laikliğin gerekliliklerini yerine getirmediğinden dolayı okuyamayan kızlardır. ayrıca türban siyasi simge değil dini bir simgedir zaten türbanın üniversitelere sokulmamasının gerekçesi de bu ''dini simge'' olmasıdır.
kurallar belli; birgün herhangi bir etnik kökenin, bir akımın simgesi bir adet kolye olsa devletin kurumlarına o kolye sokulamaz. her şey açık ve net.
ayrıca türbanlıların okumamak pahasına türbanlarını çıkartmamalarını da kesinlikle destekliyorum. çünkü bu kadar üniversiteli işsiz varken ve üniversiteye giriş sırf giren kişi adeti yüzünden bu kadar zorken bir de onlar gelirse sayı artar biz okuyamayız.
ayrımcılık mıdır bu tavır? hayır. bunun tek adı gerçekçilik çünkü ben türbanlıyı, türbansızı, türkü, kürtü değil kendimi düşünüyorum.
genellikle kendilerini ''çağdaş'' olarak tanımlar bunlar.
fakat bunun asıl sebebi etrafta dolaşan birkaç feminist bozuntusunun empozeleridir.
bu feministler bilirler ki kadınlar dayak yemeden yola gelmezler. hakettikleri dayağı tamamen suç bastırmaya yönelik '' kadına vurmak acizliktir'' diye, kadını küçük düşüren cümlelerle illegal bir hale getirip erkeğe de '' karını dövmezsen çağdaşsın, iyi insansın, asilsin'' yalanlarıyla kandırmışlardır.
'' karısını dövmeyen yine kadınlar tarafından hipnotize edilmiş birer enayidir''
çünkü kadınlar bu dünya'ya erkekleri yoldan çıkarmak, onların doğasıyla oynamak için gönderilmiştir. erkek, fiziksel güce sahip bir varlıktır ve bu gücü kullanmakta özgürdür. madem içimizde barındırdığımız gücü kullanmayacağız o zaman allah bize neden güç verdi sorarım size?
onların bize hayatları boyunca ettikleri zulmün bir parçasını bu dünya'da ödemeleri için vermiştir allah bize bu fiziksel gücü.
kadınlar bu dünya'ya gönderilmiş bir şeytan iken bizler neden gidip ''şeytan taşlama'' diye bir duvara taş atarız ki? evde karılarımızı ya da kız arkadaşlarımızı dövmek varken neden yaparız bunu?
kadın milleti her zaman hakeder dayağı. kadını yola getirmenin tek yolu onu dövmekten geçer.
karısını dövmeyen erkek enayidir. çünkü kadın bunu mutlaka hakeder.çünkü kadınlar yalancıdır.
eğer erkek kadınını dövmezse, karısı tarafından hafife alınır ve küçük düşer. kadının dayaksız geçirdiği hergün bir zaferdir onun için. ''enayi, kekliyorum kekliyorum ''çağrdaşım'' ayağına kılını kıpırdatamıyor'' diye alaya alır kadın, erkeğini.
aslında makul olan birçok yazarın kanayan yarasıdır.
ilham geldi şimdi yazıyorum. özellikle özel mesaj yoluyla sürekli provakatör olduğum söyleniyor. oysa benim asla böyle bir niyetim yok. troll falan değilim ama benim en masum yazılarımı bile olta zanneden bünyelerin, oltaya gelme tikli olduklarına artık emin olmuş bulunmaktayım.
böyleleri genellikle her entrye bok var gibi atlarlar. asla satır aralarına bakmazlar, söylenmek isteni görmek adına yazılanın ardındaki yazılmayanları aramazlar, sonrada kuyruğuna basılmış it gibi ciyaklarlar ''troll buuu, provakatööörrr, atın bunuuuu, gıcıııık, uyuuuuzzzz, bunun amacı dikkat çekmeeeeek''... aman yarabbi sizi kim sike prezarvatif yapıyor afedersiniz?
tahrik olmaya dünden razı abazalar olarak her gıdıklamada kalkıyorsa çükünüz bu benim ve benim gibilerin suçu değildir.
mutlaka pahalı bir mekanda iki ya da üç kız pusu kurmuşlardır ve nedense gözleri hep kendilerinden büyük kimselerdedir.
henüz 20, 21 yaşında olan bu kızlar anne babalarından aldıkları haftalıkları biriktirip gelmişlerdir bu mekana va genellikle göz hapsine aldıkları 28, 29 yaşlarında olan er kişilerdir.
