taşeron sistemi ile personel alımı yapan şirket.* türk telekom ile beraber bu mantıkla devam ettiği sürece binlerce abone kaybetmeye devam edecektir.
aidiyet yoksa memnuniyet de yoktur. bu mantığı bilememektedir.
ve -aracı firma çalışanı- olarak bile ttnet'in çağrı merkezinden utandığım dünkü tecrübem:
çağrı merkezi aranır. tarayıcıda otomatik çıkan hata sebebiyle yardım istenir. çağrı merkezi çalışanın en basit kontrol olan modeme kayıtlı kullanıcı adı ve parolasını dahi sormadan standart sözleri söyleyip çağrı kaydı açması beni benden almıştır. çözümün bu kadar basit olmasına rağmen çağrı merkezi çalışanının bunu atlaması da şirketin kalitesini ortaya koymaktadır.
böylesine özensiz, çalışanlarına değer vermeyen bir şirkette çalıştığım için önce kendimden sonra da bu sistemden nefret ediyorum.
hayallerinin yerini hayalkırıklıkları almaya başlar önce... yavaş yavaş yiter içindeki heyecan, istek... hayatın hep olumsuz cevapları iyiden iyiye dibe çeker seni...
tüm bu olumsuzlukları hak edip etmediğinizi sorgulamaya başlarsınız... "hani iyiler elbet bir gün kazanırdı?" dersiniz... o "bir gün"ün bu dünyada yaşanmayacağına inanmaya başlarsınız... ve işte inanç kaybı da burada başlar... "bu dünyada mutlu olamıyorsam diğer dünya kimin umurunda" düşüncesi yer etmeye başlar kafanızda...
o güne kadar korumaya çalıştığın değerlerini tekrar sorgulamaya başlarsın... o güne kadar yaptıklarını ve yapmadıklarını gözden geçirirsin... kendince sen de hayata kazık atmak istersin. "bu güne kadar mutlu olamadım bundan sonra da olamayacağım" karamsarlığı ile yavaş yavaş farklı düşüncelere, yollara girmeye başlarsın...
bir yandan da içindeki inancını sorgularsın sessizce. "acaba" dersin; "acaba inancım zayıf olduğu için mi bu tür ikilemlere düşüyorum" diye sorarsın kendine. ama sonra yine kendi kendine cevabı bulursun "bu güne kadar neden hiç yüzüm gülmedi öyleyse?"
elinden geldiğince dinini hayatında tutan, iyi insan olmaya çalışan ancak bir türlü mutluluğu yakalayamayan (mutluluktan kasıt: sadece orta seviyede bir iş sahibi olabilmek) bir varlığın iç dünyasında başlayan çelişkilerden bir kesit okudunuz...
sadece bir arkadaşınızın olduğu bir şehirde haftanın her günü yüzsüz bir şekilde o insanı arayıp "buluşalım mı?" dedirtir... her seferinde de nazikçe red edilmenize rağmen...
bu kadar şerefsizdir işte çaresizlik... istenmeyen adam olduğunuzu düşünmeye başlarsınız...
gerçekten anladım ki yalnızlık Allah a mahsus imiş...
hiçbir şeyden zevk alamıyorsunuz hatta hiçbir şey yapamıyorsunuz. çünkü yalnızsınız. ve artık öğrenilmiş çaresizlik oluşmuştur bünyenizde. bilirsiniz artık kimse olmayacak hayatınızda...
"yalnızlık ömür boyu" sözü sanırım doğru ve yine sanırım her geçen gün yaşayarak ispat ediyorum...
kötü bir şey öncelikle. hayatın tadını almanıza engel. mutlu olmanıza engel. zaman ilerliyor. akranlar bir bir evleniyor. kaliteli bir hayat sürmeye başlıyorlar. yalnız insan ne yapıyor? aynı boktan hayata devam ediyor. en azından iyi bir işi olsa yalnızın işine aşık olur. işiyle evlenir. ama o da yoksa... vay haline o insanın. yalnızlık işte böylesine bir illet. dünyanın en kalabalık şehirlerinden birinde yaşasan da yine yalnızsın. acı. acımasız. sıkıcı. adaletsiz. bu tanımların hepsi yalnızlık.
