Dostoyevski'nin meşhur kitabı beyaz geceler'deki nastenka karakterinin çoğunluğun andığının aksine ahlaksız bir insan olmadığı gerçeğidir.
Kitap bir çırpıda okunuyor bilmeyenler pdf'sini indirip hemen okuyabilirler.
şöyle ki, nastenka daha en başından olabilecekleri sezip üstüne basarak bunları söylüyor:
"asla bana aşık olmayacaksınız, beni sevmeyeceksiniz. eğer kabul ederseniz gelin, etmezseniz gelmeyin. ben dostluğa hazırım ama sevmek, aşık olmak asla olmamalı kabul ediyor musunuz?"
Bu da nastenka'nın son mektubundaki bir cümle:
''kalbim ihanet bilmez; daha dün, bağlı olduğu kimseye bir an içinde nasıl dönüverdiğini gördünüz.''
evet bu tamamen doğru, nastenka gerçeği söylüyor. kalbi hala o adama bağlıydı. onu görünce kollarına atılması bu yüzdendi. tamamen saf ve masum olduğunu düşünüyorum. zaten daha 17 yaşında. duyguları o kadar değişken ki... sevdiği adam gelmedi diye karamsarlığa kapıldı. içinde bulunduğu berbat hayattan bir an önce kurtulmak istiyordu. kahramanımızla birlikte o da gaza geldi ve hazır onu seven biri karşısındayken onun elini tuttu. ben bir erkek olarak o kızın psikolojisini çok iyi anladım. onun yerinde ben olsam ben de öyle yapardım muhtemelen.
dostoyevski bile onu bağışlamışken, sizin gibi düşük zekaların, onun yarattığı bu karaktere orospu deme hakkı yoktur:
''ama sana kin bağlamak mı nastenka? pürüzsüz mutluluğunu gölgelemek, acı bir sitemle kalbine keder vermek; vicdan azabı duyurarak en tatlı anlarında seni keder çarpıntısına uğratmak; gelin olduğun gün, siyah buklelerini süslediğin narin çiçeklerden bir tekini bile soldurmak... bunu mu yapacağım ben nastenka? asla, asla!''
Allah'ım şu günün tekrarını nasip et. Yine zil zurna olayım, faytonlar kaldırıldığına göre ölüm tehlikesi yaşayacağım başka şeyler bulayım. Boxerımla denize gireyim kimseyi umursamadan. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2227777/+
Hiçbir şey boşuna değildir vs hiçbir şeyin önemi yok. ikisi de aşırı uçlarda durarak havsalamı zorluyor. hoş, nihilizmi gereğinden fazla ciddiye alıyoruz ya, yine de ateizmden daha tutarlı.
Sanki Her sözüyle bana kapak yapıyormuş gibi gelen şarkı:
Sen sevmeye yeltenmemişsin çocuk
Belki de kendine güvenmemişsin
Gönlün kurak yaşlarla büyümemişsin çocuk
Nefes almak yeter sanma yaşamayı öğrenmemişsin.
senden benden önce kadın erkek niceleri
şenlendirip süslediler dünya denen yeri
senin tenin de toprağa karışacak yarın
senden beslenecek nice insan bedenleri.
hasbelkader bir ilkokul arkadaşımla denk gelirsek klasik muhabbetimiz sınıf öğretmenimize sövmek. Şunu nasıl dövmüştü, bunu nasıl altına işetmişti diye makara yapmak.
Ekseriyeti bilmem ama hamaratlık, ev işlerinde iyi olmak benim evleneceğim kişide aradığım kriterler değil, olmayacak. Ben kendim evcimenim zaten. Başka kriterler lazım. Huy güzelliği çok mühim, normal güzellik kadar en az.
Sukutuhayale uğratır. Sevdiğiniz kişinin ilk el ele tutuşma, ilk öpüşme gibi çok özel anları başkasıyla yaşamış/paylaşmış olduğunu öğrendiğinizde ona karşı aynı heyecanı duymanız mümkün olmaz.
eğer acı çekmek diye bir şey olmasaydı, insan eylemlerine sınır tanımaz, kendini bilmezdi.
savaş ve barış cilt 2
muini zalimin dünyada erbab-ı denaettir. köpektir zevk alan sayyad-ı bi-insafa hizmetten. (dünyada zalimin yardımcıları alçak kimselerdir, insafsız avcıya hizmetten zevk alan ancak köpektir)
hürriyet kasidesi
her sabah bir gün doğarken, bir gün de eksilir ömürden.