bu arayışın sebebi aslında aşikardır, şefkat...
ailevi problemleri vardır taksimde ki kızların. babaları tarafından pek başı okşanmamışlardır ve taksimde iyi bir iş sahibi er kişiyi kendilerine kapatıp hemen arkasından seks karşılığı şefkat dileneceklerdir.
bütün benliklerini vermeye hazırdırlar bir parça şefkat için. seninle sabaha kadar deli gibi seks yaparlar ve sabaha karşı sadece birkaç saat kaşık pozisyonunda uyumak bekledikleri tek karşılıktır.
iştahla sevişseler bile asıl arayışları sevgidir. sevgi dilencisidir onlar. bir gececik bile olsa evlerindeki sorunları unutmak tasarıları arasında başı çeker.
ben de hep sevmiş, şefkat göstermişimdir bu kızceğizlere...
hayata giren deneme yanılmalar neticesinde doğru kişiyi bulduğunu düşündüğün an hissettiğin duygudur.
- ben bu adama aitmişim, dersin.
-farkında bile değilmişim, bir başkasına dokunurken bile onunmuşum, dersin.
bütün deneme yanılmalarının aslında sadece bir yanılmadan ibaret olduğunu fark ettiğinde mutlaka yaş almış başını gitmiş olur.
birgün o yatak döşek hasta olur ve sen yaşlanırsın. o yataktayken elini tutarsın ve yıllarca görmezden geldiğin o adamın gözlerinin içine baka baka '' ben hep sana aitmişim baba'' dersin.
sözlük yazarlığının piyasa olduğunu düşünürsek en azından bu piyasa için söylenebilecek özetleyici ifadedir.
piyasanın kıçtan atma iyimser bir rakamla %80'inin yazacak çok da farklı bir şeyi yoktur esasen. bunların %65'i sıradanlığıyla sürünürken kalan %15'i de yazdığı ''herkesin düşünebileceği, farklı bir bakış açısı getiremediği'' konuları farklı bir üslupla okuyucuya satmaya çalışır.
zaten yazacak çok da farklı bir şeyi olmayan lakin yazma hevesi olan kişinin seçeceği en doğru yol üslupta iddialı olmaktır ki bunun da berbat bir yönü vardır.
ne midir o berbat yön?
yüz binlerce sözlük yazarı varken sen ne kadar farklı bir üslüp kullansan da bu üslup daha önce bir başkası tarafından mutlaka kullanılmıştır.
off ulan çok dertliyim sözlük bombokum edepsiz bir tabirle.
tıp fakültesinin içinde kekogillerden başkasını göremezsiniz. bu fakültede okumak isteyenler doktor olmayı amaçlayıp yıllar yılı durmaksızın, nefes almadan, bütün cinsel hayatlarını bir köşeye iterek, hayatı ıskalaya ıskalaya okurlar.
doktor olmak istemeleri kesinlikle onların idealistliğini ve kafalarının ne kadar çalıştığını gösterir ki burda bir sorun yok. sorun tıp fakültelesinde okumaları.
oysa o kekoların tıkıldığı bölümü okumak yerine çok değil 2 sene kronik hasta olup doktor doktor gezseler ve doktorlar dizisini izleseler olay çözülecek.
evet ilk etapta kulağa saçma bir fikirmiş gibi gelse de bugün türkiye'de kendi hastalığına kendisi teşhis koyan ve ilacını belirleyen sürüyle hasta var. adam/kadın doktora gidiyor ''benim şu şu rahatsızlığım var. bana bu ilacı yaz'' diyor. doktorların kimisi inatla muayne edip adamın/kadının haklılığını ispatlıyor, bir kısmı ise ''peki'' diyip denileni yapıyor.
doktorlar dizisine gelince; kutsi ele alınabilecek en bariz örnek. adam ciddi ciddi beyin cerrahı gibi geziyor ortalarda ki artık ben bile yaparım bir beyin ameliyatı.
küresel bir gerçektir. işe yaradıkları her konunun mutlak seksle ilintisi vardır. çocuk yapmaları bile seks yapmalarıyla doğru orantılıdır. ellerini attıkları hiçbir işte başarılı olamaz kadınlar. bugüne kadar ne sağlam bir siyasetçi, devrimci çıkmıştır bunlardan ne bir peygamber olmuşlukları vardır.
