özellikle ülkemiz bunun en açık örneğidir. Teistler 'hiçbir şey kendi kendine olur mu' argümanıyla, ateistler ise 'tanrı gibi kusursuz bir varlık kusurlu bir evren yaratır mı' argümanıyla bakıyor meseleye. teistler ateistleri salak olarak; ateistler ise teistleri cahil olarak görüyor. iki tarafın da kendine özeleştiride bulunabilmesi gerektiğini düşünüyorum, özellikle de inanan cephenin. Dünyada bilim cern gibi bir deneye girişecek kadar ilerlemişken Müslümanların evrim teorisine bile bu kadar önyargılı, düşmanca ve araştırmadan bakabilmesini, kendi içinde basit tartışmalarda boğuşmasını anlayabilmiş değilim. Aynı şekilde ateist güruhun da müslümanları subjektiflikle ve özgür olmamakla eleştirirken inançlarını ve düşüncelerini sadece ateist bilimadamlarıyla şekillendirmesi onların da kendi içinde ne kadar dogmatik olduğunu göstermektedir. Önyargılarımızdan kurtulmalıyız dostlar, kim olduğumuz değil ne dediğimiz önemli
hükümete kin besleyen insanları kendi devletine kin beslemesini isteyen ve ömürleri boyunca ezilip azınlık kalacak aciz insanlardan birinin yazdığı provakasyon yazısı.
bu zamana kadar kürtler devlet eliyle eziyet edildi mi ? evet. masum kadınlar ve çocuklar dahi öldürüldü mü ? evet. devlete baş kaldıran her isyancının da, masum insanların ölmesine sebep olan bürokrasinin de, hepsinin anasını sikeyim. ama bunlar geçmişte kaldı; önemli olan huzur ortamını sağlayabilmek.. sevmesem bile (ister kabul edin ister kabul etmeyin sikimde değil) bu sevmediğimiz akp bu yolda somut adımlar attı. hatta bu somut adımlar kimilerinin götünü o kadar kaldırdı ki öcalan'a bile ''sayın'' diyecek duruma geldiler. barış istiyorum, hiçbir insanın ırkı yüzünden başını eğmesini, korkmasını istemiyorum ama devletime karşı olanlar, anarşistler şunu bilsin ki bu devletin de sabrı bir yere kadar, haddinizi bilin.
islam'da bir türlü kabullenemediğim meseledir. uzunca bir süredir kendimi ''deist-agnostik'' olarak nitelendirdikten sonra islam'a döndüm diyebilirim. 1400 yıl önce bu kitabın yazılamayacağını düşünüyorum. hz. muhammed ya sherlock holmes zekasına sahipti, ya da islam gerçekten yaratıcının indirdiği bir kitap. sadece bir insanın görüşünden dolayı 'ebediyete' kadar cehenneme atılması ve sonsuza kadar işkence çekmesi.. bunu bir türlü aklım almıyor işte. inançsız birinin işlediği bu günah cezalandırılmamalı mı ? elbette cezalandırmalı. ama biz burada 10, 20, 50, 100 yıldan bahsetmiyoruz; milyarlarca yılı içinde barındıran sonsuz bir cehennem azabı.. ne bileyim, garip.
şüphesiz ki en büyük sıkıntılarımızdan birisidir. her tarihsel kişilik, her siyasi parti, her yaptırım, her olay, her takım sanki bir masal karakteriymişçesine ya 'iyi'dir ya da 'kötü'dür. insanlara ''iyi yönleri de var, kötü yönleri de'' dediğiniz zamansa 'ortacı, liboş' olursunuz. artık bunları aşmamız gerek dostlar.
şimdilik gördüğüm kadarıyla yürüyüş, duş gibi aktivitelerdir. şu lanet dönemi atlatayım bu konuyu detaylı olarak genişleteceğim. yalnız zamanında anksiyete, depresyon gibi sıkıntılar yaşamış ve tedavi gördükten sonra atlatmış insanların desteğine gerçekten ihtiyacım var, özelden yazarlarsa sevinirim.
not: antidepresan kullanıyorum, etkisi olduğunu hissediyorum ama yan etkisi de cabası
trabzonspor'un ne kadar ceza alacağını merak ettiğim maçtır. ayrıca trabzonspor taraftarı, ne kadar basit ve gerizekalı olduğunu bir kez daha kanıtlamıştır. terörist misiniz lan siz ?
