herkesin başına gelebilecek bi şeydir. *
şimdi efenim zor günler geçiriyorsunuzdur, sevgilinizden ayrılmışsınızdır, kafanız onunla doludur, oh iyi ettim bu onu hakediyordu, ama o da hiç aramadı bir daha, neden aramadı, gerçekten sevmiyor muydu ki, yok sevmese evlenme teklif etmezdi, ama neden aramadı o zaman, çok iyi rol yapıyordu demek ki falan filan böyyyleee bi psikopatlaşmışsınızdır. sora bu psikopat düşünceler döner rüya olarak karşınıza çıkar. ayrıldığınız sevgilinizle ilgili rüyalar görürsünüz. olaylar gelişir rüyada da. ne yaşadıysanız tekrar yaşarsınız.
- ben senle yapamam berkcan seni mutlu edemem sen bana fazla mükemmel kaçıyorsun!" (burda hatasını kabul etmeyen kendini bi poohk sanan sevgiliyi iğneleme vardı tabi.)
- tamam sen kararını vermişsin aynı klişeler daha iyisini hakediyorsun falan filan tamam yapçak bişi yok.(bak gene yiğitliğine pohhk sürdürmüyor mübarek klişeymiş pehhh..... klişene s.çim)
bu konuşma rüya da tekrar yaşanır.
ayrıldıktan soraki sancılı süreç yaşanır. yaşanır... sora telefon çalar veee arayan eski sevgiliniz.
açıp açmama ikilemini de yaşarsınız rüyada.laaaaaağğğn ne bakıp duruyorsun telefona açsana reklam gircek rüya bitçek. diye düşünmüosunuz tabi.
neyse sonunda açmaya karar verirsiniz "du bakalım ne dicek mükemmel adam" deyü.
-merhaba nasılsın?
-iyiyim sen nasılsın?
-iyiyim şey dicektim..............ve biter rüya biter ühü mühü ney dicekti ki? sevgili sözlükçü arkadaşlarım işte en heycanlı yerde bitti rüya. dizi gibin. hep böyle olmuyor mu? bi dahaki rüyada garanti değil ki devam etsin pehh.
yeni bir facebook şeysi. ya da eskidir ben daha demin gördüm. ne işe yarar bu allaşkına insan arkadaşını neden fucksın kardeşim?
hem hadi fucktık diyelim nolacak ha nolacak? özel mesaj atıp hacıı sadece değdirdim bak ehi ehi? mi dencek. allam gece gece nerden gördüm de şimdi saçmalıyom. çok mantıksız ama...evet..bi anlam veremedim.**
efenim şimdi bu hacca giden vatandaşlarımız hacdan geldikten sonra akça pakça, sütten çıkma ak kaşık, melake bi insan olarak döndüğünden ya da mahalle öyle algıladığından dolayı, bu vatandaşlarımızın sosyal faaliyetlerinin kısıtlanması durumudur.
şimdi bir kere bu amcalarımız artık bir ahmet, mehmet, osman değil, hepsi birer hacıdır. bir süre sonra kendileri de adlarını unutur, hele torunları dedelerinin adlarını hiç bilmez. hafızlar gibi.
kahve alışkanlığı biter, cami olayı başlar ki hacı olmuşsun günahlardan arınmışsın ne işin var kahvede artık topluma örnek bi insan olarak beş vakit camiye gitmelisin. artık sosyal yaşam camiye giden hacılardan ibarettir.
hacdan gelirken bir yığın çin malını da getirmeli bu insanlar. mahalle bunu bekler.
ama bu hac islama göre ulvi bi görevdir güzel bi ibadettir efenim allah kabul etsin bir de şu baskılar olmasa
tek kuaför ürünü kızlardır. düğün için bi kuaför kapatılır. ve giren herkes, kafası hediye paketi gibi çıkar. özellikle nedir bu kız çocuklarındaki bu saçları sarım sarım sardırma merakı anlamıyorum efenim. gerçi çocuk işte. ama anneler müdahele etmeli. masum yavrucaklar birden yirmi yaş yaşlanıyorlar kokoş kadınlara benziyorlar. hele o abartılı allıklar, kıpkırmızı ,pes pembe rujlar falan. yazık günah. masumlukları bozulmadan süslenseler. çocuk gibi görünseler çok güzel olacak.