şüphesiz ki allah onları erkeklere ibadet etsin diye yarattı.
toplumun 4. sınıf vatandaşıdır ve söyledikleri kati suretle ciddiye alınmaması gerekir. bunların özellikle götü yere yakın olanından korkacaksın zira onlar 6. sınıf vatandaştır.
edit: kafaları çalışmaz bunların felsefe bile yapmışlıkları yoktur.
toplumun 4. sınıf ve hatta kısa boylu olanlarının 6. sınıf vatandaş olması nedeniyle bunların kaybedecek bir şeyleri yoktur. zaten ellerinden nefes almaktan başka insani bir faaliyet yoktur.
haberlerde hergün görüyoruz ''kocasının çükünü kesti'', ''sevgilisinin çükünü kesti kedisine yedirdi'' diye haberler.
sorarım size hangi erkek karısının kukusunu kesip dama atmıştır?
şu dünya'da tek korkulası canlılar kaybedecek bir şeyi olmayanlardır ki kadınların kaybedecek bir şeyi yoktur.
kızlar futboldan anlamaz aga ben bunu bilir bunu söylerim. günlük giydikleri kıyafetlerin rengine göre hergün takım değiştirirler. bir de çok biliyormuş gibi çen çen futbol muhabbeti yaparlar ki şeytan der ki sık kafalarına iki tane geberip gitsinler.
şu dünyada kadın diye bir şey olmasaydı erkekler yine takım tutardı hiçbir şeyi olmasa kendi takımlarını tutarlardı ama erkek diye bir şey olmasaydı hiçbir kadın takım tutmazdı.
çünkü kadınların erkeklere yalkakalık olsun diye takım tutarlar. yoksa bir cacık anladıklarından ötürü değildir.
kadını aşağılamanın değişik bir yoludur bu ifadeyi kullanmak. söz konusu ifade de kadını ''zavallı, ezik, güçsüz'' gören bir zihniyet yatar. ''kadınlar zavallıdır, gücün bu aciz zavallıya mı yetiyor''gibi bir şey denmek istemektedir alttan alta.
kadına vurmak neden acizlik olsun? bir kadının bir erkeği dövemeyeceğini mi zannediyorsunuz. mına bile kor. erkek gücü diye bir tabir vardır ya. hıh işte yok öyle bir şey.
kadın aciz bir varlık değildir ki ona vurmak acizlik olsun. evet bir kediye, köpeğe vurmak acizliktir çünkü hayvanlar insanlardan daha acizdirler. m.ö 10000 filminde yeterince işlenmiş bu konu zaten.
ama kadın aciz değildir ve ona vurmak da acizlik değildir.
bu dünya gücü gücü yeteneyse koyun ağzının ortasına. ama sonuçlarına katlanabilcekseniz yapın bunu.
bahsedilene göre insan önünde eğilmeyen bir melek cennetten kovulmuş ve adına da şeytan denmiş. o günden beri tanrıyla hep kapışmış şeytan denen şey. ''ben ateşten yapıldım onlar topraktan, ne ibadet edecem elin fanisine'' demiştir.
işte o cümleyi kuran şeytan şimdi hain planlarını çamurdan yapılan canlılar üstünde uygulamak için erkeklerin tek zaafı olan kadın kılığına girmiştir.
şeytan kadın kisvesi altında kol geziyor ve erkeğine ibadet etmesi gereken şeytan yani kadın dünya tarihinin başlangıcından bu yana er kişiye tuzaklar kurup kötü yola düşürme peşindedir.
orospu dediğimiz günah davetçileri kadınlardır. jigololar vardır bir de onlarda kadınların emrinde çalışırlar ki bu bile kadın denen illetin şeytan olduğunun en büyük ispatıdır. zira allah erkeği yarattı ve onun önünde eğilmeyen şeytan yani kadın dünyada erkeği kölesi yapıp intikam alma peşinde.
erkeklerin kadınları aldatması yine başka bir kadınla gerçekleşir ki bu noktada aldatan da aldatılan da şeytandır. aldatılan aldatılmasına vesile olacak şeyler yapıp erkeği kaçırır elinden ve devreye hemen bir şeytan arkadaşını sokar ve erkeği karısını aldatmaya teşvik eder.
kadınlar şeytanın ta kendisidir. allahın aciz kulu olan erkeklerin etrafını sarıp sarmalayıp onları cehenneme sokmak için bütün çabaları.
