sabah mutsuz ve dalgın bi halle uyanmıştır. Dalgınlıktan olsa gerek kapıyı açarken burnuna çarpar ama çok fena çarpar o mutsuzluğa tuz biber olur. Ağlamak için bahane arıyodur, zaten eski sevgiliyi unutamamış daha onun ağrısı bi başkadır sormayın gitsin. Bahsedemiyo, anlatamıyo, söylemiyodur bunu arkadaşına. Evet burnu ağrıyodur ama kalbinin ağrısı daha baskındır. Ağlamak için bahane olmuştur arkadaşına kapı meselesini anlatıp burnum ağrıyo diyerek gözlerinden yaşlar gelir çocuklar gibi ağlar halbuki burnum değil kalbim ağrıyo diye haykırmak ister.
(bkz: depresif günlerden bigün)
dostluk arkadaşlıkla başlar zaten bazıları arkadaş olarak kalır bazıları can olur diğer sen olur.
arkadaş yanında olduğu kadardır, dostluk ise geçmiştir gelecektir.
Geceden kalmadır alarmın çalmasıyla yatağından fırlaması ve pörtlek gözlerle eline geçen ilk şeyi üstüne geçirmesi ve banyoya yönelmesi bir olmuştur, yüzünü bile yıka yamadan banyodan çıkmıştır sular kesiktir kapıyı açtığı gibi yeni bir sürprizle sarsılır doğalgaz faturası gelmiştir (352 tl) bugün bütün aksilikler üst üste gelmiştir en son isteyebileceği şey derse girmektir. isteksizce okul yolunu tutarken bir yandan içindeki kusma isteğini bastırmaya çalışıp bir yandan da hocanın derse gelememesi hayalini kurmaktır.
üniversiteye başlamam donasla olan hikayemizin başlangıcıdır kendisiyle kopamamaz hale gelmişizdir, donas diye geçme bol sosu, bol mayonezi, kızarmış ekmemeğiyle dönerlerin kralıdır. Kendisi biraz büyük bir dürüm olduğundan iki öğün yemeğimdir.
insan olabilmek ırkla zerre kadar alakası yoktur. Her toplumun,ırkın,milletin vs. iyisi de kötüsü de vardır.Hocalı katliamı da insan olmayı başaramayanların eylemidir.Faillerine lanet ediyoruz.Ermeni düşmanlığı yapan Azeri ve Türkler kadar,Hocalı katliamını gerçekleştiren ve Azeri düşmanlığı yapan Ermeniler de insanlıktan nasibini alamayanlardır.
işkence ve ölümün adresi; Diyarbakır Cezaevi
12 Eylül paşalarının darbenin olgunlaşmasını bekledikleri dönemlerde, güneydoğu' örgütlenmiş, etnik temelli örgütlerin sempatizan ve lider kadrolarıyla birlikte, devrimci mücadelenin içinde yeralan isimlerin çoğu da darbeden sonra tutuklandı, işkence gördü, onlarca yıl cezaevlerinde tutuldu, temel hakları ellerinden alındı, onlarcası asıldı, yüzlercesi sakat bırakıldı. Bunlarla karşı karşıya kalmak istemeyen binlerce devrimci ise vatanlarından uzakta aile ve yurt hasretiyle yaşadılar. Bugün hala birçoğu ülkesine dönemiyor.
Bir ifadeyle; anlatanın da dinleyenin de ruh sağlığını bozacak nitelikteki işkence ve kötü muamelerin yaşandığı Diyabakır Cezaevi'ndeki uygulamaları ne anlatmaya kelime yeter ne de dinlemeye vicdan elverir.
(Raşit Kısacık 'ın kitabı )