aha işte hepsinin kafası şu şekil oluyor ya da buna benzer işte bi kısmı sarılıp bırakılmış falan,yarım toplanmış ya da:
genelde amortisörleri bozuk eski otobüslerde meydana gelen durum. şöyleki şansınıza otobüs boşsa ve de oturma imkanı bulduysanız, illa kendinden nefret ettirecek bi sebep yaratan otobüs yolculuğunun on dakikasından sonra kalçanızda yanma hissi oluşturur. şoför de allah ne verdiyse çukurlara girip çıkar zaten. sonraki on dakikada yağ yakımına geçer vücut, içiniz dışınıza çıkar. aslında bi bakıma faydalıdır. günde üç seans otobüs yolculuğu ile sıkı bir kalçaya sahip olunabilir belki.
duran duran adlı guzide grubun seneler sonra tam kadro olarak 2004 yılında çıkardığı albümün ismi. aynı zamanda albüm parçalarından biri. pek hoş pek eğlenceli.
uydurmak fiilinin uzun yoldan söylenişi. ilkokul örtmenleri yapardı sağ elini başın arkasından dolaştırarak sol kulağını tutardı ve "çocuklar problem aynen bu şekilde dolambaçlı sizi yanıltmak istiyor dikkat edin" bunun gibin.
toplu dualarda "amiiin el faaatiha " dendikten sonra herkesin bi yandan fatiha okuyup bi yandan birbirini gözetlediği süredir. herkes alabildiğine yavaş okumaya çalıştığından, en önce okuyup elini yüzüne süren hemen dikkat çeker. özellikle teyzeler siz elinizi yüzünüze götürdüğünüzde tööbe tööbe der gibi "maaliki yavmiddiin" gibi duanın bi kısmını sesli okur. gözünüze sokar. lan olmadı mı ki diye tekrar okumaya başlarsınız
bu yüzden fatihayı okuduktan sonra bi süre etrafı gözetleyip herkesle birlikte amin denmelidir.
biraz çaba isteyen bi şeydir.
aslında insanın sağ ve solunda bulunan meleklerden biri keşke, diğeri iyi kiymiş.
biri soldan soldan pişmanlık yüklerken insanın omzuna, diğeri bu yükü hafifletmeye çalışırmış.
biri insanın damarlarına çaresizlik yayarken, diğeri savunma mekanizması olup bu "amerika ya gitmezse ölecek hastalığı"cinsinden etkiyi yok etmeye çalışırmış.
biri insanın başında işe yaramaz, tembel, böyle yapsaydın, şöyle yapsaydın diye dırdır edip dururken, diğeri onu hep poh pohlarmış, egosunu okşarmış.
biri insanı olgunlaştırırmış, diğeri huzur verirmiş.
ehem nerde kaldık. yani insan bu iki meleği de dinlemeliymiş. ikisi de aslında doğru kullanılırsa insanın faydasınaymış. iki tarafa da çok yüz vermemeliymiş, birisi diğerine küstüğünde aralarını yapmalıymış.
aslı giyinme kabinine gizli kamera yerleştiren mağaza sahipleri olacaktı ama malum karakter sınırı.
zaten herkesin genel paranoyasıdır bu giyinme kabinlerindeki olası gizli kamera. ben mesela önce her yeri bi kontrol ederim o yüzden kırk saatte çıkmam benle alışverişe gelen de ağaç olur.
neyse artık bu paranoya olmaktan çıkmış gerçek olmuş efenim. teoride öğretmen olup atanamayan bi ev kızı olarak en iyi arkadaşım annemle inci ertuğrul izlerken gördüm. adam çıktı mağazalar istiyor biz de giyinme kabinlerine kamera yerleştiriyoruz diye.
anam inanamadım. toplaşmış 5 çayı teyzeleri gibi "anaaa... tüh tüh.... yazıklağaar olsun.. terbiyesizler.." gibi tepkiler verdim. 5 çayı teyzelerinden farklı olarak " hasktr bneler" de dedim gerçi.
yani başımıza taş yağacak efenim. bu ne saygısızlıktır, bu ne röntgenciliktir.ayıp bir davranıştır.
