çok uzun süredir içimde böyle bir nefret hissetmemiştim sanırım. gizem adlı kız çocuğunun öldürülüşünü okudum az önce. katilin her cümlesini dişlerimi sıkarak takip ettim. bir insan bunu nasıl yapar? sırf birlikteliklerine onay vermedikleri için aileden intikam almak adına küçücük bir kızı yakarak öldürmek nedir? öldürülme şekli önemli değil aslında böyle bir his, bir duygu sebebiyle bir çocuğun bir insanın hayatını almak ne demek? kafam almıyor. ironi gibi olurdu belki ama şu an içimden ona - belki de o küçük çocuğun yaşadıklarını anlayabilmesi ve de bir şeyleri son kez anlayabilmesi adına - işkence yapmak geçiyor. evet, tam anlamıyla bu istekle doluyum. kaç yıl ceza alacak, bilmiyorum. isterse müebbet olsun, nefes almaya devam edecek olması zoruma gidiyor. bu yaşıma kadar idamı hiç savunmadım. ne olursa olsun derdim hep, yaşamaya hakkı var ve aynı zamanda kurtarılabilir. yani ne bileyim ıslah edilebilir, toplum hayatı içerisinde tekrar yaşayabilecek hale getirilebilir. ama şimdi düşünüyorum da sözlük, sırf intikam uğruna küçücük bir çocuğu öldürmeyi göze alabilen bir adamı ıslah etmeye çalışmak - bana göre - faydasız bir girişim.
aklınca " kimse göndermez bak hebele hübele " sonucuna ulaşmak için yapılmış bir anket. velev ki sapanla taş atarken vurulmuş olsun. o çocuğun attığı sapan kasklı adama da pek zarar verirdi gerçi allahtan vurmuşlar kafasından. ülkeye bak ulan, eyleme katılmak bir anlamda ölümü göze almak yahut ölüm olursa ağzını açmamak gibi algılanıyor.
farklı şehirlerde oturduğumuz yetmezmiş gibi bir de farklı şehirlerde okuyoruz. az görüşebiliyoruz haliyle. cumartesi atladım otobüse, 9 saatin sonunda ıspartaya vardım. 2 gün takıldık eğlendik derken pes oynamak istedi. öğrettim. son maçta şut çektikten sonra top falso alsın diye kolu sola yatırdı. bir daha sevdim.
iki yıldır tam olarak bir ot hayatı yaşıyorum. yaptığım kayda değer üç şey var: çay içmek, sigara içmek ve telefonun ramini silmek. evet sözlük. başka bir şeyde sürekliliğim yok.
dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün.
i'm not a perfect person
there's many things I wish I didn't do
but I continue learning
i never meant to do those things to you
and so I have to say before I go
that I just want you to know
i've found a reason for me
to change who I used to be
a reason to start over new
and the reason is you
birinci sınıfın başlarında 'kapı' yazarken k'lerin sapı eğri olduğu için 'bunlar neden eğri lan!' diyerek hayatımda yediğim o en sert tokadını unutmadım. unutacak gibi de değilim.
yanlıştır fakat yaşanmış benzer olayları gösterip 'aha siz de bunları yaptınız' ya da 'bunlar da yaptı sesinizi çıkarmadınız' tarzı cümleler kurmak da bir o kadar yanlıştır. futbol yalnızca bir oyundur. ve rakip kelimesi de düşman anlamına gelmez. mücadele de insan hayatından önemli değildir. yapılması gereken bu olayların bir daha yaşanmaması için çaba göstermektir.
kadınların başlarının açık ya da kapalı oluşlarına göre, kendi dünya görüşleri üzerinden diğerlerini aşağılayanlardır. dindar, başı açık kadının namusuna laf atar, dinle çok alakası olmayan başı kapalı kızlardaki bastırılmış duygulardan bahseder. ulan size ne? bir kadının açık ya da kapalı olmasından size ne? farzlara uyup uymadığı, nasıl bir hayat sürdüğü ahirette sorulur, size ne?
pişman olmak için yaratılmışım sanki. hiçbir işimde huzuru bulamıyorum. bir şeye başlıyorum ve başladığıma pişman oluyorum. böyle olmaz diyerek bir şekilde bitiriyorum ama yine pişmanlık kaplıyor içimi. her şeyi kafama takıyorum ve bu yüzdendir ki şu yirmi yıllık hayatımda tam anlamıyla huzurlu geçmiş bir günüm yok.
biri de benimdir. bir kez dinlemedim, fikirlerine bir kez katılmadım ve yazdıklarına bir kez olsun hoş bakmadım. lakin şöyle bir durum var. bugüne kadar muhafazakar kesimin - diğer birçok azınlıkla/kesimle birlikte - sesi devlet tarafından şöyle ya da böyle kısılmıştır. fakat bugün iktidardalar ve sanki bir intikam duygusuyla yaşatılanı yaşatıyorlar. aynı yollardan geçtiniz, aynı şeyleri yaşadınız. - hoşunuza gitmese de - söz hakkını elinden alamazsanız. tabi eğer vicdanınız hala duruyorsa.
bugün gerçekleşen ve zihnimde müthiş bir ironi meydana getiren olaydır. düşünün ki bilmem kaç yıl önce okuduğu bir şiir yüzünden cezaevinde yatan bir başbakanın döneminde, bir başka insan - her ne kadar yazdığı benim de hoşuma gitmese de - 10 ay hapis cezasını çarptırılıyor. zaman farklı kafa aynı.
sözlükte en çok iki başlığı okuyorum, hatta bir nevi müptelası gibiyim. biri bu, diğeri ben bu yazıyı sana yazdım. diğerlerinde bazen gereksiz tartışmalar, bazen saçmalamalar var. ama bu iki sayfada her şey insanların gönlünden geliyor. her şey hissedilenlerin yansıması. fazlasıyla doğal ve fazlasıyla insanı çeken.