eğer salon görevlileri bu konuda yeterince anlayışlı değillerse çiftin rezil kepaze olmasıyla neticelenebilecek durumdur.
malumunuzdur ki türkiye'de insanlar evlenene kadar ailesiyle beraber yaşarlar. akrabalar makrabalar derken bir sevgilin olduğunda değil bir ev ortamında başbaşa kalmak kendi semtinizde bile dolaşamazsınız rahat rahat.
yani bu ülkede başbaşa kalıp öpüşüp koklaşmak istiyorsan eğer gidebileceğin tek adres sinemadır. heleki o sinemada sizden başkası yoksa film izlemek parti tadında geçer. ne bileyim öpüşürsün, dokunursun, hissedebildiğin kadar hissedersin sevdiceğini o rahatsız ortamların en rahat yerinde.
ama salon görevlileri bu tarz durumu yadırgayan ''yav benim bulunduğum ortamda olamaz bu ahlaksızlıklar''diyen birisiyse vay halinize. zira 20. dakikada filmi kesip ''siz film izlemeye gelmemişsiniz bellki''diyip çifti bir nevi yaka paça dışarı atıp, arkadaşlarına da yaptığınızı yüzünüze vururcasına ''içerde 20 dakikadır sevişiyorlar yav'' diyebilir.
başa geldiği düşünülünce dahi irkilmeye ve utanmaya gark eden bu olay için salon görevlilerine bol bahşiş vermek öneriler arasındadır.
istisnasız bütün sözlüklerde '' sözlükten hatun kaldırmak '' başlığı mevcuttur. bu başlık altına sanki işin şakası yapılıyormuş gibi entry girilir. hani kimsenin kimseyi kaldırdığı yokmuş, öylesine muhabbeti dönüyormuş gibi. ama tabii herkes aslında böyle bir şeyin var olduğunu bilir ve genellikle erkekler arasında gizli bir yarışma olur ''kim daha çok hatun kaldıracak'' diye. tabii bu hatun kaldırma olayı ille de bir bayanla tanışıp onu yatağa atmak değildir elbet. bazen öyle olur, bazen sevgilin olur gerçekten aşık olursun, bazen sadece arkadaşın olur, bazen de anlaşamazsın kavga edersin.
bir de piyangodan çıkan hatunlar vardır. işte onlar kaldırmadan kalkan hatunlardır. bir anda özel mesajı gelir böyle içinde bol gülücük ve mutlaka bir soru olan, sen bütün iyi niyetinle sadece cevap verirsin ama özel mesajların ardı arkası kesilmez.
en sonunda iş msn istemeye gider, verirsin msnini. bu öyle bir şeydir ki kızı tavlamak için ekstra bir çaba sarfetmen gerekmez. kız kendi kendine her işi halleder. size sadece verilen buluşma noktasına gitmek düşer.
tabii bu kızlar her erkek sözlük yazarına nasip olacak türden kızlar değildir. diğer erkeklerden daha bir komik daha bir akıllı olmak bu piyango için ön koşuldur.
sözlükler adına gerçekten kanayan yaradır. hepsi ya kopyala yapıştır yapar ya tematik takılır ya da bakınız yazarlığı yapar. elbette bunun belli nedenleri vardır. mesela ki;
sözlüklerdeki mahalle baskısı. kadınlar bu baskı yüzünden istedikleri yerlere istediklerini yazamazlar. kadın, erkek sözlük yazarları tarafından cinsel bir obje olarak algılandığı için erkekler onların da düşünebildiklerine inanmak istemezler. bir de sözlükten hatun kaldırmak başlığı hiçbir sözlükte tesadüfen açılmamıştır. böyle bir şey vardır. kadınların üzerinde ki bu baskı onların kendi kimliklerini saklamasına ya da doğru dürüst entry girememesine sebep olur. özgür düşünce ortamı yaratamıyor kadın yazarlar kendilerine ''onu yazarsam şöyle düşünürler, bunu yazarsam şöyle yaparlar'' endişesi taşıyorlar. belki kendilerine dahi itiraf edemiyorlar ama bilinç altlarında bu düşünceler mutlaka vardır.