çoluk çocuğun kendilerine msn adresi almasıyla başlayan olaylar zinciridir. neyse efenim boktan bi tanım oldu ama çok sinirliyim şu an. bu veletlerin msn listenizde yer almasının nedeni amcanızın, halanızın, dayınızın çocukları olmalarıdır. fakat bu veletler msn den sizle konuşurken sanki kendisini çok istiyormuşsunuz da eklemişsiniz,onlar da lütfedip eklemişler gibi davranırlar. bi de sizi rahatsız edip duurlar gereksiz yere.
misal demin teyzemin çocuğu olan veletle aramda geçen konuşma:
gurup hepsi(aynen böyle ühü mühü görmeye tiksiniyo insan):birgarip ablaaaaa
birgarip:efendim
gurup hepsi:nasılsıııın
birgarip:iim sen nasılsın?
gurup hepsi:üfff çok sıkıcısıııııın ben gidiyoruuuum bye
birgarip:alla alla nese bye
gurup hepsi:nese bye
gurup hepsi:bye ama sen şimdi bana öğrtmenlik yapıon ya. beni dövme gidiom diye tamam mı kız ehi ehi
birgarip:dövmemki
gurup hepsi çevrim dışı
düverim!
bu ne lan şimdi? neyse içimden küfredeyim.gurup nedir bir kere?
bir de bunların iki de bir titreşim, smiley yollayanları vardır. engellersin bu sefer annesi çıkar karşına "ay engelledin mi yoksa çocuumu!" diye. evime geldiğinde çocuğuna dadılık yaptığım yetmiyomuş gibi bir de msn de oyalayacaz çocuğu.
-bak bak ablası ne göndercek berkecan şimdi sana gitar kırmaca ehi ehi çok komik.sen de gönder çok hoşuna gidiyor.
ben de sana el parmaklarımdan birini göndereyim, en uzununu o da çok komik ehi ehi.
bıktım yahu iki muhabbet ettirmiyolar insana..
efendim sünnet düğünlerinde son moda olan sünnet çocuğunu sunrooftan çıkartıp arabayla dolaştırma sırasında şöförün coşup hız yapması sonucu başta çocuğun sünnet şapkasının uçması, sonra çocuğun dilinin sarkması ve sonrasında da çocuğun rüzgara dayanamayıp dengesini kaybetmesi sonucunda sunrooftan fırlayıp yola savrulmasıdır. bir diğer acınacak durum
(bkz: sünnet çocuğunu yağmurlu havada sunroofa çıkartıp gezdirmek)
yolda, orda, burda görülen devasa dersane reklamlarını görünce akıldan geçen düşüncelerdir.
-lan şerefsiz mahmut bi bok beceremiyodu herif beşinci oldu adaletin bu mu dünya?
-heee kazandırdıkmış lan ben de gidip öküz gibi çalışan herifi getirip bedavaya çalıştırırsam ben de kazandırırım. alırım herifi odaya kapatırım zaten ben istesem de çıkmaz ordan ders çalışacam diye yemeğini suyunu veririm sonra "hamdi kazandırdı tek başına yaptı" dedirtirim. bire bir ilgi derim oh miss. zaten pek moda bu bire bir ilgilenme kısmı pehh.
