Motosikletli gezgin blogları kervanına yeni katılmış, ama gezgin olamamış bir adet motosikletli gezi blogudur. türkiye içerisinde ufak ufak gezmekte ve gezdiklerimi paylaşmaktadır.
göz atmak isteyenler http://www.rotamoto.com 'dan bakabilirler efendim.
Evet arkadas turkiye'de nukleer santral istiyorum, hatta mumkunse ankara`da kurulursa cok mukemmel olur.
Gectigimiz surecte Memlekette bu kadar olay, bu kadar rezillik, bu kadar acilar yasandi adamlar sanki zamkla koltuklarina yapistirilmis gibiler gitmiyorlar. Bir seferde sucu kabullenin tamam arkadas ben veya biz bu isi yapamadim, yapamadik diyin. Ama olur mu hic oyle sey sicak koltuk, dolgun para, bu irtiba san sohret boyle kolay birakilir mi degil mi? Birakmiyorlar iste bunlarda.
Ne halk sirtindan atiyor bu kan emicileri, ne de bu kan emiciler vazgeciyor halktan. Belki bir nukleer santralle bu konudaki kaderimiz yazilmis olur.
nefret edilesi insan çeşididir. kola şişesini ortadan bastırdıktan sonra kapağını kapatarak dolaba veya masanın üstüne koyar, sanırım bu insan çeşidi ile diş macununu ortasından sıkan insan aynı türdür.
teknoloji devi microsoft'tan yeni bir adımdır. sütyene entegre edilen bir zımbırtı sayesinde kadınların stres durumunu cep telefonuna aktaracak bir tasarım yapmışlardır. http://www.hurriyet.com.tr/teknoloji/25272670.asp
malesef bir gerçektir.
cumhuriyetin ilanından sonra ülkemizde mimari açıdan örnek teşkil edecek ve türk mimarisinin gelecek nesiller tarafından gurur duyulacak eserleri yoktur. hala daha osmanlı döneminden kalma camiler, binalar, yapılar ile kendimizi avutmaktayız.
cumhuriyetin ilk yıllarında doğal olarak çekilen sıkıntılardan, ülkenin yapılanması, ekonomik durumundan vb. şeylerden dolayı bu konuya ağırlık verilememiş olması gayet doğal fakat merak ettiğim asıl konu daha sonraki yıllarda neden taş üzerine taş konulmamıştır.
zaten bu saatten sonra da durum pek iç açıcı değil. bundan sonraki nesillere sanırım türk mimarisi olarak avmler, ve ağaoğlunun sikindirik biçimsiz siteleri miras bırakılacaktır.
öncelikle başlık karakter sınırına takıldığı için biraz saçma oldu, şöyle bir başlık olabilirdi "iki kişi yapay bir ilişki yaşamaktansa tek başına ilişki yaşamak"
ingiliz fotoğrafçı penny koliopoulou'nun genellikle filmlerde karşılaştığımız ve insanın gözüne batan yapay ilişkileri eleştirdiği bir bakış açısıdır, eleştirmekle de yetinmeyip bunu birde fotoğraflamıştır. kendi fotoğraflarını kadın ve erkek rolünde çekip photoshop vasıtası ile birleştirip ortaya değişik bir çalışma çıkarmıştır.
az önce televizyonda gördüm şükrü saraçoğlu stadında insanlar kızlı erkekli karışık şekilde maçta tezahüratlar yapyordu, bu durum ülkemizin ve devletimizin muhafazakar demokrat yapısına ters bir durum teşkil etmektedir. hiç hoş değildi. bu durumda meclisin gerekli anayasal çalışmayı yaparak bu konuya bir çeki düzen vermesi gerektiğini anlıyoruz.
milli sporcumuz kenan sofuoğlu'nunda yarışacağı 13-14-15 eylül'de istanbul'da, intercity istanbul park pistinde yapılacak olan şampiyonadır. biletler biletix'ten satışa çıkmıştır ayrıca motor tutkunları için kamp yapma imkanı da vardır. motosiklet festivali tadında geçecek * çeşitli etkinliklerin de yapılacağı belirtilmiştir.
şuan pek duymasam da doksanlı yıllarda modası devam eden bir şeydi ünlü birinden imzalı vesikalık fotoğraf almak. günümüzde teknolojinin gelişip fotoğraf makinalarının telefonun içine sığıp cebimize kadar girmesiyle artık bunun yerini ünlü biriyle karşılaşıp fotoğraf çektirme aldı herhalde. neyse bu konu da doksanlı yıllara dair hatırladığımız bir ergenlik hatırası olarak tarihteki yerini aldı.
edilecek çok küfür olsa da değmez diyor insan bazen, hazımsızlığın da son noktasına gelmiş bulunmaktayız. verdim güzel eksini güle güle kullan. videoyu hazırlayan insancıklar başkalarının başarısını kıskanmak yerine kendilerinin yapamadığı boku yapanları destekleseler belki nice şeyhmus kinolar çıkacak bu memlekette, ama olur mu her boka bir kulp bulup dalga geçmemek.
çokta bilmediğimiz bir şey söylememiş ama malesef türkiye artık tüm dünyada herkesin bildiği ve hukuksal olarak çalışanlara verilmiş bu grev hakkı çatır çatır emekçilerin ellerinden alındığı bir ülke haline geldiği için bu tür söylemlere bile "vay be elin messi'si ne demiş" diyecek hale geliyoruz. "yaşasın ileri demokrasimiz, yaşasın hukuk devletimiz"
bir çoğumuz hatırlar çocukluk yıllarımızda bakkallarda satılan tam adını bilmesem de yapı itibari ile keçi bokuna benzeyen ve genellikle keçi boku olarak adlandırdığımız şekerlemelerdi şuan hala daha satılıyor mu bilmiyorum fakat tadı hala damağımda olan şekerlemedir.
tanrıya özel olan eylemdir. canı sıkılmış olmalı ki bir evren ve canlıları yaratmıştır biz olmadan kim bilir neler yapıyordu sıkıntıdan ama neyse ki insanlar geldi sıkıntı bitti.
ağlama melis repliği yerine alternatif olarak mizah konusu olabilir. hem zaten neden ağlasın müritler iyi çalışıyor referandum da kazanıldı, referandum sonucundan sonra canlı yayında okyanus ötesine teşekkürler de gönderildi meydan sizin koşturun artık atlarınızı.
sol framede sağ-sol, kemalist-şakirt, ülkücü-komünist gibi birbirini yaftalayıcı başlıklardan sonra son zamanlar da moda olan yoksul halkı aşağılama çalışmalarıdır.