bir de kadınlarda '' sevilme takıntısı'' var. itiraz ettiklerinde sevilmemek gibi bir endişeleri var. hep bir pembe kurdelalı olma halleri de çoğu zaman doğru dürüst yazmalarına engel olmuştur. kadın tek kelimeyle bir oyuncudur gerçek hayatta. şu dandik sanal ortamda dahi düşüremezler maskelerini. kafalarından geçen fettanlıkları burda bile gizlemeye çalışırlar. ancak yazı öyle bir şeydir ki farkında bile olmazsın anında enseletir seni. işte bu enselenme korkuları yüzünden yazamaz kadınlar.
ha hiç mi güzel yazan yok. kimsenin hakkını yemek istemem var ama bir elin parmaklarını geçmez sayısı.
ilkokul sonları ortaokul başları yeni yeni ergenliğe girmiş, hergün tuvalette acaba aybaşı oldum mu diye külodunu kontrol eden kızların genel tavrıdır. kişiliği oturmamış bünyenin henüz neyi sevip neyi sevmediğini bilmemesinden kelli olumsuz baktığı her şeye ''ay en nefret ettiğim şeey'' demesi durumudur. bunlara bir sonra ki ''en nefret ettiğim şey'' demeleri karşılığında ''e hani şuydu en nefret ettiğin şey, bu nereden çıktı'' gibilerinden bir ayar/ serzeniş karışımı yaklaşımda bulunursanız suratınıza bön bön bakmaları ya da ergeniklerinden dolayı suratınıza bir şamar patlatmaları olası bir durumdur.
ha bunu yapan yaşını başını almış insanlarsa bile zeka yaşları incelenmelidir. hayatı enlerde yaşamak çoğu zaman güzel olsa bile her gördüğü sike egzoz borusu muamelesi yapan insan da bir önceki gördüğünü unutancak kadar arayı açmış abaza bir kadından öteye gidemez.
bekarete önem veren erkektir. bu konuda örneği kendi üzerimden vermekten çekinmeyeceğim.
mesela ben hayatta sevdiğim kızla cinsel ilişkiye girmem ve hatta mümkünse öpüşmem bile. neden?
çünkü eğer ben bu kızla cinsel ilişkiye girip bekaretini bozarsam bu kız benle beraberken gider bir başkasıyla da beraber olur. beni boynuzlar ve benim bundan haberim bile olmaz. öpmem bile. çünkü kız öpüşmenin tadını alırsa, ondan uzakta olduğum her an canı öpüşmek çekebilir ve sırf bunun için beni aldatabilir.
o nedenle insan sevdiğiyle cinsel içerikli hiçbir şey yapmamalıdır. allah muhafaza yokluğumda tadını ben de aldığı şeyi canı çekerse?
kesinlikle türkçe'den falan anlamaz bunlar. tek bildikleri dahi anlamındaki de ayrı yazılırdır. onu da bütün sözlüklerde sık sık söylendiği için bilirler. hatta bunlar handi -de, -da nın ''dahi'' anlamına geldiklerini bile bilmezler. bu avcıların entrylerine bakınca eminim ki silinmesi ve düzenlenmesi gereken onlarca entry bulursunuz.
bir bok bildiğini zannedip onu bile bilmeyen güruhturlar. önlerine gelene '' dahi anlamındaki de ayrı yazılır'' diyip duran başka da uyarı yapamayan eziklerdir bunlar.
gül kokulu peygambermiş. allahın vekili imiş. sünnetleri var imiş... sürüyle güzelliklerinden, özelliklerinden, yaptıklarından, allah aşkından bahsedebiliriz. ama bunların yanı sıra sürüyle de iftira yahut gerçek -ben bilmem orasını- olumsuz şeyler de duyabiliriz. eğer kişiye çocukluğundan beri islam dininin güzelliklerinden bahsedilmemişse ve genellikle hakkında ki olumsuz şeyleri duymuşsa sevmemek gayet doğaldır. bu öncelikle çevrenin suçudur sonra da allahın verdiği aklı kullanıp işin aslını öğrenmediği için kişinin suçudur.
ama işin enteresanı hakkında bu kadar olumsuz şeyler söylenen tek peygamber hz. muhammet'tir.
belki hiçbir şey bilmeyen insanın belki de çok şey bilen insanın söylemidir bu. çevreden duyduklarıyla yetinmesi ve araştırmaması da buna sebep gösterilebilir.
ibadetimi belli bir şekle dayandıran hiçbir şeyi sevmiyorum.
yalan söyleme ve bunu yaptığınız için kimsenin size hesap sorma hakkının olmayışı falan. bir de uçma özelliğiniz var bir sözlük yazarı olarak. uçmak ve bambaşka biri olarak yeniden konmak...