-lan lan hayriye bak geçen yılki reklam mı lan bu. ulan herif her sene girip derece yapıyor .bne gelmiş bu sefer de yavşamayın yarışın dersanesine satmış dereceyi. lan iyi fikir aslında her sene girersin 81 il var. her yıl başka şehire satarsın insanlar da kıllanmaz ömür boyu ehi ehi..
her başlığın farklı bir konu olması ve de yazarların dahil olmak istedikleri konuya yazmaları sonucu ortaya çıkan durum.
peşin edit: burada bahsedilen mevzu (bkz: sözlüğü chat muhabbet ortamı sanan zihniyet) değildir.
bu gece sahilde toplanmış bir grup gencin arasındaki muhabbet gibidir.
bir ailenin yemek sonrası dağınık yemek masasında bir konu hakkında yaptığı muhabbet gibidir.
maç izlerken yapılan muhabbet gibidir.
film izlerken yapılan muhabbet gibidir.
tek fark yazılanların tanım olması. kendinden bir şeyler katılması. bu da bunu eğlenceli bir oyuna dönüştürüyor. koskoca insanların toplaşıp isim şehir oynaması gibi.
diğer fark da bir birlerini hiç tanımayan insanların bir araya gelmesi ve bir paylaşım ortamı olması. çok güzel lan, demin aklıma geldi.
peşin edit 2: (bkz: hadi ya)
dünyadan geçip bilge olan insanların, ferrarisini, lamborghinisini satıp, sadece yaşamını devam ettirecek kadar parayla yaşamalarından kaynaklanan durum. ya da paraları yoktur, madem param yok bilge olayım bari düşüncesinden kaynaklanmıştır. bilgeliğin ilk şartlarından biri gibidir parasız olmak.
genç adam: simitçi bilge..simitçi bilge...lütfen söyler misin ben nasıl mutlu olacağım? güzel bir karım, mutlu bıcırık iki çocuğum, ee aslında çok yaramazlar bazen kafamı şişirirler, git derim gitmezler, bi insanı rahat bırakmazlar, tam dayaklıktırlar, bıktım ulan! neyse koskocaman bir evim bir tane de arabam var. gene de mutlu değilim. ruhsal olarak çöktüm bu genç yaşta. yardım et!
simitçi bilge: bir zamanlar eski bir krallık varmış. bu kral çok zenginmiş. domuzun tekiymiş...
genç adam: ya napayım ben kralı yahu mutsuzum diyorum.
genç adam: yahu işte geldim bildiğini biliyorsundur diye ...
simitçi bilge: bildiğini bilmeyeni uyarınız...
genç adam: haa tamam da mutsuzum diyorum. iki tane canavar çocuk, bir tane dırdırcı kadın, ödenmesi gereken faturalar, gerzek bir patron var başımda! napacam ben ühü mühü...
simitçi bilge: söylediklerinize dikkat edin, düşüncelerinize dönüşür.
genç adam: hay sçacam şimdi bilge misin nesin aaa ..
simitçi bilge: ne bilim lan salladım. hani varya ferrarisini satan bilge ehi ehi...bilge falan da değilim ben. simitçinin tekiyim manyak mısın olm! her gördüğünü bilge zannediyon sen de...şurda karın tokluğuna akşama kadar simit satmaya çalışıyorum. sen gelmiş bana evim var arabam var diye hava atıyorsun sie gözüm görmesin seni ...
genç adam:aa tamam ya çattık valla. gidiyorum zaten. balıkçı bilge, balıkçı bilge bakar mısın!
masum mona lisa'yı iğrenç şeylere alet etmektir.
sabunlar zaten alıştı peçeteler desen onlarda da bir kabullenmişlik var. ama mona lisa'nın ne suçu var.
edit:başlık üstüme kalmış efendim.
msn aracılığıyla dalga dalga yayılan yurdum abazasının yeni yuvası. mail kutunuza arkadaşınızdan netlog arkadaşlığı maili geliyor. e arkadaşınız şimdi reddetmemek gerekiyor ne bu diye üye oluyorsunuz. sonra bir bakmışsınız anaa arkadaşlık sitesi lan bu. değişik bir site gibi dursa da yurdum abazaları hala aynı. ahanda tanışma mesajları
gönderen:mangal partisi.
