Hayattan beklentisi kalmayan insandan tamamen farklı insandır. Hayattan beklentisi kalmayan kayıplarla doludur. Ümitsizdir. Gelecekten beklentisi kalmayan insan ise elden edilebilecek hemen hemen her şeyi elde etmiş, doyuma ulaşmıştır.
Devlet Bahçeli vari cümleler kurarak açıklamış olsam da bu ikincisi aslında imkansız. Çünkü insan iktisadi bir varlıktır ve ihtiyaçları sonsuzdur.
Bir de her ikisinden de beklentisi olmasına rağmen artık ulaşamayacağı kesin olduğundan beklediğiyle kalan vardır. Ki ya ölmek üzeredir ya da sonsuz tutsak.
Kayseri'nin bir ilçesine özgü adet. Tüm ilçede bu bayramda muhakkak her evde kahvaltıda nohut yeniliyor. Gün içinde gelen misafir açsa nohut yemeği yediriliyor. Nohut da denmiyor tabiki 'yahni'.
Babaanem her seferinde çok sevap dediği için ve dediğim gibi istisnasız her evde yapıldığı için herkes böyle sanıyordum ama değilmiş.
Yine de merak ediyorum baska yerlerde de böyle bir adet var mıdır acaba?
Ya da temelinde yatan sebep nedir?
devlet bahçeli'nin seçim sonrası tutumunun dayanağı.
tanımı bu kadar yapabiliyorum zira içini dolduramıyorum bu beklentinin.
tamam, devlet bahçeli tabanını düşünerek "ilkeli" hareket ediyor görüntüsü çiziyor fakat bu %16lık taban ne düşünüyor?
iktidar mı istiyor, ana muhalefet olmak mı, erken seçim için mi %16ya çıktı mhp, olası erken seçimde yine %16 mı olur, yani taban mhp'den ne istiyor?
mhp hangi beklentiyi, ne beklentisini karşılamak için bu tutumu sergiliyor?
insan ömrünün boşa geçtiği anlardan. iş yok güç yok sırf o saati beklemek için boş boş oturup vakit öldürüyorum şu an. daha doğrusu öldüremiyorum. sıkıntıdan ölcem allaam.
halbuki işini gücünü bitirince şu lanet ofislerden, bürolardan, işyerlerinden özgürce çıkabilse insanlar. dakika saymaktansa başka işlerini halletse, işi yoksa bile dinlense, ertesi güne daha mutlu mesut dinç ve şevkle gelse.
tabi bunu yapacak insanlar bu ülkenin vatandaşı da olmasa, yalan yanlış yarım yapalak yapıp kaçmasa. bütün dünya buna inansa, hayat bayram akşam yemeğinde balık olsa...
konuşma esnasında karşımdakinin yalan söylediğini bildiğim/anladığım ama dinlemek zorunda olduğum durumlarda içimden tatlı tatlı mırıldandığım cümlecik.
Su kabında tam istediği gibi su olmasına rağmen su içmek için tuvaletin kapısında nöbet tutan kedidir. En sonunda çareyi temiz başka bir maşrapayı doldurup salonun köşesine koyarak bulduk.
Normal şartlar altında aynı saatlerde ailecek horul horul uyunduğu halde bir takım sorunların herkesi yatağında düşüncelere salması ve akabindeki uykusuzluktur. uyanık olan diğerinin de uyanık olduğunu bilir aslında ama yüz yüze gelinmek istenmez. Belirli periyotlarla ve kesişmemeye çalışarak çişe, su icmeye, sigaraya vs kalkılır.
Birinin kipirdanmasi kesilip uyku nefesi sesi gelince diğerleri de uyuyuverir.
Alın teriyle ekmeğini kazanan! Ve durumunu hiç gocunmadan, gayet düzgün anlatabilen çocuk. Dikkat edin çocuk. yaşıtlarıyla ve hatta kendinden çok çok büyüklerle kıyasladığım içinden çok, videonun sonunda söylediklerinden dolayi bu işi de yapamayacağına üzüldüğümdÜr.
