müzik öğretmeni bir arkadaşın gazetedeki iş ilanlarında "not alabilen bayan" kısmını "nota bilen bayan" olarak okuması ve akabinde görüşmek için talepte bulunması.*
efes pilsen one love festivalde canlı canlı onur ünsalın miami coverını dinleme şansı yakalamış bir bünye, bundan böyle bu adamlar nerde çıksa orda bitiverir.
annenin 1 haftalığına ankaraya gitmiş olması demek, evdeki bütün işleri sen yapıcaksın demektir.
şöyle ki;
alışveriş senden sorulur, yemek yapma zorunluluğun vardır çünkü baba hayatında hiç bi iş yapmamıştır anne onu hep şımartmıştır, bıraksan aylarca yemek hazırlamaz açlıktan ölür o kadar da üşengeçtir ve bu sebepledir ki her iş senden sorulur. küçüksün sen tabi ki sen yapacaksın koskocca babba çocuğuna yemek hazırlar mı hiç? tabi ki hayır!
yemek hazırladın ellerine sağlık, hadi bakalım şimdi masayı hazırla. yemekler yendi masayı topla, bulaşıklar öyle bırakılmaz öküz müsün anne hiç öyle yapmaz neden çünkü kokar* evveettt şimdi tam oturabilirim diye düşünme hiç çünkü baba her akşam yemekten sonra mutlaka 1 koca fincan çay içer bilmiyo musun (salak, yemin ederim gerizekalı bu çocuk) "ama ama babba sadece 1 bardak çay için mi demlicem annem olsa içerdi bi demlik çayı ama şimdi yazık ziyan olcak 1 bardak için demlersem, sallama çay versem?" "tamam tamam demlerim, yeter ki kızma" (ulan koskoca demlik boşuna gidecek, yazık yaa biz bi odanın ışığını 5 dk açık bıraksak demediği laf kalmaz) offf yine oturamadık neyse 1 gün gitti kaldı 6 gün. anne görevleri ne lanet bişeymiş. çok üzüldüm anneciğime tatil onun da hakkı ama gelsin ellerini ayaklarını öpücem, tamam lan kremli masaj da yapıcam. söz**
edit: keşke babam bu entry tarihinden tam 36 gün sonra bizi bırakıp çok uzaklara gitmemiş olsaydı yeminle her istediğini seve seve yapardım, akşamları 1 değil 100milyon demlik çay bile demlerdim. yeterki beni bırakmamış olsaydı. özledim seni canım babam, umarım el sallayınca görüyosundur beni...
tanım entrysi döşüyoruz onu bile eksiliyo, ulan ibne tanımı da mı beğenine uygun yazıcaz, belli kalıplar içinde neyini beğenmiyosun da eksiliyosun. bilmeyenler öğrensin diye yazıyoruz**
çok seviyorum ben bu adamları, sürekli kafamda şarkıları dolanıp duruyor.
yalnız merak ettiğim bişey var onur ünsalın gruptaki adı nedir? bilen varsa açıklasın lütfen çünkü konser seçimimi ona göre yapacağımdır. gidip canlı canlı takıl yani takmıyo belli şarkısının sonundaki miami kısmını canlı canlı bangır bangır kendisinden dinlemek istiyorum. ayrıca balon suyla da dolar aslında okan yalabık onu biliyoruz**
tdknın sitesinde de görüleceği gibi fransızcada vélocipède olan kelime sözlüğümüze velespit olarak geçmiştir.**
ve ayrıca bisiklet tutkunlarının kadıköykızıltoprakda bulunan velespit adlı mağazaya bir gün mutlaka gitmelerini tavsiye ederim.
gidemeyenler için buyursunlar efenim http://www.velespit.com/asp/index.asp
bir büyük ev ablukada şarkısıdır, candır, bitanedir.
sözleri şöyle efem
olur olmaz geriye dönenler
deliye dönenler kadar rahat uyumazlar
bu kez böyle hoşuna gidenler
başına gelenler kadar senin olamazlar
olur olmaz geriye dönenler
deliye dönenler kadar rahat uyumazlar
bu kez böyle hoşuna gidenler
başına gelenler kadar bizim olamazlar
ben sen o biz siz ve onlar
eee eee
bir de sonunda sanırım o kısmı onur ünsal söylüyor, welcome to miami şarkısı ile bağlamışlardır ki süper ötesidir. sar sar baştan dinle o derece yani. ve ayrıca onur ünsal zenci olabilir mi acaba diye düşünüyor insan çünkü vurgular tam bir zenci edasında. http://www.buyukevablukada.com/dinle.html adresinden dinleyebilir ve hatta beğenirseniz yolda dinlemek için! kısmından indirebilirsiniz.
bu tip insanları topluma kazandırmak lazım geldiğini düşünüyorum, yazık yani ne kadar komik ve çekilmez olduklarının farkında değiller. olmadı sıraya dizip tokat manyağı da yapılabilir belki o zaman kendilerine gelebilirler diye düşünmekteyim.
bu filmi izledikten sonra biraz hüzün, biraz psikolojik sorunlar, karanlıklar barındırdı bu yürek ama bi kaç zaman sonra unutuldu gitti. akılda tek kalan ve hala kafanın içinde yankılanan "sir, yes sir" repliği yadigar kaldı. bi türlü söküp atamıyorum.
an itibari ile fragmanda iki teyzenin kapıştığına tanık olduğum yarışma. "bunlar televizyonda çıkarsa asla konuşmam senle" gibi bişeyler söyledi. çekti gitti, oha!
anneyi kızdırdıktan sonra olabilecekleri hesaplayıp koridorun sonundaki odaya girilir ve terliğin isabet etmemesi için hemen kapıdan girer girmez sola dönülür ama ne yazık ki kapıdan sekerek terlik kafaya isabet eder.**
yani demem o ki isabet oranı diye bir şey yok, nokta atışı. bu kadar.
iş çıkışı eve doğru yol aldım. otobüs yolculuğunda son durağa geldim. kulakta kulaklık * müzik dinleyerek eve doğru yola çıktım. 1-2 adım attıktan sonra önümde yürüyen bacakları sakat ama koltuk değnekleri kullanmayan yaşça benden bi kaç yaş büyük bir kız önümde ayakları takıldı ve düştü * hemen koşarak gidip yardım ettim, yerden kaldırdım. belli canı yanmıştı. çok acıdı mı diye sordum yok yok hiç canım acımadı sadece dengemi kaybettim o yüzden böyle oldu dedi. eve kadar yardım edeyim isterseniz dedim yok gerek yok gerçekten iyiyim hiç bişeyim yok benim dedi. teşekkür ederim, iyi akşamlar siz gidin dedi. çok zorlamak istemedim çünkü biraz daha yardım etmek için can atsam zoruna gidecek kendini farklı hissedecek diye üstüne de düşmedim ama gizli gizli evine gidene kadar izledim onu.
çok üzgünüm sözlük.