din/tanrı konusunda hala kararsızlığımı sürdürmekteyim. evrim ve dünya'nın oluşumu hakkında araştırmalar yaptım; kur'an'ı okudum, tarafsızca sorgulamaya çalıştım. bu birikimim olayları objektif bir şekilde süzgeçten geçirebilmemi sağladı.
ama size bildiklerim ve inandıklarım doğrultusunda şunu söyleyebilirim ki, yüksek ihtimalle bir tanrı var. ha o bahsettiğim tanrı allah mıdır, değil midir bunu bilemem. fakat evrenin oluşumundaki süreçte, büyük çarpışma'da, bana kalırsa hep bir şeyler eksik. ruh ve bilincin oluşumu da apayrı bir olay zaten. kısacası dinler doğru mudur, değil midir ona henüz karar verebilmiş değilim ama bir tanrının olduğu kanaatindeyim dostlar.
bukalemunların delirdiği maçtır. delirmişsiniz lan siz. ben, fazlasıyla objektif insan olarak bu maçta çok göze batan hiçbir şey göremedim. sadece caner'e hakem fazla tahammül ediyor o kadar. sözlüğe bir baktım; eziklik hissini, sinirini ''şikeciler'' diye çıkaranlar doluşmuş buraya. çıldırın lan, sizin bu acizliğinizi izlemek çok eğlenceli hahahahah.
oldukça sinir bozucu bir durumdur. uğraşırsın, insanlarda farklı bir düşünce yaratabilsin diye paragraflar yazarsın. sikimsonik başlıkların altında yüzlerce yorum varken o bomboş kalır, emeğine acırsın. sözlüğün kalitesi düşüyor sanki..
olumlu açıdan da olsa olumsuz açıdan da olsa yanlış bir benzetmedir. ''büyüklük ve başarı'' açısından benzetildiği zaman; bu değerli şahsiyete büyük bir haksızlık yapılmış olur. ii. abdülhamid han, parçalanmak üzere olan imparatorluğu türlü politik oyunlarla parçalanmasını olabilecek en ileri tarihe ertelemiş, (ki eğer ittihat ve terakki imparatorluğu kurtarmak adına işin içine sıçmasaydı ve abdülhamid'den sonra onun gibi nitelikli padişahlar gelseydi devlet günümüzde bile ayakta kalabilirdi.) eğitime önem vererek toplumda modern uygulamalar başlatmıştır. ve osmanlı toplumunu ''ümmetçilik'' adı altında olsa da bir arada tutmaya çalışmıştır. ama başbakanın konuşmalarından da anlaşılacağı üzere birbirimizle en çok bağlanmamız, bütünleşmemiz gereken bu zamanda yaptığı ayrımcı açılımlarla ülkedeki ''alevi - sünni, ülkücü - komünist, dindar - dinsiz, kemalist - anti kemalist, entellektüel kesim - halk'' arasındaki uçurumu git gide derinleştirmektedir.
he eğer ''baskıcı, sansürcü'' yönünden benzetileceği zamansa, yine ii. abdülhamid'e haksızlık yapılmış olur. imparatorluğun her tarafında isyanlar vardır, osmanlı - rus savaşı devam etmektedir, borç hazineyi sömürmektedir. bu durumda bir rejim değişikliği, imparatorluğu sarsacak bir devrim bütün imparatorluğu felakete sürükleyebilirdi. evet, bazı durumlarda sansürün boku çıkmıştır ama demokratik bir cumhuriyetin başbakanı diktatöryasını pekiştirmek için medyaya baskı uygulamasıyla asla bir kefeye konulamaz.
günümüzde değeri bilinmeyen ve verilmeyen, türk siyaset tarihinin en başarılı isimlerinden biridir. II. dünya savaşı'nda dengeli bir politika izleyip türkiye'yi savaş dışı bırakması bunun en bariz örneğidir.
Akp'nin özgürlükler konusunda ne kadar iki yüzlü ve çıkarcı olduğunu ortaya koymuştur. Sanki bu ülkede Ezilenler sadece türbanlı insanlarmış gibi utanmadan ahkam kesen hükümetin ve ona her sene koşulsuz şartsız oy veren zihniyetin biraz olsun yüzünü kızartması dileğiyle..