***** diye bi yazar arkadaşım var oda ateist bile bile açıyor bu başlıkları. öyle dedi müslümanlardan nefret ediyormuş.
-olamaz ya bu haksızlık işte ozaman bizde kendilerine hep küfredelim dışlayalım bu olacak işmi yani!
+mesela siz küfür ederseniz yada açık seçik bişeye bakarsanız oruç gidermiş. bile bile yazıyor ki okuyanın orucu bozulsun diye. gıcıklığına yani.
-allah büyük ya. neyse sen boşver.
evet işte durum bu. bu durumu şiddetle kınıyoruz!
edit: sevişirsen seviş ama sözlüğe yazmak ne demek oluyor be. bize ne? çok mu meraklıyız sizin iğrenç maceralarınıza? özel hayatını gelip burda anlatanlar kadar ibnelik yapabilen yoktur.
acı bir durumdur nitekim. kendi isteğiyle 8. nesil silik olup içindeki uludağ sevgisine karşı koyamamak kötü olsa gerek. 10. nesil olarak geri dönmüştür. acınacak bir haldir. çünkü günümüzde 10. nesiller adam yerine konmuyor. haksız yere değil ama bazı 10. nesilleride görmezden gelmemek lazım.
edit: entry girmeyen eksi oy atmasa yani bu bir ricadır.
doğal bir durumdur. kimsenin keyfi için yapmaz bunu. içinden geliyordur. kimsenin de bu konuda söz hakkı yoktur. namaz kılıyor diye dışlanmamalı hor görülmemelidir. bir kişi tarafından hor görülüyorsa o kişiyi hayatından çıkarmalıdır.
edit: namazda elbet başını örter!
allayıp pullayıp düğüne zorla götürülen yazarlardır. ve düğün hiç sarmamıştır. birde üstüne saçını ineğe yalatan beyaz gömlekli kıro bir tipin bakışlarına mahsur kalmıştır. 'düğün bitsede evime gidip kahvemi sigaramı alıp balkonda keyif çatsam' düşüncesiyle kös kös oturan yazarlardır. ananeler teyzeler 'galk gız oyna sıra sağa gelici senide everirik yakında' diyerekten çekiştire çekiştire çiftetelliye çağırırlar birde. böyle düğün düşman başına...
edit: düğün 1. dereceden bir akraba düğünüyse gelde gitme. yoksa ne işi olur bu yazarların düğünde?
ne kabustur böyle rüyalar, ne de güzel bir rüya. belkide ürkütücü ama mesaj veren bir rüyadır...
ortalık savaş alanı gibiydi. insanlar çıldırmış gibi kızgınlıkla bağırıyordu. bir kız çocuğu vardı. belki 7 belki 8 yaşında. ay parçası gibi bir yüzü, altın gibi saçları vardı. yanındaki kız ''bu tabuta yatmalısın. yoksa seni affetmezler.'' dedi. küçük kız özür diledi ve tabuta yattı. tabutun yanında kızın gülen güzel yüzlü resmi, taziye mektupları ve çelenkler vardı. canlı canlı tabuta koymuşlardı. kızın suçu ise allah'ı inkar etmekti. insanlar tabutu kaldırıp orta yere koydular. işaret parmaklarını gök yüzüne kaldırarak;
''allah birdir ve tekdir! allah birdir ve tekdir!'' diyerek haykırmaya başladılar.
ben ise şaşkın şakın baktım bu manzaraya ve dedim ki ''şüphesiz ki allah birdir ve tekdir ve hep öyle kalacaktır. bunun davasını yapmak bile hata.''
uyandım ve başımı ağrıtan derin düşüncelere daldım. 3 gündür bu tarz rüyalar görüyordum ve bunun bir anlamı olmalıydı. bir mesaj... düşündüm ve bulamadım almam gereken mesajı. hala düşünmekteyim.
edit: kızı canlı canlı tabuta koymaları cahilce bir davranıştı kendimce. bu ne saçmalık demiştim o insanlara bakarak. o kız hata yapmış bile olsa küçüktü. bir çocuktu. eğitilebilir ve doğru yol gösterilebilirdi...
ileride o çok eleştirip kezban dediği kızlardan biriyle evlenme olasılığı yüksek olan erkektir. kezban demediği kız kalmadığı için olası bir durumdur. eğitim şart. evet eğitim şart. kitap okumak, yamuk yumuk konuşmamak şart. kezbanların ülkemizde çokça bulunmasının sebebi cehalettir. okumak, kendimizi geliştirmek, öğrenmeye açık olmak şart. yoksa cehalet peşimizi bırakmayacak.
insanın durduk yere asabını bozar. gece gece ruhunu daraltır. tüm yaşama sevincini elinden alır. işte böyle erkeklerde var. halbuki ortada bir sebep yoktur. bir anda tanımadığınız bir insana dönüşüverir ve inanılmaz kırıcı olur...
neyine yazmış çıkaramadım hala. 'şeyime' kelimesinin yerine istediğiniz kelimeyi yerleştirebilirsiniz. 'ben bu yazıyı şuyuma buyuma yazdım' diyen başlıklara tepkidir bu. açık ve net. her şeye tepkidir aslında. eksi oylara, tam en lezzetli yerindeyken yere düşen dondurmama, tam kola içecekken kolanın bitmiş olmasına, mesaj yazarken rahat bırakmayıp telefonuma konarak ekranı gagalayan muhabbet kuşuna.