ömer hayyam
evet, sevgi! diye düşünüyordu. ama birini, bir şey karşılığında, herhangi bir nedenle ya da bir amaçla sevmeye dayanan sevgi değil, ölüm döşeğindeyken düşmanımı görüp de her şeye rağmen ona karşı ilk olarak duyduğum sevgi! işte ben, insan ruhunun özü olan sevgiyi, birine yönelmesine gereklilik bulunmayan sevgiyi duydum.
savaş ve barış cilt 2
mutluluğun insanın normal ihtiyaçlarını karşılamasından ibaret olduğunu, bütün mutsuzluğun da yoksunluktan değil, fazlalıktan geldiğini anlamıştı.
savaş ve barış cilt 2
hiçbir şey çoğunluktan daha mide bulandırıcı değildir; çünkü birkaç gürbüz öncüden, kendilerini onlara uyduran üçkağıtçılardan, kendilerini onlara benzetmeye çalışan zayıf insanlardan ve ne istediklerini hiç bilmeksizin arkalarında dolanan yığınlardan oluşur.
goethe
maran gibi hep birbirini sokmada yaran, bir semm-i helahildir adı sohbet-i ihvan. ( dostlar yılan gibi hep birbirini sokmaktadır, adı dost sohbeti olan bir zehir deliğidir ) ( bunu tam çevirememiş olabilirim )
enderunlu vasıf
pembe yatağında çarşafın bir ucu kıvrıldı diye rahatsız olan bir insan; tıpkı çıplak, rutubetli bir toprağın üzerine uzanıp da vücudunun bir yanı ısınırken öbür yanı üşüyen bir insan gibi rahatsız oluyordu.
Nasıl yaratıldığını dikkate almayarak, bir de Bize örnek veriyor: “Kemiklerimiz çürüyüp gitmişken, kim onlara can verecek?” diyor.
De ki: “Onu ilk defa inşa eden, ona hayat verecek. Ve O, yaratmayı çok iyi bilendir.”
(bkz: true)
Şuralara bir kez daha gideceğim sana da uyarsa gel rus kız popülasyonu yüksekti. Ben rus milli marşını ve katyusha'yı kusursuz söyleyebiliyorum o şekilde düşürürüz manitaları. https://galeri.uludagsozluk.com/r/2227355/+
Bu kitap bizim ilyada destanımız. Atatürk ise hektor'umuz. Şu farkLA ki bizim hektor'umuz bir loser değil.
Nutuk'u okurken bir dostu dinliyormuş gibi hissediyorsunuz. Şahsen onun sözlerinin tek kelimesinden şüpheye düşmedim. Çünkü yüzde yüz vatanın iyiliği için çalıştığı, hiçbir kişisel menfaat gütmediği rahatça anlaşılıyor. O telgraf yazışmalarını nasıl yönetmiş hayret ediyorum, kafası stresten çatlar insanın. Sadece düşmana değil kendi arkadaşlarına da laf anlatmaya çalışmış sürekli.
Atam milli mücadelenin direkt beyniymiş, olmasaydın olmazdık sözünü nutuk'tan sonra kavramıştım. ona olan hayranlığım katlanarak artmıştı.
Müslümansanız kur'an'ı, türkseniz nutuk'u okumamak gibi bir lüksünüz yok!
o kadar ''değerli'' ki, biz istediğimizi giyelim, hanımlara gelince çarşafının tonuna kadar karışalım.
Daha ilk cümlen falsolu be kardeşim. Sen kendin usturuplu giyin, hanımına da o kadar karışma o zaman? sorun eğer buysa. Maalesef ki müslümanların çoğunluğu arap kültürünü din zannediyor, o yüzden şekilcilik hatasına düşüyorlar. Böyle ufak tefek hataları bırak, bilmeden şirk gibi bir affedilmez günahı işliyorlar. Kendini dindar sanan insanlar mütemadiyen şirk koşuyor evet. Açıp kur'an meali okumamış çünkü. Okuduysa da yarım yamalak okumuş. Onlarca hatta belki yüzden fazla ayette allah'tan başka veli, mevla yoktur yazıyor. Bunlar da kalkmış sözde bir din alimini "mevlana" diye anıyorlar. Utanmazlığın ve cehaletin bu kadarı. Peygamber dahil kimsenin şefaat etme yetkisi yoktur. Bunlar hala daha sağdan soldan şefaat bekleyerek şirk koşuyor.
