biravukat
0 (düz adam)
dokuzuncu nesil yazar 1 takipçi 0.50 ulupuan
entryleri
oylamalar
medya
takip

    namaz kılmayanların sonu

    4.
  1. Ateş seni çağırıyor, Burger King... demektir.
    0 ...
  2. din

    477.
  3. Din; dogmadır. Din, yaşam tarzıdır. Din, bir hayattır.
    0 ...
  4. pazartesi sendromu

    340.
  5. işyerine gelip öğleye kadar hiç bir şey yapamama durumu.
    0 ...
  6. güneş

    123.
  7. BiR HiKAYE YAZMIŞTIM.. BAKALIM BEĞENECEK MiSiNiZ? GÜNEŞiM OLUR MUSUN DEDiM BiRiNE.

    Güneşim olur musun?

    yaş geldi 35'e... yolun yarısı mı eder demiş birisi, desene daha öğrenecek çok şeyimiz var... baksana ben senin yıllar önce gidişinin sebebini bile henüz yeni anlayabildim... öyle bakma bana, yıllarca evet sadece bunu düşündüm, neden gittin diye... önce kavgalarımızı hatırlamaya çalıştım, zor oldu, insan "deli" cesine sevince böyle olurmuş, onu da okudum, kötü günleri aklına getiremezmiş, zorladım... bir keresinde; o sıcacık salepini çok sevdiğimiz bir pastane vardı hatırlarsın, geç gelmiştim oradaki buluşmamıza, küçümsemiyorum tabi, tam bir saat yirmi dört dakika bekletmiştim, tam içeri girerken pastane sahibi tinton abi(biz öyle derdik ona) seninki dükkandaki bütün salepleri bitirdi demişti kahkahalarla gülerek ben de yarım ağız eşlik etmiştim ona, hatta bana da bir bardak uzattı ama ben senin gözlerindeki o kızgınlığı gördükten sonra içim yanmaya başlayınca geri çevirmiştim. aceleyle beni sürükleyip sokağa, başlamıştın homurdanmaya, sokak ortasında kavga etmeyi sevmezdin, yüzüme bakmadan savurmuştun bütün o etmeyi dahi öğrenemediğin küfürleri... onu hatırladım... bir de, okuldan bir öğretmen arkadaşım aramıştı gecenin ikisinde, yardımına ihtiyacım var annem çok hasta demişti, koşarak kalkıp gitmiştim. döndüğümde de seni kıpkırmızı gözlerle, ağlayarak bulmuştum mutfağın girişine o çok severek aldığımız sandalyelerden birinin üstünde seni, nadir olsa da içtiğin tekel ikibinbir sigarasıyla... yine bir bahane bulup çağırdı seni demiştin, bağırmaya başlamıştın, sokak ortasında değildik nasılsa... annesini kaybettik deyince ben, tek kelime daha etmeden dönmüştün yatağına, ama ben yine de salonda yatmaktan kurtulamamıştım, sabahın altısında... evet bak söylemeyi nasıl da unuttum, kavgalarımızın en büyüğü, anneler gününde sana hediye almamamdan çıkmıştı... annemi, anneni, teyzeni, yengeni, hatta dayını bile aramıştım anneler gününü kutlamak için ama inan sevdiğim, sana hediye almak gelmemişti aklıma... hep beni anlatmışsın, benim yaptıklarımı diyeceksin, e olsun o kadar, terk edilen benim bu masalda! hülasa kavgalarımızdan bir sonuç çıkaramadım beni terk edişinle ilgili... sonra bir müddet düşünmemeye karar verdim, öğrencilerime verdim kendimi; bir yarı yıl seni aklımdan çıkarmaya uğraştım, ama sen her okuduğum yazılı kağıdında, her gün yazı yazdığım tahtada, sabahları o pastanenin camında gösterdin yüzünü bana... sen gösterdikçe ben üzüldüm, içimde sen büyüdükçe ben küçüldüm, kalmadım... ve malesef yine bir gün arabamın dikiz aynasına senin gözlerin yerleşince göremedim arkamdaki o genç delikanlıyı; "ölüm" hiç o kadar acı bir şeymiş gibi gelmezdi bana o gencin annesinin yakama yapışarak söylediklerinden önce... eski bir öğretmen eskisi olarak söylüyorum ki, nitel olarak çok değildi kaldığım günler, ama nicel olarak öyle çoktu ki hapishanedeki seneler... hak etmiştim, isyan etmedim, direnmedim kaderime... sebebi sen olan hiç bir şeye direnmemiştim ben gençliğimde de... bir gün kuzeninle karşılaştım, çıktıktan bir kaç gün sonra bizim semtte..gözlerimin içine bakarak, nasılsın demişti, üstünden tam 5 yıl geçmesine rağmen, ben iyiyim diyememiştim... i̇şte o andan sonra tekrar başladım senin beni terk edişini anlamaya çalışmaya... söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı demişti bir keresinde nusret hoca, öğretmenler odasında, taa o geldi aklıma, dedim ki kendi kendime ben seni ancak bir sözle kaybetmiş olabilirim.. o söz ki kestirdi şimdi almaya dahi üşendiğim nefesimi...
    evet sevdiğim, ben sana güneşim olur musun demiştim, hani tanıştığımız gece... kuzeninin nişanında karşılaşmıştık, ben gözlerimi bütün bir akşam senden alamamış, nişandan dönerken de sana "güneşim olur musun" demiştim.. sen beni o yüzden terk ettin değil mi güzelim? ama inan ben sana güneşim ol derken asla benden yüzkırkdokuz milyon kilometre uzakta durmanı kast etmemiştim!!!
    0 ...
  8. ankara