biz de hep ''sıkı giyin üşürsün, al şunu çantana koy acıkınca yersin, yağmur yağıyor dışarı çıkma'' tarzı ifadelerin karşı tarafı düşünmekten kaynaklandığını sanmak gibi bir eğilim vardır.
belki bu tavır çocuklara sergilenirse bu durum bir nebze daha açıklanabilir olur. oysa yetişkin birisine böyle davranıyorsak, özellikle de sevgililerimize bunun tek açıklaması olabilir, o da sa-mi-mi-yet-siz-lik.
eğer sevgili kişisi ''amanin de amanin üşürsün, hasta oluverirsin, homduru hömdırı'' şeklinde bir şeyler geveliyorsa bu, sizin '' ayyy canim sefgiliim bidenem ne de çök düşünü düşünü veriyormuş beni. çok sefiyorum ben bunu yeeaa'' şeklinde düşünmenize sebep olmak içindir.
zira hasta olmak her bünyede farklı koşullar gerektirir ve yetişkin birisi kendi koşullarını bilir ve kendi kendine gerekli önlemi alır. bunu her orta zekalı insan bilirken, sevgili kişi hala bıdı bıdı yapıyorsa samimiyetsizlikten ötesi değildir bu.
elinde bir yün çorap ''bilirim senin ayakların üşür'' derse işte o zaman mest eder.
bu kızlar liseli olmayanlar tarafından nedense hep ''çıtır'' olarak hayal edilir. bir de bu liseli kızlar fantazilerde hep işinin ehli kimseler gibi düşünülür. ateşli, seksi.... falan filan.
oysa işin aslı öyle değildir. sbs psikolojisinden yeni çıkmış, öss stresine hazırlanan ya da bu stresin içinde olan ve bundan dolayı suratı sivilceli, ders çalışırken bir şeyler atıştırmaktan poposu büyümüş, asosyal ve o sınav senin bu sınav benim koşturup durmaktan henüz kendi kişiliklerini bulamamış kızlardır bunlar.
zaten o nedenle üniversiteye başlayan, ilk zamanlar bir açılıp saçılıyor ki aman sabahlar olmasın.
özellikle ergen kızların sempatik gözükmek adına yaptıkları salaklıktır.
bunu yapan büzük zihniyete olmadığı gibi gözükme çabasındaki kişi damgası vurulursa hata yapmış olunmaz.
çünkü bu tavrın altında '' ben iyi birisiyim, beni sevin, sempatiğim, ay çok şirinim'' hatta ve de hatta '' evliliğe hazırım, anne olmayı çok istiyorum'' mesajı yatar.
hatta daha da ileri gidersek ''bakire değilim'' mesajı bile alabiliriz. hani bir bebeğim eksik gibilerinden.
bütün çocukların kabusudur. uykuya dalmasını geciktirici bir etkendir.
her çocuk gibi benim de yatak altı öcüm vardı. tabii ukalalığımın temelleri o dönemde atılmış olsa ki benim kafamdaki öcü, ninja kaplumbağalar'daki shredder 'ın yanında gezen 2 gergedan olarak hayal edilmişti tarafımdan. tabii bu gergedanlar salak olduğu için ne zaman elimi kolumu yanlışlıkla yataktan sarkıtsam birbirleriyle dalaşmaktan beni yakalayamazlardı.
kafası rahat çocuktum ben canım, öcümü bile salak hayal ederdim.
eğer yeterince organize edilmemiş bir ev buluşmasıysa yakalanma riski büyüktür. ve sanılanın aksine erkekler de yakalansa tepki mutlaka büyük gelecektir. yaşanmış bir şey anlatayım kısaca.
lisede kız arkadaşını eve atar bir er kişi. sonra tam köpek pozisyonunda er kişi arkada hatun kişi önde ayaklar yerden kesilirken içeri baba girer.
- amuğa goduuum çocuuuu
repliğinden sonra odadan çıkar ve salona gider. er kişinin ani korkudan dolayı büzüşen pipisinin ardından baksırını giyer ve salona babasının yanına korkudan üç buçuk ata ata gider. baba;
-gönder lan şu ırıspıyı evden, der ve er kişi kızı evden yollar.
bu noktadan sonra kişi ''er kişi'' olmaktan çıkar ve ''oğlan çocuu'' na dönüşür. babasından büsbüyük bir azar işittikten sonra 3 gün bulanık zıçar...
