Bir kaç ağacı bahane ederek sokağa dökülen yakıp yıkan gezicilerin neden olduğu olaylar sonucunda olduğu için katili gezicilerdir. Diğerlerinin katili oldukları gibi. Gezicilerin elleri kanlı.
galiba sadece türkiye'ye has olan modernlik anlayışıdır. bu modernlik anlayışı tamamen insan vücudu üzerine kuruludur yani insan vücudunun dışıyla ilgilidir daha doğru bir tarifle. bu modernlik anlayışına göre vücudunuzu ne kadar açık gösteren kıyafet giyerseniz o kadar modern olursunuz. çıplaklık bunun nirvanası sayılır mı bu şuan tartışılıyor. devam niteliğinde olan ve bu modernlik anlayışını destekleyen diğer bir olgu ise içki içmektir. bir insan ne kadar çok çeşit içki hakkında bilgi sahibi olursa ve ne kadar içerse modernlik basamaklarını hızla tırmana bilmektedir. bu modernlik anlayışının üçüncü basamağı ise sizin gibi davranmayanları ve giyinmeyenleri aşağılamak ve hor görmek suretiyle her türlü baskıyı yaparak sindirmeye çalışmaktır. mesela üniversitlerine, meclislerine giren başörtülü insanlarını kendi halkını kovmaktır. onlara göz yaşı döktürmek zülm etmektir. daha sonra bunları modern türkiyenin gerekleri olarak yansıtmaktır.gün gelir keser döner sap döner hesabı olunca da bunları kullananları "mağdur edebiyatı" yapmakla suçlamaktır.
özet olarak maddelendirerek anlattığımız bu modernlik anlayışını tek bir cümlede daha özetin özetini yapacak olursak şöyle diyebiliriz.
"kafanın içine değilde dışına bakarak modernlik tanımı yapılan modernlik anlayışı."
zor bir durumdur. hem de söz konusu kız da size sizden hoşlandığını belirttiyorsa çok muammalıdır yani. ya arkadaşı ya da kızı seçmek gibi zor bir durumla karşılaşılabilinir.
yaklaşık 90 yıldır kullandıkları artık modası geçmiş olan argümanlardır ancak inatla bunlar üzerine kurgulanarak siyaset yapmayı tercih etmektedirler.
-atatürkü her icraatlarına kılıf yapmaları onun arkasına saklanmak
-laik
-başörtüsü
-özgürlükçü görünüp özgürlükleri kısıtlamaktan yana olmak
-halkı hor görmek
kemal kılıçdaroğlu'nun bir ülkeye liderlik yapacak vasfı yoktur.liderlik bir karizma gerektirir ancak kılıçdaroğlu gerçekten böyle bir özellikten yoksundur.en fazla bir partinin genel başkanı yada bir bakan olabilir. devlet liderliği için belkide doğuştan olması gereken o ön planda olma ve kitleleri arkasından sürükleme aynı zamanda karizma gibi özelliklerden hiç şüphesiz yoksundur.
insanları daha az ossurmaları için ikna etmek. böylece hem küresel ısınmayı engellemek için bir adı m atılmış olur hemde ortamdaki kötü korkulardan kurtuluruz. bu hiç bir şeye yaramaz diyenler
(bkz: kelebek etkisi)
ülkemizde son derece yaygın olan kendisi gibi düşünmediği veya inanmadığı için hakaret etme eylemidir. tamam inanma veya öyle düşünme ama saygı duy en azından değil mi?
ağlasam sesimi duyar mısınız,
mısralarımda;
dokunabilir misiniz,
gözyaşlarıma, ellerinizle?
bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
bu derde düşmeden önce.
bir yer var, biliyorum;
her şeyi söylemek mümkün;
epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
anlatamıyorum.
otobüse binmeden önce kafamızda kurguladığımız taktiklerdir.