    2235.
  9. yılmaz erdoğan'a saygım sonsuzdur bu böyle biline... ama onun ankara şiirinden esinlenerek bu şiir de benden olsun;

    ankarada öyle yapişirdi ki kar..
    ankara’da öyle yapışırdi ki kar,
    asfaltlar ışıldar, buz tutardı bütün yollar..
    popomuzun üstüne oturup kalmayalım diye giyilen bütün botlar;
    ucuzluktan alınmışsa su alırdı içine, ıslak çoraplar, ayaklar…
    ankara’da öyle yapışırdı ki kar,
    üzerine çıkan güneşe gülümseyelim derken kar erirdi sokaklarda, ve tabi;
    kar gölüne dönmüş caddeler, meydanlar..
    kimse saygı duymaz ama, insanlar yürüsün diye yapılmış kaldırımlar,
    motosikletli kuryelerin önünden kaçarken çarptığımız tabelalar, bilboardlar…
    alnının ortasında ciddi bir devlet tedbirsizliği olan, kazalar…
    ankara’da öyle yapışırdı ki kar,
    yaşlıların yemeklerine atılan cinsten asfaltlara serpilen tuzlar,
    ayaklarını kuru bir yere basmak varken, herkes ıslak olacak değil ya,
    yaşasın ayakların kuruluğu;
    çok kötü günlermiş gibi bu kışlık zamanlar,
    her kar yağışında bir sonraki günün hesabını yapan, öğrenciler, işçiler, çalışanlar…
    kaymak, kolay bir aktiviteymiş aslında ankara sokaklarında,
    kaymak, bu kentin en sevilen yemeği değilmiş aslında;
    biz kaymağı severiz tanrım ama keşke ekmek kadayıfının üstünde olsa;
    mağazalar önü çatlak mozaik,
    basmamak için sek sek oynayan insanlar, ayaklarına, pantolonlarına su sıçramasın diye,
    somut bir kuruluğa beşik kertilmiş olan, burada sırılsıklam kalan,
    hülasa kente hukuk mukuk okumaya gelen o arada da görmediği sabah ayazına maruz kalan,
    akdenizli, egeli anadolu çocukları…
    ankara’da öyle yapışırdı ki kar;
    hiçbir şey üstü kapalı bir mekan gibi umut vermez ankara’da
    yoksa bugün ıslanmayacak mı ayaklarımız duygusu çöker bütün insanlara;
    kimse kuru kalmaz belki, belki bu kaldırımlar o kadar da fiyakalı olmayacak ama,
    sokaklara biriken gölleri boşaltabilselerdi keşke kanalizasyonlara..
    ankara’da öyle yapışırdı ki kar,
    asfaltlar, ışıldar, çamurlar..
    şimdi ve sonra ne zaman ankara’ya kar yağsa;
    benim ayaklarım, çoraplarım çamur kokar
    0 ...
  10. yunanistan

    527.
  11. osmanlı imparatorluğu'nun zayıflaması sürecinde, 19. yüzyılın büyük emperyal devletlerinin de yardımıyla istanbul'un idaresinden çıkarak kurulan 28 yeni devletten biridir.
    yunanistan adı antik iyonyanın (bugünkü izmir, aydın, manisa, muğla bölgesi) arapça ve farsça söyleniş şeklinden gelir.
    Yunanistan, 1981'den beri avrupa birliği, 1952'den beri nato, 1961'den beri oecd, 1995'den beri batı avrupa birliği ve 2005'den beri avrupa uzay ajansı üyesidir. atina ülkenin başkentidir; selânik, patras, kandiye, volos, yanya, yenişehir, kavala ve vodina ülkenin diğer büyük şehirleridir.
    0 ...
  12. yalancı insana söylenebilecek sözler