Lanet olsun.
karikatür dergisi uykusuzun kış ayları için çıkardığı özel Sayısı. Büyük ümitlerle aldım ama okuduğum her bölümde çizerlerin/yazarların bize bunu zorla yaptirdilağğr dediğini duyar gibi oldum. Okuyucu kitlesi için güzel bi jest ama standarttan ödün vermeye ne gerek var yani. Zorla guzellik olduramamışlar gibi gibi.
Türkiye.
Eskisini yenisini bilmem, son dönemde gördüğümüz tek şey budur bu memlekette.
Normal bir olgu var 'yan olmak'. Kimsenin buna sözü yok, herkes ayni seyi düşünecek aynı şeye inanacak aynı gruba mensup olacak aynı fikri savunacak diye bir şeyi hiç bir insanoğlu iddia edemiyor. Çünkü doğalı bu. Fakat yanlış olan bir fikre inanmak değil o fikre tapıp aksi düşüneni yok sayıp düşman bellemek.
Ülkemizin tamamı bu çukura batmış durumda.
Ölüm o kadar normallesti ki iteleyip kakalayabiliyoruz ölenleri, senin benim yapabiliyoruz, sevinebiliyoruz en kötüsü.
Buraya kadar söylediğim hersey milyon defa söylendi biliyorum. Ama kabullenemiyorum.
bir grup kendi fikrinden biri ölünce kiyametler kopariyor diger grup bunu yanlış bulup ' sokaga dokulmeye bahaneniz oldu, su testileri' diyor. Sonra diğer grup birini kaybedince de hadi buna niye dökülmüyorsunuz diyor. Çünkü kendisi su testisi değil. ilk grupsa üstüne bile ugramiyor.
Peki bu durumda Ölen kimin umrunda? Kimsenin, sadece sahiplenilecek bi kalkan oluyorsunuz ölünce.
Ecelle yatağında ölmenin nimet olduğu ülke aynı zamanda.
Kimseyi kategorize etmek ya da küçümsemek istemem ama gercekten var olan bur durum. Nerde ne konuşulur nasil tepki verilir bilmiyor bu insanlar. Cahillikle birlestiginden büyük ihtimalle. Ama konuşurken kendinizi kötü hissettiren bir hayretleri ve ses tonlari var. :/.
Yalancının önde gidenidir. Kendimden biliyorum. Eğer o iyiliğin içinde kendi yoksa istemez kusura bakmayın. Sürünün ister, hep kendisini sevin, acı çekin ister. iyi olduğunuzu duyduğu zaman yüzündeki ifadeye bakın, fırsatınız olursa.
Hayatın tamamına mutsuzluğun yayılmış olduğunu, arada bir mutluluğun yüzünü göstererek bu gerçeği unutturmaya çalıştırdığı kabullendigim bir gerçektir. Fakat bazı zamanlar olur ki hayat bu sırrını çözdüğünüzü anladığınıdan mıdır nedir bilinmez, mutluluk tamamen silinir. Ve sevgili arkadaşlarım mutsuzluktan kimse ölmez. Sürünür ama ölmez.
işte böyle zamanlarda yemeden içmeden kesilir, uykuyu unutur, konuşmaktan nefret edersiniz. Sonra da kalbinizin sancısı öyle bir çarpar ki tüm vücudunuza gözünüzde kalmayan yaşı ağlar, midenizde olmayan aşı kusarsınız.
ölmesi halinde toplumda belli tepkiler, yankılar vs uyandıranacak insanlardır.
Not: başlıktaki anlatım bozukluğunun farkındayım, mantıklı hale getiremedim. Herkes toprak olacak biliyorum, o manada değil.sorry.
Teorimdir. Bana göre mutsuzluk tabana yayılmış durumdadır. Yani her an vardır. Her yaşın, herkesin kimine göre değersiz kimine göre basit kimine göre de sabır dilemekten öteye gidemeyeceği en az bir mutsuzluğu vardır.
Mutluluk ise güneşin arada bir kendini göstermesinden ötesi değil.
Sigara falan içmek isteyen olursa gecenin köründe uzağa gitmesin diye yapılmıştır herhalde. Hırsızlar için de kolaylık olabilir biraz.
Ama ben hep aşağıdan tırmanıp pencere kenarından beni izleyen sevgili hayat ettim. Nedense.