benimle güneşin eteğinde barbekü yapıp kalplerimizi birleştirmeye, ayın altındaki şelalede serinlemeye, kayan yıldızda mehtabı seyretmeye ne dersin?
allahım bu ne yaratıcılık,bu nasıl bir kelime oyunu böyle. hayran kaldım hemen benimde böyle yaratıcı bir şeyler yazmam gerekiyordu. düşündüm düşündüm en sonunda adama "ben vejetaryenim" yazdım gönderdim.
ahanda adresi
http://tr.netlog.com/
edit:ulan adam amma yüzsüzmüş.buluruz bi çaresini dedi. hey yarabbim
kalitesiz düşüncelerdir. Çin malının özeliklerini sayacak
olursak:
1.Ucuz hammaddeden üretilmiştir. yapımı kolaydır.
2.Çok miktarda üretilir ve her yerde çin malına rastlarız
3.Kalitesizdir, çabuk bozulur.
4.Markaları taklit etmeye çalışır gerçek gibi gözükür ama
sahtedir. ör:SONY,SQNY
Şimdi bu özelliklerden yola çıkarak çin malı düşüncelerin özelliklerini
sıralayalım:
1.Sinaptik yolları kısadır.
2.Böyle düşünen insanlarla illa karşılaşmışızdır.
3.Kısa vadede çözümler üretir.
4.Bazen mantıklı gibi görünür ama mantıksızdır.
Bu düşünceler bazılarında her zaman görülür. Bu insanlardan çevrenizde
bol miktarda varsa hayatınız kabusa döner işin kötüsü körle yatan şaşı
kalkar, üzüm üzüme baka baka kararır gibi kaliteli Türk Malı düşünceler
gerçekleşir Allah muhafaza uzak durmak lazım.
Şimdi bu kalitesiz düşüncelerden oluşan diyaloglar oluşturup konumuzu
somutlaştıralım.
örnek 1:
Pelin Su:ya bence şu markayı al bak pantolonu bunun içine sokunca
markası görünür varya acayip karismatik olur yanı
Ece Su: yaa ne diyosoon gerçekten mi, bunun markası görünür mö?
(karizmatik görüneceğini algılayabilmesi için soyut işlemler dönemi
aşamasına geçmesi gerekiyor tabi 5 sene lazım)
örnek2:
kısmet su: ya var ya çok yakışıklı bir görsen nette tanıştık 2 hafta oluyor
tanışalı, çıkıyoruz şimdi ne çabuk değil mi ben de inanamıyorum.
nasip su:* hımm öyle mi ne hoş mesleği ne yada hangi
okuldan?
kısmet su: pilot
nasip su: hadi ya eh hadi bakalım.
kısmet su: ya kızım varya arabası var böyle pegout acayip para alıyor bu
pilotlar uçuşlardan falan.
nasip su: nereli?
kısmet su: buralı ama şimdi ankarada geldi buraya ama arabasına
binmedim.
nasip su: neden?!
kısmet su: kızım herkesin arabasına biniyormuş izlenimi vermemek için
nasip su: hımm?!
kısmet su: gel bak sana da bulalım bir tane pilot benimkinin bir arkadaşı
var ciddi düşünüyormuş ya da bak internette şu siteye gir çok hoş çocuklar
var.bak bana çok mutluyum
nasip su: hımm öylemi güzel ama ben şimdi düşünmüyorum sağol he he(bi
de get be bi de get)
Yukarıdaki olaylar yaşanmış hikayeler olup isimler tarafımdan
uydurulmuştur efendim. Böyle çin malı düşünceli insanlara rastlamak
mümkün.. Ama önlemini alırsak bize bulaşmaz tabikide.
çinli gibi ye, çinli gibi sıç, çinli gibi uyu, çinli gibi uyan, çinli gibi
otur, çinli gibi kalk, çinli gibi yürü, çinli gibi koş, çinli gibi yaşa, çinli gibi öl ,çinli gibi düşün ama asla ve asla çin malı gibi düşünme ..