(bkz: dünyaya tepki olarak doğmuşum da)
67 yaşında olmasına ve hiç yaşlanmamasına bakılırsa gerçeklik payı yüzde 80 olan ihtimaldir. birgün tüm silikonları patlayacak ve dünya silikon altında kalacak diye endişe ediyorum. kendini düşündüğü kadar dünyayıda düşünmesi gerekir. dünyamızı riske atıyor.
edit: eksi oy veren kişi olgunları hatta nineleri tercih ediyor sanırım.
aşırı derecede bir bunalım geçirme halidir. ne yapsanız olmaz içinizdeki sıkıntı geçmez. sigara bile hiç yardımcı olmaz böyle durumlarda. aksine nefesinizi daha da daraltır. dünya daha nefes alınamaz bir yer olu verir. iyisi mi bu mübarek günde dua edelim ki sıkıntılarımız son bulsun. başka çare yok.
kendilerini brad pitt sanan erkeklerdir. sadece erkeklerde değil bazı bayanlarda da vardır aynı durum. başkalarını küçümseyip hor görecekleri yerde iyi düşünmeli ve aynaya bakmalılar önce. güzel olduğunuz kadar kusurlarınız da vardır. ya da yakışıklı olduğunuz kadar kusurlarınız da vardır. kusurdan kasıt ettiğim nokta sadece dış güzellik değil.
(bkz: içi bok olanın dışı da boktur)
diyeceğim o ki çirkin insan yoktur. bakımsız insan vardır. yada ruhu pis insan vardır.
günün özlü sözü: bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya!
önüne gelen her entryi silmeye başlamasıdır. iyice diktatör kesildi. hatta eline testereyi alıp yazarları toptan kesip biçebilir bir kıvamda galiba. zall istifanı ver lütfen.
emre kaya adlı pop sanatçısının teşekkür ederim adlı parçasındaki insanı derinden yaralayan söz öbeği. pop dinlemememe rağmen bu aralar sık dinlediğim bir şarkı.
''gerçeği sayende gördüm teşekkür ederim.
içi boş kalbini tattım ne yazık ki sevgilim.
zahmet edip masallarla gelme karşıma
beni affet demekle bil ki zaten çoktan geciktin...''
sen endişelenme zall usta. bizler yanındayız. sen bize gerekli olan hakkı ve özgürlüğü verdin. nasıl akp nin yanındaysak seninde yanında olacağız. eylemlere karşı duruyoruz evet! var gücümüzle buradayız duruyoruz direniyoruz!
nasıl bir oyunsa bu dönen oyun, haberlerde beyaz tv canlı yayında gözümle gördüğüm olay şu;
'kılıçdaroğlu tayyip erdoğanın götünün kılı!'
nasıl kesilip biçilmişse nasıl montajlanmışsa 'tayyibin götünün kılıyım' olmuş. bu nasıl iş... akıllara zarar!
(bkz: mini etekli ak partili kız) başlığını açan abazandır tam olarak. hangi akla hizmet edip daha birde özgürlüğü hakkı hukuku savunuyorsunuz sokaklarda?
-a bunun eteği kısa memesi görünüyo chp li bu.
+aaa buda kafasını örtmüş akp li ampul kafa...
-ha bak şu da çıplak geziyo bu da mhp li.
olamaz böyle bir şey. bu geri kafalılık bu beyinsizlik niye? sus cehaletinle otur arkadaşım.
bu mudur sizin istediğiniz adalet? başını kapasan bir dert açsan bir dert bu ülkede. ama yok öyle bir dünya. kimse kimsenin kişisel hayatına ve tarzına karışamaz. kimse kimsenin giyimine bakıp siyasi fikirlerine hüküm veremez. dini ve ahlakı siyasete karıştırmak tam sizlerin işi olsa gerek! birde laiklik diye yanıp tutuşursunuz önce kendi götünüzün bokuna bakın bir zahmet... ne zaman ki bu devlete hakaret ettiniz, var olan en güzel adaleti ve özgürlüğü inkar ettiniz, o zaman sizli bizli olduk. oluruz! sizli bizli oluruz! ne biz sizdeniz artık ne siz bizden!
edit: işte o kadar...
edit2: çok sinirliyim verdiğiniz eksi oylar kıçıma kadar afedersiniz...
çocukken hep hasta dirençsiz gelişemeyen bir mahluk olan, hastalıkların ard ardına yakaladığı yazarlardır. soğuk algınlığı durumunda annelerin hep tylolhot içirmesi sebebiyle çok iştahsız bir çocuk olmanın yanı sıra nefret eder bazıları. zorla içirtildiği için tiksinmek olası bir durum.
edit: varmı benim gibi tylolhot sevmeyen yazarlar?