sözlük manasıyla Barcelona'nın Real Madrid'le 'taşşak' geçtiği maçtır. hızlı pas trafiği, dalga geçercesine atılan topuk pasları, bacak araları, her golden sonra daha da çok sevinen oyuncular real madridlileri çileden çıkarttı. barcelonalıların durduk yere, sırf eğlencesine, keyif almak için pas yapmaları da yine görülmeye değerdi.
her seferinde sakarın birinin elbiseye çay, kahve, vişne suyu ve buna benzer bir nevi içecek ya da çamur ve sair leke bulaştırdığı, üstelik senaryoda tavsiye edilen deterjanın asla o evde bulunmadığı ve sürekli marketten alındığı reklam türüdür...
babam kulağının arkasında biriken yağ bezini aldıracaktır... ben de onun yanındayım... ameliyat elbisesini giydi bekliyoruz doktorun gelmesini... ordan bi görevli elinde ameliyat listesinden okudu ve hemşireye sordu: 'fahri beyin ameliyatı mı??' babamın yüzü kireç gibi döndü adama: 'beyin ameliyatı mı??' yok ben kulağımın arkasından bezeyi aldırıcam... ben gülmekten babama anlatamadım durumu...
-kurbağadan korkuyorum
-ilkokul 3. sınıfa kadar altımı ıslattım
-cebimde 7.25 TL para var yarın kız arkadaşım almanyadan geliyo napıcam bilmiyorum
-13 yaşımda komşu kızını dikizledim
-hagi'yi çok özlüyorum
-izdivaç programları arasında en iyisinin 'su gibi' olduğunu düşünüyorum
-öğretmenlik okumadığım için pişmanım
derse geç kalan x çeşmeden su içmiş ve ağznını silerek koştura koştura sınıfa girer... hemen arkasından y tuvaletten çıkmış ve pantolonunun fermuarını çekip sınıfa dalar... hoca sorar: naptınız lan siz?!?! fermuarını çekene dönerek: bari iyi miydi muamelesi?? sınıf yıkılmıştır...
israil'in 2006'da Lübnan'ı bombalamasının ardından boykotu 1 aydan fazla sürmeyen mallardır... internette yüzlerce sitenin saymış olduğu markalar ayrıca buz dağının görünen yüzüdür... Dev holdinglere, gruplara ve asırlardır ticaret yapan köklü aile şirketlerine sahip milletin mallarıdır...
laiklik ve demokrasi dışı bi karardır... referandum yapılması da çoğulcu demokrasinin değil çoğunlukçu demokrasi denen ve modern demokrasiye uymayan bir mantığın ürünüdür... tıpkı fransada bir türk öğrencinin 'ermeni soykarımı yoktur' dedikten sonra uzaklaştırma cezası alması kadar fikir ve düşünce özgürlüğüne saygılı bir davranış ve demokratik bir karardır... ne yani biz de kilisnin çan kulelerini mi yasaklayalım?? yakışık alır mı bir devlete ve bir millete başka dinlere ya da inançlara saygı duymamak??
şehirlerarası yolculuk sırasında, otobüste güzel bi kestirdikten sonra sabaha karşı gözlerini açtığında, sisli puslu bi havada gördüğü balkabağı tarlasını mezarlık sanıp balkabaklarına Fatiha okumak...
kadıköy-beşiktaş iskelesinde banka oturmuş vapuru beklerken yanıma çin, japonya, kore vb. taraflarından geldiğini düşündüğüm bi genç oturdu... çantasını açtı... üzerinde economy of cart curt yazan kitapları çıkarıp çantanın dibine kaçmış mp3 çalarını buldu... kulaklığını taktı... kitaplarını karıştırdı falan derken vapur geldi... çanatsını topladı ve hemen önümde ayakta beklemeye başladı... gencin çantasını kapatmayı unuttuğunu düşünen, memleketimize gelmiş yabancılara karşı gayet duyarlı ve yardımsever ve bir o kadar da şık abimiz gence seslendi... gayet aksanlı olduğunu düşündüğü -ama sadece düşündüğü- ingilizcesiyle ağzını epey de yayarak: 'Your bag is open.' dedi... genç çantasına baktı, adama baktı, çantasını kapattı... hafifçe kafasını öne eğerek babacan bi ses tonuyla 'Eywallah!!!' dedi... etraftakilerle beraber ben de gülmekten yıkıldım tabi...