çin atasözü.
reddedilmeyi içine sindiremeyip ooo bir bilsen neler kaçırıyorsun şeklinde davranışlar sergileyen insandır.
--ben seni arkadaş olarak seviyorum kırocan!cevabına verilen alternatif cevaplar:
-sen bilirsin güzelim benim gibisini zor bulursun ama bak söyleyim..
-zaten beni sevmek (g)üven,(ö)zveri,(t)(ee bu neydi unuttum ehueh)ister.
-benim gibisini gugılda arasan gene bulamazsın!
ve bir ismail yk klasiği olarak:
-allah belanı versin!
meclis denetleme yollarından biridir. ayrıca en kelli fellisidir. başbakan veya bakanların ihaleye fesat karıştırma vb gibi tü kaka cezai sorumluluklarını inceler.meclis üyelerinin 1/10 u yani 55 kişinin istemiyle açılır. komisyonun sunduğu rapor meclis üyelerinin salt çoğunluğunun kabulüyle ilgili kişi yüce divana sevkedilir.
cem uzan'ın yaptığı kirli işlere karşı orda burda her yerde türkiyenin en dürüst insanı gibi atıp tutması sonucu ortaya çıkan önerme. birilerinin buna dürüstüğün böyle olmadığını yaptığının tam tersi olduğunu anlatmalı.
eksi oylarla gelen edit:iş bu entrynin rte nin ne kadar dürüst olduğuyla bi alakası yoktur.o ayrı bir konu olup bu entryde rte yi savunur tek bir önerme bile yoktur.
birinin fuck buddysi olmayı istemek ama olamamaktır. olmak için o kişiye açılamamaktır. örneğin bir porno yıldızı bazı erkekler için platonik fuck buddydir. yine sharon stone da bir zamanlar bir çok erkeğin platonik fuck buddysiydi diyebiliriz. bayanlar için düşünecek olursak brad pitt,tom cruise örneklerini verebiliriz.
reklamın insanlar üzerindeki etkisini artıran adamlardır.marka sahibinin "biz demiyoruz olm kapı gibi uzman söylüyor,istersen alma!"mesajıdır bu adamlar.aslında iş adamda değil o beyaz önlüktedir. bir kere insanlar tepkisel koşullanmayla bu önlüklerle ilgili yargılara sahip...bu adam önlük giymiş önlük nerde giyilir, ha evet bu bilim insanı..
bu adamları diş macunu reklamlarında, zararlı ama bizim margarinimiz en azından o kadar da değil temalı margarin reklamlarında, özellikle anneleri en zayıf noktalarından vurma amaçlı olan bebek maması reklamlarında görürüz.
ha birde calgonit reklamlarında yirmi yıldır oynayan bir mühendis abimiz var o ne alakaysa o da önlüklüdür, o da önlük gücünden faydalanmak adına arada kaynar ehueh..
efendim bu önlüklü adamlar bir bakıma gerçekten gereklidir.şimdi reklamda kot pantalon tişört giymiş az sonra pikniğe gidip tek kale maç yapacak görünümlü bir adam
-eheheh en iyisi kolgeyt, valla bak ben denedim pek ferah,çürükleri de engelliyor. içindeki kalsiyum oranı da çok etkili seviyede..
dese hsktir lan kçından uydurma demez miyiz?bu yüzden önlüklerin gücü adına şimdi reklamlar!**
geçmişte yazılmış masalların günümüz şartlarına uyarlanmasıdır.örneğin sindirella masalı şöyle olabilir.masalın adı sindirella in the club:
Bir vardı bir yoktu güzeller güzeli bir Sindy vardı.
Sindy, sindirellanın torunun ,torununu ,torununu, torununun ...n(torunu)du. Babası tanınmış bir iş adamıydı. Annesi o küçük yaştayken ölmüştü. Aslında annesi gayet sağlıklıydı. Ama bu bi sindirella geleneği olduğundan annesi intihar etmek zorundaydı. Anne ölünce babası da gene geleneksel olarak sindirellanın üvey annesinin torununu torununu torununun..n(torunu) ile evlendi. Aslında bu kadında başka bi adamla evliydi ve iki kız doğurana kadar tam 9 tane erkek doğurmuştu. Sonra o 9 erkek çocuğu evlatlık verdiler falan orası biraz karışık efendim neyse.
