birde bunun annesi istemiyor diye sevgilisinden ayrılan kız versiyonu vardır. kızsanmı yoksa seni yeterince sevmediğini anlamana yardımcı olduğu için sevinsenmi bilemessin. ah be güzelim...
rte bir stad yaptırsaydı o stada ne olursa olsun gitmezdim. ama malum stadımızın yapımında en ufak bir katkısı olmayıp tamamen senin benim gibi insanların vergileriyle yapıldığı için ve kendisinin stadın yapımında bir allahın kuruşu emeği olmadığı için takımımı desteklemek için bu stada seve seve gidicem. haa dersen ki adam 600 milyon tl yi enayi milletimizin gözünün içine baka baka zimmetine geçirebilirdi, stadı da nah görürdün; birşey diyemem.
tarih: tam olarak hatırlanmamakla birlikte 2008 kışı falan...
yer: bir iett otobüsü
otobüs tıklım tıklım, adım atacak yer yok, trafik o biçim. herkes bir an önce evine gitmek derdinde, bu insanların bakışlarından dolayı inecek var düğmesine basmak göt istiyo...bunun gerginliğinin yanına bir de götümün iki lobunun arasına kaçan donun gerginliği eklenince bir an için intihar etmeyi bile düşünmedim değil.
ve o güne dair bir diyalog:
-ben: olum boxerım götümün arasına kaçtı, tanga gibi oldu lan kafayı yicem ayağa kalkıp düzeltemiyorumda...sahi lan kadınlar bu tangayı nasıl giyiyo bütün gün rahatsız olmuyorlarmı?
-arkadaş: seninki halat gibi olmuş amk onlarınki incecik iplik...
günümüz şartlarında kapitalizmin oldukça buhranlı dönemler geçirdiği ortadadır. bu şartlar altında artık uzun zamandır uygulanmayan devletçilik politikası dahil atatürk'ün tüm ilkeleri geçerliliğini korumaktadır. atatürk'ün büyüklüğünü, ileri görüşlülüğünü ve atatürkçülüğün ebediyetini kavrayamamışlar için yazdım bunu.
yani diyorum ki atatürkçülüğün sonu falan gelmedi, tam tersi başımızdakilere teşekkür borçluyuz ki onlara bakarak feyz alıyoruz, atatürk'ün büyüklüğünü bir kez daha hatırlıyoruz. şuraya bağlıcam;
la bi siktirin gidin. harbiden siktirin gidin. amerikan uşaklarının iktidarının ebedi olmadığı aşikar, hatta yavaştan filmin sonuna yaklaşıyoruz. gülün siz gülebildiğiniz kadar...
kızların da hislerini ve düşüncelerini dürüstçe ifade edebilmelerinden kaynaklanan durum. doğrusu da bu değilmidir zaten? ben bir kıza ondan hoşlandığımı söyleyebiliyorsam başka bir kız neden bana söyleyemesinki? ilan-ı aşk edebilme yalnızca erkek cinsiyetine mahsusmudur?
velhasıl kelam özgüven sahibi, cesur kızların da varlığını gösteren yüce bir harekettir.
nba tarihinde mj ile kıyaslanabilecek yegane oyuncu. iş ahlakıyla, çok yönlülüğüyle, winnerlık özellikleriyle, hırsıyla ve herşeyden önemlisi baskı altındayken isabet yüzdesi artan dünyadaki tek oyuncu olmasıyla benim gözümde 1 numaradır.
(bkz: delinin biri kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış)
yani diyorum ki böyle sikimsonik başlıkları siklemeyin, amacı dikkat çekmek olan liseliye 3 sayfa entry düzerek prim tanımayın, bu tartışmaların yapılması için gerekli başlıklar zaten mevcut, gidin orda tartışın hocam, neyin peşindesiniz ki?
bir de tanım yazayım da tam olsun: neden utanması gerektiğini çözemediğim kız.
sabah kahvaltılarının vazgeçilmesi. çikolatanın insana mutluluk hissi verdiği önermesinin geçerliliğini sağlayan yiyecek. uzun süre yenmediği zaman bünyede olumsuz etkilere sebep olabilir.
bağımlılık yapan içecek. bu sıcaklarda içilmesi bünyeye ferahlık veriyor. kıran kırana geçen ve 1 saatten uzun süren bir basket maçından sonra içildiyse eğer, kişiyi dünyanın en mutlu insanı moduna sokabilir.
portekiz'in kuzey kore'ye tecavüz ettiği maç. kuzey korenin direncinin bu kadar kolay kırılacağını kimse beklemiyordu, brezilya maçındaki oyundan cesaret alıp biraz fazla açıldılar, lakin feci boğuldular.
önemli bi sakatlığı olmadığını ve portekiz maçında oynayabileceğini öğrendikten sonra içimi rahatlatan oyuncu. transferi ilk gerçekleştiği zamanlardaki sevincimizden eser yok şimdi. bilemiyorum, ya büyük büyük beklentiler içine girdik ya da fazla büyüttük bu adamı. ama hepimizi hayal kırıklığına uğrattığı kesin. bunda aslında baş suçlu kendisi değil kanaatimce. eğer rijkaard'ın istediği transferler yapılıp istediği takımı kurma olanakları verilseydi eminim ki elano da çok daha başarılı olurdu. hatalı sistemin kurbanı oldu. dünya kupasındaki performansından sonra iyi bir paraya satılacağını umuyorum.
maçlarını izlerken zevkten dört köşe olduğum takım. uzun zamandır futboldan uzak kalıp tamamen nba e yöneldiğim 2-3 yılın ardından bir gece tesadüfen maçlarına denk geldim. ve o an küçüklük yıllarında hayalini kurduğum, rakibe top göstermeyen, 90 dakika boyunca her an her pozisyonda en doğru paslaşmaları, yardımlaşmaları yapabilen ütopik takımın onlar olduğunu gördüm. o geceden itibaren barcalıyım. maçlarını kaçırmamaya özen gösteririm ve onlara teşekkür borçluyum,bana futbolu yeniden sevdirdikleri için.
üniversiteyi kazanmamla beraber sonsuza kadar elveda diyeceğim yerim yurdum. kesinlikle burada yaşamak gibi bir düşüncem yok. son yıllarda doğudan veya istanbul'un varoş semtlerinden feci göç almakta ve nüfusu hızla artmaktadır. bununla beraber gelişmektedir de tabi. ama bu durumdan memnun olmak pekte mümküm değil. silivri'nin yerlisi olarak tabir edilen ve aralarında bizim de bulunduğumuz kesimi kapsayan grup sonradan buraya yerleşen insanlardan tamamen ayrılır. güzeldir silivri insanı, sevecendir, cana yakındır. ama sonradan aralarına katılanları kabullenmekte sorun yaşıyor ve yok olmaya yüz tutmuş silivri kültürüne üzülüyor bugünlerde.