bir başbakanın seçim çalışmasıdır. babası şehit olmuş çocuğu maça götürerek mutlu edeceğini sanır. çocuğumuz nerde olduğunu anlamaya çalışarak çevresine bakarken reklam ihtiyacı hisseden başbakan onun elinden tutarak sırıtıp poz verir. bu sırada başka şehitlerin haberi de kendine yenice gelmiştir. bu reklam çalışması el insaf dedirtir.
bir yarbayımızın yüzbaşı olan kardeşi birkaç gün önce şehit olduğunda yarbay acısı ile bazı eleştiriler söyledi. ak troller, hükümet gazeteleri vs. sekiz koldan insafsızca adama saldırdı. çünkü kimsenin konuşmasını istemiyorlardı. yarbayın alevi olduğunu vs. iddia ettiler.
dün de bir yarbayımız dağlıca'da şehit oldu. şimdi o ak insafsızlar şehit olan bu yarbayımızın ailesinin acısını anlayabilmek, bu acıya saygı gösterebilmek için onun dinine, mezhebine mi bakacak? "geçerli" bir dine, mezhebe üye olması mı aranacak?.. diye akla gelen bir sorudur.
ne hale getirdiler memleketi. kimse konuşamasın, bizi kimse eleştiremesin diye insanlara insafsızca saldırmayı, karlamayı, tehdidi, hakareti, her tür baskıyı iyice alışkanlık edindiler vicdansızlar...
insanda, acaba her geçilen yerden bir şey almak gibi bir yolculuk adeti var da ben buna uymuyorum diye pişmanlık duygusu uyandıran lüzumsuz adamlardır.
çocukken ailenizden isteyipte, şimdi küçüksün büyüyünce yaparsın diye yanıt aldığınız, ancak büyüyünce de yapamadığınız ve hatta yapılamayacağını anladığınız şeylerdir.
küçükken, büyüdüğünde canının her istediği yere gidebileceğini sanıpta, büyüyünce ekonomik durum, iş, aile vs. sebeplerle bunun koca bir yalan olduğunu anlamaktır.