2-4-4 favori taktiğimdir. burada otobüse binecek ilk on kişi arasında olmak gerektiğini ifade etmek istiyorum.
bu taktikte ilk amacımız ilk ikiye girmektir. ilk ikiye girebilirseniz hemen otobüse binerek gözden en uzak veya otobüs dolduğunda ulaşılması en zor olan kesimi seçmeniz gerekmektedir.benim tercihim arka kapının bulunduğu son koltuktan bir önceki koltuğun cam kenarı tarafıdır.buraya oturursanız yolculuk bitene kadar çok rahat bir şekilde gidebilirsiniz.
ilk 2 ye giremediniz mi ? o zaman sonraki dört için zorlayacaksanız ve bu sefer daha kolay kaptırılabilecek yerleri seçeceksiniz. buda olmadı mı ? o zaman son dörtte girerseniz ve hala kapılmadıysa mutlaka şoför arkasındaki koltuğun cam kenarına oturmak gayet mantıklı bir davranış olacaktır.
daha sonraki bir kısımdan otobüse binecekseniz hiç oturmamak daha iyidir. çünkü çok geçmeden birisine yer vermek zorunda kalacaksnız ve bunu yapmak yerine hiç oturmamak tercih sebebidir.
içinde yaşadığın yıllar boyunca belki on yıl belki yirmi yıl belkide doğma büyüme orada kaldığın halde kıymetini bilmediğin memleketinin ondan ayrıldıktan sonra gözünde tütmesidir.
insan memleketindeyken farkına varmadığı çoğu şeyi hatta kızdığı nefret ettiği şeyleri bile memleketinden ayrı kaldığında özler. uzun bir süre sonra tekrar geri döndüğünde aaa ben şunu nasıl göremedim ? gibi soruları kendinize sorabilirsiniz. yeni gittiğiniz yerlerde alışık olduğunuz pek çok şeyi bulamazsanız bu size dahada zor gelir. yirmi yıldan fazla ufak ayrılıklar dışında istanbul'dan ayrılmamıştım.
son iki sene ayrılığı tattım. bir çok farklı şehre gittim şunu çok açık bir şekilde söyleyebilirim ki istanbul'da trafikte kalmayı bile özledim lan.eve ziyaretlere geldiğimde boğaz başka bir güzel geldi bana. çamlıca tepesinden gece vakti beylerbeyine inerken boğaz köprüsünün o duruşu sanki ilk kez görüyormuşcasına hoş geldi gözüme. gece ışıklandırmasıyla boğazdaki dolmabahçe sarayı selimiye kışlası , marmara üniversitesi haydarpaşa kampüsü , kuleli lisesi... ve bunlar gibi bir çok tarihi bina kendime gelmemi sağladı. istanbul'dayım dedim geldim işte buradayım.
havası bile ayrı, i her şeyiyle farklı insanın memleketi olarak gördüğü yer.
ayrılmayınca kıymetini bilemezsin işte ayrılınca da kavuşmak insana böyle şeyler hissettiriyor.
bizi yerimize çivileyen inaçlardan biridir. neden olmasın neden daha iyisi olmasın ki?
atatürk çok iyi bir liderdi çok büyük işlere imza attı ama onu ilahlaştırmak çok yanlış. kendi hocasından daha iyi olamayacağına inanan bir öğrenci bir adım daha ileriye gidebilir mi ? hocası nerede bıraktıysa orada kalır.
atatürk bize muasır medeniyetlerin seviyesinin üstüne çıkmamızı söylerken benden bu kadar daha ilerisi sizin eseriniz olacaktır demiş olmuyor muydu ?
bu düşünceden bir an önce kurtulmamız gerek. arjantinliler bile artık messinin maradonadan daha iyi olduğunu kabul ederken nedir bizde ki bu inat.
her zaman yapmak istediğim ama bir türlü yapamadığım şey. mesela otobüste birisine yer veriyorsunuz "yok evladım zahmet olmasın." diyor tam o sırada tamam teyze deyip yer vermekten vazgeçmek istiyorum o anda teyzenin suratının alacağı hali görmek için
ama vicdanım kurusun yapamıyorum.