yani dostum, senin de Söylediklerinin çoğunun kur'an ile ilgisi yok. Kulaktan dolma bilgilerle konuşuyorsun. bırak çarşafın rengini belirlemeyi başörtüsü bile tartışmaya açık noktada. Ayette esas söylenen şey göğüslerin örtülmesi. Ama o hımar kelimesi normal herhangi bir örtü anlamına geldiği gibi, başörtüsü anlamına da geliyor. Ayrıca göğüslerinizin üstüne salın minvalinde bir cümle olduğu için nereden itibaren salınmaya başlanacağı sorusu doğunca, muhtemelen baştan itibarendir deniyor. Saçlarla alakalı en ufak bir şey yok. Baştan salınacaksa bile saç telinin görünmemesi falan bu gibi sonuçlar nereden çıkartılıyor peki? Bana mantıklı gelmiyor hiç. Örneğin kur'an'dan önce de arap kadınları başlarını örtüyormuş. sıcakta, çöl coğrafyasında erkekler de takmıyor mu kafasına bir şeyler? Başörtüsü kültürel bir şey gibi duruyor. Cilbab milbab ise peygambere söyleniyor. peygamberin eşi olduğu anlaşılsın diye Dışar kıyafeti. Bütün müslüman kadınlara verilmiş bir emir değil. Bence kadınlar açık saçık, dekolteli giyinmese, Götü kabak gibi ortaya çıkarmasa yeterli olurdu. 2022 yılında bin beş yüz yıl önceki arap giyim kültürüne uymak makul durmuyor. Benzer şekilde erkekler de ışid sakalı bırakınca ya da takke makke takınca absürt oluyor.
Bu kuzenimin kedisi, severken fazla sıkıştırıp bunaltmış ki hayvan biraz manyak bir şey olmuş. Ön ayaklarıyla ayağıma sıkıca sarılıp yarınlar yokmuşçasına ısırmaya başlıyor öyle ki arada bir nefes nefese kalıyor, soluklandıktan sonra devam ediyor. Arka ayaklarıyla da tepiklediğini ( ekşide gördüm fittin fittin deniyormuş bu harekete ne alakaysa) söylememe gerek yok herhalde.
Valla şimdi durum nedir bilmiyorum ama yıllar önce kadıköy'deki midyeci yasin'e gittiğimde ahmet mahmet hikayeymiş demiştim. Ahmet 1.25 ken orada 1.5 lira mı neydi, sahi şimdi ne kadar oldu midyenin tanesi?
ilk senemi özel bir yurtta kutu kadar odada 4 kişi yaşayarak geçirdim. üstümdeki davar ranzayı sallayıp duruyordu. Aynı davarla ışık yüzünden kavga etmiştik. Kardeşim elinde telefon varsa o ışık kapanmayacak lan, Dedi bana. Ben de dellendim kapanacak, lan! Dedim. Ertesi gün özür dilediği için odaları değiştirme talebimi müdüreden çekmiştim. Sonraki 2.5 sene 3 kişilik devlet yurdunda kaldım özel yurdun üstüne otel gibiydi vallahi. Şahsi masa, baza, komodin, odanın içinde banyo tuvalet olması vs. Her açıdan iyiydi.
Edit: yalnız özel yurt da çok güzel manzaralı bir terasa sahipti. Martı sesleriyle uyanıyorduk güne.
Arap puta taparken biz göğe bakıyorduk/tek tanrıya inanıyorduk safsatasını savunan kof milliyetçilerin bayıldığı inanç. Halbuki bu inanç kesinlikle çok tanrılı. Okulda mitoloji derslerinde ayrıntılarıyla işlemiştik. Aralarında hiyerarşi bulunan bir dünya tanrı söz konusu. Hiyerarşinin en tepesinde bir tanrının bulunması onu tek tanrı inancı mı yapıyor yani? Diğer tanrılara melek işlevi vererek kılıf uydurmaya çalışanlar var. Bu dinin yunan mitolojisinden farklı bir yanı yok. Zeus ve onun altındaki diğer tanrı/tanrıçalar gibi. Arapların puta tapma mevzuu da doğru değil bu arada. Tapanları elbette vardı ama bir kısmı tek yaratıcıya inanıyordu. Bunun adına el ilah demek veya the god demek mühim değil. Önemli olan tek bir yüce tanrıya inanmak. Bir kısmı hem yaratıcıya inanıp hem de putlardan medet umuyordu.