    14.
  13. Sana ne kadar dürüstsün desem ikimiz de yalancı olmuş oluruz, desek yeterli .
    0 ...
  14. whitney houston

    90.
  15. I will always love you şarkısındaki o "I" kısmını söyleyişine hayran olduğum kadın.
    1 ...
  16. neden satın alırız

    2.
  17. Bir şeyler almak, sahip olmak olgusu tarihin her döneminde insanın vazgeçilmez tutkularından biri olmuştur. Nefsani bir hazla hep bir şeylere sahip olmanın özlemini duyarız. Bir ev aldığımızda, arabaya sahip olduğumuzda ona mutlaka bir kılıf buluruz, örneğin çocukarlıma miras, işe daha rahat gitme isteği vb. lakin temelde yatan durum, sahip olma isteğidir. Bu da insan aidiyet duygusunu nesneler üzerinde tatmininden başka bir şey değildir.
    0 ...
  18. akvaryumda balıkların ölmesi

    7.
  19. insan hayatının küçük bir kopyası sanırım.
    0 ...
  20. erkeklerin aşk acısını daha zor atlatması

    168.
  21. Süreç olarak aşk acısı iki cinsiyet bakımından tam ters biçimde işler, kızlar bu acıyı ilk ay çok yoğun sonraki aylarda ise daha az derecede hissederek atlatırlar, erkekler ise başlarda bu acıdan çok etkilenmez ama zaman geçtikçe acının derecesi artar. Hele ki (kimse bunu inkar edemez) bir başkasını bulamazsa bu acı daha da bir fazla hissedilir.
    0 ...
  22. dünyada hergün bir türk ün konuşulması

    1.
  23. Gururdur, istikbaldeki gelecek budur. Ama asıl önemli olan dünyada her gün bir türk'ün konuşulması değil, her türkün dünyadan bişeyler konuşabilmesidir.
    0 ...
  24. faşizm

    296.
  25. Faşistlik yalnızca maddesel anlamda birilerini dövmek, hırpalamak yada düşünsel anlamda ezme psikolojisi değildir. Eğer birine faşist diyerek onu hor görüyorsanız, sizin yaklaşımınız da faşizandır. Haberiniz ola.
    0 ...
  26. otel odasında ölü bulunmak

    20.
  27. Tekrar göçebe yaşama dönüşümüzün işaretidir. Otel odası ne moda bir yaklaşım oldu he ne dersiniz.
    0 ...
  28. olmadığı gibi görünen insanlar

    6.
  29. Mevlana derim her zaman, her mecliste geçer adı. Geçenlerde birisine onun o ünlü çağrısı olan gel ne olursan gel çağrısını söyledim, o da bana ben mevlana değilim, adam ol öyle gel dedi.
    0 ...
  30. hoşlandığı kıza ilgisiz kalıp başkasına kaptırmak

    10.
  31. Ahh şu oyunlar... Hayatımızı yerle bir eden oyunlar...
    1 ...
  32. rte nin kanser olmasına sevinmek

    6.
  33. "mümin kardeşinin başına gelen musibet karşısında sevinç göstermeyiniz. bakarsın ki allah-u teala ona rahmet edip seni belaya uğratır" hadis-i şerifini hatırlayıp, af dilemek gerekir yaradandan. He o mümin mi ki diyenler olabilir, onlara da şu özlü sözü söyleyeyim, bir kişi diğerine kafir diyorsa ikisinden birisi mutlaka kafirdir. Anlayabilene.
    0 ...
  34. aya çıkınca yapılacaklar

    17.
  35. Filmlerde gördüğümüz o sahnelere binaen, zıplayarak yürümeye çalışmak.
    0 ...
  36. aşık olunan kişinin aramasını beklemek

    15.
  37. Öyle bir süreçtir ki, insan bir sürü farklı duyguyu bir arada yaşar. Öncelikle umutla beklersin, merakla beklersin, hatta kıskançlıkla beklersin. Ve tabi en önemlisi ÖZLEMLE beklersin.
    0 ...
  38. sevgilisi olmadığı halde mutlu olan insan

    654.
  39. Sevgilisi olmadığı halde mutlu olan insan; sevgilisi olması en muhtemel insandır. Zira zaten hayattan zevk alıyor, mutluluk duyuyordur. Böylece bir sevgilisi olduğunda da ona en mutlu anları yaşatabilecektir. Yani kısacası sevgili olmadan mutlu olan insan, şanslı bir insandır.
    1 ...
  40. © 2025 uludağ sözlük