internet bağlantınızda sorun yaşıyorsanız öncelikle çağrı merkezini arayarak (444 0 375) çağrı kaydı oluşturunuz. bununla yetinmeyip aynı gün ya da ertesi gün bağlı olduğunuz türk telekom ofisine gidip durumu bildiriniz. bu durumu ofisteki bireysel işlemler yapana değil direkt teknik destek bölümüne bildiriniz. oraya yönlendirme isteyiniz. sizi görüştürmek zorundalar. oradayken bağlantınız, çağrı kaydınız hakkında bilgileri alınız. ve o gün içerisinde işlemin bitmesi için ısrarcı olunuz. gerekirse hiç çekinmeden daha üst yöneticilere şikayette bulununuz.
ttnet aslında iyi niyetli bir şirket. ama maalesef elindeki değeri(müşterileri, altyapıyı) daha kötü kullanamazdı. taşeron mantığı sonucu hizmet bu kadar düşük.*
145 arızalı olduğunda ya da bir başka (e-kolay) internet servis sağlayıcısından girerken kontör bittiğinde (o zamanlar e-kolay vardı. kontörlüydü) hiç çekinmeden 146'dan bağlanıp dota'ya wow'a devam ettiğim zamanlar...
faturalar gelince de tabii aile ile kavganın kaçınılmaz olduğu zamanlar...
"Her kulun imtihanı inancı ölçüsünde zordur. Kul ne kadar inanırsa imtihanı o kadar çetin olur. Sabır ise bütün sıkıntıların anahtarıdır. Sabır sadece ilk toslamada değil, musibetler ardı ardına geldikçe gösterildiği zaman sabırdır. ilk ısırıldığında zehirli bir bitki kadar acı ama sonucu yeryüzündeki bütün meyvelerden tatlıdır."
ne var ki bazen insan nefsine, bulunduğu şartlara yenik düşer... hep isyan durumundadır, hep mutsuzdur, hem deyim yerindeyse ağlar... ama aslında kul da haklıdır bir bakıma... bilir ki binlerce insan mutluyken o da hak ediyordur bu mutluluğu... çok şey istemiyordur ki zaten... sağlam bir iş ve iyi bir eş... hepsi budur. ama işte olmayınca olmuyordur.
bazı insanlar dünyaya kaybetmeye ve yalnız kalmaya gelmiştir. bu artık tecrübe ile sabitti. *
hiçbir iş stresi yaşamamak... tatile istediği zaman çıkabilmesi... mesai saatleri içerisinde rahat rahat çayını, kahvesini dilediği vakit dilediği kadar içebilmesi... vermek zorunda olduğu bir hesabının olmaması... her ay günü gününe maaşını alması. sağlık harcamalarında cebinden neredeyse beş kuruş para çıkmaması... iş stresinin olmaması (yazmış mıydım?)...
bu şirketin politikasını anlamak güçtür. "müşteri memnuniyeti bizim için birinci öncelik; 2012'yi mutlu müşteri yılı ilan ettik" derler ama müşteri temsilcilerini (çağrı merkezindekileri demiyorum ofislerde yüz yüze hizmet verenler) taşeron firma aracılığı ile işe alıp çalıştırmaktadır. bir yan masada çalışan türk telekom çalışanından farklı bir iş yapmamanıza rağmen ve hatta o kişiden daha yoğun çalışmanıza rağmen hep 2. sınıf muamelesi görürsünüz.
müşteri memnuniyeti için çalışan memnuniyeti gereklidir. bunu anlamayacaklar sanırım. eh, onlar durumdan memnunlarsa çalışanların da çok verimli çalışmaması doğal. sonuç? sonuç yurdum insanına oluyor elbette. bağlantısı gerçekleşmeyen başvurular... sorunları halledilmeyen şikayet sahipleri... iptal için gittiklerinde karşılaştıkları manzara...
yazık. böylesine potansiyeli olan bir şirketin böylesine yerden yere vurulması, kalitesiz oluşu...
kalitesiz bir arkadaşlık sitesi. mesaj atmak için ücretli üye olman gerekiyor. paralı olduktan sonra insan ister istemez soğuyor. ben neden bir "merhaba" için para ödeyeyim ki... mesaj atınca %100 kız arkadaş edinme garantisi veriyorlarsa ömür boyu üyelik yaptırırım orası ayrı.
elinden geldiğince üstüruplu yaşamaya çalışıyor da olabilir. şakirt ya da badem bıyıklı olmak zorunda da değildir. dinin gerektirdiklerini yapabildiği kadar yapmaya çalışıyordur. küçük de olmak zoruna değildir. pek ala 27 yaşında olabilir.