kurunun yanında yaş da yansın mantığıdır. ezan sesinden rahatsız olan var diye rahatsız olmayanların, ezan sesini sevenlerin, ezanı dinleyenlerin olamayacağını düşünmektir. aslında bu 'biz inanmıyoruz, inananlar bize saygı göstermiyo' diyip inanan insanlarla dalga geçen fikrin ürünüdür. eğer temyiz kudretine sahip bir insan 'evimin hemen dibinde stadyum var. saatlerce gürültü yapıyo bu taraftarlar. maça giden ses çıkarmasın.' ya da gittiği kafede, çay bahçesinde 'falanca şarkıcının sesi beni rahatsız ediyo, şarkı sölemesin' demesi ile aynı mantık kalıbında bir söylem. eğer ben demet akalının sesi beni rahatsız ediyor diye 'kaldırın şunu' demiyorsam sevenlerinin de olduğunu düşündüğüm gibi... 'ezan kalksın' diyenden de aynı empatiyi haklı olarak bekliyorum. eğer günlük yaşantımızda herkesin rahatsız olabileceği fakat hayatın olağan akışı içinde var olan sesler varsa herkes herkese saygısını gösterecek. ezan sesi kaldırılsın diyenlerden rica ediyorum ramazan ve kurban bayramlarında tatil yapmasınlar. ezan sesinin kaldırılmasını talep ettiği gibi dini bayramlarda da okula, işe gitmeyi talep etsinler.
herkes masalın sonunda pamuk'un prensle evlenip ömür boyu mutlu yaşadığını biliyo... ama neden kimse cücelere ne olduğunu anlatmıyor? onlar da insan değil mi?? onlar da o masalın kahramanları değil mi?? neden herkes pamuk'a ne olduğunu merak ediyo? o güzel diye mi?? cüce olmadığı için mi??
4 farklı sistemi vardır...
1) kara avrupası hukuku: temeli taaa romaya dayanır. yazılı hukuk sitemidir. kanunlar devlet tarafından konur ve insanlar kanunlara uyar. hukuk, kamu-özel olarak ayrılmıştır. örf ve adet hukukun yardımcı kaynaklarıdır. günümüzde bizim de dahil olduğumuz sistemdir.
2) ortak hukuk: comman-law diye de tabir edilen anglo-sakson hukuk sistemidir. örf ve adetlere dayanır. hukukun yaratıcısı yargıçlardır. yazılı sistem yoktur. hukukçuların içtihatlarıyla hukuk gelişir. ama günümüzün teknolojik gelişmelerine ayak uydurmak için yazılılaşmaya başlamıştır.
3) islam hukuku: dinsel ilkelere dayanır ve kur'an en önemli kaynaktır. ayrıca sünnet,icma ve kıyası da kullanır. günümüzde islami kuralların uygulandığı ülkeler olsa da tam manasıyla islam hukukunu uygulayan bir ülke yoktur. içtihat yolu hala açık olmasına rağmen derin görüş ayrılıkları olmasın diye içtihat etmeme ve 4 imamın görüşlerini benimseme kabul edilmiştir. diğer hukuk dallarından ayıran en önemli özelliği hukukun ilahi güçle meydana gelmesidir.
4) komünist devrimden sonra sosyalist ülkelerin uyguladığı hukuktur. mülkiyet kişilere değil topluma aittir. kamu çıkarları ön plandadır. avrupada komünizmin çökmesinden sonra etkisi kalmamıştır.
Aşk: ''-seninle sevişmek istiyorum'' cümlesinin edebiyatçılar tarafından makyajlanmış kısaltması olduğu için insan bedeninin neresinde olduğu konusunda yorum yapmaya gerek yok...
iki çeşidi vardır. basit taksir: özen ve dikkat yükümlülüğüne aykırı davramak sebebiyle bir fiilin neticesinin öngörülememesiyle işlenen suçtur...
bilinçli taksir: bilerek ve istenerek yapılan bir fiilin neticesinin öngörüldüğü halde istenmemesiyle işlenen suçtur... bilinçli taksirle işlenen suçta taksirli suça oranla ceza üçte birinden yarısına kadar arttırılır...
Dört arkadaş öğrenci evinde batak oynar... biri uykudan yeni kalkmış, ikisi okuldan gelmiş diğeri de akşam kaldığı kız arkadaşından gelmiştir... oyun başlar...uykudan yeni kalkan bir süre sonra dayanamayıp: Abi ya kimin ayakları kokuyo böle der... Okuldan gelenler birbirine bakar: Bizden değil der... Kız arkadaşından dönen: Bana hiç bakmayın ben bugün 3 kere duş aldım der... oyun gülme krizi yüzenden iptal edilir...
Olur olmaz her adamın eline ayda 39 kontör karşılığında yüzlerce-binlerce mesaj hakkı veren operatöre isyanım var!!! Sorarım... Aynı mesajı aynı numaraya 3 defa göndermenin mantığını... Sorarım... Günde 95 kere sevgilisiyle mesajlaşmanın sebebinin aşkın göstergesi mi olduğunu... Sorarım... Bayramda, seyranda, kandilde kopyala-yapıştır yapılan tebrik mesajının tüm rehberdeki kişilere göndermenin; ziyaret etmekten ya da sesini duyarak hal hatır sormaktan daha değerli olup olmadığını... 5000 mesaja HAYIR!!! *