Etrafımda çokça duyduğum kelime. Haklılar da teşvik nereyse insanlar oraya yönleniyor.
rte ülkeye teknolojiye eğitime bir ritim kazandırdı, çok toy da olsak bir sanayi toplumu adayıyız. yalnız bu işi yavaşlatan bu ritimle çelişkili bir terslik var.
misal;
arkadaşlarımın %80 nin hayali kpss ye girip memur olmak. heyecanla en düşük memur maaşından bahsediyorlar bilmem kaç yıl sonra daha ne kadar olacağını buna bağlı herşeyi vs. o arkadaşlarımla meslek lisesini birlikte okuduk, ben plastik enjeksiyon kalıp tasarımı öğreniyorum yolun başındayım.
Kalıpçılık bölümden 2010 da 60 kişi mezun çıktı sordum sadece 2, 3 kişi meslek üzerine yetişiyor, çalışıyor.
Meslek sahibi insanın maaşı asgari ücret bu ücretin zamanımızda insanların geçimini sağlaması oldukça zor yeterli olsa da bu ücret kimseye cazip gelmiyor. "bir mesleğim var ama parası az ondan bu işi yapıyorum" sözünü çok duyuyoruz.
1. seviye sanayi toplumu almanya dan bir örnek,
staj yaptığım yerde özel bir kalıba müdahele için almanya dan bir plastik kalıpçısı gelmişti, biraz sohbet ettik almanya da bu meslek dalı için özel fakülte olduğunu çok iyi maaşlar verildiği için çok teşvik olduğunu işçi sınıfı olarak insanların birbirleriyle yeni uygulamalar geliştirmek için yarıştığını anlattı kendisi orada kalfa seviyesindeymiş, 8.000 euro maaş aldığını söyledi buda herşeyi açıkladı.
kolayçılığa özendirirsen kolaycılar çoğalır, yetenekleri dürtersen yetenekler ortaya çıkar.
memur olduğunda sırtını devlete dayıyor musun evet, ama bu teknolojiyi durdurur sanayi toplumu ilerleyişini yavaşlatır.
memurlarında elbette kendilerine göre sıkıntıları var ancak ayda 1000 lira maaş alan insanlar var ve genç dinamik bir şekilde bazı kişilerin elinde 980 liraya ezilip büzülen körelen yeteneklerde çok.
Büyük hayallere amaçlara destek verilmeli teşvik edilmeli bence toplum sırtındaki kamburdan doğrulup önünü görebilmeli.
Bundan iki yıl önce annemin sol tarafında uyuşma şikayetiyle özel hastaneye gittik konusunda çok uzman olan doktorlar incelediler araştırdılar ve boyun fıtığı dediler uyuşma geçmedi sonra bu özel profesörlerle 5 ay daha oyalandık ilginçtir hep fıtık dediler!ardından devlet hastanesinde bir doktor bu fıtık değil dedi mr istedi ardından beyin merkezinde tümör olduğu ortaya çıktı.
Ordan Marmara Üniversitesi'ne geçtik ışın tedavileri, mrlar, ilaçlar son olarak kemoterapi üst üste tıbbi tedaviler geçirdi.
ilk 3, 4 ay iyiydi, yürüyordu, yavaş yavaş başı dönmeye ışın tedavisi yüzünden bir tarafını kontrol etmede zorluk çekmeye başladı ardından duvarlara tutuna tutuna yürüdü sonra dizleri hiç tutmaz hale geldi. Şimdi yatağından doğrulamıyor bile.
Altını bezliyoruz, temizliyoruz, karınını doyuruyoruz. ilaçlarını veriyoruz.
Bir bebek gibi oldu adeta, bana baktığı zamanları da hatırlıyorum. ooo oo başımdan ayrılmazdı atletimi değiştirirdi
şu kırmızı acı öksürük şurubunun ardından portakallı bir şurup verdiği anlar aklımda.
psikolojim çok bozuldu, okul bitti ve işe başladım tam o esnada vukuu buldu annemin rahatsızlığı 23 yaşındayım gerçekten o kadar ağladım üzüldüm ki içten içe yaşlandım.
yeni yeni toparlanıyorum, ama umudumu hiç kaybetmedim, annem iyi olacak ayağa da kalkacak.
kalkmazsa da bu haline de razıyım yanımızda olsun bizimle olsun razıyım.
not: (bkz: yatalak annemden utanıyor ve iğreniyorum) diye bir başlık gördüm doğru ya da yanlış bilmiyorum ama o saçma başlığın altına yorum yazmak istemedim.