Sindynin babası üvey anneyle evlenir evlenmez yurt dışına çalışmaya gitti. Aslında bi melek olan üvey anne gelenek bozulmasın diye sindyye kötü davranmaya başladı. ilk önce sindy nin elinden son model peugeot 4007 sini aldı. Bu arabayı kendi kızlarına tahsis etti. Sonra tüm vakko,mango,zara,adidas,nike,puma marka kıyafetlerini elinden alıp kendi kızlarına verdi. Sindy ye de pazardan bulduğu defolu sahte marka(sadidas,makko,mike vb) elbiseleri kakaladı. Üvey annenin kötülükleri bunlarla kalmadı tabi.scotch brite sponsorluğunda evin temizlik işlerini gördürmeye başladı. Sindynin elinden tüm kredi kartlarını aldı..
Bunun üzerine sindy çok üzülmüştü. Hergün annesinden sakladığı mp4 çalarında metallica,opeth,nigthwish,linkin park vb.metal gruplarıyla efkarlanıyor, bi yandan temizlik yapıyor bi yandan kafa sallıyordu.
Gel zaman git zaman ülkenin en tanınmış,en zengin,en yakışıklı,en çapkın prensin torununun,torunun,torunun..n(torunu) ünlü rock yıldızı Kevin ünlü bir club ta party düzenleyeceğini, her genç kızın bu party ye davetli olduğunu ve artık çapkınlığa tövbe ettiğini evlenmek istediğini bu party de hayatının kadınını bulmayı umduğunu bbc papparazzi den ilan etti. Bunu duyan ülkedeki tüm genç kızlar hemen hazırlanmaya başladılar. Dünyadaki tüm modacılar en güzel tasarımlarını ülkeye yollayıp satışa sundu. Dünyanın en yetenekli kuaförleri ülkeye geldi. Fiyatlara yaptıkları%300 zamla kızları kazıkladılar ahahahah.
Neyse efendim bu hazırlıklar sindy nin evinde de başlamıştı. Kızlar güzel güzel kıyafetler aldılar kuaförlere paralar bayıldılar.
Ve o gün gelip çattı. Üvey ane ve kızlar peugeot 4007 ile party ye gitti. Sindy ise evde 10 kilo mercimek ayıklamak üzere görevlendirilmişti. Sindy mp4 çalarını taktı kulağına bi yandan kafa salladı bi yandan mercimek ayıklamaya başladı.bi yandan da tv de party i canlı yayından takip ediyordu. Biraz vakit geçmişti ki tv reklamlara girdi. Sindy oflayıp pufladı. En heyecanlı yeri gösteriliyordu çünkü. Reklamlarda vakko nun party için son fırsat kampanyasını gösteriyordu. Kıyafetler %25 ucuzlamış ve 12 ay taksitti. Ayrıca anlaşmalı kartlara +5 taksitti. Sindy bu fırsatı kaçırmalıydı. Evdeki babasının zor zamanlar için bi kenarda sakladığı bonuslu kredi kartını alıp hemen yola çıktı. Vakkodan en güzel kıyafeti seçti. Sıra ayakkabıya gelmişti ki bir kenarda duran cam ayakkabıları gördü.ahahahaha bu zamanda böyle ayakkabı mı kaldı masallardan kalma lan bu diye dalga geçti. Fakat o sırada yanında biten yaşlı bi teyze bu ayakkabıları al uğur getirir dedi. Eh o da aldı cam ayakkabıları. Parayı ödemek için kasaya gittiğinde kredi kartındaki bakiye yetmedi. Görevlilerde bi kıyaklık yapıp al bunları giy party de ama saat 12 olunca geri getir dediler. Kredi kartındaki bakiye ancak kıyafetleri kiralamaya yetti. Cam pabuçlar sende kalsın onu kimse almaz zaten dediler.