(bkz: hayallerde yaşıyor bazı yazarlar)
Sınavlarla ilgili paylaşım yapılan sosyal mecraların tamamında bir mensubu bulunup 'murat çok iyi aman kaçırmayın hemen alın' diye reklam yapan ama rezalet üstü rezalet kitapları bulunan yayın. Bu kitaplara güvenip çalışan varsa yazık vaktine.
Benim ailem bunun en birinci örneği. Var mıdır başka bilmiyorum da. Ama yok gerçekten bir gün öncesinden ya da sonrasından farklı hiç bir yanı olmuyor yılbaşının. Kuruyemiş zaten babamın vazgeçilmezi, tombala dünyanın en basit oyunu gibi geliyor bize, eğlenmek filan zaten yok artık, ağaç süslemekmis hediye almakmış töbe haşa. Falan falan.
Muhafazakar anadolu tipi aile yapısının doruk noktasıyız sanırım.
Az önce show tv anahaber sunucusunun kullandığı söz öbeği. Söylesem mi söylemesem mi oldu bi an, ertesi gün dedi aklına cümlenin olağan devamı geldi hafiften sinsi sırıttı duraksadı ve sessizce salıverdi : ertesi gün detoksu.
Ahahagssds o ne bacım ya.
Muhtemelen benden ve yaşını başını almış teyzelerden başka kimsenin izlemediği, star tv gündüz akşam arası kuşağı dizisi olan beni affetteki sorunsaldır. Osman kozan değil, eylülle Tunç değil, aziz olamaz heralde, cesurun ne alakası var. Kötü adam kalmadı kim la bu? Denilendir.
Not: annelerinize Anenanelerinize falan bi sorsanız takip ediyorlarsa eğer, bi fikirleri varsa Yeşillendirin lütfen ya.
Kadınlar çatal kullanırsa da kullanmazsa da itici sanırım.
Önerme 1: kız x yemeğini çatalla yediyse, ay aman çok nazik, modern gözükmeye çalışan kezbandır.
Önerme 2: kız y yemeğini eliyle yediyse, okeye dördüncüdür aga, bacımızdır, manitanın hasıdır obçim.
Öküz müsünüz derdiniz mi yok kardeşim ya.
Ayrıca kız değil, kadın.
Not: bahsi geçen çatal yemek yerken kullandığımız metal araçtır.
Benim gibi aşure delisi insanlar için bayram kıymetinde olan günler gelmiş çatmıştır efendim ne mutlu bizlere. Fakat şöyle bir yakınmam olacak,keşke pişirme ve dağıtma işini mahallede aylara bölsek de her ay nasiplensek bu güzel nimetten. Ay çok güzel yaa.
Tanımıyorum, öyle bişey yok, iftira, siper almış bunların hepsi bana diye diye insanı çileden çıkaran kadın. Var bir bit Yeniği ama dur bakalım müge Anlı neyleyecek.
Kişinin canına tak ettiren kazanan nerden buluyor bu parayı aqu diye isyanin eşiğine getiren hadise. Cebimde 10 lira var allaha Şükür de öyle belirsiZ bir zamana kadar varlığını sürdürmeli ki inanamazsınız. Ben beni bildim bileli fakirim abv ya, cenabetlik midir bereketsizlik midir artık allahin cezasi ne belaysa.
21e kadar eğitimle yükseldiğini en üst noktaya geldiğini düşünüyorken aslında kendini sıfır noktasına hazırlamış olduğunu gösteren yaş aralığıdır. Herşey yeni başlıyordur aslında; çalışma hayatı, çevrenin beklentileri, özel hayat, değerini ölçebilme vs. 27ye kadar sürmesi net değildir belki ama 27nin de bir cazibesi yok diyemeyiz yani.
Facebooktan farklı bir isimle hesap açmış kendisi, isim de 'can canlı' gibi bariz dalga hatta. (Misal yani isim bu değil tabi) arkadaşlarını akrabaları ekleyip ekleyip sen şurali mısın baban şuradan çıktı mi diye doğru bilgilerle dalga geçiyor. Sonra da yazdıklarını dede korkut hikayesi anlatıyor gibi okuyor bize. Ahaha emeklilik rezalet ya.