Neyse Sindy party ye nasıl gidecem diye düşünürken tekar yaşı teyze yanında bitiverdi. Benim oğlumun arabasını al bak bu anahtarı şu da arabası dedi. Araba en güzelinden bi porsche di. Ayrıca eski bi kuaför olan bu yaşlı teyze sindy nin saçını da yapıverdi. Sonra arkasından bi kova su döküp dualarla onu party e yolladı.
Sindy party e gittiğinde rock yıldızı Kevin daha bi kız beğenememişti. Sindy cluba girdiğinde herkes birden ona bakmaya başladı. Herkes bu güzellik karşısında büyülenmişken birden birinin gözü sindy nin cam ayakkabılarına kaydı.ahahahaha bu devirde cam pabuç mu olur diye kahkaha attı. Sindyi iki sn de ezdi. Ama Kevin sindy i çok beğenmişti. Cam pabuçları pek umursamadı. Tüm gece dans ettiler. Bi ara break dansçılar çıktı ortaya herkes çok eğlendi. Köpük banyosu da gecenin gözdelerindendi. Sindy köpüklerin arasında kendini kaybetmişken aklına birden saat geldi. Eğer kıyafetleri zamanında götüremezse %15 faizle parasını ödemek zorundaydı. Saate baktı tam 23.50 idi. Hemen Kevina veda edip otoparktaki porsche doğru koşmaya başladı. Fakat köpükler Sindynin ayakkabısının içine kadar her tarafına bulaşmıştı. Bu yüzden giderken ayakkabının biri ayağından çıktı.porsche bindi çalıştırmaya çalıştı ama akü bittiğinden araba çalışmadı. Arabadan indi koşa koşa mağazaya gitti. Neyse ki kıyafetleri yetiştirdi. Kevin ise elinde cam pabuçla kala kalmıştı.
Efendim tahmin edersiniz ki Kevin bir basın toplantısı yaparak party deki kızı aramaya çıktığını,elindeki tek ipucunun cam pabuç olduğunu ,ülkedeki her kıza cam pabucu denettireceğini açıkladı. Basın toplantısında patavatsız bir magazin muhabiri "e siz onun yüzünü görmediniz mi?kameralarda çekmedi mi!o da olmazsa gizli kameralar yok mu ahahahahah çok saçma be yaw "dedi.. kevin durdu düşündü "doğru lan" dedi.
Bu arada Sindy de gene hiç bi şey olmamış gibi mp4 çalarındaki metal parçalar eşliğinde tozlu converse ayakkabılarıyla scotch brite sponsorluğunda temizliğini yapıyordu. Sonra tv deki basın toplantısını gördü ve heyecanlandı.
Neyse efendim Kevin google earth kayıtlarından Sindy nin evinin yerini öğrendi ve hemen yola çıktı. Onları üvey anne karşıladı. Artık bu kadar kötülükten sonra aslen iyi mizaçlı olan anne"ee bizim öyle bi kızımız yok ama şöyle bi hizmetçimiz var belki budur" dedi. Kevin Sindy i gördü. Başta çıkaramadı. Adet yerini bulsun diye cam ayakkabıyı giydirdi. Ayakkabı Sindy nin ayağına tam oldu.
Ertesi gün düğün hazırlıkları başladı. Düğün roma da oldu. Balayına Karayiplere gittiler. Düğün aslında bedavaya geldi. Bir sürü marka sponsorluk yarışına girdi. Bir çok ünlü düğüne katıldı. Cosmopolitan dergisinde Sindy nin düğün saçı yılın saçı seçildi. Ki en önemlisi de buydu.
Efendim onlar sonunda ömür boyu mutlu oldular. Güya ama bi kaç sene sonra onları anlaşmazlıklar bekliyordu aslında..
edit: iş bu entry alıntı,çalıntı,forward mail değildir. copy paste dir ama alın teridir. öz be öz birgarip yazısıdır.
